Kıyamet

الْقِيٰمَةِ

Yazar: Abdulbakî Gölpınarlı - Kur'an-ı Kerim ve Meali
  1. Andolsun kıyâmet gününe.
  2. Ve andolsun kendini kınayıp duran nefse.
  3. Sanıyor mu insan, kemiklerini hiç mi toplayamayız?
  4. Evet, değil kemiklerini, parmak uçlarını bile düzüp koşmaya gücümüz yeter.
  5. Hayır, insan, ilerde olanı yalanlamak ister.
  6. Ve kıyâmet günü ne vakit diye sorar.
  7. Ve şaşırıp gözler dikilince.
  8. Ve ay tutulunca.
  9. Ve güneşle ay birleştirilince.
  10. İnsan der ki o gün, nerede kaçacak yer?
  11. Hayır, yok kaçacak, sığınacak yer.
  12. O gün Rabbinin katındadır karâr edilecek yer.
  13. O gün önce yaptığı da haber verilir insana, sonra yaptığı da.
  14. Hayır, insanın âzası, aleyhine tanıklık eder.
  15. Özürlerini ortaya dökse de.
  16. Vahyi, acele edip okumak için dilini oynatıp durma.
  17. Şüphe yok ki onu toplayıp unutturmamak da bize düşer, okumak ve tertîb etmek de.
  18. Onu okuduk mu, uy okuyuşuna.
  19. Onu anlatıp bildirmek de şüphesiz, bize düşer.
  20. Hayır, siz geçip gideni seversiniz.
  21. Ve âhireti bırakırsınız.
  22. O gün yüzler parlar, güzelleşir.
  23. Ve Rablerine bakar.
  24. Ve yüzler, asılır, kararır.
  25. Bellerini kıracak bir felâketi bekler.
  26. Hayır; can, köprücük kemiklerine gelince.
  27. Ve bir okuyup üfleyen yok mu denince.
  28. Ve şüphe yok ki bu çağın, bir ayrılık çağı olduğunu anlayınca.
  29. Ve baldır, baldıra dolaşınca.
  30. O gün, Rabbinin tapısına götürülür.
  31. O, ne birşeyi vermiştir sadaka olarak, ne namaz kılmıştır.
  32. Ve fakat yalanlamıştır, yüz çevirmiştir.
  33. Sonra da salına-salına yakınlarının yanına gitmiştir.
  34. Kötülük sana gerek, gene de kötülük sana.
  35. Sonra da kötülük sana gerek de gene kötülük sana.
  36. Yoksa insan, sanır mı ki kendi keyfine bırakılır?
  37. Erlik suyundan dökülen bir katre değil miydi?
  38. Sonra bir kan pıhtısı oldu da onu yarattı, âzasını düzüp koştu.
  39. Derken ondan da erkek, dişi, çiftler yarattı.
  40. Bunları yapanın, ölüyü diriltmeye gücü mü yetmez?
Yazar: Adem Uğur - Kur'an-ı Kerim ve Meali
  1. Kıyamet gününe yemin ederim.
  2. Kendini kınayan (pişmanlık duyan) nefse yemin ederim (diriltilip hesaba çekileceksiniz).
  3. İnsan, kendisinin kemiklerini biraraya toplayamayacağımızı mı sanır?
  4. Evet, bizim, onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.
  5. Fakat insan önündekini (kıyameti) yalanlamak ister.
  6. Kıyamet günü ne zamanmış? diye sorar.
  7. İşte, göz kamaştığı,
  8. Ay tutulduğu,
  9. Güneşle ay biraraya getirildiği zaman!
  10. O gün insan, "Kaçacak yer neresi!" diyecektir.
  11. Hayır, hayır! (Kaçıp) sığınacak yer yoktur!
  12. O gün varıp durulacak yer, sadece Rabbinin huzurudur.
  13. O gün insana, ileri götürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir.
  14. Artık insan, kendi kendinin şahididir.
  15. İsterse özürlerini sayıp döksün.
  16. (Resûlüm!) onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kımıldatma.
  17. Şüphesiz onu, toplamak (senin kalbine yerleştirmek) ve onu okutmak bize aittir.
  18. O halde, biz onu okuduğumuz zaman, sen onun okunuşunu takip et.
  19. Sonra şüphen olmasın ki, onu açıklamak da bize aittir.
  20. Hayır! Doğrusu siz, çarçabuk geçeni (dünya hayatını ve nimetlerini) seviyorsunuz da,
  21. Ahireti bırakıyorsunuz.
  22. Yüzler vardır ki, o gün ışıl ışıl parıldayacaktır.
  23. Rablerine bakacaklardır (O´nu göreceklerdir).
  24. Yüzler de vardır ki, o gün buruşacaktır;
  25. Kendilerinin, bel kemiklerini kıran bir felâkete uğratılacağını sezeceklerdir.
  26. Artık gözünüzü açın! Ne zaman ki can köprücük kemiğine dayanır,
  27. Tedavi edebilecek kimdir? denir.
  28. (Can çekişen) bunun gerçek bir ayrılış olduğunu anlar.
  29. Ve bacak bacağa dolaşır.
  30. İşte o gün sevkedilecek yer, sadece Rabbinin huzurudur.
  31. İşte o, (Peygamber´in getirdiğini) doğru kabul etmemiş, namaz da kılmamıştı.
  32. Aksine yalan saymış ve yüz çevirmişti.
  33. Sonra da çalım sata sata yürüyerek kendi ehline (taraftarlarına) gitmişti.
  34. Lâyıktır (o azap) sana, lâyık!
  35. Evet, lâyıktır sana (o azap) lâyık!
  36. İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır!
  37. O, (döl yatağına) akıtılan meninin içinden bir nutfe (sperm) değil miydi?
  38. Sonra bu, alaka (aşılanmış yumurta) olmuş, derken Allah onu (insan biçiminde) yaratıp şekillendirmişti.
  39. Ondan da iki eşi, yani erkek ve dişiyi var etmişti.
  40. Peki (bunları yapan) Allah´ın, ölüleri tekrar diriltmeye gücü yetmez mi?
Yazar: Ali Bulaç - Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı Meal ve Sözlük
  1. Hayır, kalkış (kıyamet) gününe and ederim.
  2. Ve yine hayır; kendini kınayıp duran nefse de and ederim.
  3. İnsan, onun kemiklerini Bizim kesin olarak biraraya getirmeyeceğimizi mi sanıyor?
  4. Evet; onun parmak uçlarını dahi derleyip-(yeniden) düzene koymaya güç yetirenleriz.
  5. Ancak insan, önündeki (sonsuz geleceği)ni de ´fücurla sürdürmek ister.´
  6. "Kıyamet günü ne zamanmış" diye sorar.
  7. Ama göz ´kamaşıp da kaydığı,´
  8. Ay karardığı,
  9. Güneş ve ay birleştirildiği zaman;
  10. İnsan o gün: "Kaçış nereye?" der.
  11. Hayır, sığınacak herhangi bir yer yok.
  12. O gün, ´sonunda varılıp karar kılınacak yer (müstakar)´ yalnızca Rabbinin katıdır.
  13. İnsana o gün, önceden takdim ettikleri ve erteledikleri şeylerle haber verilir.
  14. Hayır; insan, kendi nefsine karşı bir basirettir.
  15. Kendi mazeretlerini ortaya atsa bile.
  16. Onu (Kur´an´ı, kavrayıp belletmek için) aceleye kapılıp dilini onunla hareket ettirip-durma.
  17. Şüphesiz, onu (kalbinde) toplamak ve onu (sana) okutmak Bize ait (bir iş)tir.
  18. Şu halde, Biz onu okuduğumuz zaman, sen de onun okunuşunu izle.
  19. Sonra muhakkak onu açıklamak Bize ait (bir iş)tir.
  20. Hayır; siz çarçabuk geçmekte olanı (dünyayı) seviyorsunuz.
  21. Ve ahireti terk edip-bırakıyorsunuz.
  22. O gün yüzler ışıl ışıl parlar.
  23. Rablerine bakıp-durur.
  24. O gün, öyle yüzler vardır ki kararmış-ekşimiştir.
  25. Kendisine, beli büken işlerin yapılacağını anlamaktadır.
  26. Hayır; can, köprücük kemiğine gelip dayandığı zaman,
  27. "Son müdahaleyi yapacak kim" denir.
  28. Artık gerçekten, kendisi de bir ayrılık olduğunu anlamıştır.
  29. (Ölüm korkusundan) Ayaklar birbirine dolaştığında;
  30. O gün sevk, yalnızca Rabbinedir.
  31. Fakat o, ne doğrulamış ne de namaz kılmıştı.
  32. Ancak o, yalanlamış ve yüz çevirmişti.
  33. Sonra çalım satarak yakınlarına gitmişti.
  34. Sen buna müstahaksın, dahasına müstahaksın.
  35. Yine müstahaksın, dahasına da müstahaksın.
  36. İnsan, ´kendi başına ve sorumsuz´ bırakılacağını mı sanıyor?
  37. Kendisi, akıtılan meniden bir damla su değil miydi?
  38. Sonra bir alak (embriyo) oldu, derken (Allah, onu) yarattı ve bir ´düzen içinde biçim verdi.´
  39. Böylece ondan, erkek ve dişi olmak üzere çift kıldı.
  40. (Öyleyse Allah,) Ölüleri diriltmeye güç yetiren değil midir?
Yazar: Ali Fikri Yavuz - Kur'an-ı Kerim ve İzahlı Meal-i Alisi
  1. Kasem ederim kıyâmet gününe;
  2. Yine kasem ederim pişmankâr nefse ki, (muhakkak öldükten sonra dirileceksiniz).
  3. İnsan sanır ki, biz, kemikleri bir araya getiremeyiz?
  4. (Değil yalnız kemikleri bir araya getirmek), daha doğrusu biz o insanın parmak uçlarını (dünyada olduğu gibi düzeltib) toplamağa da kadiriz;
  5. Fakat insan, fenalığını önüne sürmek ister.
  6. (Alay ederek) sorar: “- Kıyâmet günü ne zaman?”
  7. (Allah buyurmuştur ki): Göz, (dehşetten) ne vakit ki dikilir,
  8. Ay tutulur,
  9. Güneş ile ay bir araya toplanır,
  10. O gün insan der ki, kaçacak yer nerede?
  11. Hayır, (o kâfire) hiç bir sığınak yok.
  12. Ancak Rabbinedir o gün dönüb kararlaşmak...
  13. O gün insan işlediği ve işlemediği amellerle uyarılır, (yaptığı ve yapmadığı her şey kendisine anlatılır ve hesaba çekilir.)
  14. Doğrusu insan, nefsine karşı murakabeci bir şahiddir.
  15. Bütün mazeretlerini ortaya dökse de, (yine nefsinde gerçeği bilir. İnsan tamamen kendini kontrol edebilecek durumdadır.)
  16. (Ey Rasûlüm, vahy daha tamamlanmadan) ona acele ederek, (kelimeleri kaçırmıyayım diye) dilini onunla depretme;
  17. Çünkü O Kur’an’ı (kalbinde) toplamak ve dilinde okuyuşunu sağlamak bize aiddir.
  18. Biz onu (Cebrâil dili ile) okuduk mu, sen onun okunuşunu takib et.
  19. Sonra onu açıklamak da muhakkak bize aiddir.
  20. Hayır hayır, doğrusu siz, peşini (dünya zevklerini) seviyorsunuz;
  21. Ve ahireti bırakıyorsunuz. (onu kazanmak için çalışmıyorsunuz).
  22. Nice yüzler vardır ki, o gün (kıyamette) güzelliği ile parıldar.
  23. (O yüzler) Rablerine bakarlar.
  24. Nice yüzler de vardır ki, o gün somurub kararmıştır.
  25. (Böyle kararmış yüzler, başlarına gelecek felâketle) bel kemiklerinin kırılacağını anlar.
  26. Hayır hayır, (dünya ahirete tercih edilemez). Can köprücük kemiklerine dayanınca,
  27. (Yanında bulunanlar tarafından) denilir ki: “- (Bunu) tedavi edecek bir doktor kim var?”
  28. (Ruhu köprücük kemiklerine dayanmış olan bu kimse, artık dünyadan) gerçek olarak kendisi için ayrılış olduğunu anlamıştır.
  29. (Ölümün şiddetinden de) bacak bacağa dolanmıştır.
  30. O gün dönüş, Rabbinedir ancak...
  31. (O kâfir Ebu Cehil Kur’an’ı ve Peygamberi) tasdik etmedi, namaz da kılmadı.
  32. Ancak yalan söyledi ve (itaat etmekten) yüz çevirdi.
  33. Sonra da böbürlene böbürlene (dünyada) ehline gitti.
  34. Azab olsun sana, (Ey Ebu Cehil), azab gerek!...
  35. Sonra yine azab olsun sana, azab gerek!
  36. Sanır mı insan, başı boş bırakılacak?
  37. Dökülen meniden bir nutfe değil mi idi?
  38. Sonra meniden bir kan pıhtısı olmuş da, Allah onu yarattı, derken (insan) biçimine koydu.
  39. Nihayet o meniden erkek ve dişi iki eş yarattı.
  40. Bunları yaratan ölüleri diriltmeye kadir değil mi? (Şübhesiz ki buna da kadirdir).
Yazar: Bekir Sadak - Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlatımı
  1. Kiyamet gunune yemin ederim.
  2. Ve nedamet ceken nefse yemin ederim.
  3. Insan, kemiklerini bir araya toplayamayiz mi saniyor?
  4. Evet, Biz onu, parmak uclarina varincaya kadar butun incelikleriyle yeniden yapmaya kadiriz.
  5. (5-6) Ama, insanoglu gelecekte de suc islemek ister de: «Kiyamet gunu ne zamanmis!» der.
  6. (5-6) Ama, insanoglu gelecekte de suc islemek ister de: «Kiyamet gunu ne zamanmis!» der.
  7. (7-10) Gozun kamastigi, ayin tutuldugu, gunes ve ayin bir araya getirildigi zaman, iste o gun insan: «Kacacak yer nerede?» der.
  8. (7-10) Gozun kamastigi, ayin tutuldugu, gunes ve ayin bir araya getirildigi zaman, iste o gun insan: «Kacacak yer nerede?» der.
  9. (7-10) Gozun kamastigi, ayin tutuldugu, gunes ve ayin bir araya getirildigi zaman, iste o gun insan: «Kacacak yer nerede?» der.
  10. (7-10) Gozun kamastigi, ayin tutuldugu, gunes ve ayin bir araya getirildigi zaman, iste o gun insan: «Kacacak yer nerede?» der.
  11. Hayir; hayir; bir siginak yoktur.
  12. O gun, sen, Rabbinin huzuruna varip durursun.
  13. O gun, insanogluna onde ve sonda yaptigi ne varsa bildirilir.
  14. (14-15) Ozurlerini sayip dokse de, insanoglu, artik kendi kendinin sahididir.
  15. (14-15) Ozurlerini sayip dokse de, insanoglu, artik kendi kendinin sahididir.
  16. Cebrail sana Kuran okurken, unutmamak icin acele edip onunla beraber soyleme, yalniz dinle.
  17. Dogrusu o vahyolunani kalbine yerlestirmek ve onu sana okutturmak Bize duser.
  18. Biz onu Cebrail´e okuttugumuz zaman, onun okumasini dinle.
  19. Sonra onu sana aciklamak Bize duser.
  20. Hayir, hayir! Sizler, cabuk elde edeceginiz dunya nimetlerini seversiniz.
  21. Ahireti birakirsiniz.
  22. (22-23) O gun bir takim yuzler Rablerine bakip parlayacaktir.
  23. (22-23) O gun bir takim yuzler Rablerine bakip parlayacaktir.
  24. O gun bir takim yuzler de asiktir.
  25. Kendisinin belkemiginin kirilacagini sanir.
  26. (26-27) Dikkat edin; can bogaza gelip koprucuk kemiklerine dayandigi zaman: «Care bulan yok mudur?» denir.
  27. (26-27) Dikkat edin; can bogaza gelip koprucuk kemiklerine dayandigi zaman: «Care bulan yok mudur?» denir.
  28. Artik ayrilik vaktinin geldigini sanir.
  29. Bacaklar birbirine dolasir.
  30. O gun sevk Rabbin huzurunadir. *
  31. (31-33) O, peygamberi dogrulamamis, namaz kilmamis, ama yalanlayip yuz cevirmis, sonra da salina salina kendinden yana olanlara gitmisti.
  32. (31-33) O, peygamberi dogrulamamis, namaz kilmamis, ama yalanlayip yuz cevirmis, sonra da salina salina kendinden yana olanlara gitmisti.
  33. (31-33) O, peygamberi dogrulamamis, namaz kilmamis, ama yalanlayip yuz cevirmis, sonra da salina salina kendinden yana olanlara gitmisti.
  34. Sana yaziklar olsun, yaziklar!
  35. Daha ne olsun, sana yaziklar olsun, yaziklar!
  36. Insanoglu kendisinin basibos birakilacagini mi sanir?
  37. O, katilan bir meni damlasi degil miydi?
  38. Sonra kan pihtisi olmus, sonra Allah onu yaratip sekil vermisti.
  39. Ondan, erkek, disi iki cins yaratmisti.
  40. Bunlari yapan Allah´in oluleri diriltmege gucu yetmez mi? Elbette yeter. *
Yazar: Celal Yıldırım - Tefsirli Kur'an-ı Kerim Meali
  1. Kıyamet gününe and içerim.
  2. Kendini çokça kınayan nefse de and içerim.
  3. İnsan, kemiklerini biraraya getiremiyeceğimizi mi sanıyor?
  4. Evet, bizim, onun parmak uçlarını bile (bütün hatları ve özellikleriyle) düzeltip meydana getirmeye kudretimiz yeter.
  5. Ama insan önündeki (Kıyamet ve hesabı) gerçek saymayıp inkâr etmek ister.
  6. «Kıyamet günü de ne zamanmış ?» diye sorar.
  7. Göz şimşek çakar (gibi kamaştığı),
  8. Ay tutulduğu,
  9. Güneşle Ay biraraya geldiği zaman;
  10. O gün insan, «kaçış nereye ?» der.
  11. Hayır, hiçbir sığınak yok.
  12. O gün karar kılınacak tek yer, ancak Rabbının huzurudur.
  13. O gün insana önden gönderdiği ile geriye bıraktığı şeylerden bir bir haber verilir.
  14. (14-15) insan birtakım özürler ileri sürse bile, o kendine karşı duyup gören bir şahittir.
  15. (14-15) insan birtakım özürler ileri sürse bile, o kendine karşı duyup gören bir şahittir.
  16. İnen vahyi acele (belleyip ezber) etmek için dilini kıpırdatma.
  17. Şüphesiz ki onu toplayıp okutmak bize aittir.
  18. O halde biz, onu (Cebrail´in diliyle) okuduğumuzda sen de onun okuyuşunu izleyerek O´na uy.
  19. Sonra da onun açıklaması bize aittir.
  20. Hayır, siz tezelden dünya hayatını sevip istiyorsunuz.
  21. Âhiret´! bırakıyorsunuz.
  22. O gün yüzler var pırıl pırıl ışılar,
  23. Ve Rablarına bakar.
  24. Yüzler de var, o gün asık ve kararmıştır.
  25. Bel kemiğinin kırılacağını anlar.
  26. Hayır, (can) köprücük kemiğine dayandığı zaman.
  27. Okuyup üfleyecek bir kimse yok mudur? denilecek.
  28. Artık ayrılma vaktini anlar.
  29. Bacaklar birbirine dolaşır.
  30. O gün sevk, ancak Rabbına doğru olacak.
  31. Ne gerçeği doğrulayıp kabul etmiş, ne de namaz kılmıştı.
  32. Fakat hem yalanlamıştı, hem yüzçevirmişti.
  33. Sonra da salına salına gurur içinde ehline (yakınlarına) gitmişti.
  34. Yazıklar olsun sana yazıklar!
  35. Sonra yine yazıklar olsun sana yazıklar! (Sen bu azaba çok daha lâyıksın.)
  36. İnsan başıboş bırakıldığını mı sanır ?
  37. Kendisi atışkan bir meniyden değil miydi ?
  38. Sonra kan pıhtısı oldu derken Allah, onu yaratıp biçimlendirerek düzene koydu.
  39. Derken ondan dişi ve erkek çiftler meydana getirdi.
  40. Artık bunu yapan (Yüce Kudret), ölüleri diriltmeye kadir değil midir ?
Yazar: Diyanet - Diyanet 1
  1. Kıyamet gününe yemin ederim.
  2. (Kusurlarından dolayı kendini) kınayan nefse de yemin ederim (ki diriltilip hesaba çekileceksiniz).
  3. İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya getiremeyeceğimizi mi sanır?
  4. Evet bizim, onun parmak uçlarını bile düzenlemeye gücümüz yeter.
  5. Fakat insan önünü (geleceğini, kıyameti) yalanlamak ister.
  6. “O kıyamet günü ne zaman?” diye sorar.
  7. (7-10) Gözler kamaştığı, ay karanlığa gömüldüğü, güneş ve ay bir araya getirildiği zaman, o gün insan “kaçış nereye?” diyecektir.
  8. (7-10) Gözler kamaştığı, ay karanlığa gömüldüğü, güneş ve ay bir araya getirildiği zaman, o gün insan “kaçış nereye?” diyecektir.
  9. (7-10) Gözler kamaştığı, ay karanlığa gömüldüğü, güneş ve ay bir araya getirildiği zaman, o gün insan “kaçış nereye?” diyecektir.
  10. (7-10) Gözler kamaştığı, ay karanlığa gömüldüğü, güneş ve ay bir araya getirildiği zaman, o gün insan “kaçış nereye?” diyecektir.
  11. Hayır, hiçbir sığınacak yer yoktur.
  12. O gün varıp durulacak yer, sadece Rabbinin huzurudur.
  13. O gün insana, yapıp önden gönderdiği ve yapmayıp geri bıraktığı şeyler haber verilir.
  14. (14-15) Hatta, mazeretlerini ortaya koysa da, o gün insan kendi aleyhine şahittir.
  15. (14-15) Hatta, mazeretlerini ortaya koysa da, o gün insan kendi aleyhine şahittir.
  16. (Ey Muhammed!) Onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kımıldatma.
  17. Şüphesiz onu toplamak ve okumak bize aittir.
  18. O hâlde, biz onu okuduğumuz zaman, onun okunuşuna uy.
  19. Sonra onu açıklamak da bize aittir.
  20. (20-21) Hayır! Siz dünyayı seviyorsunuz ve ahireti bırakıyorsunuz.
  21. (20-21) Hayır! Siz dünyayı seviyorsunuz ve ahireti bırakıyorsunuz.
  22. O gün birtakım yüzler aydındır.
  23. Rablerine bakarlar.
  24. O gün birtakım yüzler de asıktır.
  25. Bel kemiklerini kıran bir felakete uğratılacaklarını anlarlar.
  26. (26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir.
  27. (26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir.
  28. (26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir.
  29. (26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir.
  30. (26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir.
  31. O, (Peygamberi) doğrulamamış, namaz da kılmamıştı.
  32. Fakat yalanlamış ve yüz çevirmişti.
  33. Sonra da kasıla kasıla ailesine gitmişti.
  34. (34-35) “Bu azap sana lâyıktır, lâyık! Evet, lâyıktır sana, lâyık!” denecektir.
  35. (34-35) “Bu azap sana lâyıktır, lâyık! Evet, lâyıktır sana, lâyık!” denecektir.
  36. İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder.
  37. O dökülen meniden ibaret az bir su değil miydi?
  38. Sonra bu, bir “alaka” oldu. Derken Allah onu yaratıp güzelce şekillendirdi.
  39. Nihayet ondan da erkek ve dişi iki eşi var etti.
  40. Şimdi, bunları yapan Allah’ın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?
Yazar: Diyanet - Diyanet 2
  1. Kıyamet gününe yemin ederim.
  2. Kendini kınayan (pişmanlık duyan) nefse yemin ederim (diriltilip hesaba çekileceksiniz).
  3. İnsan, kendisinin kemiklerini biraraya toplayamayacağımızı mı sanır?
  4. Evet, bizim, onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.
  5. Fakat insan önündekini (kıyameti) yalanlamak ister.
  6. «Kıyamet günü ne zamanmış?» diye sorar.
  7. (7-9) İşte, göz kamaştığı, ay tutulduğu, güneşle ay biraraya getirildiği zaman!
  8. (7-9) İşte, göz kamaştığı, ay tutulduğu, güneşle ay biraraya getirildiği zaman!
  9. (7-9) İşte, göz kamaştığı, ay tutulduğu, güneşle ay biraraya getirildiği zaman!
  10. O gün insan, «Kaçacak yer neresi!» diyecektir.
  11. Hayır, hayır! (Kaçıp) sığınacak yer yoktur!
  12. O gün varıp durulacak yer, sadece Rabbinin huzurudur.
  13. O gün insana, ileri götürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir.
  14. Artık insan, kendi kendinin şahididir.
  15. İsterse özürlerini sayıp döksün.
  16. (Resûlüm!) onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kımıldatma.
  17. Şüphesiz onu, toplamak (senin kalbine yerleştirmek) ve onu okutmak bize aittir.
  18. O halde, biz onu okuduğumuz zaman, sen onun okunuşunu takip et.
  19. Sonra şüphen olmasın ki, onu açıklamak da bize aittir.
  20. (20-21) Hayır! Doğrusu siz, çarçabuk geçeni (dünya hayatını ve nimetlerini) seviyor, ahireti bırakıyorsunuz.
  21. (20-21) Hayır! Doğrusu siz, çarçabuk geçeni (dünya hayatını ve nimetlerini) seviyor, ahireti bırakıyorsunuz.
  22. Yüzler vardır ki, o gün ışıl ışıl parıldayacaktır.
  23. Rablerine bakacaklardır (O´nu göreceklerdir).
  24. Yüzler de vardır ki, o gün buruşacaktır;
  25. Kendilerinin, bel kemiklerini kıran bir felâkete uğratılacağını sezeceklerdir.
  26. Artık gözünüzü açın! Ne zaman ki can köprücük kemiğine dayanır,
  27. «Tedavi edebilecek kimdir?» denir.
  28. (Can çekişen) bunun gerçek bir ayrılış olduğunu anlar.
  29. Ve bacak bacağa dolaşır.
  30. İşte o gün sevkedilecek yer, sadece Rabbinin huzurudur.
  31. İşte o, (Peygamber´in getirdiğini) doğru kabul etmemiş, namaz da kılmamıştı.
  32. Aksine yalan saymış ve yüz çevirmişti.
  33. Sonra da çalım sata sata yürüyerek kendi ehline (taraftarlarına) gitmişti.
  34. Lâyıktır (o azap) sana, lâyık!
  35. Evet, lâyıktır sana (o azap) lâyık!
  36. İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır!
  37. O, (döl yatağına) akıtılan meninin içinden bir nutfe (sperm) değil miydi?
  38. Sonra bu, alaka (aşılanmış yumurta) olmuş, derken Allah onu (insan biçiminde) yaratıp şekillendirmişti.
  39. Ondan da iki eşi, yani erkek ve dişiyi var etmişti.
  40. Peki (bunları yapan) Allah´ın, ölüleri tekrar diriltmeye gücü yetmez mi?
Yazar: Elmalılı Hamdi Yazır - Kur'an-ı Kerim ve Meali
  1. Yoo! Yemin ederim o kalkım gününe (kıyamet gününe)!
  2. Yine Yoo! Yemin ederim o pişman cana (kınayan nefse)!
  3. insan sanıyor mu ki kemiklerini derleyemeyiz?
  4. Evet derleriz, parmak (uç)larını bile tesviyeye (eski haline getirmeye) gücümüz yeter!
  5. Fakat insan önünde (ileride) günah işlemek ister,
  6. sorar: «O kıyamet günü ne zaman?» diye.
  7. Ne zaman ki o göz şimşek çakar,
  8. ay tutulur,
  9. güneş ve ay toplanır,
  10. O gün insan: «Nereye kaçmalı?» der.
  11. Hayır hayır! Yok bir siper.
  12. O gün ancak siper (varılacak yer) Rabbinedir,
  13. o gün insan, önce ve sonra yaptıkları ile ayıtılır.
  14. Doğrusu insan kendine karşı bir basirettir (kendisinin ne yaptığını gayet iyi bilir).
  15. Mazeretlerini ortaya (sayıp) dökse de!
  16. Depretme ona dilini telaşından onu (tekrarlamak için)!
  17. Çünkü onun derlenip toplanması Bize aittir!
  18. Biz onu (Kur´an´ı) okuduğumuz zaman okuduğunu takip et!
  19. Sonra onun açıklaması da yine Bize aittir.
  20. Hayır, hayır! Siz peşini (geçici dünyayı) seviyorsunuz.
  21. Ahireti bırakıyorsunuz!
  22. Nice yüzler o gün ışılar, parlar,
  23. Rablerine bakarlar!
  24. Nice yüzler de o gün ekşir, pusarır;
  25. kendilerine bel kıran belalı bir iş yapılacağını anlar.
  26. Hayır, hayır! Ne zaman ki, can köprücüklere dayanır
  27. ve: «Okuyacak kim var?» denilir
  28. ve o zaman (o da bunun) tam bir ayrılış olduğunu sezmiş,
  29. el, ayak, bacak bacağa dolaşmıştır.
  30. O gün kişi yalnız Rabbinin huzuruna sevkedilir.
  31. Ama o ne sadaka verdi ne de namaz kıldı.
  32. Fakat yalan dedi ve döndü.
  33. Sonra da gerneşe gerneşe yakınlarına gitti.
  34. O bela sana layıktır!
  35. Evet gerektir o bela sana gerek!
  36. İnsan sanır mı başıboş bırakılacağını?
  37. O (Rahme) dökülen bir damla meniden değil miydi?
  38. Sonra bir pıhtı oldu, derken (Allah onu) biçime koydu, derken tesviye etti;
  39. derken ondan da iki eşi yaptı: Erkek ve dişi!
  40. (Artık) o ölüleri diriltmeye kadir değil mi?
Yazar: Elmalılı Hamdi Yazır - Kur'an-ı Kerim ve Meali (Sadeleştirilmiş)
  1. Hayır, yemin ederim o kıyamet gününe.
  2. Yine hayır, yemin ederim o sürekli kendini kınayan nefse.
  3. İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor?
  4. Evet, bizim onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.
  5. Fakat insan günahı devam ettirmek ister.
  6. O kıyamet günü ne zaman? diye sorar.
  7. Ne zaman ki o göz şimşek çakar,
  8. Ay tutulur,
  9. Güneş ve ay toplanır,
  10. İşte o gün insan, «kaçacak yer neresi?» der.
  11. Hayır, hayır, yok bir siper.
  12. O gün varılıp durulacak yer, ancak Rabbinin huzurudur.
  13. O gün insana, yapıp öne sürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir.
  14. Doğrusu insan kendi nefsini görür,
  15. Bir takım özürler ortaya atsa da.
  16. Onu hemen okumak için dilini depretme.
  17. Kuşkusuz onu toplamak ve okumak bize aittir.
  18. O halde biz onu okuduğumuz zaman sen onun okunuşunu takip et.
  19. Sonra onu açıklamak da bize aittir.
  20. Hayır, siz peşin olanı (dünyayı) seviyorsunuz da
  21. Ahireti bırakıyorsunuz.
  22. Yüzler var ki o gün ışıl ışıl parlar.
  23. Rabbine bakar.
  24. Yüzler de var ki o gün asıktır.
  25. Anlar ki kendisine belkıran (bel kemiklerini kıran belalı bir iş) yapılır.
  26. Hayır hayır, ne zaman ki can köprücük kemiklerine dayanır,
  27. «Tedavi edebilecek kimdir?» denilir.
  28. Can çekişen bunun o ayrılık anı olduğunu anlar.
  29. Bacak bacağa dolaşır..
  30. İşte o gün sevk, ancak Rabbinedir.
  31. Fakat o, ne sadaka verdi, ne namaz kıldı.
  32. Fakat yalanladı ve döndü.
  33. Sonra da çalım sata sata ailesine gitti.
  34. Gerektir o bela sana, gerek.
  35. Evet, gerektir o bela sana gerek.
  36. İnsan başıboş bırakılacağını mı sanır?
  37. O, dökülen erlik suyundan bir damla (sperm) değil miydi?
  38. Sonra bir aleka (embriyo) oldu da Rabbi onu biçime koydu, sonra şekil verdi.
  39. Ondan da iki cinsi; erkek ve dişiyi var etti.
  40. Peki, bunu yapanın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?
Yazar: Seyyid Kutub - Fizilal-il Kuran
  1. Yoo, andolsun kıyamet gününe.
  2. Yoo andolsun, özünü eleştiren, kendini kınayan nefse.
  3. İnsan, kemiklerini biraraya toplayamayız mı sanıyor?
  4. Hayır, onun parmak uçlarını bile yeniden yapılandırmaya gücümüz yeter.
  5. Aslında insan günahkârlığı önüne, geleceğine yaymak istiyor.
  6. Bu yüzden «Kıyamet günü ne zaman?» diye soruyor.
  7. Gözler korkudan fıldır fıldır döndükleri zaman,
  8. Ay karardığı zaman,
  9. Güneş ile ay biraraya getirildiği zaman,
  10. İnsan o gün «Nereye kaçmalı?» der.
  11. Hayır hayır! Sığınılacak bir yer yok.
  12. O gün tek varılacak yer Rabbinin huzurudur.
  13. O gün insanın gerek yapıp önünden gönderdiği, gerekse arkasında izleri kalan tüm işleri kendisine bildirilir.
  14. Aslında insan kendi kendinin denetleyicisidir.
  15. Birtakım mazeretler ileri sürse de.
  16. Ey Muhammed, Cebrail sana Kur´an´ı okurken, acele edip onun söylediklerini tekrarlama.
  17. Bu Kur´an´ı senin hafızanda toplamak ve sana okumak bize düşen bir iştir.
  18. Sana onu okuduğumuzda, onun okunuşunu izle.
  19. Sonra onu sana açıklamak da bize düşen bir iştir.
  20. Hayır hayır! Ey insanlar, sizler şu kısa süreli dünyayı seviyorsunuz.
  21. Ahireti gözardı ediyorsunuz.
  22. O gün birtakım yüzler ışıl ışıl parlar.
  23. Onlar Rabblerine bakar.
  24. O gün birtakım suratlar da asıktır.
  25. Bel kırıcı bir belaya uğrayacakları kaygısını taşırlar.
  26. Hayır hayır, can köprücük kemiğine dayandığı zaman.
  27. Bu hastayı iyileştirecek biri yok mu? diye sorarlar.
  28. Adam, ayrılma zamanının geldiğini anlar.
  29. Çırpınırken ayakları birbirine dolaşır.
  30. O gün Rabbine doğru yolculuk vardır.
  31. Adam ne inandı, ne namaz kıldı.
  32. Tersine inkâr etti ve sırt çevirdi.
  33. Sonra çalım satarak ailesinin yanına döndü.
  34. Vay başına geleceklere!
  35. Yine vay başına geleceklere!
  36. İnsanoğlu, başıboş bırakılacağını mı sanıyor?
  37. O fışkıran meniden oluşmuş bir sperma değil miydi?
  38. Sonra embriyoya dönüştü, sonra Allah onu yaratıp biçimlendirdi.
  39. Sonra ondan erkek ve dişi çiftler türetti.
  40. Bunları yapan Allah, ölüleri diriltemez mi?
Yazar: Gültekin Onan - Kur'an-ı Kerim ve Meali
  1. Hayır, kalkış (kıyamet) gününe and ederim.
  2. Ve yine hayır; kendini kınayıp duran nefse de and ederim.
  3. İnsan, onun kemiklerini bizim kesin olarak bir araya getirmeyeceğimizi mi sanıyor?
  4. Evet onun parmak uçlarını dahi derleyip (yeniden) düzene koymaya güç yetırenleriz.
  5. Ancak insan, gelecekte de suç işlemek/fücura devam etsin ister´.
  6. "Kıyamet günü ne zamanmış" diye sorar.
  7. Ama göz ´kamaşıp da kaydığı´,
  8. Ay karardığı,
  9. Güneş ve ay birleştirildiği zaman;
  10. İnsan o gün: "Kaçış nereye?" der.
  11. Hayır, sığınacak herhangi bir yer yok.
  12. O gün, ´sonunda varılıp karar kılınacak yer (müstakar)´ yalnızca rabbinin katıdır.
  13. İnsana o gün, önceden takdim ettikleri ve erteledikleri şeylerle haber verilir.
  14. Hayır; insan, kendi nefsine karşı bir basirettir.
  15. Kendi mazeretlerini ortaya atsa bile.
  16. Onu (Kuran´ı, kavrayıp belletmek için) aceleye kapılıp dilini onunla hareket ettirip durma.
  17. Şüphesiz, onu (kalbinde) toplamak ve onu (sana) okutmak bize ait (bir iş)tir.
  18. Şu halde, biz onu okuduğumuz zaman, sen de onun okunuşunu izle.
  19. Sonra muhakkak onu açıklamak bize ait (bir iş)tir.
  20. Hayır; siz çarçabuk geçmekte olanı (dünyayı) seviyorsunuz.
  21. Ve ahireti terkedip bırakıyorsunuz.
  22. O gün yüzler ışıl ışıl parlar.
  23. Rablerine bakıp durur.
  24. O gün, öyle yüzler vardır ki kararmış, ekşimiştir.
  25. Kendisine, beli büken işlerin yapılacağını anlamaktadır.
  26. Hayır; can, köprücük kemiğine gelip dayandığı zaman,
  27. "Son müdahaleyi yapacak kim" denir.
  28. Artık gerçekten, kendisi de bir ayrılık olduğunu anlamıştır.
  29. (Ölüm korkusundan) Ayaklar birbirine dolaştığında;
  30. O gün sevk yalnızca rabbinedir.
  31. Fakat o, ne doğrulamış ne de namaz kılmıştı.
  32. Ancak o, yalanlamış ve yüz çevirmişti.
  33. Sonra çalım satarak ehline (yakınlarına) gitmişti.
  34. Sen buna müstahaksın, dahasına müstahaksın.
  35. Yine müstahaksın, dahasına da müstahaksın.
  36. İnsan, ´kendi başına ve sorumsuz´ bırakılacağını mı sanıyor?
  37. Kendisi akıtılan meniden bir damla su değil miydi?
  38. Sonra bir alak oldu, derken (Tanrı, onu) yarattı ve bir ´düzen içinde biçim verdi´.
  39. Böylece ondan, erkek ve dişi olmak üzere çift kıldı.
  40. (Öyleyse Tanrı) Ölüleri diriltmeye güç yetiren değil midir?
Yazar: Hasan Basri Çantay - Kur'an Meali - Kur’an-ı Hakim Ve Meal-i Kerim
  1. (Hakıykat, kâfirlerin inkâr etdiği gibi değildir). Kıyamet gününe andederim.
  2. (Hayır, hakıykat öyle değildir). Kendisini alabildiğine kınayan nefse yemîn ederim (ki siz öldükden sonra mutlakaa dirileceksiniz).
  3. İnsan zanneder mi ki her halde biz onun kemiklerini toplayıb bir araya getirmeyeceğiz?
  4. Evet, biz parmak uçlarını bile derleyib iade etmiye kaadiriz.
  5. Fakat insan, önündeki (o kıyameti) yalanlamak diler.
  6. «Kıyamet günü (de) ne zaman (mış» diye) sorar.
  7. (7-8-9) İşte göz (hayret ve dehşetle) kamaşdığı, ay tutul (ub karardığı, güneşle ay bir araya getirildiği zaman,
  8. (7-8-9) İşte göz (hayret ve dehşetle) kamaşdığı, ay tutul (ub karardığı, güneşle ay bir araya getirildiği zaman,
  9. (7-8-9) İşte göz (hayret ve dehşetle) kamaşdığı, ay tutul (ub karardığı, güneşle ay bir araya getirildiği zaman,
  10. (Evet) o gün insan «Kaçış nereye?» diyecek.
  11. Hayır, hiçbir sığınak yok.
  12. O gün herkesin (varıb) duracağı yer ancak Rabbin (in huzuuru) dur.
  13. O gün insana, önden yolladığı şeyler (amel ve hareketler) le geri bırakdığı (ne varsa, hepsi) haber verilecek.
  14. Daha doğrusu insan (bizzat) kendisine karşı bir şâhiddir.
  15. Velev ki o, (bütün) ma´ziretlerini (meydana) atmış olsun.
  16. Onu acele (kavrayıb ezber) etmen için (Cebrâîl vahyi iyice bitirmeden) dilini onunla depretme.
  17. Onu (göğsünde) toplamak, onu (dilinde akıtıb) okutmak şübhesiz bize âiddir.
  18. Öyleyse biz onu okuduğumuz vakit sen onun kıraatine uy.
  19. Sonra onu açıklamak da hakıykat bize âiddir.
  20. Yok yok, siz çarçabuk geçen (bu dünyây) i seversiniz.,
  21. Âhireti bırakırsınız.
  22. Yüzler (vardır) o gün ter-ü tazedir.
  23. Rablerine bakacakdır.
  24. Yüzler (vardır), o gün burtarıkdır.
  25. Anlar ki kendisine bel kemiklerini kıracak çok belâ (lı bir iş) yapılacak.
  26. Gözünüzü açın, (can) köprücük kemiğine bir dayandığı zaman,
  27. «Tedâvî edebilecek kim?» denildi (denilecek).
  28. Ve (can çekişen) hakıykî bir ayrılış olduğunu anladı (anlayacak).
  29. Bacak da bacağa dolaşdı mı,
  30. O gün sevk (ıyyât) yalınız Rabbinedir!
  31. İşte o, (peygamberi ve Kur´ânı) tasdıyk etmemiş, namaz da kılmamış,
  32. fakat (üstelik Kur´ânı) yalanlamış, (îmâna) arkasını dönmüş,
  33. sonra da çalım sata sata yürüyerek ehline gitmişdi.
  34. (Hoşlanmadığın herşey) sana yaklaş (ıb çat) sın. Çünkü (sen buna başkalarından daha çok) lâyıksın.
  35. Yine (hoşlanmadığın herşey) sana yaklaş (ıb çat) sın. Zîrâ (sen buna başkalarından daha çok) lâyıksın.
  36. İnsan, kendisinin başı boş bırakılacağını mı sanıyor?
  37. O, (döl yatağına) dökülen meniden bir damla su değil miydi?
  38. Sonra o (menî) bir kan pıhtısı olmuş, derken (Allah, onu) insan biçimine koyub yaratmış, (uzuvlarını) düzenlemişdir.
  39. Hulâsa, ondan erkek, dişi iki sınıf çıkarmışdır.
  40. (Bütün bunları yapan Allah) ölüleri tekrar diriltmiye kaadir değil midir? (Elbette kaadirdir).
Yazar: İbni Kesir - Büyük Kuran Tefsiri
  1. Kıyamet gününe yemin ederim.
  2. Nedamet çeken nefse yemin ederim.
  3. İnsan zanneder mi ki Biz; onun kemiklerini bir araya toplayamayız?
  4. Evet, Biz parmak uçlarını bile düzeltmeye kadiriz.
  5. Fakat insan, önündekini yalanlamak ister de;
  6. Kıyamet günü de ne zamanmış? diye sorar.
  7. Göz kamaştığında,
  8. Ay tutulduğunda,
  9. Güneş ve ay bir araya getirildiğinde,
  10. O gün, insan; kaçacak yer nerede? der.
  11. Hayır, hiç bir sığınak yoktur.
  12. O gün, herkesin duracağı yer, ancak Rabbının huzurudur.
  13. O gün, önde ve sonda ne yaptıysa insana bildirilir.
  14. Daha doğrusu insan, kendi kendinin şahididir.
  15. Ma´zeretlerini sayıp dökse de.
  16. Onu acele etmen için dilini onunla beraber oynatma.
  17. Şüphesiz onu toplamak ve okutmak Bize aittir.
  18. Öyleyse Biz, onu okuduğumuz vakit; sen, onun okunuşunu dinle.
  19. Sonra şüphesiz onu açıklamak da Bize aittir.
  20. Hayır, bilakis siz, çabuk geçeni seversiniz.
  21. Ve ahireti bırakırsınız.
  22. Bir takım yüzler o gün parlayacak,
  23. Rabblarına bakacaklardır.
  24. Bir takım yüzler de asıktır.
  25. Belkemiğinin kırılacağını anlar.
  26. Dikkat edin, köprücük kemiğine bir dayandığı zaman;
  27. Çare bulacak kim? denir.
  28. Ve ayrılık vaktinin geldiğini anlar.
  29. Bacak da bacağa dolaşır.
  30. O gün; sevk, yalnız Rabbınadır.
  31. Tasdik etmemişti, namaz da kılmamıştı.
  32. Fakat yalanlamış, yüz çevirmişti.
  33. Sonra da salına salına kendinden yana olanlara gitmişti.
  34. Yazıklar olsun sana, yazıklar.
  35. Yine yazıklar olsun sana, yazıklar.
  36. İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır?
  37. O, akıtılan bir meni damlası değil miydi?
  38. Sonra kan pıhtısı olmuş; sonra, onu insan biçimine koyup yaratmış ve düzeltmiştir.
  39. Ve ondan erkek, dişi iki cins yaratmıştır.
  40. Şimdi O; ölüleri diriltmeye kadir değil midir?
Yazar: İskender Ali Mihr - Kur'ân-ı Kerim Lafz-ı ve Ruhu Tefsiri
  1. Hayır, kıyâmet gününe yemin ederim.
  2. Ve hayır, levvame (kınayan) nefse yemin ederim.
  3. İnsan (öldükten sonra) onun kemiklerini asla biraraya getiremeyeceğimizi mi sanıyor?
  4. Hayır, Biz, onun parmak uçlarını bile yeniden düzenlemeye kaadiriz.
  5. Hayır, insan, önündeki (zamanı) fısk ve fücur ile geçirmeyi ister.
  6. “Kıyâmet günü ne zaman?” diye sorar.
  7. Artık bakışlar dehşetle kamaştığı zaman.
  8. Ve Ay karardığı (zaman).
  9. Ve Güneş ve Ay birleştirildiği (zaman).
  10. İzin günü, insan: “Firar edilecek yer nerede?” diyecek.
  11. Hayır, sığınacak bir yer yoktur.
  12. İzin günü karar kılınan yersenin Rabbinin Huzuru´dur (Rabbinin Katı´dır).
  13. İzin günü insana, takdim ettiği (yaptığı) ve tehir edip (yapmadığı) şeyler haber verilir.
  14. Hayır, insan kendi nefsine basirdir (şahittir).
  15. Ve mazeretlerini beyan etse bile.
  16. O´na (Kur´ân-ı Kerim´i ezberlemeye), acele ederek, O´nunla (Cebrail (A.S) ile beraber) dilini hareket ettirme.
  17. Muhakkak ki O´nun toplanması ve okunması Bize aittir.
  18. Öyleyse O´nu okuduğumuz zaman, artık O´nun (Kur´ân´ın) okunuşuna tâbî ol.
  19. Sonra O´nun beyanı (açıklanması) muhakkak ki Bize aittir.
  20. Hayır, bilâkis siz çabuk geçeni (dünya hayatını) seviyorsunuz.
  21. Ve ahireti terkediyorsunuz.
  22. İzin günü pırıl pırıl yüzler vardır.
  23. Rab´lerine bakan.
  24. Ve izin günü çatılmış (kararmış) yüzler vardır.
  25. Anlar ki kendisine çok kötü muamele yapılacak.
  26. Hayır, (can) köprücük kemiğine geldiği zaman (can boğaza gelince, ölmek üzere iken).
  27. Ve: “Kurtaracak kimdir?” denir.
  28. Ve o (dünyadan) ayrılacağını (öleceğini) anlamıştır.
  29. Ve ayakları birbirine dolaşmıştır.
  30. İzin günü, sevk senin Rabbinedir.
  31. Fakat o tasdik etmedi ve namaz kılmadı.
  32. Ve lâkin yalanladı ve yüz çevirdi.
  33. Sonra böbürlenerek ehlinin (ailesinin) yanına gitti.
  34. Sana müstahaktır, bundan sonra müstahaktır (sen hakettin).
  35. Sonra sana müstahaktır, bundan sonra müstahaktır (sen hakettin).
  36. İnsan başıboş (sorumsuz) bırakılacağını mı zannediyor?
  37. (O), dökülen meniden bir damla değil miydi?
  38. Sonra bir embriyo (cenin) oldu. Bundan sonra (Allah) onu halketti (yarattı), daha sonra da dizayn etti (düzenledi).
  39. Sonra da ondan dişi ve erkek olarak iki eş kıldı.
  40. İşte bunları (yapan), ölülere hayat vermeye kaadir değil midir?
Yazar: Muhammed Esed - Kur'an Mesajı Meal-Tefsir
  1. Kıyamet Günü´nü tanıklığa çağırırım!
  2. İnsan vicdanının kınayan sesini tanıklığa çağırırım!
  3. İnsan, (onu tekrar diriltip) kemiklerini yeniden bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor?
  4. Hayır, kesinlikle! Onu parmak uçlarına kadar yeniden var etmeye kadiriz!
  5. Ama yine de insan, önüne serilmiş olan şeyi inkara kalkışır,
  6. ve (istihza ile) sorar: "Şu Kıyamet Günü ne zaman gelecekmiş?"
  7. Ama (o Gün,) gözler korku ile açıldığında,
  8. ve ay karanlığa gömüldüğünde,
  9. ve güneş ile ay bir araya getirildiğinde,
  10. o Gün insan haykıracak: "(Eyvah!) Nereye kaçayım?"
  11. Hayır! Bir sığınak yok (senin için, ey insan)!
  12. O Gün bütün yolların varış yeri, Rabbinin katı olacak!
  13. O Gün insana, yaptığı ve yapmadığı her şey bildirilecek:
  14. hayır, aslında insan, kendi aleyhine şahitlik yapacak,
  15. mazeretler bulup kendi (yaptıkları)nı gizlemeye çalışsa bile.
  16. (Vahyin sözlerini tekrarlarken) dilini hızla oynatıp durma;
  17. çünkü onu (senin kalbine) yerleştirmek ve (gerektiğinde) okutturmak Bizim işimizdir.
  18. Böylece, onu telaffuz ettiğimiz zaman, kelimelerini (bütün zihnini vererek) takip et,
  19. sonra onun anlamını açıklamak da Bize düşer.
  20. (Çoğunuz) bu geçici hayatı seviyorsunuz,
  21. ama öteki dünyayı (ve Hesap Günü´nü) hiç düşünmüyorsunuz!
  22. Bazı yüzler o Gün mutlulukla parlayacak,
  23. Rablerine bakarken;
  24. ve o Gün bazı yüzler ümitsizlikle kararacak,
  25. çatırdatan bir felaketin başlarına gelmek üzere olduğunu bilerek.
  26. Ne zaman ki, (son nefes, ölen birinin) boğazına gelip düğümlenir,
  27. ve insanlar: "(onu kurtaracak) bir hekim yok mu?" diye sorarlar;
  28. kendisi de bilir ki bu ayrılma vaktidir,
  29. ve ölüm sancıları ile örülmektedir:
  30. işte o zaman gidişinin Rabbine doğru olduğunu hisseder!
  31. (Artık son pişmanlık fayda etmez) çünkü (yaşadığı sürece) hakikati kabul etmedi ve (aydınlığa kavuşmak için) namaz kılmadı;
  32. tam tersine, hakikati yalanladı ve (ondan) uzaklaştı,
  33. ve sonra böbürlenerek geldiği yere döndü.
  34. (Ama ey insan, akibetin geliyor her dakika) yakınına, daha da yakınına,
  35. yakınına, daha da yakınına!
  36. İnsan, başıboş bırakılacağını ve dilediği gibi hareket edebileceğini mi sanır?
  37. O, bir zamanlar (sadece) akıtılan bir meni damlası değil miydi,
  38. ve sonra döllenmiş hücre; bu safhada Allah (onu) yaratmış ve olması gerektiği gibi şekil vermişti,
  39. ve ondan iki cinsi, erkeği ve dişiyi var etmişti?
  40. Öyleyse, Allah, ölüyü hayata yeniden döndüremez mi?
Yazar: Ömer Nasuhi Bilmen - Kur’an-ı Kerim ve Türkçe Meali
  1. (1-2) Yok; Kıyamet gününe yemin ederim. Yok; melâmet duyan nefse de yemin ederim.
  2. (1-2) Yok; Kıyamet gününe yemin ederim. Yok; melâmet duyan nefse de yemin ederim.
  3. İnsan, sanır mı ki onun kemiklerini her halde bir araya toplamayacağız?
  4. Evet... Parmaklarının uçlarını da düzeltmeye kâdirleriz.
  5. Fakat insan diler ki ilerisinde de isyana devam etsin.
  6. (6-7) Sorar ki Kıyamet günü ne zamandır? Artık o zaman ki, göz kamaşmış bir halde bulunur.
  7. (6-7) Sorar ki Kıyamet günü ne zamandır? Artık o zaman ki, göz kamaşmış bir halde bulunur.
  8. (8-9) Ve ay tutulmuş olur. Ve güneş ile ay toplatılmış bulunur.
  9. (8-9) Ve ay tutulmuş olur. Ve güneş ile ay toplatılmış bulunur.
  10. (10-11) O gün insan der ki: «Kaçacak yer nerede?» Hayır. Hiçbir sığınacak yer yoktur.
  11. (10-11) O gün insan der ki: «Kaçacak yer nerede?» Hayır. Hiçbir sığınacak yer yoktur.
  12. O günde durulacak makam, Rabbin tarafından tayin edilecektir.
  13. (13-14) O gün insana ileri götürmüş olduğu şeyler ile geriye bırakmış olduğu şeyler haber verilecektir. Doğrusu insan kendi şahsı aleyhine bir hüccetir.
  14. (13-14) O gün insana ileri götürmüş olduğu şeyler ile geriye bırakmış olduğu şeyler haber verilecektir. Doğrusu insan kendi şahsı aleyhine bir hüccetir.
  15. Velev ki, mazeretlerini ortaya atmış bulunsun.
  16. (16-17) Onu (Kur´an´ı) acele ahzedesin diye onunla dilini kımıldatma. Şüphe yok ki, onu toplamak da, onu okutmak da Bize aittir.
  17. (16-17) Onu (Kur´an´ı) acele ahzedesin diye onunla dilini kımıldatma. Şüphe yok ki, onu toplamak da, onu okutmak da Bize aittir.
  18. İmdi onu Biz okuyunca artık sen onun kıraatine tâbi ol!
  19. Sonra şüphe yok ki onun açıklanması da Bize aittir.
  20. (20-21) Yok, yok. Siz acele olanı seversiniz. Ve ahireti bırakıverirsiniz.
  21. (20-21) Yok, yok. Siz acele olanı seversiniz. Ve ahireti bırakıverirsiniz.
  22. (22-23) O günde birtakım yüzler parıldanıcıdır. Rablerine nazar edicidir.
  23. (22-23) O günde birtakım yüzler parıldanıcıdır. Rablerine nazar edicidir.
  24. Bir kısım yüzler de o gün pek ekşi bir haldedir.
  25. (25-26) Sanır ki, ona arka kemiklerini kıracak bir muamele yapılacaktır. Hayır hayır... Vaktâ ki (can) boyun halkasının kemiklerine kavuşur.
  26. (25-26) Sanır ki, ona arka kemiklerini kıracak bir muamele yapılacaktır. Hayır hayır... Vaktâ ki (can) boyun halkasının kemiklerine kavuşur.
  27. Ve denilmiş olur ki: «Tedavi edebilecek kim var?»
  28. Ve onun şüphesiz bir ayrılış olduğunu sanmış bulunacaktır.
  29. (29-30) Ve bacak da bacağa dolaşmış olacaktır. O günde sevk olunmak yalnız Rabbinedir.
  30. (29-30) Ve bacak da bacağa dolaşmış olacaktır. O günde sevk olunmak yalnız Rabbinedir.
  31. (31-32) Fakat ne tasdik etti ve ne de namaz kıldı. Velâkin tekzîp etti ve yüz çevirdi.
  32. (31-32) Fakat ne tasdik etti ve ne de namaz kıldı. Velâkin tekzîp etti ve yüz çevirdi.
  33. Sonra da ailesinin yanına böbürlene böbürlene gitti.
  34. Vay sana! Vay sana!
  35. (35-36) Sonra yine vay sana! Vay sana. İnsan sanır mı ki, başıboş bırakılacaktır?
  36. (35-36) Sonra yine vay sana! Vay sana. İnsan sanır mı ki, başıboş bırakılacaktır?
  37. (37-38) O dökülen meniden bir damla su değil mi idi? Sonra bir kan pıhtısı oldu, artık (Allah onu) yarattı, sonra da (azasını) düzeltti.
  38. (37-38) O dökülen meniden bir damla su değil mi idi? Sonra bir kan pıhtısı oldu, artık (Allah onu) yarattı, sonra da (azasını) düzeltti.
  39. (39-40) Sonra ondan erkek ve dişi iki sınıf (var) kıldı. Artık o (Hâlık-ı Azîm) ölüleri diriltmeye kâdir değil midir? (Elbette kâdirdir)
  40. (39-40) Sonra ondan erkek ve dişi iki sınıf (var) kıldı. Artık o (Hâlık-ı Azîm) ölüleri diriltmeye kâdir değil midir? (Elbette kâdirdir)
Yazar: Suat Yıldırım - Kura'an-ı Hakim ve Açıklamalı Meali
  1. Hayır, gerçek öyle değil! Kıyamet günü hakkı için
  2. Kendisini eleştirip kusurlarından pişmanlık duyan kimse hakkı için (ki siz mutlaka diriltileceksiniz)
  3. İnsan zanneder mi ki ölümünden sonra Biz kemiklerini toplayıp onu diriltmeyeceğiz
  4. Evet, toplarız, hem de parmak uçlarına varıncaya kadar eski halinde düzenleriz
  5. Fakat insan suç işleyip durmak için önündeki kıyameti inkâr etmek ister de
  6. "Ne zamanmış o kıyamet günü?" diye alay eder
  7. Gözler kamaşıp karardığı
  8. Ayın ışığının büsbütün gittiği
  9. Güneş ile ay yan yana getirildiği zaman..
  10. İşte o gün insan der: "Var mı kaçacak mekân?
  11. Hayır, sığınacak hiçbir yer yoktur
  12. O gün varılacak yer ancak Rabbinin huzurudur
  13. O gün insana yaptığı her türlü iyilik ve fenalık ile; yapmadığı her türlü iyilik ve fenalık tek tek bildirilir.Ona göre karşılığını alır
  14. Türlü türlü mazeretler öne sürse de, Artık insan, kendisi hakkında şahit olur.
  15. Sana vahyedileni unutmamak için tekrarlarken, hemen anında bellemek için dilini kımıldatma.
  16. Çünkü vahyi senin kalbinde toplamak ve onu okutmak Bize ait bir iştir
  17. O halde Biz Kur´ân´ı okuduğumuzda, sen de onun okunuşunu izle
  18. Ayrıca onu açıklamak da bize ait bir iştir. (Bu önemli gerçeği, arada belirttikten sonra gelelim esas konumuza)
  19. Gerçek şu ki: Siz bu peşin dünya hayatına çok düşkünsünüz
  20. Onun için âhireti terk edip durursunuz
  21. Yüzler vardır o gün pırıl pırıl..
  22. (O güzel ve Yüce) Rab´lerine bakakalır...
  23. Ve nice suratlar vardır o gün asılır
  24. Belini kıran darbeyi yediğini hisseder.
  25. Hayır, hayır! Ne zaman ki can boğaza gelir, işte o zaman can çekişenin yanındakiler
  26. "Bunu iyileştiren, kurtaran yok mu?" der
  27. Artık ayrılık vakti geldiğini kendisi de anlar
  28. Bacağı bacağına dolaşır, ölüm acısıyla kıvranır.
  29. O gün sevkiyat, doğru Rabbinin divanına olur
  30. Ne dini tasdik eder, ne namaz kılardı
  31. Hep hakkı yalan sayıp ona sırtını dönerdi
  32. Bir de yaptığından memnun olarak,çalımlı çalımlı kendi taraftarlarının yanına varırdı
  33. Yazık sana yazık
  34. Yazık ki sana ne yazık
  35. İnsan başıboş bırakılacağını mı sanır
  36. Onun aslı, atılan bir meni damlası değil miydi
  37. Sonra (rahim cidarına) yapışan bir hücre oldu da, Rabbi onu yaratıp düzenledi
  38. Ondan erkek ve dişi olarak her iki cinsi yarattı
  39. Bütün bunları yapan, ölüleri diriltmeye kadir olmaz olur mu
Yazar: Süleyman Ateş - Kuran'ı Kerim Meali
  1. Yoo, kıyâmet gününe and içerim,
  2. Yoo, dâimâ, kendini kınayan nefse and içerim.
  3. İnsan kendisinin kemiklerini bir araya toplamayacağımızı mı sanıyor?
  4. Evet, toplarız, onun parmak uçlarını düzenlemeğe gücümüz yeter.
  5. Fakat insan, devamlı suç işleyerek ilerisini berbâd etmek ister.
  6. "Kıyâmet günü nerede?" diye sorup durur.
  7. Ama göz (güneş gibi ortaya çıkan gerçeğin karşısında) kamaştığı,
  8. Ay tutulduğu,
  9. Güneş ve Ay bir araya toplandığı zaman!
  10. (Evet) O gün insan: "Kaçacak yer neresi?" der.
  11. Hayır, sığınacak yer yoktur.
  12. O gün varıp durulacak yer, ancak Rabbinin huzûrudur (ey insan).
  13. (O zaman) İnsanın yapıp öne sürdüğü, (yapmayıp) geri bıraktığı herşey kendisine haber verilir.
  14. Doğrusu insan kendi nefsini görür,
  15. Birtakım özürler ortaya atsa da.
  16. (Ey Muhammed,) Onu hemen okumak için diline depretme.
  17. Onu (senin kalbinde) toplamak ve (sana) okumak bize düşer.
  18. O halde sana Kur´ân´ı okuduğumuz zaman onun okunuşunu izle.
  19. Sonra onu açıklamak da bize düşer.
  20. Hayır, siz çabuk (geçen şu dünyây)ı seviyorsunuz da,
  21. Âhireti bırakıyorsunuz.
  22. Yüzler var ki o gün ışıl ışıl parlar,
  23. Rabbine bakar.
  24. Yüzler de var ki o gün asıktır.
  25. Kendisine bel kemiklerini kıran (belâ)nın yapılacağını anlar.
  26. Hayır, ne zaman ki can, köprücük kemiklerine dayanır,
  27. Ve (başında bulunanlar tarafından): "Kim afsun yapar acaba? denir,
  28. Ve kendisi artık bunun, ayrılık zamanı olduğunu anlar,
  29. Ve bacak bacağa dolaşır.
  30. İşte o gün, sevk Rabbinedir (can, Allâh´ın huzûruna sevk edilir).
  31. Ne sadaka verdi, ne de namaz kıldı.
  32. Fakat yalanladı, döndü.
  33. Sonra çalım satarak âilesine gitti.
  34. Yazık sana yazık!
  35. Yine yazık sana yazık!
  36. İnsan, başı boş bırakılacağını mı sanır?
  37. Kendisi dökülen meniden bir nutfe (sperm) değil miydi?
  38. Sonra alaka (rahme asılan embriyo) oldu da (Rabbi onu) yarattı, düzenledi.
  39. O (meni)den iki çifti: Erkeği ve dişiyi var etti.
  40. Şimdi bun(ları yapan Allâh)ın ölüleri diriltmeğe gücü yetmez mi?
Yazar: Şaban Piriş - Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı
  1. Andolsun kıyamet gününe.
  2. Andolsun kendini kınayan nefse.
  3. İnsan, kemiklerini bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor?
  4. Evet, onun parmak uçlarını bile düzenlemeye gücümüz yeter.
  5. Oysa, insan önündekini yalanlamak ister de..
  6. -Kıyamet günü ne zaman? diye sorar.
  7. -Göz kamaştığı zaman..
  8. Ay tutulduğu..
  9. Güneş ve Ay bir araya getirildiği zaman..
  10. (O gün) insan: -Bugün kaçacak yer nerede? der.
  11. -Hayır, asla kaçacak bir yer yoktur.
  12. O gün, karar yeri Rabbinin huzurudur.
  13. O gün insana yaptıkları ve erteledikleri haber verilir.
  14. -Evet, insan kendini görecektir.
  15. İsterse özür beyan etsin.
  16. -Dilini acele ile hareket ettirip durma.
  17. Şüphesiz, onu toplayıp, okumak bize düşer.
  18. Onu okuduğumuz zaman onun okunuşuna tabi ol.
  19. Sonra onu açıklamak yine bize aittir.
  20. -Hayır, siz, acil olanı /dünyayı seviyorsunuz.
  21. Ahireti bırakıyorsunuz.
  22. O gün, parıldayan yüzler olacak.
  23. Rabbine bakacak..
  24. O gün asık yüzler de olacak.
  25. Bellerini bükecek bir felakete uğrayacağını anlayacak.
  26. Hayır, can çıkma noktasına/köprücük kemiğine gelmiş.
  27. -Son nefesini veren kimdir? denmiş.
  28. Anlar ki, bu bir ayrılış.
  29. Bacaklarından can çekilmiş.
  30. O gün sevk, Rabbine´dir.
  31. Tasdik etmemiş, namaz kılmamış.
  32. Fakat, yalanlamış, yüz çevirmiş.
  33. Sonra da çalım satarak ailesine gitmişti.
  34. -Belanı buldun, belanı!
  35. Sonra sen buna layıksın!
  36. İnsan kendisini başı boş bırakacağımızı mı sanar?
  37. O, atılan spermden bir damla değil miydi?
  38. Sonra “alaka” olmuş, Allah, onu yaratmış ve düzenlemişti.
  39. Ondan erkek ve dişi iki çift yapmıştır.
  40. Bunu yapanın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?
Yazar: Ebu'l Al'a Mevdudi - Tefhim-ul Kuran
  1. Hayır, kalkış (kıyamet) gününe and ederim.
  2. Ve yine hayır; kendini kınayıp duran nefse de and ederim.
  3. İnsan, onun kemiklerini bizim kesin olarak bir araya getirmeyeceğimizi mi sanıyor?
  4. Evet; onun parmak uçlarını dahi derleyip (yeniden) düzene koymağa güç yetirenleriz.
  5. Ancak insan, önündeki (sonsuz geleceği)ni de ´fücurla sürdürmek ister.´
  6. «Kıyamet günü ne zamanmış» diye sorar.
  7. Ama göz ´kamaşıp da kaydığı,´
  8. Ay karardığı,
  9. Güneş ve ay birleştirildiği zaman;
  10. İnsan o gün der ki: «Kaçış nereye?»
  11. Hayır; sığınacak herhangi bir yer yok.
  12. O gün, ´sonunda varılıp karar kılınacak yer (müstakar) ´ yalnızca Rabbi´nin katıdır.
  13. İnsana o gün, önceden takdim ettikleri ve erteledikleri şeylerle haber verilir.
  14. Hayır; insan, kendi nefsine karşı bir basirettir;
  15. Kendi mazeretlerini ortaya atsa bile.
  16. Onu (Kur´an´ı, kavrayıp belletmek için) aceleye kapılıp dilini onunla hareket ettirip durma.
  17. Hiç şüphesiz, onu (kalbinden) toplamak ve onu (sana) okutmak bize ait (bir iş)tir.
  18. Şu halde, biz onu okuduğumuz zaman, sen de onun okunuşunu izle.
  19. Sonra muhakkak onu açıklamak bize ait (bir iş)tir.
  20. Hayır; siz çarçabuk geçmekte olan (dünya)yı seviyorsunuz.
  21. Ve ahireti terkedip bırakıyorsunuz.
  22. O gün yüzler ışıl ışıl parlar.
  23. Rablerine bakıp durur.
  24. O gün, öyle yüzler vardır ki kararmış, ekşimiştir.
  25. Kendisine, beli büken işlerin yapılacağını anlamaktadır.
  26. Hayır; can köprücük kemiğine gelip dayandığı zaman,
  27. «Son müdahaleyi yapacak kim» denir.
  28. Artık gerçekten, kendisi de bir ayrılık olduğunu kavrayıp anlamıştır.
  29. (Ölüm korkusundan) Ayaklar da birbirine (ayak ayağa) dolaştığında;
  30. O gün sevk, yalnızca Rabbinedir.
  31. Fakat o, ne doğrulamış ne de namaz kılmıştı.
  32. Ancak o, yalanlamış ve yüz çevirmişti.
  33. Sonra da çalım satarak yakınlarına gitmişti.
  34. Sen buna müstahaksın, dahasına da müstahaksın.
  35. Yine buna müstahaksın, dahasına da müstahaksın.
  36. İnsan, ´kendi başına ve sorumsuz´ bırakılacağını mı sanıyor?
  37. Kendisi, dökülüp akıtılan meniden bir damla su değil miydi?
  38. Sonra bir alak (embriyo) oldu, derken (Allah, onu) yarattı ve bir ´düzen içinde biçim verdi.´
  39. Böylece ondan, erkek ve dişi olmak üzere çift kıldı.
  40. (Öyleyse Allah,) Ölüleri diriltmeye güç yetiren değil midir?
Yazar: Yaşar Nuri Öztürk - Kur'an-ı Kerim Meali
  1. Hayır, öyle değil! Kıyamet gününe yemin ederim ki,
  2. Öyle değil! Kendisini ısrarla kınayan benliğe de yemin ederim.
  3. İnsan, kendisinin kemiklerini asla bir araya toplamayacağımızı mı sanıyor?
  4. Hayır, sandığı gibi değil! Biz onun parmak uçlarını da tam bir biçimde düzenlemeye gücü yetenleriz.
  5. Fakat insan kendi önünde rezillik sergilemeyi ister.
  6. "Kıyamet günü nerede/ne zaman?" diye sorar.
  7. Göz şimşek çaktığında,
  8. Ay tutulduğunda,
  9. Ve Güneş´le Ay biraraya getirildiğinde,
  10. Der ki insan o gün: "Kaçılacak yer nerede?"
  11. Hayır, yok sığınacak yer!
  12. Varılıp durulacak yer Rabbinin huzurudur o gün.
  13. Haber verilir insana o gün önden gönderdiği de arkaya bıraktığı da.
  14. Gerçek şu ki insan, öz benliği üzerine yönelmiş keskin ve derin bir bakıştır;
  15. Dökse de ortaya tüm mazeretlerini.
  16. Onu aceleye getiresin diye dilini onunla hareketlendirme!
  17. Onu toplamak ve okumak bize düşer.
  18. O halde, biz onu okuduğumuzda, sen onun okunuşunu izle.
  19. Sonra onu açıklamak da bizim işimiz olacaktır.
  20. Hayır, hayır! Siz hemencecik geleni seversiniz.
  21. Ve sonradan geleceği terk edersiniz.
  22. Yüzler vardır o gün parıltılı,
  23. Rabbine doğru bakan.
  24. Ve yüzler vardır o gün, asık/buruk,
  25. Kendisine, bel kıracak bir hesap yöneleceğini sezinler.
  26. İş, onların sandığı gibi değil! Can, köprücüklere dayandığında,
  27. "Kim var okuyup üfleyecek?" denilir!
  28. Sezinlemiştir ki odur ayrılık.
  29. Dolaşmıştır el-ayak/kol-bacak.
  30. Rabbine doğrudur o gün sevkiyat.
  31. Ne tasdik etti ne sadaka verdi ne namaz kıldı/dua etti.
  32. Tam aksine, yalanladı, gerisin geri döndü.
  33. Sonra da çalım sata sata ailesine gitti.
  34. Çok uygundur sana bu bela, çok uygun!
  35. Evet, çok uygundur sana bu bela, çok uygun!
  36. İnsan, başıboş bırakılacağını mı sanıyor?
  37. O, dökülen meniden bir sperm değil miydi?
  38. Sonra o, bir çiğnem et oldu da Allah onu yarattı, ardından düzgün bir şekle ulaştırdı.
  39. Nihayet ondan iki çifti, erkeği ve dişiyi vücuda getirdi.
  40. Peki bunu yapan, ölüyü diriltmeye güç yetiremez mi?