Mücâdele

الْمُجَادَلَةِ

Yazar: Abdulbakî Gölpınarlı - Kur'an-ı Kerim ve Meali
  1. Gerçekten de Allah, seninle, kocası hakkında çekişirken Allah´a şikâyette bulunan kadının sözünü işitti ve Allah sizin konuşmanızı duyuyordu; şüphe yok ki Allah, duyar, görür.
  2. Sizden, karılarına zıhâr yapanlar, bilsinler ki karıları, anaları değildir, anaları, ancak onları doğuran kadınlardır ve şüphe yok ki onlar, çirkin bir lâftır, ediyorlar ve yalan söylüyorlar ve şüphe yok ki Allah, elbette bağışlayıcıdır, suçları örter.
  3. Ve karılarına zıhâr yapıp sonra dediklerinden dönenler, karılarıyla temastan önce bir kul azat etmelidirler; bu, size, onunla öğüt almanız için bir emir ve Allah, ne yapıyorsanız hepsinden de haberdardır.
  4. Kimin, buna gücü yetmezse artık ona, birbiri ardınca tam iki ay oruç tutma var, karı, koca, birbirlerine temâs etmeden önce; buna da gücü yetmeyen kişiyeyse altmış yoksulu doyurmak düşer; bu, Allah´a ve Peygamberine inanmanız içindir ve bunlar, Allah´ın sınırlarıdır ve kâfirlereyse elemli bir azap var.
  5. Allah´ın ve Peygamberinin emrine aykırı hareket edenler, aşağılık bir hâle gelir, rüsvâ olurlar. Nitekim onlardan öncekiler de aşağılık bir hâle geldiler ve rüsvâ oldular, halbuki gerçekten de apaçık deliller indirmiştik ve kâfirlere, aşağılatıcı bir azap var.
  6. O gün, Allah, onların hepsini de diriltip toplar da neler yaptılarsa haber verir onlara; onlar, unutmuşlardır ama Allah bir-bir hesaplamış, tespît etmiştir ve Allah, her şeye tanıktır.
  7. Görmez misin ki Allah, şüphe yok ki bilir ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde; üç kişi gizli konuşmaz ki o, dördüncüleri olmasın ve beş kişi yoktur ki altıncıları, o olmasın ve bundan daha az ve daha çok olsalar da o, onlarla berâberdir nerede olurlarsa, sonra da kıyâmet günü, ne yaptılarsa onlara haber verir; şüphe yok ki Allah, her şeyi bilir.
  8. Bakmaz mısın gizli ve fısıltıyla konuşmadan vazgeçmeleri emredilenlere, sonradan gene vazgeçmeleri emredilen şeye dönerler ve suça ve düşmanlığa ve Peygambere isyâna âit şeyleri gizlice konuşurlar ve senin yanına gelince de Allah´ın, sana verdiği selâmdan başka bir tarzda selâm verirler sana ve birbirlerine de şu söylediklerimiz yüzünden derler, Allah´ın bizi azaplan-dırması gerekmez miydi? Cehennem yeter onlara, oraya atılıp yanacaklardır ve gerçekten de orası, dönülüp gidilecek ne de kötü yerdir.
  9. Ey inananlar, gizli konuşursanız suça ve düşmanlığa ve Peygambere karşı isyâna dâir konuşmayın da hayra ve çekinmeye dâir konuşup danışın ve çekinin o Allah´tan ki onun tapısında toplanacaksınız.
  10. O gizli konuşmalar, inananları mahzûn etmek için ancak Şeytan´ın iğvâsıyla meydana gelir ve halbuki Allah´ın izni olmadıkça onlara hiçbir şey zarar vermez ve dayananlar, artık Allah´a dayansınlar.
  11. Ey inananlar, meclislerde, size yer açın denince, yer açın artık, genişletin meclisi de Allah da size genişlik versin ve kalkın, şuraya geçin dendiği zaman kalkın, geçin; Allah da, içinizden, gerçekten îmân edenleri de yükseltsin, kendilerine bilgi verilenleri de derece-derece yüceltsin ve Allah, ne yapıyorsanız hepsinden de haberdardır.
  12. Ey inananlar, Peygamberlere gizlice konuşacağınız vakit, konuşmaya başlamadan bir sadaka verin; bu, sizin için hem daha hayırlıdır, hem de daha temiz; bulamazsanız artık Allah, suçları örter, rahîmdir.
  13. Gizlice konuşmadan önce sadakalar vermeden korktunuz mu? Mâdemki yapmadınız, Allah da tövbe nasîp etti artık size ve kabûl etti tövbenizi, şu halde namaz kılın ve zekât verin ve itâat edin Allah´a ve Peygamberin´e ve Allah, ne yapıyorsanız hepsinden de haberdardır.
  14. Bakmaz mısın şunlara ki Allah´ın gazap ettiği bir topluluğa dostluk ederler; onlar, ne sizdendir, ne onlardan ve bilip dururken de yalan yere yemin ederler.
  15. Allah, onlara çetin bir azap hazırlamıştır; gerçekten de ne kötü işler yapıyorlar.
  16. Yeminlerini bir kalkan edinmedeler de halkı Allah yolunda menetmedeler, onlaradır artık aşağılatıcı bir azap.
  17. Onları, malları ve evlâtları, hiçbir sûretle ve kesin olarak Allah´tan kurtaramaz, onlardır cehennem ehli, orada ebedîdir onlar.
  18. Allah´ın, onların hepsini diriltip topladığı gün, size yemin ettikleri gibi ona da yemin ederler ve sanırlar ki bir şey yapıyorlar gerçekten de; bilin ki şüphe yok, yalancılardır onlar.
  19. Şeytan, üstlerine saldırmıştır, üst olmuştur da onlara Allah´ı anmayı unutturmuştur; onlardır Şeytan´ın fırkası; bilin ki şüphe yok, Şeytan´ın fırkası, ziyan edenlerin ta kendisidir.
  20. Allah´ın ve Peygamberinin sınırlarına uymayanlar ve karşı gelenler yok mu, onlardır en aşağılık kişilerin içinde bulunanlar.
  21. Allah yazdı, takdîr etti ki andolsun, ben ve peygamberlerim üst geleceğiz; şüphe yok ki Allah pek kuvvetlidir, üstündür.
  22. Allah´a ve âhiret gününe inanan bir topluluğu, Allah´ın ve Peygamberinin sınırlarına aykırı hareket edip onlara karşı gelen birisini sever bulamazsın ve isterse onlar, babaları, yahut oğulları, yahut kardeşleri, yahut da aşîretlerinden olsun; onlar, öyle kişilerdir ki Allah, gönüllerine îman nasîp ve mukadder etmiştir ve onları, kendinden bir ruhla, îmanla kuvvetlendirmiştir ve onları, kıyılarından ırmaklar akan cennetlere sokar, orada ebedî olarak kalırlar; râzı olmuştur Allah onlardan ve râzı olmuşlardır onlar da ondan; onlardır Allah fırkası; bilin ki şüphe yok, Allah fırkası, kurtulanların, murâdına erenlerin ta kendisidir.
Yazar: Adem Uğur - Kur'an-ı Kerim ve Meali
  1. Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah´a şikâyette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah, sizin konuşmanızı işitir. Çünkü Allah işitendir, bilendir.
  2. İçinizden zıhâr yapanların kadınları, onların anaları değildir. Onların anaları ancak kendilerini doğuran kadınlardır. Şüphesiz onlar çirkin bir laf ve yalan söylüyorlar. Kuşkusuz Allah, affedicidir, bağışlayıcıdır.
  3. Kadınlardan zıhâr ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin karılarıyla temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.
  4. (Buna imkân) bulamayan kimse, hanımıyla temas etmeden önce ardarda iki ay oruç tutar. Buna da gücü yetmeyen, altmış fakiri doyurur. Bu (hafifletme), Allah´a ve Resûlüne inanmanızdan dolayıdır. Bunlar Allah´ın hükümleridir. Kâfirler için acı bir azap vardır.
  5. Allah´a ve Resûlüne karşı gelenler, kendilerinden öncekilerin alçaltıldığı gibi alçaltılacaklardır. Biz apaçık âyetler indirmişizdir. Kâfirler için küçük düşürücü bir azap vardır.
  6. O gün Allah onların hepsini diriltecek ve yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Allah onları bir bir saymıştır. Onlar ise unutmuşlardır. Allah her şeye şahittir.
  7. Göklerde ve yerde olanları Allah´ın bildiğini görmüyor musun? Üç kişinin gizli konuştuğu yerde dördüncüsü mutlaka O´dur. Beş kişinin gizli konuştuğu yerde altıncısı mutlaka O´dur. Bunlardan az veya çok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar mutlaka O, onlarla beraberdir. Sonra kıyamet günü onlara yaptıklarını haber verecektir. Doğrusu Allah, her şeyi bilendir.
  8. Gizli konuşmaktan menedildikten sonra yine o yasaklananı yapmaya kalkışarak günah, düşmanlık ve Peygamber´e karşı gelmek hususunda gizlice konuşanları görmedin mi? Onlar sana geldikleri zaman seni, Allah´ın selamlamadığı bir şekilde selamlıyorlar. Kendi içlerinden de: Bu söylediklerimiz yüzünden Allah´ın bize azap etmesi gerekmez miydi? derler. Cehennem onlara yeter. Oraya gireceklerdir. Ne kötü dönüş yeridir orası!
  9. Ey iman edenler! Aranızda gizli konuşacağınız zaman günahı, düşmanlığı ve Peygamber´e karşı gelmeyi fısıldamayın. İyilik ve takvâyı konuşun. Huzuruna toplanacağınız Allah´tan korkun.
  10. Gizli konuşmalar şeytandandır. Bu, iman edenleri üzmek içindir. Oysa şeytan, Allah´ın izni olmadıkça, müminlere hiçbir zarar veremez. Müminler Allah´a dayanıp güvensinler.
  11. Ey iman edenler! Size "Meclislerde yer açın" denilince yer açın ki Allah da size genişlik versin. Size "Kalkın" denilince de kalkın ki Allah sizden inananları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
  12. Ey iman edenler! Peygamber ile gizli bir şey konuşacağınız zaman bu konuşmanızdan önce bir sadaka veriniz. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şayet bir şey bulamazsanız, bilin ki Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
  13. Gizli bir şey konuşmanızdan önce sadakalar vermekten çekindiniz mi? Bunu yapmadığınıza ve Allah da sizi affettiğine göre artık namazı kılın, zekâtı verin Allah´a ve Resûlüne itaat edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
  14. Allah´ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler ne de onlardan. Bilerek yalan yere yemin ediyorlar.
  15. Allah onlara çetin bir azap hazırlamıştır. Gerçekten onların yaptıkları şey çok kötüdür!
  16. Onlar yeminlerini kalkan yapıp Allah´ın yolundan alıkoydular. Bu yüzden onlara küçük düşürücü bir azap vardır.
  17. Onların malları da oğulları da Allah´a karşı kendilerine bir fayda vermez. Onlar cehennem ehlidirler. Orada ebedî kalacaklardır.
  18. O gün Allah onların hepsini yeniden diriltecek, onlar da dünyada size yemin ettikleri gibi, O´na yemin edeceklerdir. Kendilerinin bir şey (hakikat) üzerinde olduklarını sanırlar. İyi bilin ki onlar gerçekten yalancıdırlar.
  19. Şeytan onları etkisi altına aldı da kendilerine Allah´ı anmayı unutturdu. İşte onlar şeytanın yandaşlarıdır. İyi bilin ki şeytanın yandaşları hep kayıptadırlar.
  20. Allah´a ve Peygamberine düşman olanlar, işte onlar en aşağıların arasındadırlar.
  21. Allah: Elbette ben ve elçilerim galip geleceğiz, diye yazmıştır. Şüphesiz Allah güçlüdür, galiptir.
  22. Allah´a ve ahiret gününe inanan bir toplumun -babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa- Allah´a ve Resûlüne düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin. İşte onların kalbine Allah, iman yazmış ve katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah´tan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar, Allah´ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, kurtuluşa erecekler de sadece Allah´ın tarafında olanlardır.
Yazar: Ali Bulaç - Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı Meal ve Sözlük
  1. Gerçekten Allah, eşi konusunda seninle tartışan ve Allah´a şikayette bulunan (kadın)ın sözünü işitti. Allah, aranızda geçen konuşmaları işitiyordu. Şüphesiz Allah, işitendir, görendir.
  2. Sizden kadınlarına "zıhar"da bulunanlar (bilsinler ki, kadınları) onların anneleri değildir. Anneleri, yalnızca kendilerini doğuranlardır. Şüphesiz onlar, çirkin ve yalan söylemektedirler. Gerçekten Allah, çok affeden, çok bağışlayandır.
  3. Kadınlarına "zıhar"da bulunanlar, sonra söylediklerinden geri dönenlerin, birbirleriyle temas etmeden önce bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaları gerekir. İşte size bununla öğüt verilmektedir. Allah, yaptıklarınızı haber alandır.
  4. Ancak buna (imkan) bulamayanlar (için de) birbirleriyle temas etmeden önce, kesintisiz iki ay oruç (yüklenmiştir); buna güç yetiremeyenler altmış yoksulu doyursun. Bu (kolaylık), Allah´a ve O´nun Resûlü’ne iman etmeniz dolayısıyladır. Bunlar, Allah´ın sınırlarıdır. Kafirler içinse acı bir azap vardır.
  5. Gerçekten Allah´a ve Resûlü’ne karşı (onların koydukları sınırları tanımayıp kendileri sınır koymaya kalkışmakla) başkaldıranlar, kendilerinden öncekilerin alçaltılması gibi alçaltılmışlardır. Oysa Biz apaçık ayetler indirdik. Kafirler için küçültücü bir azap vardır.
  6. Allah, hepsini dirilteceği gün, onlara neler yaptıklarını haber verecektir. Allah, onları (yaptıklarıyla bir bir) saymıştır; onlar ise onu unutmuşlardır. Allah, herşeye şahid olandır.
  7. Allah´ın göklerde ve yerde olanların tümünü gerçekten bilmekte olduğunu görmüyor musun? (Kendi aralarında gizli toplantılar düzenleyip) Fısıldaşmakta olan üç kişiden dördüncüleri mutlaka O´dur; beşin altıncısı da mutlaka O´dur. Bundan az veya çok olsun, her nerede olsalar mutlaka O, kendileriyle beraberdir. Sonra yaptıklarını kıyamet günü kendilerine haber verecektir. Şüphesiz Allah, herşeyi bilendir.
  8. ´Gizli toplantıların fısıldaşmalarından’ (kulis) men´ edilip sonra men´ edildikleri şeye dönenleri; günah, düşmanlık ve Peygamber’e isyanı (aralarında) fısıldaşanları görmüyor musun? Onlar sana geldikleri zaman, seni Allah´ın selamladığı biçimde selamlıyorlar. Ve kendi kendilerine: "Söylediklerimiz dolayısıyla Allah bize azap etse ya." derler. Onlara cehennem yeter; oraya gireceklerdir. Artık o, ne kötü bir gidiş yeridir.
  9. Ey iman edenler, kendi aranızda gizli konuşmalarda bulunacağınız zaman, bundan böyle günah, düşmanlık ve Peygamber’e isyanı fısıldaşıp-konuşmayın; birri (iyiliği) ve takvayı konuşun ve huzurunda toplanacağınız Allah´tan sakının.
  10. Şüphesiz ´gizli toplantıların fısıldaşmaları´ (kulis), iman edenleri üzüntüye düşürmek için ancak şeytan (ürünü olan işler)dandır. Oysa Allah´ın izni olmaksızın o, onlara hiçbir şeyle zarar verecek değildir. Şu halde mü´minler, yalnızca Allah´a tevekkül etsinler.
  11. Ey iman edenler, size meclislerde "Yer açın" dendiği zaman, yer açın; Allah size genişlik versin. Size: "Kalkın" denildiği zaman da kalkın. Allah, sizden iman edenleri ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
  12. Ey iman edenler, Peygambere gizli bir şey arzedeceğiniz zaman, gizli konuşmanızdan önce bir sadaka verin. Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şayet (buna imkan) bulamazsanız, artık şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
  13. Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermekten ürktünüz mü? Çünkü yapmadınız, Allah sizin tevbelerinizi kabul etti. Şu halde namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah´a ve O´nun Resûlü’ne itaat edin. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
  14. Allah´ın kendilerine karşı gazablandığı bir kavmi veli (dost ve müttefik) edinenleri görmedin mi? Onlar, ne sizdendirler, ne onlardan. Kendileri de (açıkça gerçeği) bildikleri halde, yalan üzere yemin ediyorlar.
  15. Allah, onlara şiddetli bir azap hazırlamıştır. Doğrusu onların yaptıkları ne kötüdür.
  16. Onlar, yeminlerini bir siper edindiler, böylece Allah´ın yolundan alıkoydular. Artık onlar için alçaltıcı bir azap vardır.
  17. Ne malları, ne çocukları onlara Allah´a karşı hiçbir şeyle yarar sağlamaz. Onlar, ateşin halkıdır, içinde süresiz kalacaklardır.
  18. Onların tümünü Allah´ın dirilteceği gün, sizlere yemin ettikleri gibi O´na da yemin edeceklerdir ve kendilerinin bir şey üzerine olduklarını sanacaklardır. Dikkat edin; gerçekten onlar, yalan söyleyenlerin ta kendileridir.
  19. Şeytan onları sarıp-kuşatmıştır; böylelikle onlara Allah´ın zikrini unutturmuştur. İşte onlar, şeytanın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz şeytanın fırkası, hüsrana uğrayanların ta kendileridir.
  20. Hiç şüphesiz Allah´a ve Resûlü’ne karşı (onların koydukları sınırları tanımayıp kendileri sınır koymaya kalkışmakla) başkaldıranlar; işte onlar, en çok zillete düşenler arasında olanlardır.
  21. Allah, yazmıştır: "Andolsun, ben galip geleceğim ve elçilerim de." Gerçekten Allah, en büyük kuvvet sahibidir, güçlü ve üstün olandır.
  22. Allah´a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim (topluluk) bulamazsın ki, Allah´a ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) kalplerine imanı yazmış ve onları Kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orda süresiz olarak kalacaklardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O´ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah´ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allah´ın fırkası olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir.
Yazar: Ali Fikri Yavuz - Kur'an-ı Kerim ve İzahlı Meal-i Alisi
  1. Kocası hakkında seninle mücadele eden ve (kimsesizliği ile ihtiyacından) Allah’a şikâyet eden kadının sözünü Allah işitti. Allah zaten konuşmalarınızı işitir; çünkü Allah her şeyi işitendir, görendir.
  2. İçinizden “Zihâr” yaparak karılarından ayrılmağa kalkışan kimseler, bilsinler ki, o kadınlar onların anaları değildir; anaları, ancak onları doğurmuş olanlardır. Bununla beraber onlar gerçekten çirkin ve asılsız bir söz söylüyorlar. Muhakkak ki Allah (zihâr yapanı keffaret suretiyle) afv edendir, bağışlayandır.
  3. Karılarına zihâr yapanlar (nikâhlarını kendilerine haram kılanlar); sonra dediklerini geri almak için dönecek olanlar birbiriyle birleşmeden (cinsi münasebette bulunmadan) önce, (koca üzerine keffaret olarak) bir köle azad etmek vardır. İşte siz, böyle keffaret hükmü ile öğüdlenirsiniz. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
  4. Fakat kim, (keffaret ödemek için bir köle) bulamazsa, yine cinsi münasebette bulunmadan önce, arka arkaya (aralıksız) iki ay oruç tutmak vardır. Ona da gücü yetmiyen (sabah akşam) altmış yoksulu doyursun, (veya her birine bir fitre miktarı versin). Bu açıklama, Allah’ı ve Rasûlünü (hükümlerinde) tasdik edesiniz diyedir. Bunlar Allah’ın hükümleridir. (Bu hükümlere uymıyan) kâfirler için çok acıklı bir azab vardır.
  5. Allah’a ve Peygamberine düşmanlık edenler, muhakkak helâk edilmişlerdir; nitekim onlardan önce kendilerine azab edilenler gibi... Halbuki (Peygamberin doğruluğuna delâlet eden) apaçık âyetler de indirmiştik. (Böyle inkârcı) kâfirlere, zillete düşürücü bir azab var;
  6. O günde ki, Allah onları hep diriltecek de, bütün yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Allah (onların dünyada yaptıkları bütün amelleri aleyhlerine hıfzedib) saymış, onlarsa bunu, (o yaptıklarını) unutmuşlardır. Allah her şeye şahiddir.
  7. Görmez misin? Allah hem göklerdekini, hem yerdekini hep bilir. Herhangi bir üç sırdaşın, bir fısıltısı oluyor mu, mutlak O (Allah) dördüncüleridir. (Bütün fısıltılarını bilir); beş kişinin oluyor mu, mutlak O, altıncılarıdır; bunlardan (şu sayılanlardan sayıca) daha az, daha çok oluyor mu, muhakkak O, her nerede olsalar, onlarla beraberdir (her şeylerini bilir). Sonra bütün yaptıklarını, kıyamet günü, kendilerine haber verir. Haberiniz olsun ki, Allah, her şeyi (noksansız) bilir.
  8. (Ey Rasûlüm), bakmaz mısın şunlara, (o münafıklarla yahudilere): Gizli konuşmaktan yasaklandılar da, sonra dönüb yasaklandıkları şeyi yapıyorlar ve yalan, zulüm, Peygambere isyan fısıldaşıyorlar. Senin yanına geldiklerinde de, seni Allah’ın selâmlamadığı bir suretle selâmlıyorlar. (Es-selâmü Aleyk yerine, üzerine ölüm olsun manâsına gelen Es-Sâmü Aleyk diyorlar). Kendi aralarında da: “- Allah bizi, söylediklerimizle azablandırsa ya!” diyorlar. Onlara cehennem yeter; oraya girecekler. Artık o, ne kötü dönüş yeridir...
  9. Ey iman edenler! Siz fısıldaştığınız zaman, yalan, zulüm, Peygambere isyan fısıldaşmayın; iyilik ve takva fısıldaşın. Allah’dan korkun ki, (ahirette) O’nun huzurunda toplanacaksınız.
  10. O (kötü) fısıltılar, sırf şeytandandır. İman etmiş olanları kederlendirmek için, (şeytan bunu yapıyor). Halbuki (münafıkların fısıldaşmaları), Allah’ın izni olmaksızın müminlere bir şey zarar verecek değildir. Müminler de; onun için, ancak Allah’a tevvekkül etsinler.
  11. Ey iman edenler! (Peygamber tarafından) size meclislerde: “- Yer açın.” denildiği zaman, hemen yer açın ki, Allah da size genişlik versin. “Kalkın” denilince de kalkıverin ki, Allah iman edenlerinizi yükseltsin. Kendilerine ilim verilenler için ise, (cennetde) dereceler vardır. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
  12. Ey iman edenler! (Fakirler faydalansın, Peygambere hürmet olsun diye) siz Peygambere mahrem bir şey arz edib konuşmak istediğiniz zaman, (bu) konuşmanızdan önce bir sadaka verin. Bu, sizin için hem bir hayırdır, hem (günahlarınız için) daha ziyade bir temizliktir. Fakat (sadaka verecek bir şey) bulamazsanız, şübhe yok ki Allah Gafûr’dur= çok bağışlayıcıdır, Rahîm’dir= çok merhametlidir.
  13. (Peygambere maruzatta bulunmak için) konuşmanızdan önce sadakalar vereceğinizden korktunuz mu? Mademki (emredildiğiniz şeyi) yapmadınız, Allah da sizin kusurunuzu bağışladı. Artık namazı gereği üzre kılın, zekâtı verin. Allah’a ve peygamberine itaat edin. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
  14. (Ey Rasûlüm, müminlerin esrarını Yahûdi’lere nakleden) şu münafıklara bakmaz mısın: Allah’ın gazab etmiş olduğu bir kavme yardaklık etmektedirler. Onlar ne sizdendirler, ne onlardan... (Yeminlerinde yalancı olduklarını) bilip dururlarken de, yalan yere yemin ederler.
  15. Allah o münafıklar için şiddetli bir azab hazırladı. Gerçekten onlar, ne fena işler yapıyorlar!...
  16. Onlar, yeminlerini bir kalkan edindiler de, (insanları) Allah’ın dininden çevirdiler. Onun için, onlara, hararetli bir azab var.
  17. Mümkün değil, onları ne malları, ne evlâdları hiç bir surette Allah’dan kurtaramaz. Onlar, cehennemliktirler; onlar orada ebedî olarak kalacaklardır.
  18. Allah, onları hep bir araya toplayıb dirilteceği gün (kıyamette), size yemin ettikleri gibi, O’na da yemin edecekler, (biz kâfir ve münafık değildik diyecekler) ve sanacaklar ki, bir şey yapıyorlar. İşte onlar; hep o yalancılardır.
  19. Bunları şeytan kaplamış da Allah’ı hatırlamayı kendilerine unutturmuştur. Bunlar şeytan taraftarlarıdırlar. Bilin ki, şeytan taraftarı olanlar, hep hüsrana (perişanlığa) düşenlerdir.
  20. Allah’a ve Peygamberine muhalefet edenler, muhakkak onlar, (cehennemdeki) en alçaklarla beraberdirler.
  21. Allah, şöyle hüküm vermiştir: “- Celâlim hakkı için, muhakkak ki, hem ben gâlib geleceğim, hem Peygamberlerim. Şübhe yok ki Allah çok kuvvetlidir, her şeye gâlibdir.
  22. Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavmi, Allah’a ve peygamberine muhalefete kalkışan kimselerle sevişir bulamazsın; velev ki, o muhalifler, (soyca) babaları ve oğulları, veya kardeşleri veya hısım ve hemşehrileri olsun... İşte Allah, böyle (zalim) kimseleri sevmiyen bir kavmin kalblerine imanı tesbit buyurmuş ve kendilerini yüce katından bir rahmet ile kuvvetlendirmiştir. Onları, (ev ve ağaçları) altından ırmaklar akar cennetlere koyacak, içlerinde ebedî olarak kalacaklardır. Öyle ki, Allah onlardan razı, onlar da (bol ikramlardan dolayı) Allah’dan razı...İşte bunlar, Allah taraftarıdır, (dininin yardımcılarıdır). Dikkat edin ki, Allah taraftarı olanlar, gerçekten onlar, zafer bulanlardır (dünya ve ahiret saadetine erenlerdir).
Yazar: Bekir Sadak - Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlatımı
  1. Kocasi hakkinda seninle tartisan ve Allah´a sikayette bulunan kadinin sozunu Allah isitmistir; esasen Allah konusmanizi isitir. Dogrusu Allah isitendir, gorendir.
  2. Icinizde karilarini «zihar» yapanlar bilsinler ki, karilari anneleri degildir; anneleri ancak, onlari doguranlardir. Dogrusu soyledikleri kotu ve asilsiz bir sozdur. Allah suphesiz affedendir, bagislayandir.
  3. Karilarini zihar yoluyla bosamak isteyip, sonra sozlerinden donenlerin, ailesiyle temas etmeden bir kole azad etmeleri gerekir. Size bu hususta boylece ogut verilmektedir. Allah, islediklerinizden haberdardir.
  4. Azad edecek kole bulamiyanin, ailesiyle temastan once iki ay birbiri pesinden oruc tutmasi gerekir. Buna gucu yetmeyen, altmis duskunu doyurur. Bu kolaylik, Allah´a ve peygamberine inanmis olmanizdan oturudur; bunlar, Allah´in koydugu sinirlardir; inkar edenler icin can yakici azap vardir.
  5. Allah´a ve peygamberine karsi gelenler, kendilerinden oncekiler nasil alcaltildi ise oyle alcaltilacaklardir. Biz, apacik ayetler indirmisizdir, bunlari inkar edene alcaltici azap vardir.
  6. Allah onlarin hepsini dirilttigi gun, kendilerine islediklerini haber verir; Allah onlari bir bir saymistir, fakat kendileri unutmuslardir. Allah her seye sahiddir.*
  7. Goklerde olanlari da, yerde olanlari da Allah´in bildigini bilmez misin? Uc kisinin gizli bulundugu yerde dorduncu mutlaka O´dur; bes kisinin gizli bulundugu yerde altincilari mutlaka O´dur; bunlardan az veya cok, ne olursa olsunlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar, mutlak onlarla beraberdir. Sonra, kiyamet gunu, islediklerini onlara haber verir. Dogrusu Allah her seyi bilendir.
  8. Gizli toplantidan menedilen, sonra menolunduklari seyi yapmaya kalkisarak gunah islemek, dusmanlik etmek ve Peygambere karsi gelmek konusunda gizli gizli konusanlari gormedin mi? Sana geldiklerinde, Allah´in seni selamlamadigi bir sekilde seni selamlarlar; iclerinden, «Gercekten peygamber olsaydi Allah´in bizi, soylediklerimizden oturu, cezalandirmasi gerekmez miydi?» derler. Cehennem onlara yeter. Oraya girerler, ne kotu donustur!
  9. Ey inananlar! Gizli konustugunuz zaman, gunah islemeyi, dusmanlik etmeyi ve Peygambere karsi gelmeyi fisildasmayin; iyilik yapmak ve Allah´a karsi gelmekten sakinmayi konusun; kiyamet gunu huzurunuzda toplanacaginiz Allah´tan sakinin.
  10. Gizli toplantilar inananlari uzmek icin seytaninin istedigi seydir; Allah´in izni olmadikca seytan onlara bir zarar veremez; inananlar yalniz Allah´a guvensinler.
  11. Ey inananlar! Toplantilarda, size, «Yer acin» denince yer acin ki Allah da size genislik versin; «Kalkin» denildigi zaman da hemen kalkin ki, Allah, icinizden inanmis olanlari ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yukseltsin. Allah islediklerinizden haberdardir.
  12. Ey inananlar! Peygamberle hususi olarak konusacaginizda, bu konusmanizdan once fakirlere sadaka veriniz; bu, sizin daha iyi ve daha temiz olmaniz icindir. Eger sadaka verecek bir sey bulamazsaniz uzulmeyiniz. Allah suphesiz bagislayandir, aciyandir.
  13. Hususi konusmanizdan once sadaka vermekten urktunuz mu ki bunu yerine getirmediniz? Ama Allah, tevbenizi kabul etmistir. Oyleyse namazi kilin, zekati verin, Allah´a ve peygamberine itaat edin. Allah, islediklerinizden haberdardir. *
  14. Allah´in gazabettigi milleti dost edinen munafiklari gormedin mi? Onlar ne sizdendir ne de onlardan, bile bile, yalan yere yemin etmektedirler.
  15. Allah, onlara cetin bir azap hazirlamistir. Isledikleri sey ne kotudur!
  16. Yeminlerini kalkan edindiler de, Allah yolundan alikoydular; onlara alcaltici bir azap vardir.
  17. Mallari ve cocuklari, onlara, Allah katinda bir fayda saglamaz. Onlar cehennemliklerdir, orada temelli kalacaklardir.
  18. Allah, onlarin hepsini tekrar dirilttigi gun, size yemin ettikleri gibi O´na yemin ederler; kendilerine bir yarar saglayacagini sanirlar. Dikkat edin; onlar suphesiz yalancidirlar.
  19. seytan onlarin baslarina dikilip Allah´i anmayi unutturmustur. Iste onlar seytanin taraftarlaridir. Iyi bilin; seyatanin taraftarlari elbette husrandadirlar.
  20. Allah´a ve peygamberine karsi gelenler; iste onlar, en alcak kimselerle beraberdirler.
  21. Allah, «And olsun ki Ben ve peygamberlerim ustun gelecegiz» diye yazmistir. Dogrusu Allah kuvvetlidir, gucludur.
  22. Allah´a ve ahiret gunune inanan bir millettir, babalari veya ogullari veya kardesleri ya da akrabalari olsa bile Allah´a ve peygamberine karsi gelenlere, sevgi beslediklerini gormezsin. Iste Allah, imani bunlarin kalblerine yazmis, katindan bir nur ile onlari desteklemistir. Onlari, iclerinden irmaklar akan, icinde temelli kalacaklari cennetlere koyar. Allah onlardan hosnut olmustur, onlar da Allah´tan hosnut olmustur. iste bunlar, Allah´tan yana olanlardir. iyi bilin ki, saadete erecek olanlar, Allah´tan yana olanlardir. *
Yazar: Celal Yıldırım - Tefsirli Kur'an-ı Kerim Meali
  1. Kocası hakkında sana başvurup tartışan ve (hâlini) Allah´a arze-dip şikâyette bulunan kadının sözünü Allah, elbette işitti. Allah, karşılıklı konuşmanızı da duymaktaydı. Şüphesiz ki Allah, işiten ve görendir.
  2. Sizden kadınlarını (eşlerini annelerinin sırtına benzeterek) zihar yapanlar (bilsinler ki), karıları onların anaları değildir; anaları ancak onları doğuranlardır. Şüphesiz ki, sözün çirkinini ve uydurmasını söylüyorlar. Allah elbette çok affeden, çok bağışlayandır.
  3. Karılarını (öz analarına benzetip) ziharda bulunduktan sonra sözlerinden dönenler, eşleriyle cinsel yaklaşmada bulunmadan önce bir köle azâd etmeleri gerekir. Bununla size öğüt verilir. Allah yaptıklarınızdan haberlidir.
  4. Kim azâd edecek köle bulamazsa, yine eşiyle cinsel yaklaşmada bulunmadan önce iki ay ardarda oruç tutsun. Kimin de buna gücü yetmezse, altmış yoksulu (fakir ve muhtacı) doyursun. Bu (keffaretler) Allah ve Peygamberine inanmanızla ilgilidir ve bunlar, Allah´ın koyduğu (dinî) sınırlardır. İnkarcılar için elem verici bir azâb vardır.
  5. Allah´ın ve Peygamberinin buyruklarına uymayıp karşı gelenler, kendilerinden öncekiler nasıl alçaltılıp rüsvay edilmişlerse, öylece alçaltılıp rüsvay edilirler. Gerçekten biz, açık-seçik âyetler indirdik. Kâfirler için rezîl ve rüsvay edici azâb vardır.
  6. O gün ki, Allah, onların hepsini diriltip kaldıracak ve yaptıklarını kendilerine bir bir haber verecektir. Allah, onları bir bir saymış, onlar ise bunu unutmuşlardır. Allah her şeye şâhiddir.
  7. Görmedin mi, göklerde olanları da, yerde olanı da Allah elbette bilir. Üç kişi toplanıp gizli bir fısıltıda bulunmaz ki, onların dördüncüsü Allah olmasın. Beş kişi olmaz ki, onların altıncısı O olmasın. Bundan daha az veya daha çok nerede olurlarsa olsunlar mutlaka O, onlarla beraberdir. Sonra da yaptıklarını Kıyamet günü kendilerine bir bir haber verir. Şüphesiz ki, Allah herşeyi bilir.
  8. Görmedin mi, gizli toplantıdan men´edilmelerinden sonra men´edildlkleri şeye dönüyorlar; günah, düşmanlık ve Peygambere karşı gelme hususunda fısıldaşıp duruyorlar. Sana geldikleri zaman Allah´ın seni selâmlamadığı bir şey (bir söz ve ifadeyle selâmlıyorlar ve kendi kendilerine, «bu dediklerimize karşılık Allah bize azâb etse ya» diye söylenirler. Cehennem onlara yeter, oraya girecekler. Varış yeri olarak ne kötü !
  9. Ey imân edenler! Birbirinizle gizlice fısıldaşmak istediğiniz zaman günah, düşmanlık ve Peygambere karşı gelme hususlarında gizli toplantı yapıp fısıldaşmayın. İyilik ve takva .(Allah´tan korkup fenalıklardan sakınma) hususunda toplantı yapıp fısıldasın ve (Kıyamet günü dirilip) huzurunda toplanarak biraraya getirileceğiniz, Allah´tan korkun.
  10. Gizli toplantılar ve fısıldaşmalar, imân edenleri üzmek için şeytandandır. Oysa Allah´ın izni olmadan mü´minlere zarar verecek değildir. Artık mü´minler ancak Allah´a güvenip dayansınlar.
  11. Ey imân edenler! Bulunduğunuz toplantılarda size «yer açın» denildiği zaman yer açın ki Allah da size genişlik versin. «Kalkın..» denilince de kalkıverin ki Allah sizden dosdoğru imân edenlerle kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltsin. Allah, yaptıklarınızdan haberlidir.
  12. Ey imân edenler! Peygamberle özel toplantı yapıp gizli konuşmak istediğiniz zaman, bu toplantıdan önce bir sadaka verin. Bu sizin için daha hayırlı, daha temiz ve nezîhtir. Verecek sadaka bulamadığınız takdirde, şüphesiz ki Allah, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.
  13. Yoksa özel gizli toplantınızdan önce sadakalar vermekten endişelendiniz mi ? Zaten bunu yapamadınız. Allah, tevbenizi kabul etmiştir. Artık namaz kılmaya devam edin, zekâtı verin, Allah´a ve Peygamberine itaat edin. Allah, yapageldiğiniz şeylerden haberlidir.
  14. Allah´ın gazab ettiği bir topluluğu dost ve arkadaş edinenleri görmedin mi ? Onlar ne sizden, ne de diğerlerindendirler. Bildikleri halde yalan yere yemin ederler.
  15. Allah, onlara çetin bir azâb hazırlamıştır. Doğrusu onların yapageldiği şey ne kötüdür!
  16. Yeminlerini siper edindiler de Allah yolundan alıkoydular. Onlar için rezil ve rüsvay edici bir azâb vardır.
  17. Ne malları, ne de çocukları onları Allah´tan (O´nun hüküm ve azabından) hiçbir şekilde kurtaramaz. Onlar Cehennem ateşinin dost ve arkadaşlarıdır.
  18. Allah´ın onların hepsini diriltip kaldıracağı gün, size yemin ettikleri gibi Allah´a da yemin ederler ve bununla birşey üzere bulunduklarını sanırlar. Haberiniz olsun ki, onlar elbette yalancıların tâ kendileridir.
  19. Şeytan onlara karşı üstünlük sağlamıştır da Allah´ı anmayı kendilerine unutturmuştur. İşte bunlar şeytanın dostları ve yandaşlarıdır. Haberiniz olsun ki, hüsrana uğrayanlar, ancak şeytanın dost ve yandaşlarıdır.
  20. Şüphesiz ki Allah´a ve Peygamberine karşı gelip düşmanlık besleyenler, işte onlar en aşağılık kimseler arasındadırlar.
  21. Allah, «Ben ve Peygamberlerim mutlaka üstün geleceğiz» diye yazmıştır. Şüphesiz ki Allah çok güçlüdür, çok üstündür.
  22. Allah´a ve Âhiret gününe imân eden bir milletin, Allah ve Peygamberine karşı gelip düşmanlık besleyenleri —isterse bunlar babaları veya öz oğulları veya kardeşleri ya da hısım ve kabilesi olsunlar— sevip dost edindiklerini göremezsin. İşte Allah onların kalblerine imânı yazmış, onları kendinden bir ruh (manevî bir destek ve indirdiği inayetle desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan, içinde devamlı kalacakları Cennetlere koyacaktır. Allah onlardan hoşnut oldu, onlar da Allah´tan hoşnut oldular, işte bunlar Allah´ın yakınları ve dostlarıdır. Haberiniz olsun ki, korktuklarından kurtulup umduklarına erenler ancak Allah´ın yakınları ve dostlarıdır.
Yazar: Diyanet - Diyanet 1
  1. Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah’a şikâyette bulunan kadının sözünü işitmiştir. Allah, sizin sürdürdüğünüz konuşmayı (zaten) işitmekteydi. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
  2. İçinizden kadınlarına zıhar yapanlar bilsinler ki, o kadınlar onların anaları değildir. Onların anaları ancak, kendilerini doğuran kadınlardır. Şüphesiz onlar (zıhar yaparlarken) hoş karşılanmayan ve yalan bir söz söylüyorlar. Şüphesiz Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır.
  3. Kadınlarından zıhar yaparak ayrılıp sonra da söylediklerinden dönecek olanlar, eşleriyle birbirlerine dokunmadan önce, bir köle azat etmelidirler. İşte bu hüküm ile size öğüt veriliyor. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
  4. Kim (köle azat etme imkânı) bulamazsa, eşine dokunmadan önce ard arda iki ay oruç tutmalıdır. Kimin de buna gücü yetmezse altmış fakiri doyurmalıdır. Bunlar, Allah’a ve Resûlüne hakkıyla iman edesiniz, diyedir. İşte bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Kâfirler için elem dolu bir azap vardır.
  5. Allah’a ve Resûlüne düşmanlık edenler, kendilerinden öncekilerin alçaltıldığı gibi alçaltılacaklardır. Oysa biz apaçık âyetler indirdik. Kâfirler için alçaltıcı bir azap vardır.
  6. Allah’ın onları hep birden diriltip yaptıklarını kendilerine haber vereceği günü hatırla. Allah onları sayıp zaptetmiş, onlarsa bunları unutmuşlardır. Allah, her şeye şahittir.
  7. Göklerdeki ve yerdeki her şeyi Allah’ın bildiğini görmüyor musun? Üç kişi gizlice konuşmaz ki, dördüncüleri O olmasın. Beş kişi gizlice konuşmaz ki altıncıları O olmasın. Bundan daha az, yahut daha çok da olsalar, nerede olurlarsa olsunlar, O mutlaka onlarla beraberdir. Sonra onlara yaptıklarını Kıyamet günü haber verecektir. Allah, her şeyi hakkıyla bilir.
  8. Gizlice konuşmaktan menedilip de, menedildikleri şeyi işleyen ve günah, düşmanlık ve peygambere isyanı konuşanları görmedin mi? Sana geldiklerinde Allah’ın seni selâmlamadığı selâmla selâmlıyorlar. İçlerinden de, “Söylediklerimizden dolayı Allah bize azap etse ya!” diyorlar. Cehennem onlara yeter! Oraya girecekler. Ne kötü varış yeridir orası!
  9. Ey iman edenler! Siz baş başa gizlice konuştuğunuz zaman, günah, düşmanlık ve peygambere isyanı konuşmayın. İyilik ve takvayı konuşun ve huzuruna toplanacağınız Allah’a karşı gelmekten sakının.
  10. O kötü fısıltılar iman edenleri üzmek için ancak şeytandan kaynaklanmaktadır. Oysa şeytan, Allah’ın izni olmadıkça, mü’minlere hiçbir zarar verebilecek değildir. Öyle ise mü’minler ancak Allah’a tevekkül etsinler.
  11. Ey iman edenler! Size, “Meclislerde yer açın” denildiği zaman açın ki, Allah da size genişlik versin. Size, “Kalkın”, denildiği zaman da kalkın ki, Allah içinizden inananların ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltsin. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
  12. Ey iman edenler! Peygamber ile baş başa konuşacağınız zaman, baş başa konuşmanızdan önce bir sadaka verin. Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şâyet (sadaka verecek bir şey) bulamazsanız, bilin ki Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
  13. Baş başa konuşmanızdan önce sadakalar vermekten çekindiniz mi? Bunu yapmadığınıza ve Allah da, sizi affettiğine göre artık namazı kılın, zekâtı verin, Allah’a ve Resûlüne itaat edin. Allah, bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
  14. Allah’ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinenleri görmez misin? Onlar ne sizdendirler, ne de onlardan. Onlar bile bile yalan yere yemin ederler.
  15. Allah, onlara çetin bir azap hazırlamıştır. Gerçekten onların yaptıkları şey ne kötüdür!
  16. Onlar yeminlerini kalkan yapıp (insanları) Allah’ın dininden alıkoydular. Bunun için onlara alçaltıcı bir azap vardır.
  17. Onların malları da, evlatları da Allah’a karşı kendilerine bir yarar sağlamayacaktır. Onlar, cehennemliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.
  18. Allah’ın onları hep birden dirilteceği, onların da (kendilerini kurtaracak) bir iş üzerinde olduklarını sanarak size yemin ettikleri gibi Allah’a da yemin edecekleri günü düşün! İyi bilin ki, onlar yalancıların ta kendileridir.
  19. Şeytan onları hâkimiyeti altına alıp kendilerine Allah’ı anmayı unutturmuştur. İşte onlar şeytanın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, şeytanın tarafında olanlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.
  20. Allah’a ve peygamberine düşman olanlar var ya, işte onlar en aşağı kimselerin arasındadırlar.
  21. Allah, “Şüphesiz ben ve peygamberlerim galip geleceğiz” diye yazmıştır. Şüphe yok ki, Allah çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.
  22. Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun, babaları, oğulları, kardeşleri yahut kendi soy sopları olsalar bile, Allah’a ve peygamberine düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin. İşte Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde ebedî kalacakları cennetlere sokacaktır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, Allah’ın tarafında olanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
Yazar: Diyanet - Diyanet 2
  1. Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah´a şikâyette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah, sizin konuşmanızı işitir. Çünkü Allah işitendir, bilendir.
  2. İçinizden zıhâr yapanların kadınları, onların anaları değildir. Onların anaları ancak kendilerini doğuran kadınlardır. Şüphesiz onlar çirkin bir laf ve yalan söylüyorlar. Kuşkusuz Allah, affedicidir, bağışlayıcıdır.
  3. Kadınlardan zıhâr ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin karılarıyla temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.
  4. (Buna imkân) bulamayan kimse, hanımıyla temas etmeden önce ardarda iki ay oruç tutar. Buna da gücü yetmeyen, altmış fakiri doyurur. Bu (hafifletme), Allah´a ve Resûlüne inanmanızdan dolayıdır. Bunlar Allah´ın hükümleridir. Kâfirler için acı bir azap vardır.
  5. Allah´a ve Resûlüne karşı gelenler, kendilerinden öncekilerin alçaltıldığı gibi alçaltılacaklardır. Biz apaçık âyetler indirmişizdir. Kâfirler için küçük düşürücü bir azap vardır.
  6. O gün Allah onların hepsini diriltecek ve yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Allah onları bir bir saymıştır. Onlar ise unutmuşlardır. Allah her şeye şahittir.
  7. Göklerde ve yerde olanları Allah´ın bildiğini görmüyor musun? Üç kişinin gizli konuştuğu yerde dördüncüsü mutlaka O´dur. Beş kişinin gizli konuştuğu yerde altıncısı mutlaka O´dur. Bunlardan az veya çok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar mutlaka O, onlarla beraberdir. Sonra kıyamet günü onlara yaptıklarını haber verecektir. Doğrusu Allah, her şeyi bilendir.
  8. Gizli konuşmaktan menedildikten sonra yine o yasaklananı yapmaya kalkışarak günah, düşmanlık ve Peygamber´e karşı gelmek hususunda gizlice konuşanları görmedin mi? Onlar sana geldikleri zaman seni, Allah´ın selamlamadığı bir şekilde selamlıyorlar. Kendi içlerinden de: Bu söylediklerimiz yüzünden Allah´ın bize azap etmesi gerekmez miydi? derler. Cehennem onlara yeter. Oraya gireceklerdir. Ne kötü dönüş yeridir orası!
  9. Ey iman edenler! Aranızda gizli konuşacağınız zaman günahı, düşmanlığı ve Peygamber´e karşı gelmeyi fısıldamayın. İyilik ve takvâyı konuşun. Huzuruna toplanacağınız Allah´tan korkun.
  10. Gizli konuşmalar şeytandandır. Bu, iman edenleri üzmek içindir. Oysa şeytan, Allah´ın izni olmadıkça, müminlere hiçbir zarar veremez. Müminler Allah´a dayanıp güvensinler.
  11. Ey iman edenler! Size «Meclislerde yer açın» denilince yer açın ki Allah da size genişlik versin. Size «Kalkın» denilince de kalkın ki Allah sizden inananları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
  12. Ey iman edenler! Peygamber ile gizli bir şey konuşacağınız zaman bu konuşmanızdan önce bir sadaka veriniz. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şayet bir şey bulamazsanız, bilin ki Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
  13. Gizli bir şey konuşmanızdan önce sadakalar vermekten çekindiniz mi? Bunu yapmadığınıza ve Allah da sizi affettiğine göre artık namazı kılın, zekâtı verin Allah´a ve Resûlüne itaat edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
  14. Allah´ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler ne de onlardan. Bilerek yalan yere yemin ediyorlar.
  15. Allah onlara çetin bir azap hazırlamıştır. Gerçekten onların yaptıkları şey çok kötüdür!
  16. Onlar yeminlerini kalkan yapıp Allah´ın yolundan alıkoydular. Bu yüzden onlara küçük düşürücü bir azap vardır.
  17. Onların malları da oğulları da Allah´a karşı kendilerine bir fayda vermez. Onlar cehennem ehlidirler. Orada ebedî kalacaklardır.
  18. O gün Allah onların hepsini yeniden diriltecek, onlar da dünyada size yemin ettikleri gibi, O´na yemin edeceklerdir. Kendilerinin bir şey (hakikat) üzerinde olduklarını sanırlar. İyi bilin ki onlar gerçekten yalancıdırlar.
  19. Şeytan onları etkisi altına aldı da kendilerine Allah´ı anmayı unutturdu. İşte onlar şeytanın yandaşlarıdır. İyi bilin ki şeytanın yandaşları hep kayıptadırlar.
  20. Allah´a ve Peygamberine düşman olanlar, işte onlar en aşağıların arasındadırlar.
  21. Allah: Elbette ben ve elçilerim galip geleceğiz, diye yazmıştır. Şüphesiz Allah güçlüdür, galiptir.
  22. Allah´a ve ahiret gününe inanan bir toplumun -babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa- Allah´a ve Resûlüne düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin. İşte onların kalbine Allah, iman yazmış ve katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah´tan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar, Allah´ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, kurtuluşa erecekler de sadece Allah´ın tarafında olanlardır.
Yazar: Elmalılı Hamdi Yazır - Kur'an-ı Kerim ve Meali
  1. Evet işitti Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah´a şikayet eden o kadının dediğini; Allah da konuşmanızı dinliyordu, çünkü Allah işitir, görür.
  2. İçinizden zihar ile (sen, bana anamın sırtı gibisin, demekle) kadınlarından ayrılmaya kalkışan kimseler bilmelidirler ki, o kadınlar onların anaları değildir. Anaları ancak onları doğuranlardır. Üstelik onlar gerçekten pek çirkin ve asılsız bir söz söylüyorlar. Bununla birlikte Allah´ın affının ve mağfiretinin çok olduğunda da kuşku yoktur..
  3. Kadınlarından zihar ile ayrılmağa kalkıp da sonra dediklerini geri alacak olanların, ikisi ilişkide bulunmadan önce bir köle azad etmeleri gerekir. İşte siz bununla öğütleniyorsunuz. Allah her ne yaparsanız haberdardır.
  4. Ona gücü yetmeyen de karısıyla ilişki de bulunmadan önce iki ay sırasıyla oruç tutsun; ona da gücü yetmeyen altmış yoksul doyursun! Bunlar, Allah´a ve peygamberine inanasınız diyedir ve bunlar Allah´ın çizdiği sınırlardır. Kafirler için ise acı bir azap vardır.
  5. Muhakkak ki, Allah ve peygamberine had yarışına (onların koyduğu sınırlardan başka sınırlar koymağa) kalkanlar, tıpkı kendilerinden öncekilerin çarpıldıkları gibi (helaka) çarpılırlar. Oysa Biz açık açık ayetler de indirmiştik. Kafirlere ise alçaltıcı bir azap vardır.
  6. O gün ki, Allah onları hep diriltecek de bütün yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Allah, onu bir bir saymış, onlar ise onu unutmuşlardır. Allah, herşeye şahittir.
  7. Allah´ın göklerde ve yerde olan herşeyi bildiğini görmüyor musun? Her hangi üç kişinin fısıldaşması halinde mutlaka dördüncüleri O´dur, beş kişinin de altıncıları mutlaka O´dur. Gerek daha az, gerek daha çok her nerede olsalar, mutlaka O, beraberlerindedir. Sonra yaptıklarını kıyamet gününde kendilerine haber verecektir. Haberiniz olsun ki, Allah herşeyi tamamıyla bilir.
  8. Bakmaz mısın şunlara ki, gizli konuşmaktan yasaklandılar da sonra dönüp yasaklandıkları şeyi yapıyorlar; günah, düşmanlık ve peygambere karşı gelme hususunda fısıldaşıyorlar. Yanına geldikleri zaman da seni Allah´ın sağlıklamadığı (selamlamadığı) bir tarzda sağlıklıyorlar ve kendi içlerinden de: «Allah, bize söylediklerimiz yüzünden azap etse ya!» diyorlar. Cehennem onlara yeter, ona yaslanacaklardır. Artık o ne kötü akibettir!
  9. Ey iman edenler, sizler fısıldaştığınız zaman, aranızda günah, düşmanlık ve peygambere isyan hususunda fısıldaşmayın, iyilik ve takvayı fısıldaşın! Allah´tan korkun ki, O´nun huzurunda toplanacaksınız.
  10. O gizli konuşmalar (o fiskos) yalnızca şeytandandır; inananları üzmek için; oysa Allah´ın izni olmadan onlara bir zarar verecek değildir. Mü´minler de onun için hep Allah´a dayansınlar.
  11. Ey iman edenler, sizlere meclislerde: «Yer açın!» denildiği zaman yer açın ki, Allah da size genişlik versin! «Kalkın!» denildiği zaman da kalkın ki, Allah da inananlarınızı yükseltsin ve kendilerine ilim verilenleri ise derecelerle yükseltsin. Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
  12. Ey iman edenler, peygambere gizli bir şey danışacağınız zaman, fısıltınızdan önce bir sadaka verin! Bu sizin için hem bir hayır hem de daha ziyade temizliktir. Fakat gücünüz yetmezse, şüphe yok ki, Allah bağışlayıcıdır, esirgeyicidir.
  13. Yoksa fısıltınızdan önce sadaka vermekten korktunuz mu? Madem ki, yapmadınız, Allah da size tevbe lütfetti, artık namaza devam edin, zekatı verin ve Allah´a ve peygamberine itaat edin! Allah her ne yaparsanız haberdardır.
  14. Allah´ın gazap etmiş olduğu bir topluğa yardakçılık edenleri görmez misin? Onlar ne sizdendirler ne de onlardandırlar ve bile bile yalan yere yemin ederler.
  15. Allah, onlar için çetin bir azap hazırladı. Gerçekten onlar ne kötü işter yapıyorlar!
  16. Yeminlerini bir siper edindiler de Allah yolundan engellediler; onun için onlara alçaltıcı bir azap vardır.
  17. Olası değil, onları ne malları, ne de evlatları hiçbir şekilde Allah´tan kurtaramaz. Onlar cehennemliktirler. Hep onun içinde kacaklardır.
  18. Allah´ın kendilerini toplayarak yeniden dirilteceği günde size yemin ettikleri gibi O´na da yemin edecekler ve bir şey yaptıklarını sanacaklardır. İşte onlar hep o yalancılardır.
  19. Şeytan kendilerini istila etmiş ve kendilerine Allah düşüncesini unutturmuştur. İşte onlar şeytanın yandaşlarıdırlar. Uyanık ol ki, şeytanın yandaşları hep hüsrana düşenlerdir.
  20. Allah´a ve peygamberine hudud yarışına (onların koyduğu sınırlardan başka sınırlar koymağa) kalkanlar, en alçaklar arasındadırlar.
  21. Allah: «Andolsun ki, Ben yenerim Ben ve peygamberlerim!» diye yazmıştır. Şüphe yok ki, Allah güçlüdür, daima üstün gelendir.
  22. Allah´a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun Allah´a ve peygamberine karşı kanunlar koymaya kalkışan kimselerle sevişir bulamazsın; babaları veya oğulları, kardeşleri veya akrabaları olsalar bile. İşte Allah´ı öyle kimseleri sevmeyen bir topluluğun kalplerine imanı yazmış ve kendilerini tarafından bir ruh ile desteklemiştir. Onları içlerinde sonsuza dek kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Allah onlardan hoşnut olmuş, onlar da O´ndan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar, Allah´ın taraftarıdırlar. Uyanık ol ki, Allah´ın taraftarları hep kurtuluşa erenlerdir.
Yazar: Elmalılı Hamdi Yazır - Kur'an-ı Kerim ve Meali (Sadeleştirilmiş)
  1. Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah´a şikayette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah, sizin konuşmanızı işitir. Çünkü Allah, işitendir, bilendir.
  2. İçinizde zıhâr yapanların kadınları, onların anaları değildir. Onların anaları ancak kendilerini doğuran kadındır. Şüphesiz onlar çirkin ve yalan bir laf söylüyorlar. Kuşkusuz Allah, affedici, bağışlayıcıdır.
  3. Kadınlardan zıhâr ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin, karılarıyla temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.
  4. Buna imkan bulamayan kimse, temas etmeden önce aralıksız olarak iki ay oruç tutmalıdır. Buna da gücü yetmeyen, altmış fakiri doyurur. Bu (hafifletme), Allah´a ve Resulüne inanmanızdan dolayıdır. Bunlar Allah´ın hükümleridir. Kâfirler için acı bir azap vardır.
  5. Allah´a ve Resulüne karşı gelenler, kendilerinden öncekilerin alçaltıldığı gibi alçaltılacaklardır. Biz apaçık âyetler indirmişizdir. Kâfirler için küçük düşürücü bir azap vardır.
  6. O gün Allah onların hepsini diriltecek ve yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Allah onları bir bir saymıştır. Onlar ise unutmuşlardır. Allah her şeye şahiddir
  7. Göklerde ve yerde olanları, Allah´ın bildiğini görmüyor musunuz? Üç kişinin gizli konuştuğu yerde dördüncüsü mutlaka O´dur. Beş kişinin gizli konuştuğu yerde altıncısı mutlaka O´dur. Bunlardan az veya çok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar mutlak O, onlarla beraberdir. Sonra kıyamet günü onlara yaptıklarını haber verecektir. Doğrusu Allah, her şeyi bilendir.
  8. Gizli konuşmaktan menedildikten sonra yine o menedildikleri şeyi yapmaya kalkışarak günah, düşmanlık ve Peygamber´e karşı gelmek hususunda gizlice konuşanları görmedin mi? Onlar sana geldikleri zaman seni, Allah´ın selamlamadığı bir tarzda selamlıyorlar. Kendi içlerinden de «bu söylediklerimiz yüzünden Allah´ın bize azap etmesi gerekmez miydi?» derler. Cehennem onlara yeter. Oraya gireceklerdir, ne kötü dönüş yeridir orası!
  9. Ey iman edenler! Aranızda gizli konuşacağınız zaman günahı düşmanlığı ve Peygamber´e karşı gelmeyi fısıldamayın. İyilik ve takvayı konuşun. Huzuruna toplanacağınız Allah´tan korkun.
  10. Gizli konuşmalar şeytandandır. Bu iman edenleri üzmek içindir. Oysa şeytan, Allah´ın izni olmadıkça, müminlere hiçbir zarar veremez. Müminler Allah´a dayanıp güvensinler.
  11. Ey iman edenler! Size: «Meclislerde yer açın.» denilince yer açın ki Allah da size genişlik versin. Size «Kalkın.» denilince de kalkın ki Allah sizden inananları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah yaptıklarınızdan haberi olandır.
  12. Ey iman edenler! Peygamber ile gizli bir şey konuşacağınız zaman bu konuşmanızdan önce bir sadaka veriniz. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şayet bir şey bulamazsanız, artık Allah bağışlayan ve merhamet edendir..
  13. Gizli (özel) bir şey konuşmanızdan önce sadaka vermekten korktunuz da mı yerine getirmediniz? Fakat Allah da sizi affetti. Şu halde namazı kılın, zekatı verin, Allah´a ve Resulüne itaat edin. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.
  14. Allah´ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler, ne de onlardan. Bilerek yalan yere yemin ediyorlar.
  15. Allah onlara çetin bir azab hazırlamıştır. Onlar ne kötü işler yapıyorlar!
  16. Yeminlerini kalkan yapıp Allah´ın yolundan çevirdiler. Onlar için küçük düşürücü bir azab vardır.
  17. Onların ne malları, ne de evlatları, kendilerinden, Allah´dan hiçbir şey savamaz. Onlar ateş halkıdır. Orada ebedî kalacaklardır.
  18. Allah onların hepsini tekrar dirilttiği gün, dünyada size yemin ettikleri gibi O´na da yemin edecekler ve kendilerinin bir şey üzerinde bulunduklarını, sanacaklardır. İyi bilin ki onlar yalancıdırlar.
  19. Şeytan onları istilâ etmiş, onlara Allah´ı anmayı unutturmuştur. Onlar, şeytanın hizbi (partisi)dir. İyi bilin ki şeytanın partisi kaybedecektir.
  20. Allah´a ve Resulüne düşman olanlar var ya, onlar en alçaklar arasındadırlar.
  21. Allah: «Elbette ben ve elçilerim galip geleceğiz.» diye yazmıştır. Şüphesiz Allah güçlüdür, galipdir.
  22. Allah´a ve ahiret gününe inanan bir milletin, babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa Allah´a ve Resulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsiniz. Onlar o kimselerdir ki Allah kalblerine iman yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O´ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah´ın hizbi (dininin yardımcıları)dir. İyi bil ki, kurtuluşa ulaşacak olanlar, Allah´ın hizbidir.
Yazar: Seyyid Kutub - Fizilal-il Kuran
  1. Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah´a şikayette bulunan kadının sözünü işitti. Allah sizin konuşmanızı işitir. Çünkü Allah işitendir, bilendir.
  2. Sizden eşlerine zihar yapanlar, bilmelidir ki o kadınlar, onların anaları değildir. Onların anaları, ancak kendilerini doğurmuş kadınlardır. Şüphesiz onlar çirkin ve yalan bir söz söylüyorlar. Şüphesiz Allah, affedici, bağışlayıcıdır.
  3. Eşlerinden zihar ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin eşleriyle temas etmeden önce bir köleyi hürriyetine kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.
  4. Buna imkan bulamayan kimse, temas etmeden önce aralıksız olarak iki ay oruç tutar. Buna da gücü yetmeyen, altmış fakiri doyurur. Bu kolaylık, Allah´a ve peygamberine inanmış olmanızdan ötürüdür; bunlar Allah´ın koyduğu sınırlardır. İnkar edenler için çok yakıcı azap vardır.
  5. Allah´a ve Peygamberine karşı gelenler, kendilerinden öncekiler nasıl alçaltıldı ise öyle alçaltılacaklardır. Biz, apaçık ayetler indirmişizdir, bunları inkar edene alçaltıcı azap vardır.
  6. O gün Allah onların hepsini diriltecek ve yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Allah onları birbir saymıştır. Onlar ise unutmuşlardır. Allah herşeye şahiddir.
  7. Göklerde ve yerde olanları, Allah´ın bildiğini bilmiyor musun? Üç kişi gizli konuşsa mutlaka dördüncüsü O´dur. Beş kişi gizli konuşsa mutlaka altıncısı O´dur. Bunlardan az veya çok olsunlar ve nerede bulunursalar bulunsunlar mutlaka O onlarla beraberdir. Sonra kıyamet günü onlara yaptıklarını haber verecektir. Doğrusu Allah, herşeyi bilendir.
  8. Görmedin mi şu adamları ki gizli gizli konuşmaları yasaklandığı halde yine o yasaklanan işi yapıyorlar. Günah, düşmanlık ve Resule isyan hususunda gizli gizli konuşuyorlar. Onlar sana geldiklerinde seni, Allah´ın selamlamadığı bir tarzda selamlıyorlar. Kendi içlerinden de «Bu söylediklerimiz yüzünden Allah´ın bize azap etmesi gerekmez miydi?» derler. Cehennem onlara yeter. Oraya gireceklerdir, ne kötü gidilecek yerdir orası.
  9. Ey iman edenler! Aranızda gizli konuştuğunuz zaman günah, düşmanlık ve peygambere karşı gelmek üzere konuşmayın. İyilik ve takva üzerine konuşun, huzuruna varacağınız Allah´tan korkun.
  10. Gizli konuşmalar (fiskoslar) şeytanın yapacağı işlerdendir. Bu iman edenleri üzmek içindir. Oysa şeytan, Allah´ın izni olmadıkça, mü´minlere hiçbir zarar veremez.. Mü´minler Allah´a dayanıp güvensinler!
  11. Ey inananlar! Size: «Meclislerde yer açın» denildiği zaman yer açın ki Allah ta size yeriniz ve rızkınızda genişlik versin. Size «Kalkın» denildiği zaman, kalkın ki Allah sizden inananları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah yaptıklarınızı haber almaktadır.
  12. Ey iman edenler! Peygamber ile gizli (özel) bir şey konuşacağınız zaman bu konuşmanızdan önce bir sadaka veriniz. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şayet sadaka verecek bir şey bulamazsanız, Allah bağışlayan, esirgeyendir.
  13. Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermenizden korktunuz mu? Çünkü yapmadınız. Allah sizi affetti. Artık namaz kılın, zekat verin, Allah´a ve Resulüne itaat edin! Allah yaptıklarınızı haber alandır.
  14. Allah´ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler, ne de onlardan. Bile bile yalan yere yemin ediyorlar.
  15. Allah onlara çetin bir azap hazırlamıştır. Gerçekten onların yaptıkları şey çok kötüdür.
  16. Yeminlerini kalkan yapıp Allah´ın yoluna engel oldular. Onlar için küçük düşürücü azap vardır.
  17. Onların ne malları, ne de evlatları kendilerini Allah´a karşı koruyamaz. Onlar ateş halkıdır. Orada ebedi kalacaklardır.
  18. Allah´ın onların hepsini yeniden dirilteceği gün, dünyada şu yemin ettikleri gibi, Allah´a da yemin ederler. Kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar. İyi bilin ki onlar gerçekten yalancıdırlar.
  19. Şeytan onları istila etmiş, onlara Allah´ı anmayı unutturmuştur. Onlar şeytanın taraftarlarıdır. İyi bilin ki şeytanın taraftarları mutlaka kaybedenlerdir.
  20. Allah´a ve peygamberine düşman olanlar, onlar en alçak kimselerle beraberdirler.
  21. Allah´a andolsun ki «ben ve elçilerim galip geleceğiz.» diye yazmıştır. Şüphesiz Allah güçlüdür, galiptir.
  22. Allah´a ve ahiret gününe inanan bir kavmin; babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa Allah´a ve Peygamberine düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin. Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedi kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş onlar da O´ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah´ın taraftarlarıdır. Muhakkak ki başarıya ulaşacak olanlar, Allah´ın taraftarlarıdır.
Yazar: Gültekin Onan - Kur'an-ı Kerim ve Meali
  1. Gerçekten Tanrı eşi konusunda seninle tartışan ve Tanrı´ya şikayette bulunan (kadın)ın sözünü işitti. Tanrı, aranızda geçen konuşmaları işitiyordu. Şüphesiz Tanrı, işitendir, görendir.
  2. Sizden kadınlarına zıharda bulunanlar (bilsinler ki, kadınları) onların anneleri değildir. Anneleri yalnızca kendilerini doğuranlardır. Şüphesiz onlar münker bir söz ve boş laf söylemektedirler. Gerçekten Tanrı çok affeden, çok bağışlayandır.
  3. Kadınlarına ´zıhar´da bulunanlar, sonra söylediklerinden geri dönenlerin, birbirleriyle temas etmeden önce bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaları gerekir. İşte size bununla öğüt verilmektedir. Tanrı, yaptıklarınızı haber alandır.
  4. Ancak buna (imkan) bulamayanlar (için de) birbirleriyle temas etmeden önce kesintisiz iki ay oruç (yüklenmiştir); buna güç yetiremeyenler altmış yoksulu doyursun. Bu (kolaylık), Tanrı´ya ve O´nun Resulüne inanmanız dolayısıyladır. Bunlar, Tanrı´nın sınırlarıdır. Kafirler içinse acı bir azab vardır.
  5. Gerçekten Tanrı´ya ve Resulü´ne karşı [onların koydukları sınırlan tanımayıp kendileri sınır koymaya kalkışmakla] başkaldıranlar, kendilerinden öncekilerin alçaltılması gibi alçaltılmışlardır. Oysa biz apaçık ayetler indirdik. Kafirler için küçültücü bir azap vardır.
  6. Tanrı, hepsini dirilteceği gün, onlara neler yaptıklarını haber verecektir. Tanrı, onları (yaptıklarıyla bir bir) saymıştır; onlar ise onu unutmuşlardır. Tanrı, her şeye şahid olandır.
  7. Tanrı´ın göklerde ve yerde olanların tümünü gerçekten bilmekte olduğunu görmüyor musun? (Kendi aralarında gizli toplantılar düzenleyip) Fısıldaşmakta olan üç kişiden dördüncüleri mutlaka O´dur; beşin altıncısı da mutlaka O´dur. Bundan az veya çok olsun, her nerede olsalar mutlaka O, kendileriyle beraberdir. Sonra yaptıklarını kıyamet günü kendilerine haber verecektir. Şüphesiz Tanrı, her şeyi bilendir.
  8. ´Gizli toplantıların fısıldaşmalarından´ (kulis) men edilip sonra men edildikleri şeye dönenleri; günah, düşmanlık ve Peygambere isyanı (aralarında) fısıldaşanları görmüyor musun? Onlar sana geldikleri zaman seni Tanrı´nın selamladığı biçimde selamlıyorlar. Ve kendi kendilerine: "Söylediklerimiz dolayısıyla Tanrı bize azab etse ya" derler. Onlara cehennem yeter; oraya gireceklerdir. Artık o, ne kötü bir gidiş yeridir.
  9. Ey inananlar, kendi aranızda gizli konuşmalarda bulunacağınız zaman, bundan böyle günah, düşmanlık ve Peygambere isyanı fısıldaşıp konuşmayın; birri (iyiliği) ve takvayı konuşun ve huzurunda toplanacağınız Tanrı´dan sakının.
  10. Şüphesiz ´gizli toplantıların fısıldaşmaları´ (kulis), inananları üzüntüye düşürmek için ancak şeytan (ürünü olan işler)dendir. Oysa Tanrı´nın izni olmaksızın o, onlara hiçbir şeyle zarar verecek değildir. Şu halde inançlılar yalnızca Tanrı´ya tevekkül etsinler!
  11. Ey inananlar, size meclislerde "yer açın" dendiği zaman, yer açın. Tanrı size genişlik versin. Size: "Kalkın" denildiği zaman da kalkın. Tanrı, sizden inananları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Tanrı yaptıklarınızdan haberdardır.
  12. Ey inananlar, Peygambere gizli bir şey arzedeceğiniz zaman, gizli konuşmanızdan önce bir sadaka verin. Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şayet (buna imkan) bulamazsanız, artık şüphesiz Tanrı çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
  13. Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermekten ürktünüz mü? Çünkü yapmadınız, Tanrı sizin tevbelerinizi kabul etti. Şu halde namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Tanrı´ya ve O´nun Resulü´ne itaat edin. Tanrı, yaptıklarınızdan haberdardır.
  14. Tanrı´nın kendilerine karşı gazablandığı bir kavmi veli (dost ve müttefik) edinenleri görmedin mi? Onlar, ne sizdendirler, ne onlardan. Kendileri de (açıkça gerçeği) bildikleri halde, yalan üzere yemin ediyorlar.
  15. Tanrı, onlara şiddetli bir azab hazırlamıştır. Doğrusu onların yaptıkları ne kötüdür.
  16. Onlar, yeminlerini bir siper edindiler, böylece Tanrı´nın yolundan alıkoydular. Artık onlar için alçaltıcı bir azab vardır.
  17. Ne malları, ne çocukları onlara Tanrı´ya karşı hiçbir şeyle yarar sağlamaz. Onlar, ateşin halkıdır, içinde süresiz kalacaklardır.
  18. Onların tümünü Tanrı´nın dirilteceği gün, sizlere yemin ettikleri gibi O´na da yemin edeceklerdir ve kendilerinin bir şey üzerine olduklarını sanacaklardır. Dikkat edin; gerçekten onlar, yalan söyleyenlerin ta kendileridir.
  19. Şeytan onları sarıp kuşatmıştır, böylelikle onlara Tanrı´nın zikrini unutturmuştur. İşte onlar, şeytanın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz şeytanın fırkası, hüsrana uğrayanların ta kendileridir.
  20. Hiç şüphesiz Tanrı´ya ve Resulü´ne karşı (onların koydukları sınırları tanımayıp kendileri sınır koymaya kalkışmakla) başkaldıranlar; işte onlar, en çok zillete düşenler arasında olanlardır.
  21. Tanrı, yazmıştır: "Andolsun, ben galip geleceğim ve elçilerim de." Gerçekten Tanrı, en büyük kuvvet sahibidir, güçlü ve üstün olandır.
  22. Tanrı´ya ve ahiret gününe inanan hiçbir kavim bulamazsın ki, Tanrı´ya ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Tanrı) kalplerine inancı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orada süresiz olarak kalacaklardır. Tanrı, onlardan razı olmuş, onlar da O´ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Tanrı´nın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Tanrı´nın fırkası olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir.
Yazar: Hasan Basri Çantay - Kur'an Meali - Kur’an-ı Hakim Ve Meal-i Kerim
  1. (Habîbim) zevci hakkında seninle direşip duran, (nihayet haalinden) Allaha da şikâyet etmekde olan (kadın) ın sözünü (umulduğu vech ile) Allah dinlemişdir. Allah sizin konuşmanızı (zâten) işidiyordu. Çünkü Allah hakkıyle işidici, kemâliyle görücüdür.
  2. İçinizden «Zıhâr» yapagelenlerin karıları onların anaları değildir. Anaları kendilerini doğuranlardan başkası değildir. Şübhe yok ki onlar her halde çirkin ve yalan bir laf söylüyorlar. Muhakkak Allah çok bağışlayıcı, çok yarlığayıcıdır.
  3. Kadınlarından zıhâr ile ayrılmak isteyib de sonra dediklerini geri alacaklar (için), birbiriyle temas etmezden evvel, bir köle azad etmek (lâzımdır), işte size bununla öğüt veriliyor. Allah, ne yaparsanız, hakkıyle haberdârdır.
  4. Fakat kim (bunu) bulamazsa, (yine) birbiriyle temas etmezden evvel, faasılasız iki ay oruç (tutsun). Buna da güc yetiremezse altmış yoksul (doyursun). (Keffâretdeki) bu (hafifletme) Allaha ve peygamberine îman (da sebat) etmekde olduğunuz içindir. Bu (hükümler) Allahın (ta´yîn etdiği) hadlerdir. (Bunları kabul etmeyen) kâfirler için ise elem verici azâb vardır.
  5. Allaha ve peygamberine muhaalefet etmekde olanlar, kendilerinden evvelkilerin uğratıldıkları zillet gibi zillete (ve helake) giriftar edilmişlerdir. Halbuki biz (onlara) açık açık âyetler de indirmişizdir. (Bunları inkâr eden) kâfirlere horlayıcı bir azâb vardır,
  6. O günde ki Allah onların hepsini diriltecek de kendilerine neler yapdıklarını haber verecekdir. Allah (bütün) on (lar) ı saymışdır, Onlarsa bunu unutmuşlardır. Allah her şey´e hakkıyle şâhiddir.
  7. Gör (üb gibi bil) medin mi ki göklerde ne var, yerde ne varsa Allah, şüphesiz (hepsini) bilir. Her hangi bir üçden bir fısıltı vaaki´ olmaya dursun, muhakkak ki O, bunların dördüncüsüdür. Bir beşden vukuua gelmeye dursun, ille O, bunların altıncısıdır. Bundan daha az, daha çok vaaki olmaya dursun, ille O, nerede olsalar, bunların yanındadır. Sonra bütün yapdıklarını kıyamet gününde kendilerine haber verecekdir O. Çünkü Allah, her şey´i hakkıyle bilendir.
  8. Fısıltı (ile konuşmak) dan men´edilib de sonra men´edildikleri (o haale) dönmekde ve günâhı, düşmanlığı ve peygambere ısyaanı fısıldaşmakda olanları görmedin mi? Onlar sana geldikleri zaman seni Allahın selâmlamadığı bir şeyle selâmlarlar. Kendi aralarında da «Allah bizi söyleye geldiğimiz yüzünden azâblandırmalı değil miydi?» derler. Onlara cehennem yeter. Oraya girecekler, işte o, ne kötü dönüş yeridir!
  9. Ey îman edenler, aranızda gizli konuşacağınız vakit günâhı, düşmanlığı, peygambere isyanı fısıldaşmayın. iyiliği, takvayı fısıldasın ve ancak huzuurunda toplanacağınız Allahdan korkun.
  10. (Öyle) fısıltı sırf şeytandandır. îman edenleri tasaya düşürmek içindir bu. Halbuki bu, Allahın izni olmaksızın, onlara (mü´minlere) hiçbir şeyle zarar verici değildir. O halde mü´minler ancak Allaha güvenib dayansın (lar).
  11. Ey îman edenler size meclislerde «yer açın» denildiği zaman genişletin ki Allah da size genişlik versin. «Kalkın» denilince de kalkıverin. Allah, içinizden îman etmiş olanlarla kendilerine ilim verilmiş bulunanların derecelerini artırır. Allah, ne yaparsanız hakkıyle haberdardır.
  12. Ey îman edenler, siz peygambere mahrem birşey arzetmek istediğiniz vakit (bu) mahrem konuşmanızdan evvel sadaka verin. Bu, sizin için daha hayırlı, daha temizdir. Eğer bulamazsanız şüphe yok ki Allah çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir.
  13. Mahrem konuşmanızdan evvel sadakalar vereceğinizden korkdunuz mu? Çünkü işte yapmadınız. (Bununla beraber) Allah sizin tevbelerinizi kabul etdi. O halde dosdoğru namazı kılın. Zekâtı verin. Allaha ve peygamberine (diğer emirlerinde de) îtâat edin. Allah, ne yaparsanız hakkıyle haberdârdır.
  14. Allahın, kendilerine gazab etdiği bir kavmi dost edinenleri görmedin mi? Bunlar sizden de değildir, onlardan da değildir. Kendileri de bilib dururlarken, onlar yalan yere yemîn ederler.
  15. Allah onlar için çetin bir azâb hazırladı. Hakıykat onların yapmakda oldukları (işler) ne kötüdür!
  16. Onlar yeminlerini bir kalkan edindiler de (bununla insanları) Allah yolundan çevirdiler. İşte onların hakkı horlatıcı bir azâbdır.
  17. Onları ne malları, ne evlâdları hiçbir vech ile Allah (ın azabın) dan, kaabil değil, kurtaramaz. Onlar ateş yaranıdırlar. Onlar orada ebedîdirler.
  18. O gün Allah, onların hepsini diriltecek de Ona da — size yemîn etdikleri gibi — yemîn edeceklerdir. Onlar hakıykaten birşey üzerinde olduklarını sanırlar. Gözünüzü açın ki onlar cidden yalancıların ta kendileridir.
  19. Bunları şeytan istîlâ etmiş, artık o, bunlara Allâhı hatırlamayı bile unutdurmuşdur. Bunlar şeytan fırkası (mensûbları) dır. Gözünüzü açın ki şeytan fırkası (na tâbi´ olanlar) hakıykaten hüsrana düşenlerin ta kendileridir.
  20. Allaha ve peygamberine muhaalefet edenler (yok mu?) onlar şübhesiz ki en çok zillete düşenlerin içindedir.
  21. Allah (şöyle) yazmışdır: «Andolsun ki ben gaalib geleceğim, peygamberlerim de». Şübhesiz Allah yegâne kuvvet saahibidir, mutlak gaalibdir.
  22. Allaha ve âhiret gününe îmanda sebat eden hiçbir kavmin Allaha ve resulüne muhaalefet eden kimselerle — velev ki onlar, bunların babaları, ya oğulları, ya biraderleri, yahud soysopları olsunlar — dostlaşacaklarını görmezsin. Onlar, o kimselerdir ki (Allah) îmânı kalblerine yazmış, bunları kendinden bir ruuh ile desteklemişdir. Bunları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacakdır. Bunlar orada ebedî kalıcıdırlar. Allah onlardan raazî olmuşdur. Onlar da Allahdan hoşnud olmuşlardır, işte onlar Allah fırkasıdır. Gözünüzü açın ki Allah fırkası (mensûbları) umduklarına erenlerin ta kendileridir.
Yazar: İbni Kesir - Büyük Kuran Tefsiri
  1. Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah´a şikayette bulunanın sözünü işitmiştir. Allah; sizin konuşmanızı işitir. Muhakkak ki Allah; Semi´dir, Basir´dir.
  2. İçinizden zihar yapanların karıları onların anaları değildir. Anaları, ancak kendilerini doğuranlardır. Şüphesiz ki onlar, çirkin ve yalan bir laf söylüyorlar. Ve muhakkak ki Allah; Afüvv´dür, Gafur´dur.
  3. Karılarından zıhar ile ayrılmak isteyip de sonra dediklerini geri alanların aileleriyle temas etmeden önce bir köle azad etmeleri gerekir. Size böylece öğüt verilmektedir. Allah; yaptıklarınızdan haberdardır.
  4. Kim de bulamazsa; temas etmezden önce birbiri peşinden iki ay oruç tutmalıdır. Buna da gücü yetmeyen altmış yoksulu doyurur. Bu; Allah´a ve peygamberine iman etmekte olduğunuz içindir. Bunlar, Allah´ın hudududur. Ve kafirler için elim bir azab vardır.
  5. Allah´a ve Rasulüne muhalefet edenler; kendilerinden öncekiler nasıl alçaltıldı ise öyle alçaltılacaklardır. Halbuki Biz, apaçık ayetler indirmişizdir. Ve küfredenlere horlayıcı bir azab vardır.
  6. O gün; Allah, onların hepsini diriltecek ve kendilerine işlediklerini haber verecektir. Allah, onları bir bir saymıştır. Ama kendileri unutmuşlardır. Ve Allah; her şeye şahiddir.
  7. Bilmez misin ki Allah; göklerde olanları da, yerde olanları da bilir. Üç kişinin gizli bulunduğu yerde dördüncü mutlaka O´dur, beş kişinin gizli bulunduğu yerde altıncı mutlaka O´dur. Bundan az veya çok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar mutlaka onlarla beraberdir. Sonra, bütün yaptıklarını kıyamet günü kendilerine haber verecektir. Muhakkak ki Allah, her şeyi bilendir.
  8. Gizli gizli konuşmaktan men´edildikleri halde, men´edildikleri şeyi yapmaya kalkışanlarla günah işlemek, düşmanlık etmek ve Peygambere karşı gelmek konusunda gizlice konuşanları görmedin mi? Sana geldikleri zaman, seni Allah´ın selamladığı bir şeyle selamlarlar. Kendi aralarında da: Söylediklerimiz yüzünden Allah´ın bize azab etmesi gerekmez miydi? derler. Onlara cehennem yeter. Oraya gireceklerdir. Ne kötü dönüş yeridir.
  9. Ey iman edenler; aranızda gizli konuşacağınız zaman; günahı, düşmanlığı ve Peygambere isyanı fısıldaşmayın. Birr´i, takvayı konuşun ve huzurunda toplanacağınız Allah´tan korkun.
  10. Gizli konuşmalar, ancak iman edenleri üzmek için şeytandandır. Halbuki Allah´ın izni olmadıkça onlara hiç bir şeyle zarar veremez. Mü´minler, Allah´a tevekkül etsinler.
  11. Ey iman edenler; size: Meclislerde yer açın, denilince; yer açın ki, Allah da size açsın. Kalkın, denince de kalkın ki, Allah içinizden iman etmiş olanları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah; yaptıklarınızdan haberdardır.
  12. Ey iman edenler; Peygamberle mahrem bir şey konuşacağınız vakit, bu konuşmanızdan önce sadaka verin. Bu; sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Eğer bir şey bulamazsanız, şüphesiz ki Allah; Gafur´dur, Rahim´dir.
  13. Mahrem bir şey konuşmazdan önce, sadaka vermekten korktunuz mu da yerine getirmediniz? Fakat Allah, sizin tevbelerinizi kabul etti. Şu halde namazı kılın, zekatı verin, Allah´a ve Rasulüne itaat edin. Allah; işlediklerinizden haberdardır.
  14. Bakmaz mısın onlara ki, Allah´ın, kendilerine gazab ettiği bir kavmi dost edinmişlerdir? Onlar; ne sizdendir, ne de onlardan. Ve bile bile yalan yere yemin etmektedirler.
  15. Allah; onlara şiddetli bir azab hazırlamıştır. Gerçekten onların yaptıkları şey ne kötüdür.
  16. Onlar; yeminlerini kalkan edindiler de Allah yolundan alıkoydular. İşte onlara, horlayıcı bir azab vardır.
  17. Onların malları da, oğulları da Allah katında kendilerine bir fayda vermez. Onlar, cehennem ashabıdırlar ve orada ebediyyen kalacaklardır.
  18. Allah, onların hepsini yeniden dirilteceği gün; size yemin ettikleri gibi, O´na da yemin ederler. Ve gerçekten bir şey üzerinde olduklarını sanırlar. İyi bilin ki; onlar, gerçekten yalancılardır.
  19. Şeytan onlara baskın gelip Allah´ı anmayı unutturmuştur. İşte onlar, şeytanın taraftarlarıdır. İyi bilin ki; şeytanın taraftarları muhakkak hüsrana uğrayanların kendileridir.
  20. Allah´a ve Peygamberine muhalefet edenler; işte onlar, en çok zillete düşenlerle beraberdirler.
  21. Allah: Andolsun ki Ben ve Peygamberlerim elbette galip geleceğiz, diye yazmıştır. Muhakkak ki Allah; Kavi´dir, Aziz´dir.
  22. Allah´a ve ahiret gününe iman eden bir kavmin; kendi babaları, oğulları, kardeşleri veya akrabaları da olsa Allah ve Peygamberine muhalefet eden kimselere sevgi beslediğini göremezsin. İşte onların kalbine Allah, iman yazmış ve katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır. Bunlar orada ebediyyen kalacaklardır. Allah; onlardan razı olmuştur, onlar da Allah´tan hoşnud olmuşlardır. İşte onlar; Allah´ın hizbidir. Dikkat edin; Allah´ın hizbi, felaha erenlerin kendileridir.
Yazar: İskender Ali Mihr - Kur'ân-ı Kerim Lafz-ı ve Ruhu Tefsiri
  1. Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah´a şikâyet edenin (kadının) sözünü işitmişti. Ve Allah, sizin konuşmalarınızı işitir. Muhakkak ki Allah; en iyi işitendir, en iyi görendir.
  2. İçinizden (sizden) kadınlarına sırt çevirenler (arkalarını dönenler) ki, onlar (eşleri) kendilerinin anneleri değildir. Onların anneleri, sadece onları doğuranlardır. Ve muhakkak ki onlar, gerçekten inkâr edici (çirkin) ve günaha sokan (ağır) bir söz söylüyorlar. Muhakkak ki Allah; mutlaka affeden ve mağfiret edendir.
  3. Onlar ki, kadınlarına sırt çevirip, sonra söyledikleri şeyden geri dönerler. O taktirde temas etmeden önce bir köleyi azad etsin (serbest bıraksın). İşte size bu vaazediliyor (yapmanız gerekenler öğüt veriliyor). Ve Allah, yaptıklarınızdan haberdar olandır.
  4. Artık kim (azad edecek köle veya cariye) bulamazsa, o taktirde (eşlerine) temas etmeden önce iki ay devamlı (ardarda) oruç tutsun. Fakat kimin (oruca) gücü yetmezse, o zaman altmış miskini (çalışmaktan aciz, yaşlı kimseyi) doyursun. İşte bu, Allah´a ve O´nun Resûl´üne îmân ettiğiniz içindir. Ve bu, Allah´ın hudududur ve kâfirler için elîm azap vardır.
  5. Muhakkak ki Allah´a ve O´nun Resûl´üne (onların koyduğu hudutlara) muhalefet edenler, onlardan öncekilerin alçaltıldığı gibi alçaltıldılar. Ve açıklanmış âyetler (açık deliller) indirmiştik ve kâfirler için alçaltıcı azap vardır.
  6. O gün Allah hepsini beas edecek (yeniden diriltecek). Sonra onlara, yaptıkları şeyleri haber verecek. Allah, onların unuttuklarını (tek tek) saydı (kaydetti). Allah, herşeye şahittir.
  7. Allah´ın göklerde ve yerde olan herşeyi bildiğini görmedin mi? Üç kişi arasında gizli bir konuşma olmaz ki, onların dördüncüsü O (Allah) olmasın. Ve beş kişi (arasında gizli bir konuşma) olmaz ki, onların altıncısı O (Allah) olmasın. Ve bundan daha azı veya daha çoğu, nerede olurlarsa olsunlar, mutlaka O (Allah), onlarla beraberdir. Sonra kıyâmet günü, yaptıklarını onlara haber verecektir. Muhakkak ki Allah; herşeyi en iyi bilendir.
  8. Gizli konuşmaktan nehyedilenleri (men edilenleri) görmedin mi? Sonra nehyedildikleri şeye dönüyorlar. Aralarında günah, düşmanlık ve resûle isyan konularında gizli gizli konuşuyorlar. Ve sana geldikleri zaman, Allah´ın selâmlamadığı bir şekilde seni selâmladılar. Ve kendi aralarında: “Öyle ise (o gerçekten peygamber ise) Allah, söylediklerimizden dolayı bize azap etmeli değil mi?” diyorlar. Onlara cehennem yeter. Ona yaslanacaklar (atılacaklar). İşte o varılacak yer ne kötü.
  9. Ey âmenû olanlar (Allah´a inananlar, îmân edenler)! Aranızda gizlice konuştuğunuz zaman artık günah, düşmanlık ve resûle isyan konusunda gizli gizli konuşmayın. Birr ve takva konusunda aranızda müşavere edin (görüşün). Ve kendisine haşrolunacağınız (huzurunda toplanacağınız) Allah´a karşı takva sahibi olun.
  10. Muhakkak ki necva (gizli fısıldaşma) şeytandandır, âmenû olanları (ölmeden önce Allah´a ulaşmayı dileyenleri) mahzun etmek içindir. Ve Allah´ın izni olmadıkça onlara bir darlık (sıkıntı) verecek değildir. Öyleyse mü´minler, Allah´a tevekkül etsinler.
  11. Ey âmenû olanlar! Meclislerde size: “(Oturmak için) yer açın!” denildiği zaman, o taktirde yer açın. Allah da size yer açar (genişlik verir). Ve: “Kalkın!” denildiği zaman hemen kalkın! Allah, sizden âmenû olanların ve ilim verilmiş olanların derecelerini yükseltir. Ve Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
  12. Ey âmenû olanlar (ölmeden önce Allah´a ulaşmayı dileyenler)! Resûl´e gizli bir şey söylediğiniz zaman gizli konuşmanızdan (görüşmenizden) önce sadaka takdim ediniz (veriniz). Bu, sizin için daha hayırlıdır ve daha temizdir. Fakat (bir sadaka) bulamazsanız, o taktirde muhakkak ki Allah; Gafûr´dur, Rahîm´dir.
  13. Gizli görüşmenizden önce sadaka vermekten korktunuz mu? Öyleyse yapamadığınız zaman Allah sizin tövbenizi kabul etti. O taktirde namazı ikame edin, zekâtı verin, Allah´a ve O´nun Resûl´üne itaat edin. Ve Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
  14. Allah´ın kendilerine öfkelendiği (gadaplandığı) kavme (yahudilere) dönenleri (onları dost edinen münafıkları) görmedin mi? Onlar sizden değildir ve onlardan da (yahudilerden de) değildir. Bilerek yalan yere yemin ederler.
  15. Allah, onlara (münafıklara) şiddetli azap hazırladı. Muhakkak ki onların yapmış oldukları şey (çok) kötü.
  16. Yeminlerini siper edindiler. Böylece (insanları) Allah´ın yolundan men ettiler. Artık onlar için alçaltıcı (rüsva edici) azap vardır.
  17. Onların malları ve evlâtları, Allah´tan bir şeye (azaba) karşı onlara asla fayda vermez. İşte onlar, ateş ehlidir, orada ebediyen kalacak olanlardır.
  18. O gün Allah hepsini beas edecek (yeniden diriltecek). O zaman size yemin ettikleri gibi O´na da yemin edecekler. Ve kendilerinin bir şey üzerinde olduklarını sanırlar. Gerçekten onlar yalancı değil mi?
  19. Şeytan onları kuşattı. Böylece Allah´ın zikrini onlara unutturdu. İşte onlar, şeytanın taraftarlarıdır. Şeytanın taraftarları, gerçekten hüsranda olanlar, onlar değil mi?
  20. Muhakkak ki Allah´a ve O´nun Resûl´üne karşı haddi aşanlar, işte onlar zillet içindedirler.
  21. Allah: “Ben ve elçilerim mutlaka gâlip gelecek.” diye yazdı. Muhakkak ki Allah; Kavî´dir (kuvvetlidir), Azîz´dir.
  22. Allah´a ve âhiret gününe (ölmeden önce Allah´a ulaşmaya) îmân eden bir kavmi, Allah´a ve O´nun Resûl´üne karşı gelenlere muhabbet duyar bulamazsın. Ve onların babaları, oğulları, kardeşleri veya kendi aşiretleri olsa bile. İşte onlar ki, (Allah) onların kalplerinin içine îmânı yazdı. Ve onları, Kendinden bir ruh ile destekledi (orada eğitilmiş olan, devrin imamının ruhu onların başlarının üzerine yerleşir). Ve onları, altından nehirler akan cennetlere dahil edecek. Onlar orada ebediyyen kalacak olanlardır. Allah, onlardan razı oldu. Ve onlar da O´ndan (Allah´tan) razı oldular. İşte onlar, Allah´ın taraftarlarıdır. Gerçekten Allah´ın taraftarları, onlar, felâha erenler değil mi?
Yazar: Muhammed Esed - Kur'an Mesajı Meal-Tefsir
  1. Allah, kocası hakkında sana başvuran ve Allah´a şikayette bulunan kadının sözlerini işitmiştir. Ve Allah ikinizin söylediklerini de mutlaka işitir. Şüphesiz Allah her şeyi işiten, her şeyi görendir.
  2. (Bundan sonra) içinizden "Sen artık bana annem kadar haramsın!" diyerek hanımlarından ayrılanlara gelince, (unutmasınlar ki) (eşleri) hiçbir zaman anneleri (gibi) olamaz, kendilerini doğuran kadından başkası anneleri olamaz. O halde, akla sığmayan bir sözdür söyledikleri, (bu nedenle de) asılsız ve düzmecedir. Ama Allah, gerçekten günahları affedicidir, çok bağışlayıcıdır.
  3. o halde, "Sen bana annem kadar haramsın!" diyerek hanımlarından ayrılanlara ve sonra söylediklerinden geri dönenlere gelince, (onların keffareti) eşlerin tekrar birbirlerine dokunmalarından önce bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmak olacaktır. Size (burada) tavsiye edilen budur; çünkü Allah yaptığınız her şeyden tamamiyle haberdardır.
  4. Ancak buna imkanı olmayan, (bunun yerine,) birbirlerine yeniden dokunmadan önce peşpeşe iki ay oruç tutacak ve buna gücü yetmeyen altmış yoksulu doyuracak. Bu, Allah´a ve Elçisi´ne inancınızı isbat etmeniz için (gerekli)dir. Bunlar Allah´ın koyduğu sınırlardır ve hakikati inkar edenleri (öteki dünyada) şiddetli bir azap beklemektedir.
  5. Allah´a ve Elçisi´ne karşı gelenler, onlardan önce yaşamış olup da Biz (kendilerine) açık mesajlar gönderdikten sonra aşağılanmış bulunan (zalim)ler kadar aşağılanacaklardır. Ve (böylece,) hakikati inkar edenleri utanç verici bir azap bekleyecektir,
  6. Allah´ın onları dirilteceği ve (hayatta iken) yaptıkları her şeyi tam olarak (kendilerine) anlatacağı Gün, onlar unutmuş olsalar bile Allah onu (bütünüyle) hesaba katacaktır çünkü Allah her şeye şahittir.
  7. (Ey İnsanoğlu!) Göklerde ve yerde olan her şeyi Allah´ın bildiğinden haberin yok mu? Aralarında gizli gizli konuşan her üç kişinin dördüncüsü mutlaka O´dur ve her beş kişinin altıncısı; ister daha az isterse çok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar O´nsuz olamazlar. Ama sonunda, Kıyamet Günü, Allah, yaptıklarını onlara gösterecektir çünkü Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
  8. (Ve sen ey Muhammed!) gizli konuşmalar (yoluyla dolap çevirmek)ten men edilen, ama men edildikleri şeye (tekrar) başvurmaktan kaçınmayanların ve kötülükte bulunmaya, saldırganlığa ve Elçi´ye karşı gelmeye niyetlenerek fesatlık kuranların farkında değil misin? Bu (insan)lar, sana ne zaman yaklaşsalar Allah´ın asla hoş görmeyeceği tarzda seni selamlarlar ve birbirlerine: "Allah neden söylediklerimizden dolayı bizi cezalandırmıyor?" derler. Cehennemdir onların payına düşecek olan, onlar işte oraya girecekler; o, ne kötü bir duraktır!
  9. (O halde,) ey iman etmiş olanlar, gizli konuşmalarınızda, kötü fiiller, saldırgan davranışlar ve Elçi´ye itaatsizlik niyetiyle fesat kurmayı bırakın; (bunun yerine) fazilet ve Allah´a karşı sorumluluk bilinci üzerinde görüşmeler yapın ve (her zaman) huzurunda toplanacağınız Allah´a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun!
  10. (Öteki her türlü) gizli konuşmalar yalnızca şeytanın işidir, o ki inananlara bu şekilde üzüntü verir; ama Allah´ın izni olmadıkça onlara hiçbir zarar veremez; inananlar yalnızca Allah´a güvensinler!
  11. Siz ey imana ermiş olanlar! Size, "Toplumsal hayatınızda birbirinize yer verin!" denildiğinde yer verin! (Karşılığında) Allah da (rahmetinde) size yer verir. Ve ne zaman size, "(İyi bir iş için) ayağa kalkın!" denildiğinde ayağa kalkın! (Ve) Allah, içinizden iman etmiş olanları ve (hepsinin üstünde,) kendilerine (doğru) bilgi tevdi edilenleri (kat kat) yüceltecektir. Çünkü Allah bütün yapıp ettiklerinizden haberdardır.
  12. Siz ey iman etmiş olanlar! Elçi´ye ne zaman bir şey danış(maya niyetlen)irseniz, bu danışma vesilesi ile karşılıksız yardımda bulunun! Bu sizin yararınıza olacak ve sizin (iç) temizliğinizi sağlayacaktır. Ama buna gücünüz yetmezse (bilin ki) Allah çok affedicidir, rahmet kaynağıdır.
  13. (Elçi´ye) danışmanız vesilesiyle kimseye bir yardımda bulunmamaktan dolayı (günah işlemiş olabileceğinizden) korkuyor musunuz? Eğer (imkanlarınızın olmamasından dolayı) bunu yapamazsanız ve Allah size affediciliğini gösterirse, siz de namazlarınızda devamlı ve dikkatli olun ve (sadece) arındırıcı yükümlülüklerinizi yerine getirin ve (böylece) Allah´a ve Elçisi´ne itaat edin! Çünkü Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.
  14. Allah´ın gazabına uğrayan bir toplum ile dostluk kuranların farkında değil misin? Onlar ne sizdendir (ey müminler) ne de o (hakikati inatla reddede)nlerden. Böylece onlar yalan ve düzmece (değerler) üstüne (onların yalan ve sahte olduklarını) bile bile yemin ederler.
  15. Allah onlar için (öteki dünyada) şiddetli bir azap hazırlamıştır. Onların yapageldikleri şey gerçekten çok kötüdür:
  16. Onlar ahidlerini (yalancılıklarına ve sahtekarlıklarına) örtü yaptılar ve böylece başkalarını Allah yolundan alıkoydular. Bu nedenle onları alçaltıcı bir azap beklemektedir.
  17. Ne dünyevi servetleri ne de soy sopları onları Allah´a karşı koruyamayacaktır. Onlar, kalıcı meskenleri olan cehenneme mahkum edilmişlerdir!
  18. Allah´ın onların tümünü tekrar dirilteceği Gün, (şimdi) senin önünde yemin ettikleri gibi, (varsayımlarında) haklı oldukları zannıyla O´nun önünde de yemin edecekler. Gerçek şu ki, (en büyük) yalancılar onlardır!
  19. Şeytan, onlar üzerinde üstünlük kurmuş ve onları Allah´ı anmaktan uzaklaştırmıştır. Böyleleri Şeytan´ın yandaşlarıdır. Gerçekten hüsranda olanlar onlardır, Şeytan´ın yandaşları!
  20. Allah´a ve Elçisi´ne karşı gelenler, işte onlar (Hesap Günü) en sefiller arasında bulunacaklardır.
  21. (Çünkü) Allah böyle buyurdu: "Ben kesinlikle üstün geleceğim, Ben ve Elçim!" Şüphesiz Allah, güçlüdür, kudret sahibidir!
  22. Allah´a ve Ahiret Günü´ne (gerçekten) inanan, ama (aynı zamanda) -babaları, oğulları, kardeşleri yahut (öteki) akrabaları bile olsa- Allah´a ve Elçisi´ne karşı çıkanları seven bir toplum göremezsin. (Gerçek müminlere gelince,) Allah´ın kalplerine imanı nakşettiği ve ilhamı ile güçlendirdiği kimseler onlardır ve (zamanı gelince) onları içlerinden ırmaklar akan bahçelerde barındıracaktır. Allah onlardan hoşnuttur ve onlar da Allah´tan. İşte onlar Allah´tan yana olanlardır. İşte onlar, Allah´tan yana olanlar, mutluluğa ulaşacaklardır!
Yazar: Ömer Nasuhi Bilmen - Kur’an-ı Kerim ve Türkçe Meali
  1. Muhakkak ki (o Resûlü Ekrem) kocası hakkında seninle mücadelede bulunan ve Allah´a şikayet eden kadının sözünü Allah Teâlâ işitmiştir. Ve Allah sizin konuşmalarınızı işitir. Şüphe yok ki Allah bihakkın işiticidir, görücüdür.
  2. Sizden o kimseler ki, kadınlarından müzaherette bulunurlar, halbuki o kadınlar, onların anaları değildir. Onların anaları ancak onları doğurmuş olanlardır ve şüphe yok ki onlar elbette çirkin ve yalan bir lâf söylüyorlar ve muhakkak ki, Allah elbette affedicidir, çok yarlığayıcıdır.
  3. Ve o kimseler ki, zevcelerinden müzaherette bulunurlar, sonra da dediklerinden geri dönerler, artık temas etmeden evvel bir rekabe azâd etmek lâzımdır. İşte siz bununla öğüt verilmiş olursunuz. Ve Allah her ne yaparsanız tamamen haberdardır.
  4. Fakat kim rekabe (köle veya cariye) bulamazsa birbiriyle temastan evvel birbiri ardınca iki ay oruç (icab eder). Ona da güç yetiremeyen kimse artık altmış yoksulu doyurmak (lâzım gelir). İşte bu Allah´a ve Peygamberine imân etmeniz içindir. Ve işte bu, Allah´ın hudududur. Kâfirler için ise pek elemli bir azap vardır.
  5. Muhakkak o kimseler ki, Allah´a ve Peygamberine muhalefette bulunurlar, kendilerinden evvelkilerin çarpıldıkları gibi çarpılmışlardır. Ve muhakkak ki, açık açık âyetler indirdik ve kâfirler için pek hakaretli bir azap vardır.
  6. O günde ki Allah onları cümleten diriltecektir, artık onlara neler yapmış olduklarını haber verecektir. Allah onu bir bir saymıştır, onlar ise onu unutmuşlardır. Ve Allah her şey üzerine şahittir.
  7. Görmedin mi ki, şüphe yok Allah göklerde ne varsa ve yerde ne varsa (hepsini) bilir. Üç kişi arasında bir gizlice konuşma olmaz ki, illâ O (Allah) dördüncüleridir ve beş kişi arasında olmaz ki, illâ O altıncılarıdır ve bundan daha az ve daha çok kimse arasında (öyle konuşma) olmaz ki illâ O, her nerede olsalar onlar ile beraberdir. Sonra onlara ne yapmış olduklarını Kıyamet gününde haber verir. Şüphe yok ki Allah her şeye bihakkın alîmdir.
  8. Bakmaz mısın o kimselere ki gizlice konuşmadan nehyedilmişlerdir, sonra da nehyedilmiş oldukları şeye dönüverirler ve günah ile ve adavet ile ve Peygambere isyan ile fısıldaşırlar ve sana geldikleri zaman da seni Allah´ın selâmlamadığı bir şey ile selâmladılar ve kendi içlerinde de derler ki, «Allah bizi söylediğimiz şey ile muazzep etmeli değil mi?». Onlara cehennem kâfidir, ona yaslanacaklardır. Artık ne fena bir dönüş yeri.
  9. Ey imân etmiş olanlar! Muhâverede bulunduğunuz zaman günah ile, adavet ile ve Peygambere isyan ile muhâverede bulunmayın ve hayr ile ve takvâ ile muhâverede bulunun ve kendisine haşrolunacak olduğunuz Allah´tan korkunuz.
  10. Şüphe yok ki, gizli konuşmalar (toplanmalar) şeytandandır. İmân etmiş olanlar mahzun olsunlar için, halbuki onlara bir şey ile mazarret verecek değildir, Allah´ın izni ile olan müstesna. Ve artık mü´minler Allah Teâlâ´ya tevekkülde bulunsunlar.
  11. Ey mü´minler! Size, «Meclislerinizde genişlik gösteriniz,» denildiği zaman hemen genişleyiveriniz. Allah Teâlâ da sizin için genişlik verir ve size «Kalkın» denildiği vakit de hemen kalkın. Allah, sizden imân etmiş olanları yükseltir ve kendilerine ilim verilmiş olanları ise dereceler ile yükseltir. Ve Allah, yapar olduğunuz şeylerden haberdardır.
  12. Ey imân etmiş olanlar! Peygambere mahremâne maruzatta bulunmak istediğiniz zaman maruzatınızdan evvel fakirlere bir sadaka takdim ediniz, bu sizin için hayırlıdır ve ziyâde temizliktir. Fakat (tasadduk edecek bir şey) bulamaz iseniz artık şüphe yok ki Allah gafûrdur, rahîmdir.
  13. Ya maruzatta bulunmadan önce sadakalar takdîm etmenizden korktunuz mu? Madem ki yapmadınız ve Allah üzerinize afv ile nazar buyurdu, artık namazı ikame edin ve zekâtı verin ve Allah´a ve Peygamberine itaat eyleyin ve Allah yapar olduğunuz şeylerden haberdardır.
  14. Görmedin mi o kimseleri ki, üzerlerine Allah´ın gazap etmiş olduğu bir kavmi dost edindiler o kimseler, ne sizdendirler ve ne de onlardandırlar ve bilir oldukları halde yalan yere yemîn ederler.
  15. Allah, o kimseler için bir şiddetli azap hazırlamıştır. Şüphe yok ki, onlar ne fena işler yapıyorlar.
  16. Yemînlerini bir kalkan ittihaz ettiler de (nâsı) Allah yolundan çevirdiler, artık onlar için bir rüsvay edici azap vardır.
  17. Onları ne malları ve ne de evlatları hiçbir şey ile Allah´tan kurtaramaz (müstağni kılamaz). Onlar ateş ashâbıdırlar, onlar o ateşte ebedîyyen kalıcılardır.
  18. O gün ki Allah, onları topyekün kabirlerinden kaldırıp mahşere sevkedecektir. Artık size yemîn ettikleri gibi O´na da yemîn edeceklerdir. Ve sanacaklardır ki, muhakkak kendileri birşey üzerindedirler. Haberiniz olsun ki onlar, şüphe yok onlar, yalancılardır.
  19. Onların üzerlerine şeytan galebe etmiş de onlara Allah´ın zikrini unutturmuştur. Onlar, şeytanın askerleridir. Haberiniz olsun ki şüphe yok şeytanın askerleri, onlar, hüsrâna uğramış olanlardır.
  20. (20-21) Muhakkak o kimseler ki, Allah´a ve resûlune muhalefette bulunurlar, işte onlar, zelîl olanların arasındadırlar. Allah yazdı ki, «Elbette ben galebe edeceğim Ben. Peygamberlerim de...». Şüphe yok ki Allah kavîdir, azîzdir.
  21. (20-21) Muhakkak o kimseler ki, Allah´a ve resûlune muhalefette bulunurlar, işte onlar, zelîl olanların arasındadırlar. Allah yazdı ki, «Elbette ben galebe edeceğim Ben. Peygamberlerim de...». Şüphe yok ki Allah kavîdir, azîzdir.
  22. Allah´a ve ahiret gününe imân eden hiçbir kavmi bulamazsın ki, Allah´a ve Resûlüne muhalefet eder kimseleri sevsinler. Velev ki babaları veya oğulları veya kardeşleri veya kabileleri olsunlar. Onlar o zâtlardır ki, (Allah) Onların kalblerinde imân yazmıştır. Ve onları kendisinden bir ruh ile teyid etmiştir ve onları altlarından ırmaklar akan cennetlere girdirecektir. Oralarda ebedîyyen kalıcılardır. Allah onlardan razı olmuştur, (onlar da) O´ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah´ın fırkasıdır. Agâh olunuz ki, muhakkak Allah fırkasıdır, onlardır necâta ermiş olanlar.
Yazar: Suat Yıldırım - Kura'an-ı Hakim ve Açıklamalı Meali
  1. Kocası hakkında sana başvurup tartışan ve halini Allah´a arzeden o kadının sözlerini elbette Allah işitti.Allah sizin konuşmalarınızı dinliyordu. Şüphesiz Allah semî´dir, basîrdir (her şeyi işitir ve görür)
  2. İçinizden kadınlar hakkında zıhar yapanlar bilsinler ki onlar kendilerinin anneleri değildir, onların anneleri sadece kendilerini doğurmuş olanlardır. Onlar gerçekten çirkin ve yalan bir söz söylüyorlar. Bununla beraber, Allah´ın affı ve merhameti çoktur (geçmiş durumlar hakkında tövbe edenleri affeder)
  3. Eşlerine zıhar yaparak onlardan ayrılmaya kalkıp da sonra söylediklerinden dönenlerin, eşleriyle temastan önce bir köleyi hürriyetine kavuşturmaları gerekir. İşte size emredilen budur. Allah yaptığınız her şeyden haberdardır
  4. Buna imkân bulamayan kimse, temaslarından önce, iki ay ara vermeksizin oruç tutmalıdır. Buna da gücü yetmeyen altmış fakiri doyurmalıdır. Bu hükümler Allah´ı ve Resulünü tasdik ve onlarla amel edip Cahiliye uygulamalarını reddetmeniz için konulmuştur. İşte bunlar Allah´ın hudutlarıdır. Kâfirler için gayet acı bir azap vardır
  5. Allah´a ve Resulüne karşı çıkanlar, kendilerinden önce böyle yapanlar, nasıl helâk edilmişlerse öylece helâk edilirler. Halbuki Biz onlara apaçık âyetler de indirmiştik. Kâfirler için zelil ve perişan eden bir azap vardır
  6. Gün gelecek, Allah onların hepsini diriltecek ve kendilerine, dünyada her ne işlemişlerse tek tek bildirecektir. Kendileri onları unuttukları halde Allah onları tesbit ettirmiştir. Çünkü Allah her şeye şahittir
  7. Görmez misin ki Allah göklerde ne var, yerde ne varsa bilir?Bir araya gelip gizlice fısıldaşan üç kişinin dördüncüleri mutlaka Allah´tır.Beş kişi gizli konuşsa altıncıları mutlaka Allah´tır. Bundan ister daha az, ister daha çok olsunlar, nerede bulunurlarsa bulunsunlar, mutlaka O, kendileriyle beraberdir.O, ileride kıyamet gününde, yapmış oldukları işleri onlara tek tek bildirecek, (dilerse karşılığını da verecektir). Şüphesiz ki Allah her şeyi bilir.
  8. Böyle kulis yapmaları men edilmişken, kendilerine yasaklanan bir işi tekrar yapıp günah, zulüm, Peygambere isyan hususunda kulis yapan, fısıldaşan kimseleri görmüyor musun?Senin yanına vardıklarında, sana Allah´ın öğrettiği selâmdan başka bir şekilde selâm verirler.Kendi içlerinden de: "Allah bizi bu söylediklerimizden dolayı cezalandırsa ya!" diye alay ederler. Onların hakkından ancak cehennem gelir! Muhakkak onlar oraya girecekler. Orası gidilecek ne fena yerdir
  9. Ey iman edenler! Şayet siz gizlice konuşacak olursanız sakın günah, zulüm ve Peygambere isyan hususlarında kulis yapmayın.Bunu hayır ve takvâ hususunda yapın.Dirilip huzurunda toplanacağınız Allah´a karşı gelmekten sakının
  10. Böyle meşrû olmayan kulisler, müminleri üzüntüye boğmak için şeytan tarafından telkin edilir. Ama, Allah dilemedikçe bu onlara asla zarar veremez. Onun için müminler de yalnız Allah´a güvenip dayansınlar
  11. Ey iman edenler! Siz toplantı halinde iken "Biraz yer açıverin!" denildiği zaman yer açın ki Allah da size genişlik versin."Kalkın!" denilince de kalkıverin ki Allah sizin gibi iman, hele hele bir de ilim nasib edilenlerin derecelerini yükseltsin. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır
  12. Ey iman edenler! Şayet Resulullah ile baş başa görüşmek isterseniz, bu özel görüşmeden önce bir sadaka verin.Böyle yapmak sizin için daha hayırlı, şaibeden daha uzak, günahlarınızı temizleme yönünden daha uygun bir davranış olur. Eğer buna imkân bulamazsanız Allah sizi muaf tutar, çünkü Allah gafurdur, rahîmdir (çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur)
  13. Özel görüşmeden önce sadaka vermeniz halinde fakir düşeceğinizden mi korktunuz?Size emredilen bir bu tasadduku yapmadığınıza göre, Allah da sizi bundan muaf tuttu.Artık namazı hakkıyla ifa edin, zekâtı verin, Allah´a ve Resulüne itaat edin! Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır
  14. Allah´ın gazab ettiği bir topluluğu dost edinenlere baksana! Bunlar ne sizden, ne de onlardandır. Bunlar bile bile yalan yere yemin ederler.
  15. Allah onlara şiddetli bir ceza hazırladı. Çünkü bunlar çok fena işler yapıyorlar
  16. Onlar yeminlerini siper edinip Allah´ın yolundan insanları uzaklaştırdılar. Onlara zelil ve perişan eden bir azap vardır
  17. Allah´ın cezalandırma iradesine karşı onların ne malları, ne de evlatları asla fayda veremez. Onlar cehennemliktirler, hem de orada devamlı kalacaklardır
  18. Allah´ın hepsini dirilteceği gün, onlar dünyada Müslüman olduklarına dair size yemin ettikleri gibi, Allah´a da yemin edecek ve bununla bir şey elde edeceklerini sanacaklar. İyi bilin ki onların işi gücü yalan söylemektir
  19. Şeytan onların akıllarını çelmiş de onlara, Allah´ı hatırlamayı unutturmuştur. İşte onlar şeytanın takımıdır ve şunu unutmayın ki şeytanın takımı ziyan ve hüsrana mahkûmdur
  20. Allah´ı ve Resulünü karşısına alanlar, onlara düşmanlık edenler en alçak olanların derekesindedirler
  21. Çünkü Allah: "Ben ve Resullerim elbette galip geliriz." diye hükmetmiştir. Şüphesiz ki Allah çok kuvvetlidir, mutlak galiptir.
  22. Allah´a ve âhiret gününe iman eden hiçbir milletin, Allah´ın ve Resulünün karşısına çıkan kimseleri, isterse o kimseler babaları, evlatları, kardeşleri ve sülaleleri olsun, sevip dost edindiklerini göremezsin. İşte Allah onların kalplerine imanı nakşetmiş ve Kendi tarafından bir ruhla onları desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere, hem de ebedî kalmak üzere yerleştirecektir. Allah onlardan, onlar da O´ndan razıdırlar. İşte onlar Allahın tarafında olanlardır. Ve iyi bilin ki, felaha erenler, Allah´ın tarafında yer alanlar olacaklardır.
Yazar: Süleyman Ateş - Kuran'ı Kerim Meali
  1. Allâh, kocası hakkında seninle tartışan ve Allâh´a şikâyette bulunan kadının sözünü işitti. Allâh, ikinizin birbirinizle konuşmanızı işitir. Çünkü Allâh işitendir, görendir.
  2. Sizden kadınlara zıhar edenler (sen bana, anamın sırtı gibisin diyenler), bilmelidirler ki o kadınlar, onların anaları değillerdir. Onların anaları, ancak kendilerini doğuran kadınlardır. Onlar, çirkin ve yalan olan bir söz söylüyorlar. Bununla beraber Allâh, affedicidir bağışlayıcıdır.
  3. Kadınlarına zıhar edip sonra söylediklerinden dönenler, karılarıyle temaslarından önce bir köleyi hürriyete kavuşturmalıdırlar. Size öğütlenen budur. Allâh, yaptıklarınızı haber almaktadır.
  4. Buna imkân bulamayan, temaslarından önce aralıksız olarak iki ay oruç tutmalıdır. Buna da gücü yetmeyen, altmış fakiri doyurmalıdır. Allah´a ve Elçisine inanmanız (onların sözlerini doğrulamanız) için bu hükümler konmuştur. Bunlar, Allâh´ın sınırlarıdır (bu sınırları tanımayan) kâfirler için acı bir azâb vardır.
  5. Allah´a ve Elçisine karşı gelen (onların koyduğu sınırlardan başka sınırlar koymağa kalkan)lar kendilerinden öncekilerin tepelendikleri gibi tepeleneceklerdir! Biz açık açık âyetler indirdik. kâfirler için küçük düşürücü bir azâb vardır.
  6. Allâh onların hepsini tekrar dirilteceği gün ne yaptıklarını kendilerine haber verecektir! Allâh on(ların yaptıkları işler)i hep saymış (zaptetmiş)tir. Onlar ise onu unutmuşlardır. Allâh her şeye şâhiddir.
  7. Göklerde ve yerde olanları, Allâh´ın bildiğini görmedin mi? Üç kişi gizli konuşsa mutlaka dördüncüleri O´dur. Beş kişi gizli konuşsa mutlaka altıncıları O´dur. Bundan az da, bundan çok da olsalar, nerede bulunsalar mutlaka O, onlarla beraberdir. Sonra kıyâmet günü, onlara yaptıklarını haber verir. Çünkü Allâh, her şeyi bilendir.
  8. Görmedin mi şu adamları ki gizli gizli konuşmaktan menedildikleri halde yine o menedildikleri işe dönüyorlar; günâh, düşmanlık, Elçiye isyân hususunda gizli gizli konuşuyorlar. Sana geldikleri zaman seni, Allâh´ın selâmlamadığı bir tarzda selâmlıyorlar ve kendi içlerinde de: "Bu dediğimizden ötürü Allâh bize azâb etse ya" diyorlar. Cehennem onlara yeter. Oraya gireceklerdir, ne kötü gidilecek yerdir orası!
  9. Ey inananlar, aranızda gizli konuştuğunuz zaman günâh, düşmanlık ve Elçiye karşı gelme üzerinde konuşmayın; iyilik ve takvâ üzerinde konuşun ve huzûruna toplanacağınız Allah´tan korkun.
  10. Gizli konuşma (fiskos) şeytândandır. (Şeytân insanları bu yola iletir ki) inananlar üzülsünler. Oysa o, Allâh´ın izni olmadıkça mü´minlere hiçbir zarar veremez. Mü´minler Allâh´a dayansınlar.
  11. Ey inananlar, size: "Meclislerde yer açın" dendiği zaman yer açın ki Allâh da size genişlik versin. Size: "Kalkın" dendiği zaman da, kalkın ki Allâh sizden inananları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allâh yaptıklarınızı haber almaktadır.
  12. Ey inananlar, siz Elçi ile gizli konuşacağınız zaman bu gizli konuşmanızdan önce bir sadaka verin. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şâyet (sadaka verecek bir şey) bulamazsınız, Allâh bağışlayandır, esirgeyendir.
  13. Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermenizden korktunuz mu? Çünkü yapmadınız. Allâh da sizi (bundan) affetti. Artık namazı kılın, zekâtı verin, Allah´a ve Elçisine itâ´at edin. Allâh yaptıklarınızı bilmektedir.
  14. Allâh´ın kendilerine gazab ettiği bir topluluğu dost edinenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler, ne de onlardan. Bilerek yalan yere yemin ediyorlar.
  15. Allâh onlar için çetin bir azâb hazırlamıştır. Onlar ne kötü işler yapıyorlar.
  16. Yeminlerini kalkan yapıp Allâh´ın yoluna engel oldular. Onlar için küçük düşürücü bir azâb vardır.
  17. Onların ne malları, ne de çocukları kendilerini Allah´a karşı koruyabilir. Onlar ateş halkıdır. Orada sürekli kalacaklardır.
  18. Allâh onların hepsini tekrar dirilttiği gün, dünyâda size yemin ettikleri gibi O´na da yemin edecekler ve kendilerinin bir şey üzerinde bulunduklarını, (doğru yolda olduklarını) sanacaklardır. İyi bilin ki onlar yalancılardır.
  19. Şeytân onları kuşatmış (ruhlarına hâkim olmuş) onlara Allâh´ı anmayı unutturmuştur. Onlar şeytânın hizbi (partisi)dir. Muhakkak ki şeytânın hizbi kaybedecektir.
  20. Allah´a ve Elçisine düşman olanlar, onlar en alçaklar arasındadırlar.
  21. Allâh: "Elbette ben ve elçilerim gâlib geleceğiz" diye yazmıştır. Şüphesiz Allâh güçlüdür, gâliptir.
  22. Allah´a ve âhiret gününe inanan bir milletin babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabâları da olsa Allah´a ve Elçisine düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsin. Allâh onların kalblerine iman yazmış ve onları kendinden bir ruh ile (kalb nuru veya Kur´ân ile) desteklemiştir. Onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedi kalacaklardır. Allâh onlardan râzı olmuş, onlar da O´ndan râzı olmuşlardır. İşte onlar Allâh´ın hizbi (partisi)dir. Muhakkak ki başarıya ulaşacak olanlar, Allâh´ın hizbidir.
Yazar: Şaban Piriş - Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı
  1. Allah, eşi hakkında seninle tartışan ve onu Allah’a şikayet eden kadının sözlerini işitmiştir. Allah, sizin karşılıklı konuşmanızı işitiyor. Çünkü Allah, işiten ve görendir.
  2. Sizden zıhar yapanların karıları, onların anaları değildir. Onların anaları ancak kendilerini doğuran kadınlardır. Böyle yapanlar, çirkin bir söz ve yalan söylüyorlar. Allah şüphesiz affedici ve bağışlayıcıdır.
  3. Kadınlarına zıhar yapıp, sonra da söyledikleri sözden dönenlerin, karılarına yaklaşmalarından önce bir köle azad etmeleri gerekir. İşte size böyle öğüt veriliyor. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
  4. Kim, bunu bulamazsa, karısına yaklaşmadan önce iki ay peş peşe oruç tutmalıdır. Buna gücü yetmeyenin de altmış yoksulu doyurması gerekir. Bu, Allah’a ve Peygamberine inanmanız sebebiyledir. İşte bu, Allah’ın kanunlarıdır. Bunu inkar edenler için acı bir azap vardır.
  5. Allah’a ve Peygamberine muhalefet edenler, kendilerinden öncekilerin alçaltıldıkları gibi alçaltılacaklardır. Biz, apaçık ayetler indirmiştik. Bunları uygulamayanlara horlayıcı bir azap vardır
  6. Allah, onların hepsini o gün diriltecek ve onlara yaptıklarını haber verecektir. Onlar unutsa da, Allah, bir bir kaydetmiştir. Allah, her şeye şahittir.
  7. Allah’ın göklerde ve yerde olan her şeyi bildiğini görmez misin? Üç kişi gizlice fısıldaşmaz ki dördüncüleri O olmasın. Beş kişi olmasın, altıncıları mutlaka O’dur. Bundan daha az veya daha çok, nerede olurlarsa olsunlar mutlaka O, onlarla beraberdir. Daha sonra, Kıyamet Günü onlara yaptıklarını haber verecektir. Çünkü Allah, her şeyi bilir.
  8. Gizli toplantıları yasaklanıp da sonra yine de yasaklandıkları şeye dönenleri görmez misin? Günah, düşmanlık ve peygambere isyan hususunda gizlice fısıldaşıyorlar. Senin yanına geldiklerinde seni Allah’ın selamlamadığı bir şekilde selamlıyorlar. Kendi kendilerine de: -Bu söylediklerimiz sebebiyle Allah’ın bizi cezalandırması gerekmez miydi? diyorlar. Onlara Cehennem yeter. Oraya atılacaklar. Ne kötü bir yer!
  9. -Ey iman edenler, aranızda gizli konuşurken günah, düşmanlık ve peygambere karşı gelmek hususunda fısıldaşmayın, iyilik ve takva konusunda konuşun. Huzurunda toplanacağınız Allah’tan korkun!
  10. Gizli fısıldaşmalar şeytandandır. İman edenleri üzmek ister. Fakat onlara, Allah’ın izni olmadıkça hiçbir zarar veremez. Müminler güvensinler Allah’a!
  11. -Ey iman edenler! Size, meclislerde yer açın denildiği zaman yer açın ki Allah da sizin yerinizi genişletsin! “Kalkın” denildiği zaman kalkın ki, Allah da sizden iman edenlerin ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltsin. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
  12. -Ey iman edenler! Peygamber’e gizli bir şey söyleyeceğiniz zaman, gizli olarak söylemeden önce bir sadaka verin. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Eğer bulamazsanız, şüphesiz Allah bağışlar ve merhamet eder.
  13. Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermekten çekiniyor musunuz? Bunu yapamazsanız; Allah, tevbenizi kabul eder, öyleyse namazı kılın, zekatı verin, Allah’a ve Elçisine itaat edin, Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
  14. Allah’ın gazap ettiği bir toplumu dost edinenleri gördün mü? Onlar, sizden değil, onlardan da değil. Bile bile yalan yere yemin ediyorlar.
  15. Allah, onlar için şiddetli bir azap hazırlamıştır. Yapmakta oldukları şey ne kötüdür.
  16. Yeminlerini kalkan edindiler, Allah yolundan yüz çevirdiler. Onlara aşağılatıcı bir azap vardır.
  17. Onların malları da evlatları da Allah katında onlara hiçbir yarar sağlamayacaktır. Onlar, ateş ehlidir. Onlar, orada ebedidir.
  18. Allah, onların hepsini dirilttiği gün, sana yemin ettikleri gibi, ona da yemin edecekler ve gerçekten bir şey üzerinde olduklarını sanırlar. İyi bilin ki şüphesiz onlar yalancıdırlar.
  19. Şeytan onları hükmü altına almış ve onlara Allah’ın uyarılarını/zikrini unutturmuştur. Onlar, şeytanın askerleridir. Şunu bilin ki şeytanın askerleri hüsrana uğrayacaktır.
  20. Allah’a ve Peygamberine muhalefet edenler, işte onlar, en alçaklar içindedirler.
  21. Allah, “Ben ve elçilerim mutlaka galip geleceğiz", diye hükmetmiştir. Şüphesiz Allah, güçlüdür, daima galiptir.
  22. Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir toplumun; babaları, oğulları, kardeşleri veya yakınları dahi olsa, Allah’a ve Elçisi´ne muhalefet eden kimseler için bir sevgi beslediklerini göremezsin. İşte onlar, Allah’ın kalplerine inancı kaydettiği ve kendinden bir vahiy ile güçlendirdiği kimselerdir. Allah, onları alt tarafından ırmaklar akan ve içinde ebedi kalacakları cennetlere girdirecektir. İşte onlar Allah’ın askerleridir. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da ondan razı olmuştur. İyi bilin ki, kurtuluşa erecek olanlar Allah’ın askerleri/taraftarlarıdır.
Yazar: Ebu'l Al'a Mevdudi - Tefhim-ul Kuran
  1. Gerçekten Allah, eşi konusunda seninle tartışan ve Allah´a şikâyette bulunan (kadın)ın sözünü işitti. Allah, aranızda geçen konuşmaları işitiyordu. Şüphesiz Allah, işitendir, görendir.
  2. Sizden kadınlarına «zıhar»da bulunanlar (eşlerini annelerinin sırtına benzetenler bilsinler ki kadınları) onların anneleri değildir. Anneleri, yalnızca kendilerini doğuranlardır. Şüphesiz onlar, çirkin ve yalan söylemektedirler. Gerçekten Allah, çok affeden, çok bağışlayandır.
  3. Kadınlarına «zıhar»da bulunanlar, sonra da söylediklerinden geri dönenlerin, birbirleriyle temas etmeden önce bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaları gerekir. İşte size bununla öğüt verilmektedir. Allah, yapmakta olduklarınızı haber alandır.
  4. Ancak buna (imkân) bulamayanlar (için de) birbirleriyle temas etmeden önce, kesintisiz iki ay oruç (yüklenmiştir); buna da güç yetiremeyenler altmış yoksulu doyursun. Bu (kolaylık), Allah´a, O´nun Resulüne iman etmeniz dolayısıyladır. Bunlar, Allah´ın sınırlarıdır. Kâfirler içinse acı bir azab vardır.
  5. Gerçekten Allah´a ve Resulüne karşı (onların koydukları sınırları tanımayıp kendileri sınır koymağa kalkışmakla) başkaldıranlar, kendilerinden öncekilerin alçaltılması gibi alçaltılmışlardır. Oysa biz apaçık ayetler indirdik. Kafirler için küçültücü bir azab vardır.
  6. Allah, onların hepsini dirilteceği gün, onlara neler yapmakta olduklarını haber verecektir. Allah, onları (yaptıklarıyla bir bir) saymıştır, onlar ise onu unutmuşlardır. Allah, her şeye şahid olandır.
  7. Allah´ın göklerde ve yerde olanların tümünü gerçekten bilmekte olduğunu görmüyor musun? (Kendi aralarında gizli toplantılar düzenleyip) Fısıldaşmakta olan üç kişiden dördüncüleri mutlaka O´dur; beşin altıncısı da mutlaka O´dur. Bundan az veya çok olsun, her nerede olsalar mutlaka O, kendileriyle beraberdir. Sonra yapmakta olduklarını kıyamet günü kendilerine haber verecektir. Hiç şüphe yok Allah, her şeyi bilendir.
  8. ´Gizli toplantıların (kulis) fısıldaşmaları´ndan men edilip sonra men edildikleri şeye dönenleri; günah, düşmanlık ve peygambere karşı isyanı (aralarında) fısıldaşmakta olanları görmüyor musun? Onlar sana geldikleri zaman, seni Allah´ın selâmlamadığı biçimde selâmlıyorlar. Ve kendi kendilerine: «Söylemekte olduklarımız dolayısıyla Allah bize azab etse ya!» derler. Onlara cehennem yeter, oraya gireceklerdir. Artık o, ne kötü bir gidiş yeridir.
  9. Ey iman edenler, kendi aranızda gizli konuşmalarda bulunacağınız zaman, bundan böyle günah, düşmanlık ve peygambere karşı isyanı fısıldaşıp konuşmayın; birr (iyiliği) ve takvayı konuşun ve kendi huzurunda toplanacağınız Allah´tan sakınıp korkun.
  10. Şüphesiz ´gizli toplantıların (kulis) fısıldaşmaları,´ iman etmekte olanları üzüntüye düşürmek için ancak şeytan (ürünü olan işler)dendir. Oysa Allah´ın izni olmaksızın o, onlara hiçbir şeyle zarar verecek değildir. Şu halde mü´minler, yalnızca Allah´a tevekkül etsinler.
  11. Ey iman edenler, size meclislerde «Yer açın» dendiği zaman, siz de yer açın; Allah da size genişlik versin. Size: «Kalkın» denildiği zaman da kalkın. Allah, sizden iman etmekte olanları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah, yapmakta olduklarınızı haber alandır.
  12. Ey iman edenler, peygambere gizli bir şey arzedeceğiniz zaman, gizli konuşmanızdan önce bir sadaka verin. Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şayet (buna imkân) bulamazsanız, artık şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
  13. Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermenizden ürküntü mü duydunuz? Çünkü yapmadınız, Allah sizin tevbelerinizi kabul etti. Şu halde namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah´a ve O´nun Resulüne itaat edin! Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdar olandır.
  14. Allah´ın kendilerine karşı gazablandığı bir kavmi veli (dost ve müttefik) edinmekte olanları görmedin mi? Onlar, ne sizdendirler, ne de onlardan. Kendileri de (açıkça gerçeği) bildikleri halde, yalan üzere yemin etmektedirler.
  15. Allah, onlara şiddetli bir azab hazırlamıştır. Doğrusu onların yapmakta oldukları ne kötüdür.
  16. Onlar, yeminlerini bir siper edindiler, böylece Allah´ın yolundan alıkoydular. Artık onlar için alçaltıcı bir azab vardır.
  17. Ne malları, ne çocukları onlara Allah´a karşı hiçbir şeyle bir yarar sağlayamaz. Onlar, ateşin halkıdır, içinde ebedi olarak kalıcıdırlar.
  18. Onların tümünü Allah´ın dirilteceği gün, sizlere yemin ettikleri gibi O´na da yemin edeceklerdir ve kendilerinden bir şey üzerine olduklarını sanacaklardır. Dikkat edin; gerçekten onlar, yalan söyleyenlerin ta kendileridir.
  19. Şeytan onları sarıp kuşatmıştır; böylelikle de onlara Allah´ın zikrini unutturmuştur. İşte onlar, şeytanın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz şeytanın fırkası, hüsrana uğrayanların ta kendileridir.
  20. Hiç şüphesiz Allah´a ve Resulüne karşı (onların koydukları sınırları tanımayıp kendiler sınır koymağa kalkışmakla) başkaldıranlar; işte onlar, en çok zillete düşenler arasında olanlardır.
  21. Allah, yazmıştır: «Andolsun, ben galip geleceğim ve peygamberlerim de.» Gerçekten Allah, en büyük kuvvet sahibidir, güçlü ve üstün olandır.
  22. Allah´a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim (topluluk) bulamazsın ki, onlar Allah´a ve Rasulü´ne karşı başkaldıran kimselere bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, isterse babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orada ebedi olarak kalacaklardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O´ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah´ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allah´ın fırkası olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir.
Yazar: Yaşar Nuri Öztürk - Kur'an-ı Kerim Meali
  1. Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah´a şikâyette bulunan kadının sözünü işitmiştir. Allah, ikinizin karşılıklı konuşmasını işitir. Çünkü Allah en iyi işiten, en iyi görendir.
  2. İçinizden, kadınlarına zıhar edenlerin, o kadınlar anneleri değildir. Onların anneleri ancak kendilerini doğuran kadınlardır. Böyleleri, kabul edilemez bir söz ve boş bir lakırdı sarf ediyorlar. Bununla birlikte Allah, gerçekten çok affedici, çok bağışlayıcıdır.
  3. Kadınlarına zıhar edip sonra sarf etmiş oldukları söze geri dönenler, ilişkiye girmelerinden önce, özgürlüğünü yitirmiş bir benliği özgürlüğüne kavuşturacaklardır. İşte size yöneltilen öğüt budur. Allah, yapıp etmekte olduklarınızdan gereğince haberdardır.
  4. Özgürlüğe kavuşturma imkânını bulamayan, ilişkiye girmelerinden önce, aralıksız iki ay oruç tutacaktır. Buna da gücü yetmeyen, altmış yoksulu doyuracaktır. Bütün bunlar Allah´a ve resulüne inanasınız diyedir. Ve işte bunlar, Allah´ın sınırlarıdır. Küfre sapanlara korkunç bir azap vardır.
  5. Allah´a ve resulüne karşı gelenler, kendilerinden öncekilerin çarpılıp tepelendikleri gibi çarpılıp tepeleneceklerdir. Biz, gerçekleri apaçık gösteren ayetler indirmişizdir. Küfre sapanlar için, rezil edici bir azap vardır.
  6. Gün olur, Allah onların hepsini diriltir ve yapıp ettiklerini onlara haber verir. Allah onu iyice sayıp zaptetmiştir, onlarsa unutmuşlardır. Allah, her şey üzerinde tam bir tanıktır.
  7. Görmez misin ki Allah, göklerde olanları da yeryüzünde olanları da bilir. Üç kişi, aralarında fısıldaşmaya görsün, dördüncüleri O´dur; beş kişi fısıldaşmaya görsün altıncıları O´dur. Bundan az da olsalar çok da olsalar, O mutlaka onlarla beraberdir; nerede bulunurlarsa bulunsunlar. Sonra onlara, yapıp ettiklerini kıyamet günü haber verecektir. Allah her şeyi bilmektedir.
  8. Görmedin mi şu fısıldaşmaktan yasaklananları ki, biraz sonra, yasaklanmış oldukları şeye dönüyorlar ve günah, düşmanlık, peygambere isyan konusunda fısıldaşıyorlar. Sana geldiklerinde, seni Allah´ın selamlamadığı biçimde selamlıyorlar. Kendi içlerinde ise şöyle diyorlar: "Söylediğimiz şey yüzünden Allah bize azap etse ya!" Cehennem yeter onlara. Girecekler oraya. Ne kötü dönüş yeridir o!
  9. Ey iman edenler! Aranızda fısıldaştığınız zaman, günah, düşmanlık ve resule isyan hususlarında fısıldaşmayın; hayırda erginlik/dürüstlük ve takva konusunda fısıldaşın. Huzurunda haşredileceğiniz Allah´tan sakının!
  10. Fısıltı, inananları kederlendirmek için ancak şeytandan gelir. Bununla birlikte o, Allah´ın izni olmadıkça inananlara hiçbir zarar veremez. Müminler sadece Allah´a güvenip dayansınlar!
  11. Ey iman edenler! Size, "Meclislerde yer açın!" dendiğinde, yer açın ki, Allah da sizin için genişlik sağlasın. "Kalkın!" dendiğinde de kalkın ki, Allah, içinizden inananlarla kendilerine ilim verilmiş olanların derecelerini yükseltsin. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
  12. Ey iman edenler! Resulle gizlice konuşacağınız zaman, bu gizli konuşmanızdan önce bir sadaka verin! Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Eğer bu imkânı bulamazsanız bilin ki, Allah Gafûr´dur, Rahîm´dir.
  13. Gizli konuşmanızdan önce, sadakalar vermekten ürperdiniz mi? Çünkü yapmadınız. Allah size tövbe nasip etti. Artık namazı/duayı yerine getirin, zekâtı verin, Allah´a ve resulüne itaat edin. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
  14. Allah´ın kendilerine öfkelendiği bir kavmi dost edinenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler ne de onlardan. Bilip durdukları halde yalana yemin ediyorlar.
  15. Allah, onlar için şiddetli bir azap hazırlamıştır. Ne kötüdür onların yapmakta oldukları!
  16. Yeminlerini kalkan edinip Allah´ın yolundan alıkoydular. Küçük düşürücü bir azap var onlar için.
  17. Onların malları da çocukları da kendilerine, Allah´a karşı hiçbir şey sağlamaz. Ateş halkıdır onlar.Uzun süre kalcaklardır orada.
  18. Allah onları tekrar dirilttiği gün, size yemin ettikleri gibi O´na da yemin edecekler ve bir şey yaptıklarını sanacaklar. Dikkat edin, onlar yalancıların ta kendileridir.
  19. Şeytan onları kuşattı da Allah´ın zikrini/Kur´an´ını onlara unutturdu. İşte bunlar şeytanın hizbidir. Dikkat edin! Şeytanın hizbi hüsrana uğrayanların ta kendileridir.
  20. Allah´a ve resulüne kafa tutanlar en aşağılık kişiler arasındadırlar.
  21. Allah, "Ben ve resullerim mutlaka galip geleceğiz!" diye yazmıştır. Allah çok güçlüdür, Azîz´dir.
  22. Allah´a ve âhiret gününe inanan bir topluluğun, Allah´a ve resulüne karşı çıkanlarla sevgiye dayalı bir dostluk kurduğunu göremezsin. Bunlar onların ister babaları olsun, ister çocukları olsun, ister kardeşleri olsun, ister akrabaları olsun. Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendisinden bir ruhla desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; sürekli kalacaklardır orada. Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da Allah´tan hoşnut olmuşlardır. Allah´ın hizbi işte bunlardır. Dikkat edin, Allah´ın hizbi, başarıya ulaşanların ta kendileridir!