(1-7) Birbiri ardindan gonderilenlere ve gorevlerine kostukca kosanlara, Allah´in buyruklarini yaydikca yayanlara ve hak ile batilin arasini ayirdikca ayiranlara, kotulugu onlemek veya uyarmak, icin vahiy getiren meleklere and olsun ki, size soze verilen kiyamet suphesiz kopacaktir.
(1-7) Birbiri ardindan gonderilenlere ve gorevlerine kostukca kosanlara, Allah´in buyruklarini yaydikca yayanlara ve hak ile batilin arasini ayirdikca ayiranlara, kotulugu onlemek veya uyarmak, icin vahiy getiren meleklere and olsun ki, size soze verilen kiyamet suphesiz kopacaktir.
(1-7) Birbiri ardindan gonderilenlere ve gorevlerine kostukca kosanlara, Allah´in buyruklarini yaydikca yayanlara ve hak ile batilin arasini ayirdikca ayiranlara, kotulugu onlemek veya uyarmak, icin vahiy getiren meleklere and olsun ki, size soze verilen kiyamet suphesiz kopacaktir.
(1-7) Birbiri ardindan gonderilenlere ve gorevlerine kostukca kosanlara, Allah´in buyruklarini yaydikca yayanlara ve hak ile batilin arasini ayirdikca ayiranlara, kotulugu onlemek veya uyarmak, icin vahiy getiren meleklere and olsun ki, size soze verilen kiyamet suphesiz kopacaktir.
(1-7) Birbiri ardindan gonderilenlere ve gorevlerine kostukca kosanlara, Allah´in buyruklarini yaydikca yayanlara ve hak ile batilin arasini ayirdikca ayiranlara, kotulugu onlemek veya uyarmak, icin vahiy getiren meleklere and olsun ki, size soze verilen kiyamet suphesiz kopacaktir.
(1-7) Birbiri ardindan gonderilenlere ve gorevlerine kostukca kosanlara, Allah´in buyruklarini yaydikca yayanlara ve hak ile batilin arasini ayirdikca ayiranlara, kotulugu onlemek veya uyarmak, icin vahiy getiren meleklere and olsun ki, size soze verilen kiyamet suphesiz kopacaktir.
(1-7) Birbiri ardindan gonderilenlere ve gorevlerine kostukca kosanlara, Allah´in buyruklarini yaydikca yayanlara ve hak ile batilin arasini ayirdikca ayiranlara, kotulugu onlemek veya uyarmak, icin vahiy getiren meleklere and olsun ki, size soze verilen kiyamet suphesiz kopacaktir.
Yildizlarin isigi giderildigi zaman,
Gok yarildigi zaman,
Daglar pamuk gibi atildigi zaman,
Peygamberlere ummetleri hakkinda sahidlik vakitleri bildirildigi zaman
Bu, hangi gune birakilmisti?
Hukum gunune birakilmisti.
Hukum gununun ne oldugunu sen nerden bilirsin?
O gun yalanlamis olanlarin vay haline!
(16-17) Oncekileri yok etmedik mi? Ardindan, sonrakileri de onlara katariz.
(16-17) Oncekileri yok etmedik mi? Ardindan, sonrakileri de onlara katariz.
Suclulara boyle yapariz.
O gun! Yalanlamis olanlarin vay haline!.
(20-22) Sizi bayagi bir sudan yaratip onu belli bir sureye kadar saglam bir yere yerlestirmedik mi?
(20-22) Sizi bayagi bir sudan yaratip onu belli bir sureye kadar saglam bir yere yerlestirmedik mi?
(20-22) Sizi bayagi bir sudan yaratip onu belli bir sureye kadar saglam bir yere yerlestirmedik mi?
Buna gucumuz yeter; Biz ne guzel guc yetireniz!
O gun yalanlamis olanlarin vay haline!
(25-26) Biz yeryuzunu, dirilerin ve olulerin toplanti yeri yapmadik mi?
(25-26) Biz yeryuzunu, dirilerin ve olulerin toplanti yeri yapmadik mi?
Orada yuksek yuksek sabit daglar var edip size tatli sular icirmedik mi?
Yalanlamis olanlarin vay o gun haline!
Inkarcilara o gun soyle denir: «Yalanlayip durdugunuz seye gidin.»
(30-31) «olge yapmayan ve atesten de korumayan cehennem dumaninin uc kollu golgesine gidin.»
(30-31) «olge yapmayan ve atesten de korumayan cehennem dumaninin uc kollu golgesine gidin.»
(32-33) O golgenin sactigi herbir kivilcim sanki birer sari devedir, konak gibi de buyuktur.
(32-33) O golgenin sactigi herbir kivilcim sanki birer sari devedir, konak gibi de buyuktur.
Yalanlamis olanlarin o gun vay haline!
Bu, onlarin konusamiyacaklari gundur.
Onlara izin de verilmez ki ozur beyan etsinler.
Yalanlamis olanlarin o gun vay haline!
«Bu, sizleri ve oncekileri topladigimiz hukum gunudur.»
«Eger bir duzeniniz varsa Bana kurun.»
Yalanlamis olanlarin o gun vay haline!.*
Allah´a karsi gelmekten sakinmis olanlar, elbette golgeliklerde ve pinar baslarindadirlar.
Canlarinin istedigi meyveler arasindadirlar.
Onlara denir ki: «Islediklerinize karsilik afiyetle yiyiniz, iciniz.
Biz, iyi davarananlara iste boyle karsilik veririz.
O gun yalanlamis olanlarin vay haline
Yiyiniz biraz zevkleniniz bakalim, dogrusu sizler suclularsiniz.
(4-5-6-7) Kötülüğü temizlemek, yanlış yoldakileri uyarmak üzere vahiy (veya öğüt) getirip (Peygamberin kalbine) sunanlara and olsun ki, size va´dolunan elbette meydana gelecektir.
(4-5-6-7) Kötülüğü temizlemek, yanlış yoldakileri uyarmak üzere vahiy (veya öğüt) getirip (Peygamberin kalbine) sunanlara and olsun ki, size va´dolunan elbette meydana gelecektir.
(4-5-6-7) Kötülüğü temizlemek, yanlış yoldakileri uyarmak üzere vahiy (veya öğüt) getirip (Peygamberin kalbine) sunanlara and olsun ki, size va´dolunan elbette meydana gelecektir.
(4-5-6-7) Kötülüğü temizlemek, yanlış yoldakileri uyarmak üzere vahiy (veya öğüt) getirip (Peygamberin kalbine) sunanlara and olsun ki, size va´dolunan elbette meydana gelecektir.
(13-14) (Doğru ile eğrinin, hakk ile bâtılın) birbirinden ayrılıp hükme bağlanacağı gün için (geciktirildiler). O ayrım günü nedir bilir misin ?
(13-14) (Doğru ile eğrinin, hakk ile bâtılın) birbirinden ayrılıp hükme bağlanacağı gün için (geciktirildiler). O ayrım günü nedir bilir misin ?
O gün (Hakk´ı) yalanlayanların o gün vay hâline !
Önce gelip geçenleri yok etmedik mi ?
Sonra arkalarından gelenleri onların peşine takıp katacağız.
İşte suçlu günahkârlara böyle yaparız.
(Hakk´ı) yalanlıyanların o gün vay hâline!.
Sizi bayağı bir sudan yaratmadık mı ?
(21-22) Sonra onu belirlenmiş bir vakte kadar sağlam bir karargâhta bulundurmadık mı ?
(21-22) Sonra onu belirlenmiş bir vakte kadar sağlam bir karargâhta bulundurmadık mı ?
Biz, onu kudretimizle belli ölçüde tuttuk. Kudret yettirenler olarak biz ne güzel kudretlileriz!.
(Hakk´ı) yalanlıyanların o gün vay hâline !.
(25-26) Yeryüzünü dirilere de, ölülere de bir toplanma yeri (hazırlık devresi) yapmadık mı? .
(25-26) Yeryüzünü dirilere de, ölülere de bir toplanma yeri (hazırlık devresi) yapmadık mı? .
Orada sabit yüce dağlar meydana getirdik ve size tatlı içimi kolay bir su içirmedik mi ?
(Hakk´ı) yalanlıyanların o gün vay hâline!.
Yalanlayıp durduğunuz şey´e (azaba) doğru yollanın.
(Cehennem´in kara dumanının oluşturduğu) üç kollu gölgeye gidin.
O, ne gölgelendiricidlr, ne de yükselen alevden korur..
Şüphesiz ki, o, saray gibi (büyüklük ve yükseklikte) kıvılcım atar.
Sanki o kıvılcımın herbiri sarı renkte birer devedir.
(Hakk´ı) yalanlıyanların o gün vay hâline!.
Bu, onların nutkunun tutulacağı gündür.
Kendilerine izin verilmez ki özür beyân etsinler.
(Hakk´ı) yalanlıyanların o gün vay hâline!.
Bu, sizleri ve öncekileri toplayıp biraraya getirdiğimiz (Hakkı bâtıldan, doğruyu eğriden, gerçeği yalandan) ayırd eden hüküm günüdür.
O halde eğer bir hile ve düzeniniz varsa, o hileyi hemen bana karşı uygulayın !.
(Hakk´ı) yalanlıyanların o gün vay hâline !
Şüphesiz ki muttakîler (Allah´tan saygı ile korkup hile, yalan ve düzenbazlıktan sakınanlar) gölgelikte pınarlar başında, canlarının çektiği meyveler arasındadırlar.
Yapageldiğiniz (güzel, yararlı) amellere karşılık afiyetle, gönül huzuruyla yeyiniz, içiniz.
(1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir.
(1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir.
(1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir.
(1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir.
(1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir.
(1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir.
(1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir.
Yıldızların ışığı söndürüldüğü zaman,
Gök yarıldığı zaman,
Dağlar ufalanıp savrulduğu zaman,
Peygamberler için (ümmetlerine şahitlik etmek üzere) vakit belirlendiği zaman (kıyamet gerçekleşir).
(Bu) hangi güne ertelenmiştir?
Hüküm ve ayırım gününe.
Hüküm ve ayırım gününü sen ne bileceksin.
O gün vay yalanlayanların hâline!
Biz öncekileri helâk etmedik mi?
Sonra arkadan gelenleri de onların peşine takacağız.
Biz suçlulara işte böyle yaparız.
O gün vay yalanlayanların hâline!
Biz sizi bayağı bir sudan (meniden) yaratmadık mı?
(21-22) Sonra onu belli bir süreye kadar sağlam bir yerde (ana rahminde) tuttuk.
(21-22) Sonra onu belli bir süreye kadar sağlam bir yerde (ana rahminde) tuttuk.
Sonra da ona ölçülü bir biçim verdik. Biz ne güzel biçim verenleriz!
O gün vay yalanlayanların hâline!
(25-26) Biz yeryüzünü dirileri de ölüleri de toplayan (bir yurt) yapmadık mı?
(25-26) Biz yeryüzünü dirileri de ölüleri de toplayan (bir yurt) yapmadık mı?
Orada sabit yüce dağlar yaratmadık mı, size tatlı bir su içirmedik mi?
O gün vay yalanlayanların hâline!
Onlara şöyle denecek: “Yalanlamakta olduğunuz şeye (cehennem azabına) gidin.”
(30-31) “Üç kola ayrılmış gölgeye gidin ki, o ne gölgelendirir ne de alevden korur.”
(30-31) “Üç kola ayrılmış gölgeye gidin ki, o ne gölgelendirir ne de alevden korur.”
Şüphesiz cehennem, her biri saray büyüklüğünde kıvılcımlar saçar.
Bunlar sanki birer kızıl devedir.
O gün vay yalanlayanların hâline!
Bu, konuşamayacakları gündür.
Onlara izin de verilmez ki, özür dilesinler.
O gün vay yalanlayanların hâline!
Bu, hüküm ve ayırma günüdür. Sizi ve öncekileri bir araya toplamışızdır.
Eğer bir tuzağınız varsa, haydi bana tuzak kurun!
O gün vay yalanlayanların hâline!
Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, gölgeler içinde ve pınar başlarındadırlar.
Canlarının çektiği meyveler içerisindedirler.
“Yapmakta olduğunuz şeylere karşılık afiyetle yiyin için.”
Şüphesiz biz iyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız.
O gün vay yalanlayanların hâline!
Ey inkâr edenler! (Dünyada) yiyin ve birazcık yararlanın! Şüphesiz sizler suçlularsınız.
O gün vay yalanlayanların hâline!
Onlara, “Rükû edin (namaz kılın)” dendiği zaman rükû etmezler.
O gün vay yalanlayanların hâline!
Onlar artık ondan (Kur’an’dan) sonra hangi söze inanacaklar?
Yemin olsun, (iyiliklerle) birbiri peşinden gönderilenlere;
Şiddetle eserek (zararlıları) savurup atanlara;
(Hakikat ve hayırları) yaydıkça yayanlara;
(Hak ile batılı) birbirinden iyice ayıranlara;
(5-6) (Allah´a yönelenleri) arıtmak, (kötüleri) sakındırmak için öğüt telkin edenlere;
(5-6) (Allah´a yönelenleri) arıtmak, (kötüleri) sakındırmak için öğüt telkin edenlere;
Bilin ki size vadolunan şey gerçekleşecek!
(8-11) Yıldızların ışığı söndürüldüğü, gökkubbe yarıldığı, dağlar ufalanıp savrulduğu ve peygamberlerin (ümmetleri hakkında şahitlik) vakti tayin edildiği zaman (artık kıyamet kopmuştur).
(8-11) Yıldızların ışığı söndürüldüğü, gökkubbe yarıldığı, dağlar ufalanıp savrulduğu ve peygamberlerin (ümmetleri hakkında şahitlik) vakti tayin edildiği zaman (artık kıyamet kopmuştur).
(8-11) Yıldızların ışığı söndürüldüğü, gökkubbe yarıldığı, dağlar ufalanıp savrulduğu ve peygamberlerin (ümmetleri hakkında şahitlik) vakti tayin edildiği zaman (artık kıyamet kopmuştur).
(8-11) Yıldızların ışığı söndürüldüğü, gökkubbe yarıldığı, dağlar ufalanıp savrulduğu ve peygamberlerin (ümmetleri hakkında şahitlik) vakti tayin edildiği zaman (artık kıyamet kopmuştur).
(Bu alâmetler) hangi vakte ertelenmiştir?
Ayırım gününe.
(Resûlüm!) Ayırım gününün ne olduğunu sen nereden bileceksin!
O gün (Peygamber´i ve ahireti) yalan sayanların vay haline!
Biz, (bunlar gibi inkârcı olan) öncekileri helâk etmedik mi?
Sonra arkadakileri de onların ardına takacağız.
İşte biz suçlulara böyle yaparız!
O gün, (hakikatleri) yalan sayanların vay haline!
(Ey insanlar!) Biz sizi dayanıksız bir sudan yaratmadık mı?
(21-22) İşte o suyu, belli bir süreye kadar sağlam bir yere yerleştirdik.
(21-22) İşte o suyu, belli bir süreye kadar sağlam bir yere yerleştirdik.
Biz buna güç yetirmişizdir. Ve bizim gücümüz ne büyüktür!
O gün (hakikatleri) yalan sayanların vay haline!
(25-26) Biz, yeryüzünü dirilere ve ölülere toplanma yeri yapmadık mı?
(25-26) Biz, yeryüzünü dirilere ve ölülere toplanma yeri yapmadık mı?
Yeryüzünde haşmetli dağlar yarattık, sizlere tatlı sular içirdik.
O gün, (hakikatleri) yalan sayanların vay haline!
(İnkârcılara o gün şöyle denilir:) yalan sayageldiğiniz azaba doğru gidin!
(30-31) Üç kola ayrılmış, (ama) ne gölgelendiren ne de alevden koruyan bir gölgeye gidin.
(30-31) Üç kola ayrılmış, (ama) ne gölgelendiren ne de alevden koruyan bir gölgeye gidin.
O, saray gibi kocaman kıvılcım saçar.
Her bir kıvılcım, sanki birer sarı deve gibidir.
O gün, (hakikatleri) yalan sayanların vay haline!
Bu, (kâfirlerin) konuşamayacağı bir gündür.
Onlara izin de verilmez ki (sözde) mazeretlerini beyan etsinler.
O gün, (hakikatleri) yalan sayanların vay haline!
(O zaman şöyle denir:) Bu, ayırım günüdür. Sizi ve sizden öncekileri bir araya getirdik.
(Azaptan kurtulmanız için) bir hileniz varsa, gösterin bana hilenizi!
O gün, (hakikatleri) yalan sayanların vay haline!
(41-42) Şüphesiz (o gün) takvâ sahipleri, gölgeliklerde ve pınar başlarında, canlarının çektiğinden çeşit çeşit meyveler arasında olacaklardır.
(41-42) Şüphesiz (o gün) takvâ sahipleri, gölgeliklerde ve pınar başlarında, canlarının çektiğinden çeşit çeşit meyveler arasında olacaklardır.
(Kendilerine:) «İşlediklerinizin karşılığı olarak şimdi âfiyetle yeyin için» (denir).
İşte, biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız.
O gün, (hakikatleri) yalan sayanların vay haline!
(Ey inkârcılar!) Yeyiniz, (dünyadan) faydalanınız biraz! Gerçek şu ki, sizler suçlusunuz!
Geceyi bir örtü, gündüzü geçiminiz için çalışma zamanı kıldık
Üstünüzde yedi sağlam gök bina ettik
Orada pırıl pırıl yanan bir lamba koyduk
Size hububat, tohumlar, bitkiler ve ağaçları birbirine sarmaş dolaş bahçeler çıkaralım diye, sıkışıp yoğunlaşmış bulutlardan bol bol yağmur indirdik
(İmdi bunları anladıysanız, hakkında ihtilaf ettiğiniz o mahşer dirilişini de anlarsınız. İşte bunları kim yapmışsa, ölüleri de O diriltecektir.) Evet, o "karar günü," vakti kesin olarak belirlenmiş bir gündür
O gün sûra üfürülür, siz de bölük bölük gelirsiniz
Gökler kapı kapı açılır (her tarafı kapı haline gelen gökten melâike orduları birden indirme yapar)
Dağlar yürütülür, serab olur gider, her taraf dümdüz olur.
Cehennem pusuda... her an eline düşecek avlarını gözlemektedir
Sonra da o meni nutfesini belirli bir süreye kadar sağlam bir yere yerleştirdik.
Devirler boyunca orada kalacaklardır
Orada ne bir serinlik, ne bir içecek tadarlar
İçecek olarak sadece kaynar su ile irin bulurlar
Bu, yaptıklarının tam karşılığıdır
Çünkü onlar bu hesap gününe inanmıyor (onu hesaba almıyorlardı)
İşleri güçleri ayetlerimizi yalan saymaktı
Biz de (her şeyi kaydettiğimiz gibi), onların yaptıklarını da tek tek tesbit ettik
Onun için onlara şöyle diyeceğiz: Yaptığınız kötülüklerin meyvelerini tadın!Artık Bizden sizin azabınızı artırmaktan başka bir şey beklemeyin
Ama Allah´ı sayıp günahlıklardan sakınanlar, başarı ve mutluluğa ererler
Onlara bahçeler, üzüm bağları, turunç göğüslü genç yaşıt dilberler, dolu dolu kadehler var.
Orada boş sözler, yalanlar işitmezler
İşte bu da Rabbinden mükâfat, yeter mi yeter
Göklerin, yerin ve bunların arasındaki varlıkların Rabbinden, O Rahman´dan bir mükâfattır.O´nun huzurunda ağzını açacak, söz söyleyecek hiç kimse yoktur.
O gün Rûh ve melekler saf saf sıralanır. Rahman´ın izin verdiklerinin dışında, asla konuşmazlar. Konuşan da yerli yerinde söz söyler
İşte bu, gerçekliği kesin olan gündür. Artık dileyen, Rabbine varan yolu tutar, O´na sığınır
Biz, gelmesi yaklaşmış bir azabı bildirerek sizi uyarıyoruz. O gün gelecek,ve her şahıs önünde, yalnız yapıp ettiklerini bulup bakacak ve kâfir: "Ah ne olurdu, keşke toprak olaydım!" diyecek.
Allah´a karşı gelmekten sakınanlar ise o gün gölgeliklerde, pınar başlarındadırlar
Arzu ettikleri her türlü meyveyi bulurlar
Dünyada yaptıklarınızdan ötürü âfiyetle yiyin, için
Biz iyi hareket edenleri işte böyle ödüllendiririz
Hakkı yalan sayanların o gün, vay hallerine
Ey kâfirler! Yiyin, azıcık zevkedin bakalım. Gerçek şu ki siz mücrimsiniz
Hakkı yalan sayanların o gün, vay hallerine
Onlara: Haydin Allah´a boyun eğin denildiğinde, boyun eğmezler
Hakkı yalan sayanların o gün, vay hallerine
Artık bu Kur´ân´a da inanmazlarsa, hangi söze inanırlar acaba