Secde

السَّجْدَةِ

Yazar: Abdulbakî Gölpınarlı - Kur'an-ı Kerim ve Meali
  1. Elif lâm mîm.
  2. Bu kitap, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir, hiç şüphe yok bunda.
  3. Yoksa, bunu o mu uyduruyor diyorlar? Hayır, o, gerçektir Rabbinden, senden önce, kendilerine bir korkutucu gelmemiş olan topluluğu, doğru yolu bulsunlar diye korkutman için indirilmiştir.
  4. Öyle bir Allah´tır ki gökleri ve yeryüzünü ve ikisinin arasında ne varsa hepsini altı günde yaratmıştır da sonra arşa hâkim olmuştur; ondan başka ne bir dost ve yardımcı var size, ne bir şefâatçi; hâlâ mı düşünüp öğüt almazsınız?
  5. Gökten yeredek her işi tedbîr eden odur, sonra o işe memûr olan melek, sizin sayışınıza göre miktarı bin yıl tutan bir günde, onun tapısına yükselip çıkar.
  6. İşte budur gizliyi de bilen, açıktakini de bilen üstün ve hüküm ve hikmet sâhibi mâbut.
  7. Öylesine mâbut ki her şeyin yaratılışını güzel ve tam yerinde yapmıştır da insanı da balçıktan yaratmaya koyulmuştur.
  8. Sonra onun soyunu, duru bir sudan, aşağılık bir su katresinden yaratmıştır.
  9. Sonra da onu tamamlamıştır, ona kabiliyet vermiştir ve ona rûhundan üfürmüştür ve size kulak, gözler ve gönüller halketmiştir; ne de az şükredersiniz.
  10. Ve dediler ki: Yeryüzüne karışıp kaybolduktan sonra mı yeniden yaratılacağız? Hayır, onlar, Rablerine kavuşacaklarını inkâr etmedeler.
  11. De ki: Size memûr olan ölüm meleği öldürecek sizi, sonra da dönüp Rabbinizin tapısına varacaksınız.
  12. Rableri katında başlarını eğerek Rabbimiz, gördük ve duyduk, artık bizi tekrar dünyâya döndür de iyi işlerde bulunalım, gerçekten de adamakıllı inandık dedikleri zaman bir görsen mücrimleri.
  13. Ve dileseydik herkesi doğru yola sevk ederdik ve fakat benden şu söz çıkmıştır, mukadderdir bu: Elbette cehennemi, bütün insanlarla, cinlerle dolduracağım.
  14. Tadın azâbı, şu güne ulaşacağınızı unuttuğunuzdan dolayı, şüphe etmeyin ki biz de unuttuk sizi ve tadın ebedî olarak azâbı yaptıklarınıza karşılık.
  15. Âyetlerimize, ancak kendilerine anılıp öğüt verildiği zaman yerlere kapanıp secde edenler ve Rablerine hamd ederek onu tenzîh edenler ve hiç ululanmaya kalkışmayanlar, inanırlar.
  16. Yanları, yatak nedir, görmez, korkarak, umarak Rablerini çağırırlar ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerin bir kısmını yoksullara harcarlar.
  17. Hiç kimsecik bilmez onlar için gözleri aydınlatacak ne gizli şeyler var; yaptıklarına karşılık.
  18. İnanan kişi, inançtan çıkan kişiye benzer mi hiç? Eşit olmaz bunlar.
  19. İnananlara ve iyi işlerde bulunanlaradır Me´vâ cennetleri, yaptıklarına karşılık konuk olmak için.
  20. Fakat buyruktan çıkanlara gelince: Onların yurtları ateştir; oradan çıkmak istedikleri zaman tekrar atılırlar oraya ve onlara denir ki: Tadın yalanladığınız ateşin azâbını.
  21. Biz, belki dönerler diye pek büyük azaptan önce de onlara yakın bir azâbı tattıracağız mutlaka.
  22. Kendisine Rabbinin delillerinden bir kısmı anılıp onlarla öğüt verildikten sonra da onlardan yüz çevirenden daha zâlim kimdir ki? Şüphe yok ki biz, mücrimlerden öç alacağız.
  23. Ve andolsun ki Mûsâ´ya da kitap vermiştik, ona kavuşacağında şüphen olmasın ve biz, İsrailoğullarına o kitabı, doğru yolu gösteren bir rehber yapmıştık.
  24. Ve içlerinden, sabrettikleri takdîrde onları, emrimizle doğru yola sevkedecek rehberler tâyin etmiştik ve onlar, delillerimize adamakıllı inanmışlardı.
  25. Şüphe yok ki Rabbin, kıyâmet gününde, ayrılığa düştükleri şeyler hakkında, aralarında hükmedecek.
  26. Onları doğru yola sevketmez mi onlardan önce nice ümmetleri helâk etmemiz, onların yurtlarında gezip durmadalar; şüphe yok ki bunda deliller var elbet, hâlâ mı işitmezler?
  27. Görmediler mi ki biz, suyu, kurak ve çorak yerlere akıtırız da o sayede hayvanlarının ve kendilerinin yiyecekleri otları bitiririz; hâlâ mı görmezler?
  28. Ve derler ki: Doğru söylüyorsanız ne vakit olacak bu fetih?
  29. De ki: Fetih günü, kâfir olanlar imana gelseler de faydası yok ve onlara mühlet de verilmeyecek.
  30. Artık yüz çevir onlardan ve bekle; şüphe yok ki onlar da beklemedeler.
Yazar: Adem Uğur - Kur'an-ı Kerim ve Meali
  1. Elif. Lâm. Mîm.
  2. Bu Kitab´ın, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiş olduğunda asla şüphe yoktur.
  3. Onu Peygamber kendisi uydurdu diyorlar öyle mi? Hayır! O, senden önce kendilerine hiçbir uyarıcı (peygamber) gelmemiş bir kavmi uyarman için -doğru yolu bulalar diye- Rabbinden gönderilen hak (kitap)tır.
  4. Gökleri, yeri ve bunların arasındakileri altı günde (devirde) yaratan, sonra arşa istivâ eden Allah´tır. O´ndan başka ne bir dost ne de bir şefaatçınız vardır. Artık düşünüp öğüt almaz mısınız?
  5. Allah, gökten yere kadar her işi düzenleyip yönetir. Sonra (bütün bu işler) sizin sayageldiklerinize göre bin yıl tutan bir günde O´nun nezdine çıkar.
  6. İşte, görülmeyeni de görüleni de bilen, mutlak galip ve merhamet sahibi O´dur.
  7. O (Allah) ki, yarattığı her şeyi güzel yapmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır.
  8. Sonra onun zürryetini, dayanıksız bir suyun özünden üretmiştir.
  9. Sonra onu tamamlayıp şekillendirmiş, ona kendi ruhundan üflemiştir. Ve sizin için kulaklar, gözler, kalpler yaratmıştır. Ne kadar az şükrediyorsunuz!
  10. Toprağın içinde kaybolduğumuz zaman, gerçekten (o vakit) biz mi yeniden yaratılacağız? derler. Doğrusu onlar Rablerine kavuşmayı inkâr etmektedirler.
  11. De ki: Size vekil kılınan (bu konuda görevlendirilen) ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.
  12. O günahkârların, Rableri huzurunda başlarını öne eğecekleri, "Rabbimiz! Gördük duyduk, şimdi bizi (dünyaya) geri gönder de, iyi işler yapalım, artık kesin olarak inandık" diyecekleri zamanı bir görsen!
  13. Biz dilesek, elbette herkese hidayetini verirdik. Fakat, "Cehennemi hem cinlerden hem insanlardan bir kısmıyla dolduracağım" diye benden kesin söz çıkmıştır.
  14. (O gün onlara şöyle diyeceğiz:) Bu güne kavuşmayı unutmanızın cezasını şimdi tadın bakalım! Doğrusu biz de sizi unuttuk; yaptıklarınızdan ötürü ebedî azabı tadın!
  15. Bizim âyetlerimize ancak o kimseler inanırlar ki, bunlarla kendilerine öğüt verildiğinde, büyüklük taslamadan secdeye kapanırlar ve Rablerini hamd ile tesbih ederler.
  16. Korkuyla ve umutla Rablerine yalvarmak üzere (ibadet ettikleri için), vücutları yataklardan uzak kalır ve kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar.
  17. Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez.
  18. Öyle ya, mümin olan, yoldan çıkmış kimse gibi midir? Bunlar elbette bir olamazlar.
  19. İman edip de, iyi işler yapanlara gelince, onlar için yaptıklarına karşılık olarak varıp kalacakları cennet konakları vardır.
  20. Yoldan çıkanlar ise, onların varacakları yer ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde geri çevrilirler ve kendilerine: Yalandır deyip durduğunuz cehennem azabını tadın! denir.
  21. En büyük azaptan önce, onlara mutlaka en yakın azaptan tattıracağız; olur ki (imana) dönerler.
  22. Kendisine Rabbinin âyetleri hatırlatıldıktan sonra onlardan yüz çevirenden daha zalim kim olabilir! Muhakkak ki biz, günahkârlara, lâyık oldukları cezayı veririz.
  23. Andolsun biz Musa´ya Kitap verdik, -(Resûlüm!) sen ona kavuşacağından şüphe etme- ve onu İsrailoğullarına hidayet rehberi kıldık.
  24. Sabrettikleri ve âyetlerimize kesinlikle inandıkları zaman, onların içinden, buyruğumuzla doğru yola ileten rehberler tayin etmiştik.
  25. Muhakkak ki Rabbin, ihtilâf etmekte oldukları şeyler hakkında kıyamet günü onların aralarında hükmedecektir.
  26. Halen yurtlarında gezip dolaştıkları kendilerinden önceki nice nesilleri helâk edişimiz onları doğru yola sevketmedi mi? Bunlarda elbette ibretler vardır. Hâla kulak vermezler mi?
  27. Kupkuru yerlere suyu ulaştırdığımızı, onunla gerek hayvanlarının gerekse kendilerinin yiyegeldikleri ekini çıkarmakta olduğumuzu da görmediler mi? Hâla da göremeyecekler mi?
  28. Eğer doğru söylüyorsanız, bu fetih (ve hüküm) günü hani ne zaman? derler.
  29. De ki: Fetih (ve hüküm) gününde inkârcılara (o gün ettikleri) imanları fayda vermeyecek ve kendilerine mühlet de tanınmayacaktır!
  30. Artık sen onları bırak ve bekle. Zaten onlar da beklemektedirler.
Yazar: Ali Bulaç - Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı Meal ve Sözlük
  1. Elif-Lam Mim.
  2. Kendisinde şüphe olmayan bu Kitab´ın indirilişi alemlerin Rabbi tarafındandır.
  3. Yoksa onlar: "Bunu uydurdu" mu diyorlar? Hayır; o, Rabbinden olan bir haktır; senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş bir kavmi uyarman için (onu sana indirdik). Umulur ki hidayet bulurlar.
  4. Allah; gökleri, yeri ve ikisi arasında olanları altı günde yarattı, sonra arşa istiva etti. Sizin O´nun dışında bir yardımcınız ve şefaatçiniz yoktur. Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?
  5. Gökten yere her işi O evirip düzene koyar. Sonra (işler,) sizin saymakta olduğunuz bin yıl süreli bir günde yine O´na yükselir.
  6. İşte gaybı da, müşahede edilebileni de bilen, üstün ve güçlü olan, esirgeyen O´dur.
  7. Ki O, yarattığı herşeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayandır.
  8. Sonra onun soyunu bir özden (sülale´den), basbayağı bir sudan yapmıştır.
  9. Sonra onu ´düzeltip bir biçime soktu´ ve ona Ruhundan üfledi. Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Ne az şükrediyorsunuz?
  10. Dediler ki: "Biz yer (toprağın için) de yok olup gittikten sonra, gerçekten biz mi yeniden yaratılmış olacağız?" Hayır, onlar Rablerine kavuşmayı inkar edenlerdir.
  11. De ki: "Size vekil kılınan ölüm meleği, hayatınıza son verecek, sonra Rabbinize döndürülmüş olacaksınız."
  12. Suçlu-günahkarları, Rableri huzurunda başları öne eğilmiş olarak: "Rabbimiz, gördük ve işittik; şimdi bizi (bir kere daha dünyaya) geri çevir, salih bir amelde bulunalım, artık biz gerçekten kesin bilgiyle inananlarız" (diye yalvaracakları zamanı) bir görsen.
  13. Eğer Biz dilemiş olsaydık, her bir nefse kendi hidayetini verirdik. Fakat Benden çıkan şu söz gerçekleşecektir: "Andolsun, cehennemi cinlerden ve insanlardan (İnkar edenlerle) tamamıyla dolduracağım."
  14. Öyleyse bu (azap) gününüzle karşılaşmayı unutmanıza karşılık azabı tadın. Biz de sizi gerçekten unuttuk; yaptıklarınıza karşılık ebedi azabı tadın.
  15. Bizim ayetlerimize, ancak kendilerine hatırlatıldığı zaman, hemen secdeye kapananlar, Rablerini hamd ile tesbih edenler ve büyüklük taslamayan (müstekbir olmayan)lar iman eder.
  16. Onların yanları (gece namazına kalkmak için) yataklarından uzaklaşır. Rablerine korku ve umutla dua ederler ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.
  17. Artık hiçbir nefis, yaptıklarına karşılık olmak üzere kendileri için gözler aydınlığı olarak nelerin (sayısız nimetlerin) saklandığını bilmez.
  18. Öyleyse, iman eden kimse, fasık olan gibi olur mu? Bunlar eşit olmazlar.
  19. İman eden ve salih amellerde bulunanlar ise, artık onlar için, yaptıklarınıza karşılık olmak üzere, bir ağırlanma konağı olarak barınma cennetleri vardır.
  20. Fasık olanlar içinse, artık onların da barınma yeri ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, geri çevrilirler ve onlara: "Kendisini yalanladığınız ateş azabını tadın" denir.
  21. Andolsun, Biz onlara belki (inkarcılıktan) dönerler diye o büyük (uhrevi) azapdan önce, yakın (dünyevi) azaptan da taddıracağız.
  22. Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatıldıktan sonra, yüz çevirenden daha zalim kimdir? Gerçekten Biz, suçlu-günahkarlardan intikam alıcılarız.
  23. Andolsun, Biz Musa’ya kitabı vermiştik; böylece sen ona kavuşmaktan kuşku içinde olma. Biz onu İsrailoğulları´na bir yol gösterici kılmıştık.
  24. Ve onların içinden, sabrettikleri zaman emrimizle doğru yola iletip-yönelten önderler kıldık; onlar Bizim ayetlerimize kesin bilgiyle inanıyorlardı.
  25. Şüphesiz, senin Rabbin, ihtilafa düştükleri şeyler konusunda kıyamet günü aralarında ´hükmünü verip ayıracaktır´.
  26. Yurtlarında gezip dolaştıkları nice nesilleri kendilerinden evvel yıkıma uğratmış olmamız, hala onları doğru yola iletip yöneltmedi mi? Elbette, bunda ayetler vardır; yine de işitmiyorlar mı?
  27. Görmüyorlar mı; Biz, suyu çorak toprağa sürüyoruz da onunla ekin bitiriyoruz; ondan hayvanları, kendileri yemektedir. Yine de görmüyorlar mı?
  28. Derler ki: "Eğer doğru söylüyor iseniz, şu fetih ne zamanmış?"
  29. De ki: "Fetih günü, inkar edenlere (o gün) inanmaları bir yarar sağlamaz ve onlara bir süre tanınmaz."
  30. Öyleyse, sen onlardan yüz çevir ve bekleyedur; gerçekten onlar da beklemektedirler.
Yazar: Ali Fikri Yavuz - Kur'an-ı Kerim ve İzahlı Meal-i Alisi
  1. Elif, Lâm, Mîm.
  2. Kendisinde şübhe olmıyan bu Kitab’ın indirilişi, alemlerin Rabbindendir.
  3. Yoksa (kâfirler Hz. Peygamber s.a.s. için) onu uydurdu mu diyorlar? Hayır, O Kur’an hakdır, Rabbindendir (Cebrâil onu sana indirmiştir. Onu sana indirdik ki), Kendilerine senden önce bir korkutucu peygamber gelmemiş olan bir kavmi (azab ile) korkutasın. Olur ki, onlar hidayeti kabul ederler.
  4. Allah, O’dur ki, gökleri ve yeri ve aralarında olanları altı günde yarattı; sonra arşı istilâ etti, saltanatını kurdu. Sizin, O’ndan başka hiç bir yardımcınız yok, hiç bir şefaatçınız da yok. Artık Allah’ın öğüdlerini kabul etmez misiniz?
  5. Allah, gökten (meleklerle) bütün dünya işlerini idare eder. Sonra (melekler o işlerde), bir günde O’na yükselir ki, (o günün) miktarı, sizin saydıklarınızdan (dünya yılından) bin yıldır.
  6. İşte budur, gaibi (insanların göremediklerini) ve hazırı (insanların gördüklerini) bilen Azîz, Rahîm...
  7. O’dur ki, yarattığı her şeyi güzel yarattı ve insanı yaratmağa bir çamurdan başladı.
  8. Sonra insanın neslini, bir nutfeden (erkek ve dişi hücreden), hakîr bir sudan yaptı.
  9. Sonra Allah onu (şeklini) düzeltip tamamladı ve bizzat kendi kudretinden ona ruh koydu. Sizin için kulaklar, gözler, kalbler yarattı. (Allah’ın size verdiği nimetlere karşı), şükrünüz pek az!...
  10. Bir de (kıyameti inkâr edenler): “- Arzda, toprağa karışıb kaybolduğumuzda mı; cidden biz mi, yeni bir yaratılışta olacağız?” dediler. Doğrusu onlar, Rablerinin huzuruna varacaklarını inkâr eden kâfirlerdir.
  11. (Ey Rasûlüm, onlara) de ki: “- Sizin canınızı almağa vekil kılınan Ölüm Meleği (Azrail) canınızı alacak; sonra döndürülüb Rabbinize götürüleceksiniz.”
  12. (Ey Rasûlüm, kıyamette) müşrikleri, Rableri huzurunda başlarını eğerek: “-Ey Rabbimiz! Bize vaad ettiğini gördük, peygamberlerin doğruluğunu işittik ve kabul ettik. Şimdi bizi (dünyaya) geri çevir, salih bir amel işliyelim. Çünkü (inkâr ettiklerimize tamamen ve) yakînen inandık.” derlerken bir görsen!...
  13. Eğer dileseydik, herkese (dünyada) hidayetini verirdik, fakat benden şu söz gerçekleşti: “- Muhakkak ki cehennemi bütün (kâfir olan) cinlerle, insanlardan dolduracağım.”
  14. (Kâfirler cehenneme girdikleri vakit, melekler onlara şöyle der): “- O halde, bu günümüze kavuşmayı unutmanız, (O’na imanı terk etmeniz) yüzünden tadın azabı!...Biz de sizi unuttuk, (sizi cehennemde bıraktık). İşlemiş olduğunuz küfür ve isyan sebebiyle bitmez tükenmez azabı tadın bakalım...”
  15. Bizim ayetlerimize öyle kimseler iman ederler ki, onlarla kendilerine öğüt verildiği zaman secdelere (*) kapanırlar ve Rablerine hamd ile tesbih ederler de kibirlenmezler.
  16. (Onlar, o kimselerdir ki, geceleyin namaz kılmak için) yataklarından kalkarlar; Rablerine, azabından korkarak ve rahmetinden ümidvar olarak dua ederler. Kendilerine verdiğimiz rızıklardan da (hayır yollarına) harcalar.
  17. Artık (dünyada) işledikleri salih amellere mükâfat olarak kendileri için, göz aydınlığından ne hazırlanıb saklandığını kimse bilmez.
  18. Öyle ya! Mümin olan, hiç fâsık (kâfir) olan gibi olur mu? Onlar, müsavi olmazlar.
  19. İman edib de salih amelleri işliyenlere, amellerine karşılık, konukluk olarak Me’va Cennetleri vardır.
  20. Amma fâsık (münâfık) olanların barınacağı yer ateştir. Oradan her çıkmak istedikçe, onlar yine ateş içine döndürülürler; ve onlara: “- Haydi tadın bakalım, yalanlayıp durduğunuz o ateşin azabını!...” denilir. (*) Dikkat!... Secde âyetidir.
  21. Şu da muhakkak ki, o kâfirlere, o en büyük azabdan (cehennem azabından) önce, yakın azabdan (dünyadaki esaret, ölüm, açlık gibi felâketlerden) taddıracağız. Olur ki, (küfürlerinden) dönerler, tevbe ederler.
  22. Rabbinin ayetleri ile nasihat edilib de, sonra onlardan yüz çeviren kimseden daha zalim kim olabilir? Muhakkak ki, müşriklerden biz intikam alırız.
  23. Gerçekten biz Musa’ya Tevrat’ı verdik. Şimdi sen, ona kavuşmakdan dolayı şübhede olma, (Mi’raç gecesinde ona kavuşacaksın). Biz O’nu (Mûsa’yı), İsraîloğullarına bir hidayet rehberi yapmıştık.
  24. İsrâiloğullarından da, (dinlerinde) sabrettikleri için, emrimizle (insanları) doğru yola götürecek imamlar (önderler) yetiştirmiştik. Onlar, (Tevrat’daki) ayetlerimizi yakînen biliyorlardı.
  25. Şüphe yok ki Rabbin, (müminlerle kâfirlerin) aralarında, kıyamet günü, ihtilâf edip durdukları (dine ait) şeylerde hükmünü verecektir.
  26. Biz, o Mekke kâfirlerinden önce nice nesiller helâk ettik. Kendileri de yurdlarında gezip duruyorlar. Bu, onları hidayete iletmedi mi? İşte bunlarda (önceki nesillere yaptığımız helâk işlerinde) elbette ibret alâmetleri vardır. Hâlâ dinlemiyecekler, nasihat kabul etmiyecekler mi?
  27. Görmediler mi ki, biz suyu çorak araziye sevk ediyoruz da onunla hayvanlarının ve kendilerinin yiyecekleri ekini bitiriyoruz. Hâlâ (bunların Allah’dan olduğunu) görmiyecekler mi?
  28. Bir de: “- Bu (Mekke) fethi ne zaman, eğer doğru söyliyenlerseniz?” diyorlar.
  29. (Ey Rasûlüm), de ki: “- Fetih günü, o kâfirlere imanları fayda vermiyecek, onlara gözde açtırılmıyacaktır.
  30. Şimdi o kâfirlerden yüz çevir de (kendilerine inecek azabı) gözet; çünkü onlar (senin helâkini) bekleyip duruyorlar.
Yazar: Bekir Sadak - Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlatımı
  1. Elif, Lam, Mim.
  2. suphe goturmeyen Kitap, alemlerin Rabbi´nin indirdigidir.
  3. «Onu peygamberin kendisi uydurdu» diyorlar, oyle mi? Hayir; O, senden once peygamber gonderilmemis olan bir milleti uyarman icin sana Rabbinden gelen bir gercektir. Belki artik dogru yolu bulurlar.
  4. Gokleri, yeri ve ikisinin arasinda bulunanlari alti gunde yaratan, sonra arsa hukmeden Allah´tir. O´ndan baska bir dostunuz ve sefaatciniz yoktur. Dusunmuyor musunuz?
  5. Gokten yere kadar, olan butun isleri Allah duzenler, sonra, isler sizin hesabiniza gore bin yil kadar tutan bir gun icinde O´na yukselir.
  6. O, gorulmeyeni de goruleni de bilender, gucludur, merhametlidir.
  7. (7-9) Yarattgi her seyi guzel yaratan, insani baslangicta camurdan yaratan, sonra onun soyunu, bayagi bir suyun ozunden yapan, sonra onu sekillendirip ruhundan ona ufleyen Allah´tir. Size kulaklar, gozler, kalbler verilmistir. Oyleyken, pek az sukrediyorsunuz.
  8. (7-9) Yarattgi her seyi guzel yaratan, insani baslangicta camurdan yaratan, sonra onun soyunu, bayagi bir suyun ozunden yapan, sonra onu sekillendirip ruhundan ona ufleyen Allah´tir. Size kulaklar, gozler, kalbler verilmistir. Oyleyken, pek az sukrediyorsunuz.
  9. (7-9) Yarattgi her seyi guzel yaratan, insani baslangicta camurdan yaratan, sonra onun soyunu, bayagi bir suyun ozunden yapan, sonra onu sekillendirip ruhundan ona ufleyen Allah´tir. Size kulaklar, gozler, kalbler verilmistir. Oyleyken, pek az sukrediyorsunuz.
  10. Puta tapanlar: «Topraga karisip yok olduktan sonra yeniden mi yaratilacagiz?» derler. Evet; onlar, Rab´lerine kavusmayi inkar edenlerdir.
  11. De ki: «Size vekil kilinan olum melegi caninizi alacak, sonra Rabbinize donduruleceksiniz.» *
  12. Suclulari Rablerinin huzurunda, baslari one egilmis olarak: «Rabbimiz! Gorduk, dinledik, artik bizi dunyaya geri cevir de iyi is isleyelim; dogrusu kesin olarak inandik» derlerken bir gorsen!
  13. Biz dilesek herkese hidayet verirdik, fakat cehennemi tamamen cin ve insanlarla dolduracagima dair Benden soz cikmistir.
  14. «ugune kavusmayi unutmanizin karsiligini gorun; dogrusu Biz de sizi unuttuk, yaptiklariniza karsilik ebedi azabi tadin» deriz.
  15. (15-16) SÙ Ayetlerimize ancak, kendilerine hatirlatildigi zaman secdeye kapananlar, buyukluk taslamayarak Rablerini overek yuceltenler, vucudlarini yataklardan uzak tutup korkarak ve umarak Rablerine yalvaranlar ve verdigimiz riziklardan sarfedenler inanir.
  16. (15-16) SÙ Ayetlerimize ancak, kendilerine hatirlatildigi zaman secdeye kapananlar, buyukluk taslamayarak Rablerini overek yuceltenler, vucudlarini yataklardan uzak tutup korkarak ve umarak Rablerine yalvaranlar ve verdigimiz riziklardan sarfedenler inanir.
  17. Yaptiklarina karsilik onlar icin saklanan mujdeyi kimse bilmez.
  18. Inanan kimse yoldan cikmis kimseye benzer mi? Bunlar bir olamazlar.
  19. Inanip yararli is isleyenlere gelince, onlarin yaptiklarina karsilik, varacaklari cennet konaklari vardir.
  20. Ama yoldan cikanlarin, iste onlarin varacagi yer atestir. Oradan cikmak isteyislerinin her defasinda geri cevrilirler ve onlara: «Yalanlayip, durdugunuz atesin azabini tadin» denir.
  21. Belki yollarindan donerler diye and olsun onlara buyuk azabdan once dunya azabindan tattiririz.
  22. Rabbinin ayetleri kendisine hatirlatilip da onlardan yuz ceviren kimseden daha zalim var midir? suphesiz suclulardan oc alacagiz. *
  23. And olsun ki Musa´ya Kitap verdik; Sakin sen ona kavusacagindan suphe etme Musa´ya verdigimizi Israilogullarina dogruluk rehberi kildik.
  24. Sabredip ayetlerimize kesin olarak inanmalarindan oturu, aralarindan, onlari buyrugumuzla dogru yola goturen onderler yaptik.
  25. Muhakkak ki Rabbin ayriliga dustukleri seylerde kiyamet gunu aralarinda hukmedecektir.
  26. simdi yurdlarinda gezip dolastiklari, kendilerinden onceki nice nesilleri yok etmis olmamiz onlari dogru yola sevketmez mi? Bunlarda suphesiz ibretler vardir. Dinlemezler mi?
  27. Kuru yerlere suyu gonderip onunla hayvanlarinin ve kendilerinin yedikleri ekinleri cikardigimizi gormezler mi? Gormuyorlar mi?
  28. «Dogru soyluyorsaniz bilidirin bu hukum ne zaman verilecektir?» derler.
  29. De ki: «Hukmumun verilecegi gun inkarcilara ne inanmalari fayda verir ve ne de ertelenirler.»
  30. Onlari birak, bekle; zaten onlar da senin akibetini beklemektedirler. *
Yazar: Celal Yıldırım - Tefsirli Kur'an-ı Kerim Meali
  1. Elif - Lâm - Mîm.
  2. Bu Kitab´ın âlemlerin Rabbından indirildiğinde hiçbir şüphe yoktur.
  3. Yoksa O´nu (Peygamber) uydurdu mu diyorlar?! Hayır, senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmeyen bir milleti uyarman için O, Rabbından (indirilen) hakkın (gerçeğin ve doğru yolun) kendisidir. Ola ki doğru yolu bulurlar.
  4. O Allah ki, gökleri, yeri ve ikisi arasındaki şeyleri altı gün (=de-vir)de yarattı, sonra da Arş üzerine saltanatını kurdu. Sizin için O´ndan başka ne bir dost ve sahip, ne de bir şefaatçi vardır. Artık iyice düşünmez misiniz?
  5. Gökten yere bütün işleri O düzenleyip yönetir. Sonra da işler, sizin hesabınıza göre bin yıl kadar süren bir günde O´na yükselir.
  6. İşte bu (Allah) görünmeyeni de, görüneni de bilendir. O çok üstündür, çok güçlüdür, çok rahmet edendir.
  7. O ki yarattığı her şeyi güzel yarattı ve insanı yaratmaya çamurdan başladı.
  8. Sonra onun neslini bayağı bir suyun süzülen (sperma haline gelen)inden meydana getirdi.
  9. Sonra da düzeltip kılığına soktu ve kendi ruhundan ona üfledi de (böylece) size işiten kulaklar, gören gözler, anlayan kalbler var kıldı. Buna rağmen ne de az şükrediyorsunuz!
  10. Dediler ki: Yeryüzünde toprağa karışıp belirsiz hale geldiğimizde mi yeniden yaratılacağız ? Hayır, (onlar buna inanmamakla) Rablarına kavuşmayı inkâr ediyorlar.
  11. De ki: Sizin (ruhunuzu almaya) görevli kılınan Ölüm Meleği canınızı alır, sonra da Rabbınıza döndürülürsünüz.
  12. Suçlu günahkârları, Rablarının huzurunda başlarını eğerek «ey Rabbimiz! Artık gördük ve işittik, bizi (Dünya´ya) geri çevir de iyi-yararlı amelde bulunalım; çünkü biz elbette kesinlikle inanıp anlamış bulunuyoruz,» dedikleri vakit bir görsen.
  13. Biz dileseydik herkesi doğru yola iletirdik; ama şanıma yemin olsun ki, Cehennem´i cinlerle, insanlarla olduğu gibi dolduracağım diye benden hak bir söz çıkmıştır.
  14. O halde bugüne kavuşmayı unutup kulak ardına atmanız sebebiyle tadın tadacağınızı. Şüphesiz ki, biz de sizi unuttuk (rahmetimizden sizi uzak tuttuk). Artık yapageldiğiniz işlere karşılık sonsuz azabı tadın !
  15. Âyetlerimize ancak o kimseler inanır ki, onlar kendilerine âyetlerimiz hatırlatıldığı vakit secdeye kapanırlar ; Rablarına hamd ile tesbîh edip (kulluk görevlerini yerine getirirken) büyüklük taslamazlar.
  16. Onların yanları, döşeklerinden aralanıp Rablarına korkarak, umutlanarak duâ eder, yalvarırlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden (Allah rızası için) harcarlar.
  17. Hiç kimse işledikleri (iyi-yararlı) amellerine karşılık gözlerin aydınlığı olarak nelerin saklandığını bilmez.
  18. Mü´min olan kimse, fâsık (yozmuş ahlâksız) gibi midir? Bunlar eşit olamazlar.
  19. İmân edip iyi-yararlı amellerde bulunanlara gelince: Onlar için yaptıklarına karşılık konukluk olarak Me´vâ Cennetleri vardır.
  20. Yozmuş ahlâksızlara gelince : Onların eyleşecekleri yerleri ateştir. Oradan ne kadar çıkmak isteseler hemen geri çevirilirler ve onlara, «yalanlayıp durduğunuz ateşin azabını tadın !» denilir.
  21. And olsun ki biz onlara —belki dönerler diye— o en büyük azâbdan önce yakın azabı mutlaka tattıracağız.
  22. Kendisine Rabbinin âyetleri hatırlatılarak öğüt verildikten sonra ondan yüzçevirenden daha haksız kim vardır? Şüphesiz ki biz, suçlu günahkârlardan intikam alıcılarız.
  23. And olsun ki Musâ´ya kitab verdik. Sakın sen ona kavuşmakta şüphe etme. Biz onu (kendisine verdiğimiz kitabı) İsrail oğulları´na doğru yolu gösteren rehber kıldık.
  24. Onlardan bir kısmını sabrettikleri ve âyetlerimize kesinlikle inandıkları için emrimizle doğru yola irşâd eden önderler yaptık.
  25. Şüphesiz ki Rabbın onların ihtilâf ettikleri şeyler hakkında Kıyamet günü aralarında hükmedip (haklıyı haksızdan) ayırd edecektir.
  26. Kendilerinden önce yok ettiğimiz nice nesillerin yurtlarında gezip dolaşmaları onları doğru yola irşâd etmiyor mu ? Doğrusu bunda öğütler ve ibretler vardır. Hâlâ işitmiyorlar mı ?
  27. Görmediler mi ki, biz suyu kupkuru yere sevkedip onunla davarlarının ve kendilerinin yediği ekini (ürünü) çıkarıyoruz. Hâlâ görmüyorlar mı?
  28. Ve diyorlar ki, «eğer doğru sözlülerden iseniz, o (bahsettiğiniz) fetih günü ne zaman ?»
  29. De ki: Fetih günü, küfredenlere inanmaları artık fayda vermez ve onlara mühlet de verilmez.
  30. Artık sen onlardan yüzçevir ve bekle; onlar da beklemekteler.
Yazar: Diyanet - Diyanet 1
  1. Elif Lâm Mîm.
  2. Kendisinde hiçbir şüphe bulunmayan bu Kitab’ın indirilişi, âlemlerin Rabbi tarafındandır.
  3. Yoksa “Onu Muhammed uydurdu” mu diyorlar? Hayır o, kendilerine senden önce hiçbir uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi uyarman için, doğru yolu bulsunlar diye Rabbin tarafından indirilmiş gerçektir.
  4. Allah, gökleri ve yeri, ikisi arasındakileri altı gün içinde (altı evrede) yaratan sonra da Arş’a kurulandır. Sizin için O’ndan başka hiçbir dost, hiçbir şefaatçi yoktur. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız?
  5. Gökten yere kadar bütün işleri Allah yürütür. Sonra bu işler, süresi sizin hesabınızla bin yıl olan bir günde O’na yükselir.
  6. İşte Allah, gaybı da görünen âlemi de bilendir, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.
  7. O ki, yarattığı her şeyi güzel yaptı. İnsanı yaratmaya da çamurdan başladı.
  8. Sonra onun neslini bir öz sudan, değersiz bir sudan yarattı.
  9. Sonra onu şekillendirip ona ruhundan üfledi. Sizin için işitme, görme ve idrak duygularını yarattı. Ne kadar az şükrediyorsunuz!
  10. (Kâfirler dediler ki:) “Biz toprakta yok olduktan sonra mı, biz mi yeniden yaratılacakmışız? Hayır, onlar Rablerine kavuşmayı inkâr etmektedirler.
  11. De ki: “Sizin için görevlendirilen ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.”
  12. Suçlular, Rablerinin huzurunda boyunlarını büküp, “Rabbimiz! (Gerçeği) gördük ve işittik. Artık şimdi bizi (dünyaya) döndür ki, salih amel işleyelim. Biz artık kesin olarak inanmaktayız” dedikleri vakit, (onları) bir görsen!
  13. Eğer dileseydik, herkese hidayetini verirdik. Fakat benim, “Andolsun, cehennemi hem cinlerden hem de insanlardan dolduracağım” sözüm gerçekleşecektir.
  14. (Onlara şöyle denilecek:) “O hâlde, bu gününüze kavuşmayı unutmanıza karşılık azabı tadın. Biz de sizi unuttuk. Yapmakta olduklarınıza karşılık ebedî azabı tadın.”
  15. Bizim âyetlerimize ancak, kendilerine bu âyetlerle öğüt verildiği zaman secdeye kapanan, kibirlenmeksizin Rablerine hamd ederek tespih edenler inanırlar.
  16. Onlar, korkarak ve ümid ederek Rablerine ibadet etmek için yataklarından kalkarlar. Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de Allah için harcarlar.
  17. Hiç kimse, yapmakta olduklarına karşılık olarak, onlar için saklanan göz aydınlıklarını bilemez.
  18. Hiç mü’min, fasık gibi olur mu? Bunlar (elbette) eşit olmazlar.
  19. İman edip salih amel işleyenlere gelince, onlar için, yapmakta olduklarına karşılık bir mükâfat olarak Me’vâ cennetleri vardır.
  20. Fasıklık edenlere gelince, onların barınağı ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, oraya döndürülürler ve onlara, “Yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın” denir.
  21. Andolsun, dönsünler diye biz onlara (ahiretteki) en büyük azaptan önce (dünyadaki) yakın azabı elbette tattıracağız.
  22. Kim, Rabbinin âyetleri kendisine hatırlatıldıktan sonra onlardan yüz çevirenden daha zalimdir? Şüphesiz ki biz suçlulardan intikam alıcıyız.
  23. Andolsun, biz Mûsâ’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) vermiştik. Sen de kitaba (Kur’an’a) kavuşma konusunda sakın şüphe içinde olma. Onu İsrailoğullarına bir yol gösterici kılmıştık.
  24. Sabredip âyetlerimize kesin olarak inandıkları zaman, içlerinden emrimizle doğru yola ileten önderler çıkardık.
  25. Şüphesiz Rabbin kıyamet günü, üzerinde ayrılığa düşmekte oldukları şeyler konusunda onlar arasında hüküm verecektir.
  26. Yurtlarında gezip dolaştıkları nice nesilleri helâk etmiş olmamız, onlar için yol gösterici olmadı mı? Şüphesiz bunda ibretler vardır. Hâlâ duymayacaklar mı?
  27. Görmediler mi ki, biz yağmuru kupkuru yere gönderip onunla hayvanlarının ve kendilerinin yiyeceği ekinler çıkarırız. Hâlâ görmeyecekler mi?
  28. “Eğer doğru söyleyenler iseniz, şu fetih ne zamanmış?” diyorlar.
  29. De ki: “Fetih (Kıyamet) günü, inkâr edenlere iman etmeleri fayda vermeyecektir. Onlara göz de açtırılmayacaktır.”
  30. Şimdi sen onlardan yüz çevir ve bekle. Şüphesiz onlar da bekliyorlar.
Yazar: Diyanet - Diyanet 2
  1. Elif. Lâm. Mîm.
  2. Bu Kitab´ın, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiş olduğunda asla şüphe yoktur.
  3. «Onu Peygamber kendisi uydurdu» diyorlar öyle mi? Hayır! O, senden önce kendilerine hiçbir uyarıcı (peygamber) gelmemiş bir kavmi uyarman için -doğru yolu bulalar diye- Rabbinden gönderilen hak (Kitap)tır.
  4. Gökleri, yeri ve bunların arasındakileri altı günde (devirde) yaratan, sonra arşa istivâ eden Allah´tır. O´ndan başka ne bir dost ne de bir şefaatçınız vardır. Artık düşünüp öğüt almaz mısınız?
  5. Allah, gökten yere kadar her işi düzenleyip yönetir. Sonra (bütün bu işler) sizin sayageldiklerinize göre bin yıl tutan bir günde O´nun nezdine çıkar.
  6. İşte, görülmeyeni de görüleni de bilen, mutlak galip ve merhamet sahibi O´dur.
  7. O (Allah) ki, yarattığı her şeyi güzel yapmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır.
  8. Sonra onun zürriyetini, dayanıksız bir suyun özünden üretmiştir.
  9. Sonra onu tamamlayıp şekillendirmiş, ona kendi ruhundan üflemiştir. Ve sizin için kulaklar, gözler, kalpler yaratmıştır. Ne kadar az şükrediyorsunuz!
  10. «Toprağın içinde kaybolduğumuz zaman, gerçekten (o vakit) biz mi yeniden yaratılacağız?» derler. Doğrusu onlar Rablerine kavuşmayı inkâr etmektedirler.
  11. De ki: Size vekil kılınan (bu konuda görevlendirilen) ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.
  12. O günahkârların, Rableri huzurunda başlarını öne eğecekleri, «Rabbimiz! Gördük duyduk, şimdi bizi (dünyaya) geri gönder de, iyi işler yapalım, artık kesin olarak inandık» diyecekleri zamanı bir görsen!
  13. Biz dilesek, elbette herkese hidayetini verirdik. Fakat, «Cehennemi hem cinlerden hem insanlardan bir kısmıyla dolduracağım» diye benden kesin söz çıkmıştır.
  14. (O gün onlara şöyle diyeceğiz:) Bu güne kavuşmayı unutmanızın cezasını şimdi tadın bakalım! Doğrusu biz de sizi unuttuk; yaptıklarınızdan ötürü ebedî azabı tadın!
  15. Bizim âyetlerimize ancak o kimseler inanırlar ki, bunlarla kendilerine öğüt verildiğinde, büyüklük taslamadan secdeye kapanırlar ve Rablerini hamd ile tesbih ederler.
  16. Korkuyla ve umutla Rablerine yalvarmak üzere (ibadet ettikleri için), vücutları yataklardan uzak kalır ve kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar.
  17. Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez.
  18. Öyle ya, mümin olan, yoldan çıkmış kimse gibi midir? Bunlar elbette bir olamazlar.
  19. İman edip de, iyi işler yapanlara gelince, onlar için yaptıklarına karşılık olarak varıp kalacakları cennet konakları vardır.
  20. Yoldan çıkanlar ise, onların varacakları yer ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde geri çevrilirler ve kendilerine: Yalandır deyip durduğunuz cehennem azabını tadın! denir.
  21. En büyük azaptan önce, onlara mutlaka en yakın azaptan tattıracağız; olur ki (imana) dönerler.
  22. Kendisine Rabbinin âyetleri hatırlatıldıktan sonra onlardan yüz çevirenden daha zalim kim olabilir! Muhakkak ki biz, günahkârlara, lâyık oldukları cezayı veririz.
  23. Andolsun biz Musa´ya Kitap verdik, -(Resûlüm!) sen ona kavuşacağından şüphe etme- ve onu İsrailoğullarına hidayet rehberi kıldık.
  24. Sabrettikleri ve âyetlerimize kesinlikle inandıkları zaman, onların içinden, buyruğumuzla doğru yola ileten rehberler tayin etmiştik.
  25. Muhakkak ki Rabbin, ihtilâf etmekte oldukları şeyler hakkında kıyamet günü onların aralarında hükmedecektir.
  26. Halen yurtlarında gezip dolaştıkları kendilerinden önceki nice nesilleri helâk edişimiz onları doğru yola sevketmedi mi? Bunlarda elbette ibretler vardır. Hâla kulak vermezler mi?
  27. Kupkuru yerlere suyu ulaştırdığımızı, onunla gerek hayvanlarının gerekse kendilerinin yiyegeldikleri ekini çıkarmakta olduğumuzu da görmediler mi? Hâla da göremeyecekler mi?
  28. Eğer doğru söylüyorsanız, bu fetih (ve hüküm) günü hani ne zaman? derler.
  29. De ki: Fetih (ve hüküm) gününde inkârcılara (o gün ettikleri) imanları fayda vermeyecek ve kendilerine mühlet de tanınmayacaktır!
  30. Artık sen onları bırak ve bekle. Zaten onlar da beklemektedirler.
Yazar: Elmalılı Hamdi Yazır - Kur'an-ı Kerim ve Meali
  1. Elif, Lam, Mim.
  2. Kendisinde şüphe olmayan bu Kitab´ın indirilişi, alemlerin Rabbi tarafındandır.
  3. Yoksa: «Onu uydurdu» mu diyorlar? Hayır, o, senden önce kendilerine bir gocundurucu (uyarıcı) peygamber gelmemiş olan bir kavmi gocundurasın (uyarasın) diye, Rabbin tarafından gelen bir gerçektir, gerek ki hidayeti kabul ederler.
  4. Allah O´dur ki, gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yaratmış, sonra Arş üzerine hükümranlığını kurmuştur. Sizin için O´ndan başka ne bir sahibiniz, ne de bir şefaatçiniz vardır. Artık düşünmez misiniz?
  5. Gökten yere (yukarıdan aşağıya) kadar bütün işleri o düzenleyip yönetir, sonra da sizin saydıklarınızdan bin yıl kadar olan bir günde O´na yükselir.
  6. İşte görülmeyeni de görüleni de bilen, herşeye gücü yeten, çok merhametli olan O´dur.
  7. O ki, yarattığı herşeyi güzel yarattı ve insanı yaratmaya da bir çamurdan başladı.
  8. Sonra onun neslini bir sülaleden (değersiz bir sudan) yaptı.
  9. Sonra onu düzenli bir şekle sokup, içine kendi ruhundan üfledi ve sizin için işitmeyi, o görmeleri ve gönülleri yaptı. Siz çok az şükrediyorsunuz!
  10. Bir de: «A! Yeryüzünde kaybolup gittikten sonra mı, gerçekten biz mi muhakkak yeni bir yaratılışta olacağız?» dediler. Fakat onlar Rablerine kavuşmayı inkar eden kafirlerdir.
  11. De ki: «Size tayin edilmiş olan ölüm meleği canınızı alacak, sonra döndürülüp Rabbinize götürüleceksiniz!»
  12. Bir görsen o zaman suçluları; Rablerinin huzurunda başlarını eğmişler: «Ey Rabbimiz, gördük ve dinledik. şimdi bizi geri çevir de, iyi bir amel işleyelim; çünkü biz kesin inanç sahibi olduk.» derlerken.
  13. Eğer dilemiş olsaydık, herkese hidayetini verirdik; fakat tarafımdan şu söz verildi: «Elbette ve elbette cehennemi bütün cin ve insanlardan dolduracağım!»
  14. O halde bu gününüze kavuşmayı unuttuğunuz için (azabı) tadın, işte Biz de sizi unuttuk. Yapıp durduğunuz işler yüzünden tadın ebedi azabı!
  15. Bizim ayetlerimize öyle kimseler iman ederler ki, onlarla kendilerine öğüt verildiği zaman secdelere kapanırlar ve Rablerine hamd ile tesbih ederler de büyüklük taslamazlar.
  16. Yanları yataklarından aralaşır (uzaklaşır), korku ve ümit içinde Rablerine dua ederler ve kendilerine verdiğimiz azıklardan hayıra sarfederler.
  17. Şimdi kimse, yaptıklarına karşılık onlar için gizlenmiş olan gözler sürurunu (ne gibi sevindirici bir nimet saklandığını) bilemez.
  18. Öyle ya inanan kimse fasık olan gibi olur mu? Onlar eşit olamazlar.
  19. Evet, iman edip de o salih amelleri işleyen kimselerin yaptıklarına karşılık konukluk olarak kendilerine Me´va cennetleri vardır.
  20. Ama fasıklık etmiş olanların barınakları ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde oraya geri çevrilirler ve kendilerine: «Haydi tadın o ateşin yalanlayıp durduğunuz azabını!» denir.
  21. Şu da bir gerçek ki, onlara en büyük azaptan önce o yakın azaptan (dünya azabından) da tattıracağız, belki dönerler.
  22. Rabbinin ayetleriyle (kendisine) öğüt verilip de sonra onlardan yüz çeviren kimseden daha zalim kim olabilir. Muhakkak Biz, suçlulardan intikam alırız.
  23. Andolsun ki (Biz) vaktiyle Musa´ya kitap vermiştik. Şimdi de sen ona kavuşmaktan şüpheye düşme. Onu İsrail oğulları için bir hidayet rehberi kılmıştık.
  24. İçlerinden, sabrettikleri zaman emrimizle doğru yolu gösteren öncül imamlar (önderler) yetiştirmiştik. Onlar ayetlerimize kesin bir şekilde sarılmışlardı.
  25. Şimdi ihtilaf edip durdukları şeylerde şüphesiz ki, Rabbin kıyamet günü aralarında ayrıca hükmü verecektir.
  26. Onları doğru yola hala iletmedi mi, kendilerinden önce yurtlarında gezip dolaştıkları nice kuşaktan helak etmiş olmamız? Şüphesiz bunda (alınacak) ibretler vardır; hala kulak vermeyecekler mi?
  27. Ya hiç görmediler mi, Biz kır bir yere suyu salıveriyoruz da onunla bir ekin çıkarıyoruz; ondan hayvanları da yiyor, kendileri de? Hala gözlerini açmayacaklar mı?
  28. Bir de: «Ne zaman (gelecektir) o zafer, eğer doğru söylüyorsanız?» diyorlar.
  29. De ki: «İnkar edenlere o zafer günü iman etmeleri fayda vermez ve onlara göz açtırılmaz.»
  30. Şimdi onlardan yüz çevir de gözet, çünkü onlar da gözetiyorlar.
Yazar: Elmalılı Hamdi Yazır - Kur'an-ı Kerim ve Meali (Sadeleştirilmiş)
  1. Elif, Lâm, mim.
  2. Kendisinde şüphe olmayan bu kitabın indirilişi, âlemlerin Rabbi olan Allah tarafındandır.
  3. Yoksa onu (Muhammed) uydurdu mu diyorlar? Hayır, o senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi korkutman için, Rabbin tarafından gelen bir haktır. Gerek ki, hidayeti kabul ederler.
  4. Allah O´dur ki, gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yaratmış, sonra Arş üzerine istivâ buyurmuştur (hakim olmuştur). Sizin için O´ndan başka ne bir dost vardır, ne de bir şefaatçi! Artık düşünmeyecek misiniz?
  5. O, gökten yere, (yukarıdan aşağıya) işleri düzenler, sonra da o işler, sizin saydıklarınızdan bin yıl kadar olan bir günde O´na yükselir.
  6. İşte görüleni de görülmeyeni de bilen, her şeye gücü yeten, çok merhametli olan O´dur.
  7. Yarattığı her şeyi güzel yaratan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayan O´dur.
  8. Sonra da onun soyunu süzülmüş bir özden, değersiz bir sudan yaratmıştır.
  9. Sonra onu düzenli bir şekle sokup, içine kendi ruhundan üfürdü. Ve sizin için kulaklar, gözler ve gönüller var etti. Siz pek az şükrediyorsunuz!
  10. Onlar: «Biz yerde kaybolup gittikten sonra, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışta bulunacağız?» dediler. Fakat onlar Rablerine kavuşmayı (O´nun huzuruna varacaklarını) inkâr eden kâfirlerdir.
  11. De ki: «Size vekil kılınmış olan ölüm meleği canınızı alacak, sonra döndürülüp Rabbinize götürüleceksiniz.»
  12. Ey Muhammed! Günahkârların, Rablerinin huzurunda başları öne eğilmiş olarak: «Ey Rabbimiz! Gördük ve dinledik, şimdi bizi geri çevir de salih bir amel işleyelim, çünkü biz artık kesin bir şekilde inanıyoruz.» derlerken bir görsen!
  13. Eğer biz dilemiş olsaydık her nefse hidâyetini verirdik. Fakat benden: «Bütün insanlar ve cinlerden cehennemi elbette dolduracağım.» sözü hak olmuştur.
  14. «O halde bu gününüzle karşılaşmayı unuttuğunuzdan dolayı tadın azabı! İşte biz de sizi unuttuk. Yapmakta olduğunuz işler yüzünden tadın ebedî azabı!»
  15. Bizim âyetlerimize öyle kimseler iman eder ki, onlarla kendilerine öğüt verildiği zaman secdelere kapanırlar ve Rablerine hamd ile tesbih ederler de büyüklük taslamazlar.
  16. Onların yanları yataklardan uzaklaşır, korku ve ümid içinde Rablerine dua ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan hayıra sarfederler.
  17. Şimdi hiç kimse kendileri için, yaptıklarına karşılık gözler aydınlığı olacak şeylerden neler gizlenmiş olduğunu bilemez.
  18. Öyle ya iman eden kimse, fâsık olan gibi olur mu? Onlar eşit olamazlar.
  19. Evet, iman edip de salih amelleri işleyen kimselerin, yaptıklarına karşılık bir konukluk (ağırlanma) olarak me´vâ (barınak) cennetleri vardır.
  20. Ama fâsıklık etmiş olanların barınakları ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde oraya geri çevrilirler ve kendilerine: «Haydi tadın o ateşin yalanlayıp durduğunuz azabını!» denir.
  21. Şu bir gerçek ki, onlara o en büyük azabdan önce yakın azabdan (dünyada) da tattıracağız. Umulur ki, (kötülükten) dönerler.
  22. Rabbinin âyetleriyle kendisine öğüt verilip de, sonra onlardan yüz çeviren kimseden daha zalim kim olabilir? Gerçekten biz, günahkârlardan intikam alacağız.
  23. Andolsun ki biz vaktiyle Musa´ya kitap vermiştik. Şimdi de sen ona (öyle bir kitaba) kavuşmaktan şüphe içinde olma. Biz onu İsrailoğullarına doğru yolu göstren bir rehber kılmıştık.
  24. Onların içinden, sabrettikleri zaman bizim emrimizle doğru yola ileten önderler yetiştirmiştik. Onlar, bizim âyetlerimize kesin bir şekilde inanıyorlardı.
  25. Şimdi ihtilafa düştükleri şeyler hakkında şüphesiz ki Rabbin kıyamet günü aralarında ayırıcı hükmü verecektir.
  26. Kendilerinden önce, yurtlarında gezip dolaşmakta oldukları nice kuşakları helâk etmiş olmamız, daha onları doğru yola iletmedi mi? Şüphesiz bunda nice ibretler vardır. Hâlâ kulak vermeyecekler mi?
  27. Ya hiç görmediler mi ki, biz kır yere suyu salıveriyoruz da onunla bir ekin çıkarıyoruz. Ondan hayvanları da yiyor, kendileri de. Hâlâ gözlerini açmayacaklar mı?
  28. Bir de «Ne zaman o fetih, eğer doğru söylüyorsanız?» diyorlar.
  29. De ki: «İnkâr edenlere o fetih günü iman etmeleri fayda vermez ve onlara göz açtırılmaz.»
  30. Şimdi sen onlardan yüz çevir de gözet. Çünkü onlar da gözetmektedirler.
Yazar: Seyyid Kutub - Fizilal-il Kuran
  1. Elif Lam Mim.
  2. Şüphe yok ki, Kitab´ın indirilişi, alemlerin Rabb´i tarafındandır.
  3. Yoksa «onu peygamber uydurdu mu» diyorlar? Hayır, O senden önce bir peygamber gönderilmemiş olan kavmi uyarması için sana Rabb´inden gelen bir gerçektir. Umulur ki, doğru yolu bulurlar.
  4. Gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları altı günde yaratan, sonra arşa hükmeden (istiva eden) Allah´tır. O´ndan başka bir dostunuz ve şefaatcınız yoktur. Düşünüp öğüt almıyor musunuz?
  5. Allah, gökten yere kadar olan bütün işleri düzenleyip yönetir. Sonra işler, sizin hesabınızla bin yıl kadar tutan bir gün içinde O´na çıkar.
  6. O görüleni de görülmeyeni de bilendir üstün ve merhametli olandır.
  7. O Allah ki, her şeyin yaratılışını güzel yaptı ve insanı yaratmaya çamurdan başladı.
  8. Sonra onun soyunu nutfeden, hakir bir suyun özünden çoğalttı.
  9. Sonra ona biçim verdi, ona kendi ruhundan üfledi ve sizin için kulaklar, gözler ve gönüller yarattı. Ne kadar az şükrediyorsunuz?
  10. Puta tapanlar: «Biz yerde toprağa karışıp yok olduktan sonra yeniden mi yaratılacağız?» derler. Doğrusu onlar Rabb´ine kavuşmayı inkâr edenlerdir.
  11. De ki; «Sizin üzerinize vekil edilen ölüm meleği, canınızı alacak, sonra Rabb´inize döndürüleceksiniz.»
  12. Suçluları Rabb´lerinin huzurunda utançtan başlarını öne eğmiş olarak «Rabb´imiz! Gördük, dinledik, artık bizi dünyaya geri gönder de iyi iş yapalım; artık kesin olarak inandık» derken bir görsen.
  13. Dileseydik herkese hidayeti verirdik. Fakat benden «mutlaka cehennemi, insanlardan ve cinlerden bir kısmıyla tamamen dolduracağım» sözü çıkmıştır.
  14. Bugüne kavuşmayı unutmanızın cezasını şimdi tadın bakalım! Doğrusu biz de sizi unuttuk. Yaptıklarınıza karşılık ebedi azabı tadın.
  15. Bizim ayetlerimize inanan kimselere, ayetlerimiz hatırlatıldığı zaman hemen secdeye kapanırlar. Rabb´lerini överek tesbih ederler, büyüklük taslamazlar.
  16. Gece teheccüd namazı kılmak için yanlarını yataklardan ayırıp kalkarlar, korkarak ve ümit ederek Rabb´lerine dua ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıktan hayır için harcarlar.
  17. Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için nice sevindirici ve göz kamaştırıcı nimetlerin saklı olduğunu hiç kimse bilmez.
  18. Hiç inanan kimse yoldan çıkan kimse gibi olur mu? Elbette bunlar bir olmaz.
  19. İnanıp yararlı iş işleyenlere gelince, yaptıklarına karşılık varacakları cennet konakları vardır.
  20. Yoldan çıkanların barınacakları yer de ateştir. Ne zaman oradan çıkmak isterlerse, yine oraya geri çevrilirler ve onlara «yalanlamakta olduğunuz ateşin azabını tadın» denir.
  21. Belki dönüp yola gelirler diye onlara büyük azapdan önce mutlaka daha yakın azabı da tattıracağız.
  22. Kendisine Rabb´inin ayetleri hatırlatıldıktan sonra onlardan yüz çevirenden daha zalim kim vardır? Muhakkak ki biz, suçlulardan öç alıcıyız.
  23. Andolsun biz Musa´ya kitabı verdik. Ey Muhammed! Sakın sen ona kavuşacağından şüphe etme. Ona İsrailoğullarını yol gösterici yaptık.
  24. Sabrettikleri ve ayetlerimize kesinlikle inandıkları zaman, onların içinden, buyruğumuzla doğru yola götüren önderler yaptık.
  25. Şüphesiz Rabb´in kıyamet günü, ayrılığa düştükleri konularda onların aralarında hükmedecektir.
  26. Bugün yurtlarında dolaştıkları nice kuşakları daha önce helâk etmiş olmamız, halâ onları yola getirmedi mi? Şüphesiz bunda ibretler vardır. Halâ dinlemeyecekler mi?
  27. Kuru yerlere suyu gönderip, onunla hayvanlarının ve kendilerinin yedikleri ekinleri çıkardığımızı görmezler mi? Görmüyorlar mı?
  28. Doğru söylüyorsanız bu fetih ne zaman? diyorlar.
  29. De ki; «Fetih günü gelince inkâr edenlere, o zaman inanmaları fayda vermez ve kendilerine mühlet de verilmez.»
  30. Sen onlardan yüz çevir ve bekle, zaten onlar da beklemektedirler.
Yazar: Gültekin Onan - Kur'an-ı Kerim ve Meali
  1. Elif. Lam. Mim.
  2. Kendisinde şüphe olmayan bu Kitabın indirilişi alemlerin rabbi tarafındandır.
  3. Yoksa onlar: "Bunu uydurdu" mu diyorlar? Hayır; o, rabbinden olan bir haktır; senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş bir kavmi uyarman için (onu sana indirdik). Umulur ki hidayet bulurlar.
  4. Tanrı, gökleri, yeri ve ikisi arasında olanları altı günde yarattı; sonra arşa istiva etti. Sizin O´nun dışında bir yardımcınız ve şefaatçiniz yoktur. Yine de öğüt alıp düşünmeyecek misiniz?
  5. Gökten yere her buyruğu O evirip düzene koyar. Sonra (buyruklar) sizin saymakta olduğunuz bin yıl süreli bir günde yine O´na yükselir.
  6. İşte gaybı da, müşahede edilebileni de bilen, üstün ve güçlü olan, esirgeyen O´dur.
  7. Ki O, yarattığı her şeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayandır.
  8. Sonra onun soyunu bir özden (sülale), basbayağı bir sudan yapmıştır.
  9. Sonra onu ´düzeltip bir biçime soktu´ ve ona ruhundan üfledi. Sizin için de kulak, gözler ve yürekler (efideh) var etti. Ne az şükrediyorsunuz?
  10. Dediler ki: "Biz yer (toprağın için)de yok olup gittikten sonra, gerçekten biz mi yeniden yaratılmış olacağız?" Hayır, onlar rablerine kavuşmaya küfredenlerdir.
  11. De ki: "Size vekil kılınan ölüm meleği, hayatınıza son verecek, sonra rabbinize döndürülmüş olacaksınız."
  12. Suçlu günahkarları, rableri huzurunda başları öne eğilmiş olarak: "Rabbimiz, gördük ve işittik; şimdi bizi (bir kere daha dünyaya) geri çevir, salih bir amelde bulunalım, artık biz gerçekten kesin bilgiyle inananlarız" (diye yalvaracakları zamanı) bir görsen.
  13. Eğer biz dilemiş olsaydık, her bir nefse kendi hidayetini verirdik. Fakat benden çıkan şu söz gerçekleşecektir: "Andolsun, cehennemi cinlerden ve insanlardan (inkar edenlerle) tamamıyla dolduracağım."
  14. Öyleyse bu (azab) gününüzle karşılaşmayı unutmanıza karşılık azabı tadın. Biz de sizi gerçekten unuttuk; yaptıklarınıza karşılık ebedi azabı tadın.
  15. Bizim ayetlerimize, ancak kendilerine hatırlatıldığı zaman, hemen secdeye kapananlar, rablerini hamd ile tesbih edenler ve büyüklük taslamayan (müstekbir olmayan)lar inanır.
  16. Onların yanları (gece namazına kalkmak için) yataklarından uzaklaşır. Rablerine korku ve umutla dua ederler ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.
  17. Artık hiçbir nefs, yaptıklarına karşılık olmak üzere kendileri için gözler aydınlığı olarak nelerin (sayısız nimetlerin) saklandığını bilmez.
  18. Öyleyse, inançlı olan kimse fasık olan gibi olur mu? Bunlar eşit olmazlar.
  19. İnanan ve salih amellerde bulunanlar ise, artık onlar için, yaptıklarına karşılık olmak üzere, bir ağırlanma konağı olarak barınma cennetleri vardır.
  20. Fasık kimseler içinse, artık onların da barınma yeri ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, geri çevrilirler ve onlara: "Kendisini yalanladığınız ateş azabını tadın" denir.
  21. Andolsun, biz onlara belki (inkarcılıktan) dönerler diye o büyük (uhrevi) azabdan önce, yakın (dünyevi) azabtan da tattıracağız.
  22. Kendisine rabbinin ayetleri hatırlatıldıktan sonra yüz çevirenden daha zalim kimdir? Gerçekten biz, suçlu günahkarlardan intikam alıcılarız.
  23. Andolsun, biz Musa´ya kitabı vermiştik; böylece sen ona kavuşmaktan kuşku içinde olma. Biz onu İsrailoğullarına bir yol gösterici kılmıştık.
  24. Ve onların içinden, sabrettikleri zaman buyruğumuzla doğru yola iletip yönelten imamlar kıldık; onlar bizim ayetlerimize kesin bilgiyle inanıyorlardı.
  25. Şüphesiz, senin rabbin, ihtilafa düştükleri şeyler konusunda kıyamet günü aralarında ´hükmünü verip ayıracaktır´.
  26. Yurtlarında gezip dolaştıkları nice nesilleri kendilerinden önce yıkıma uğratmış olmamız, hala onları doğru yola iletip yöneltmedi mi? Elbette, bunda ayetler vardır; yine de işitmiyorlar mı?
  27. Görmüyorlar mı; biz, suyu çorak toprağa sürüyoruz da onunla ekin bitiryoruz; ondan hayvanları, kendileri yemektedir? Yine de görmüyorlar mı?
  28. Derler ki: "Eğer doğru söylüyor iseniz, şu fetih ne zamanmış?"
  29. De ki: "Fetih günü, küfredenlere (o gün) inanmaları bir yarar sağlamaz ve onlara bir süre tanınmaz."
  30. Öyleyse sen onlardan yüz çevir ve bekleyedur; gerçekten onlar da beklemektedirler.
Yazar: Hasan Basri Çantay - Kur'an Meali - Kur’an-ı Hakim Ve Meal-i Kerim
  1. Elîf, Lâm, Mîm.
  2. Bu kitabın indirilmesi, ki onda hiçbir şübhe yokdur, aalemlerin Rabbindendir.
  3. Yoksa o, bunu kendiliğinden mi uydurdu diyorlar? Hayır, o Rabbinden (gelen bir) hakdır. (Biz onu) senden evvel kendilerine inzâr edici hiçbir (peygamber) gelmemiş olan bir kavme, (tutdukları yolun) korkunç aakıbetlerini haber vermen için (indirdik). Olur ki onlar hidâyeti kabul ederler.
  4. Allah, gökleri ve yeri ve bunların arasında olan şeyleri altı günde yaratan, sonra hükmü arşı istîlâ edendir. Sizin Ondan başka hiçbir yâriniz ve (azabınızı giderecek) hiçbir yardımcınız yokdur. Artık iyice düşünmez misiniz?
  5. Gökden yere kadar her işi O tedbîr eder. Sonra (o iş) sizin sayageldiğinizce bin sene mıkdarında olan (mesafeye) bir günde yine Ona yükselir.
  6. İşte görünmeyeni de, görüneni de bilen, yegâne gaalib olan, (ehl-i tâatini) çok esirgeyen (Haalik-ı müdebbir) budur.
  7. Ki O, yaratdığı her şey´i güzel yapan, insanı yaratmıya da çamurdan başlıyandır.
  8. Sonra O, bunun zürriyyetini hakıyr bir sudan meydana gelen nutfeden yapmışdır.
  9. Sonra onu düzeltib tamamladı. İçine ruuhundan üfürdü. Sizin için kulaklar, gözler, gönüller yaratdı. Ne az şükredersiniz?
  10. Dediler ki: «Biz yerde (çürüyüb) gaalib olduğumuz vakit mı, hakıykaten biz mi yeni bir yaratılışda (bulunacağız)»? Evet, onlar Rablerine kavuşmayı inkâr edicidirler.
  11. De ki: Size müvekkel olan ölüm meleği canınızı alacak. (Ondan) sonra da Rabbinize döndürül (üb götürüleceksiniz».
  12. Günahkârların, Rableri huzuurunda: «Ey Rabbimiz, gördük, İşitdik, Şimdi bizi (dünyâye) geri çevir de güzel amel (ve hareketler) de bulunalım. Çünkü (artık) kat´î suretde inananlarız» (diye diye) sernügûn (olacakları) zaman sen görsen (onları)!
  13. Eğer biz dileseydik herkesi elbette hidâyete erdirirdik. Fakat benden (saadır olan şu): «Cehennemi bütün cinlerden, insanlardan muhakkak dolduracağım» sözü hak olmuşdur.
  14. O halde şu gününüze kavuşmayı unutduğunuza mukaabil tadın (azâbı)! Doğrusu (şimdi) biz de sizi unutduk! Yapmakda (ısraar) etdiğiniz (kötülükler) yüzünden tadın o ardı arası kesilmeyen azâbı!
  15. Bizim âyetlerimize ancak öyle kimseler îman eder (ler) ki bunlarla kendilerine öğüt verildiği zaman, onlar büyüklük taslamayarak, yüzü üstü secdeye kapanırlar ve Rablerini, hamd ile, tesbîh (ve tenzîh) ederler.
  16. Yanları yataklarından uzaklaşır, korku ve ümîd ile Rablerine düâ ederler. Kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden de (hayra) harcarlar.
  17. Artık onlar için, yapmakda olduklarına bir mükâfat olarak, gözlerin aydın olacağı (nimetlerden) kendilerine neler gizlenmiş bulunduğunu kimse bilmez.
  18. Öyle ya, mü´min olan kimse, îmandan haaric kişi gibi midir? Onlar (hiçbir zaman) müsâvî olmazlar.
  19. İman edib de güzel güzel amel (ve hareket) lerde bulunanlar için, yapmış oldukları (iyi) amellere mukaabil, konak olmak üzere, Me´vâ cennetleri vardır.
  20. Fâsık olanların barınacağı yer ise ateşdir. Ne zaman oradan çıkmak isterlerse içerisine döndürülürler ve onlara: «Tekzîb edegeldiğiniz o ateşin azabını tadın» denilir.
  21. Biz, o en büyük azâbdan önce de onlara mutlakaa yakın azâbdan tatdıracağız. Tâki ric´et etsinler.
  22. Kendisine Rabbinin âyetleriyle öğüt verilib de sonra onlardan yüz çeviren kimseden daha zaalim kimdir? Hiç şübhesiz ki biz günahkârlardan intikaam alıcılarız.
  23. Andolsun ki biz Musâya o kitabı verdik. Şimdi sen ona kavuşmakdan şübhede olma. Biz onu İsrâîl oğullarına hidâyet (rehberi) yapmışdık.
  24. İçlerinde de, sabır (ve sebat) etdikleri zaman emrimizle doğru yola sevk edecek rehberler ta´yîn etmişdik ve onlar âyetlerimizi çok iyi biliyorlardı.
  25. İhtilâf etmekde oldukları şeyler hakkında muhakkak ki Rabbin, (evet) O, kıyamet günü onların aralarında hükmedecekdir.
  26. Biz onlardan evvel nice nesiller helak etdik. Yurdlarında kendileri de gezib duruyorlar. (Bu), onları hidâyete sevk etmedi mi? Bunlarda elbette ibretler vardır.. Haalâ dinlemeyecekler mi?
  27. Suyu kupkuru ve çorak yere sevk etdiğimizi, onunla gerek hayvanlarının, gerek kendilerinin kısmen yiyegeldikleri ekini çıkarmakda olduğumuzu da görmediler mi? Haalâ da görmeyecekler mi?
  28. Diyorlar ki: «Eğer doğru söyleyiciler iseniz o fetih ne zaman»?
  29. Sen de söyle «Fetih günü, o kâfirlere îmanları fâide vermeyecek, kendileri (nin yüzlerin) e de bakılmayacak».
  30. Artık onlardan yüz çevir, (inecek azâblarını) bekle. Çünkü onlar bekleyicidirler.
Yazar: İbni Kesir - Büyük Kuran Tefsiri
  1. Elif, Lam, Mim.
  2. Şüphe götürmeyen kitabın indirilmesi alemlerin Rabbındandır.
  3. Yoksa; O, bunu kendiliğinden uydurdu mu diyorlar; Hayır, o haktır, Rabbındandır. Ve senden evvel kendilerine uyarıcı gelmemiş olan bir kavme korkunç akıbetlerini haber vermen içindir. Belki hidayeti bulurlar.
  4. Allah, O´dur ki; gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları altı günde yaratmış, sonra Arş´a hükmetmiştir. Sizin O´ndan başka bir dostunuz ve şefaatçınız yoktur. Hala düşünmüyor musunuz?
  5. Gökten yere kadar her işi O, düzenler. Sonra sizin hesabınıza göre bin yıl kadar tutan bir günde yine O´na yükselir.
  6. Görülmeyeni de, görüleni de bilen, Aziz ve Rahim olan, O´dur.
  7. Ki, yarattığı her şeyi güzel yaratan O´dur. İnsanı yaratmaya da çamurdan başlamıştır.
  8. Sonra onun soyunu bayağı bir suyun özünden yapmıştır.
  9. Sonra onu düzeltip tamamlamış ve ruhundan ona üflemiştir. Size de kulaklar, gözler ve kalbler vermiştir. Ne de az şükrediyorsunuz.
  10. Dediler ki: Toprağa karışıp yok olduktan sonra mı, biz, yeniden yaratılacağız. Evet onlar; Rabblarına kavuşmayı inkar edenlerdir.
  11. De ki: Size vekil kılınan ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbınıza döndürüleceksiniz.
  12. Suçluları Rabblarının huzurunda başları öne eğilmiş olarak: Rabbımız, gördük ve dinledik. Artık bizi dünyaya geri çevir de salih amel işleyelim. Gerçekten biz, kesin olarak inandık, derlerken bir görsen.
  13. Eğer Biz isteseydik; herkesi elbette hidayete erdirirdik. Fakat: Cehennemi tamamen cinn ve insanlarla dolduracağım, diye Benden hak söz sadır olmuştur.
  14. Öyleyse şu günümüze kavuşmayı unuttuğunuzdan ötürü tadın azabı. Doğrusu Biz de sizi unuttuk. Yaptıklarınıza karşılık sonsuz azabı tadın.
  15. Ayetlerimize ancak, kendilerine hatırlatıldığı zaman secdeye kapananlar, büyüklük taslamayarak Rabblarını hamd ile tesbih edenler inanırlar.
  16. Onların yanları yataklarından uzaklaşır. Korku ve ümid ile Rabblarına yalvarırlar. Verdiğimiz rızıklardan da infak ederler.
  17. Yaptıklarına karşılık olarak onlara gözlerin aydın olacağı, nelerin gizlenmiş bulunduğunu kimse bilmez.
  18. Mü´min olan kimse yoldan çıkmış kimse gibi midir? Bunlar hiç bir olmazlar.
  19. İman edip salih amel işleyenlere gelince; onlar için yapmış oldukları amellere karşılık koymak üzere Me´va Cennetleri vardır.
  20. Yoldan çıkanlara gelince; onların sığınağı da ateştir. Oradan çıkmak istedikleri her seferinde geri çevrilirler. Ve onlara: Yalanlayıp durduğunuz ateşin azabını tadın, denir.
  21. Belki dönerler diye andolsun ki onlara büyük azabdan önce de mutlaka yakın azabdan tattıracağız.
  22. Rabbının ayetleri kendisine hatırlatılıp da onlardan yüz çeviren kimseden daha zalim kim vardır? Muhakkak ki Biz, suçlulardan intikam alıcıyız.
  23. Andolsun ki; Musa´ya da kitab verdik. Sakın, sen O´na kavuşacağından kuşku içinde olma. Ve onu İsrailoğullarına hidayet yaptık.
  24. İçlerinden de sabrettikleri zaman emrimizle doğru yola götürecek kılavuzlar tayin ettik. Ve onlar ayetlerimizi çok iyi biliyorlardı.
  25. Ayrılığa düştükleri şeylerde; Rabbın, muhakkak ki kıyamet günü aralarında hükmedecektir.
  26. Şimdi yurtlarında gezip dolaştıkları, kendilerinden önceki nesillerden nicesini yok etmiş olmamız, onları doğru yola sevketmez mi? Şüphesiz bunlarda ayetler vardır. Hala dinlemezler mi?
  27. Görmezler mi ki; Biz, kuru yerlere suyu gönderiyor, onunla hayvanlarının ve kendilerinin yedikleri ekinleri çıkarıyoruz. Hala da görmeyecekler mi?
  28. Ve derler ki: Doğru söylüyorsanız bu fetih ne zamandır?
  29. De ki: Fetih günü o kafirlere imanları fayda vermeyecek ve onlara bakılmayacak.
  30. Bırak onları ve bekle. Zaten onlar da beklemektedir.
Yazar: İskender Ali Mihr - Kur'ân-ı Kerim Lafz-ı ve Ruhu Tefsiri
  1. Elif, Lâm, Mîm.
  2. Hakkında şüphe olmayan Kitab´ın indirilişi, âlemlerin Rabbindendir.
  3. Yoksa "O´nu uydurdu" mu diyorlar? Hayır! O, Rabbinden bir haktır. Senden önce kendilerine nezir (peygamber) gelmemiş olan kavmi uyarman içindir. Umulur ki böylece onlar, hidayete ererler.
  4. O Allah ki; gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde halketti (yarattı). Sonra arşa istiva etti (arşı sevva etti, dizayn etti, vechi arşta karar kıldı). Sizin O´ndan başka dostunuz ve şefaatçiniz yoktur. Hâlâ tezekkür etmez misiniz?
  5. Gökten arza kadar emri (Allah´tan gelen ve Allah´a dönen herşeyi) tedbir eder (düzenler). Sonra bir günde O´na yükselir ki, (o bir günün) süresi, sizin (dünya ölçülerine göre) saymanızla 1000 senedir.
  6. İşte O, gaybı (görünmeyeni) ve görüneni bilen Azîz´dir (yüce), Rahîm´dir (Rahîm esmasıyla tecelli eden).
  7. Ki O, herşeyin yaratılışını en güzel yapan ve insanı yaratmaya, ilk defa tînden (nemli topraktan) başlayandır.
  8. Sonra onun neslini, basit bir suyun özünden (nutfeden) kıldı (yarattı).
  9. Sonra (Allah), onu dizayn etti ve onun içine (vechin, fizik vücudun içine) ruhundan üfürdü ve sizler için sem´î (işitme hassası), basar (görme hassası) ve fuad (idrak etme hassası) kıldı. Ne kadar az şükrediyorsunuz.
  10. Ve dediler ki: "Biz yerde (toprağın içinde) (toprağa) karıştığımız zaman biz mutlaka yeni bir yaratılış içinde mi olacağız?" Hayır, onlar, Rab´lerine mülâki olmayı (ulaşmayı) inkâr edenlerdir.
  11. De ki: "Size vekil kılınan ölüm meleği, sizi vefat ettirecek (öldürecek). Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz."
  12. Ve keşke mücrimleri, Rab´lerinin huzurunda başlarını eğerek: "Rabbimiz, biz gördük ve işittik. (Bundan sonra) bizi (dünyaya) geri döndür, salih amel yapalım. Muhakkak ki biz, mukinun (yakîn hasıl edenler) olduk." (derken) görseydin.
  13. Ve eğer dileseydik, bütün nefslere kendi hidayetlerini elbette verirdik (herkesi hidayete erdirirdik). Fakat Benim: "Mutlaka cehennemi, tamamen cinlerden ve insanlardan dolduracağım." sözü(m) hak oldu.
  14. Öyleyse bu "likâe" (Allah´a ulaşma) gününüzü, unutmanızdan dolayı (azabı) tadın. Muhakkak ki Biz de sizi unuttuk. Ve yaptıklarınız sebebiyle ebedî azabı tadın.
  15. Fakat Bizim âyetlerimize îmân edenler (âmenû olanlar) onlardır ki, (âyetlerimiz) zikredildiği zaman (hemen) secde ederek yere kapanırlar. Ve Rab´lerini hamd ile tesbih ederler ve onlar kibirlenmezler.
  16. Yanlarını yataktan uzaklaştırırlar (yan üstü yatarken kalkarlar). Rab´lerine korku ve ümitle dua ederler. Ve onları rızıklandırdığımız şeylerden infâk ederler (verirler).
  17. Artık hiçbir nefs (hiç kimse), yapmış olduklarına mükâfat olarak, onlar için gözaydınlığından nelerin saklı olduğunu bilmez.
  18. Öyleyse mü´min olan kimse, fasık olan kimse gibi midir? Onlar müsavi (eşit) olmazlar.
  19. Fakat âmenû olanlar (Allah´a ulaşmayı dilemiş olanlar) ve salih amel (nefs tezkiyesi) yapanlar, işte onlar için yapmış olduklarından dolayı ikram olarak meva cennetleri vardır.
  20. Ve fakat fasık olanlar, onların mevası (barınağı) ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde oraya iade edilirler (geri döndürülürler). Ve onlara: "Ateşin azabını tadın! Ki onu tekzip etmiştiniz (yalanlamıştınız)." denir.
  21. Ve Biz, mutlaka büyük azaptan önce, daha yakın olan azaptan onlara elbette tattıracağız. Umulur ki, böylece onlar (Allah´a ulaşmayı dileyerek, Allah´a) dönerler.
  22. Ve Rabbinin âyetleri zikredildikten (hatırlatıldıktan) sonra ondan yüz çeviren kimseden daha zalim kim vardır? Muhakkak ki Biz, mücrimlerden intikam alacak olanlarız.
  23. Ve andolsun ki Musa (A.S)´a kitap verdik. Bundan sonra sen, O´na (Allah´a) mülâki olmaktan (hayattayken ruhunu Allah´a ulaştırmaktan) şüphe içinde olma. Ve O´nu (Tevrat´ı) İsrailoğulları için hidayet rehberi (Allah´a ulaştırıcı) kıldık.
  24. Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık ve sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk´ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için.
  25. Muhakkak ki senin Rabbin; O, kıyâmet günü ihtilâf etmiş oldukları şey konusunda onların arasını (haklıyı haksızdan) ayırır (hüküm verir).
  26. Onları hidayete erdirmedi mi? Onlardan önceki nesillerden nicelerini helâk ettik (etmiş olmamız). Onların (evvelce) meskûn oldukları yerlerde (yurtlarında) dolaşıyorlar. Muhakkak ki bunda, elbette âyetler (deliller, ibretler) vardır. Hâlâ işitmeyecekler mi?
  27. Onlar, suyu kurak araziye nasıl sevkediyoruz görmediler mi? Böylece oradan ekinler çıkarırız, ondan hayvanları. Ve onlar yerler. Hâlâ görmüyorlar mı?
  28. Ve eğer siz sadık(lar)sanız, "Bu fetih ne zaman?" derler.
  29. De ki: "Fetih günü, kâfir olanlara (Allah´a ulaşmayı dilemeyenlere) îmânları bir fayda vermez ve onlara süre verilmez."
  30. Öyleyse artık onlardan yüz çevir ve bekle! Muhakkak ki onlar (da) bekleyenlerdir.
Yazar: Muhammed Esed - Kur'an Mesajı Meal-Tefsir
  1. Elif-Lam-Mim.
  2. Bu Kitab´ın indirilişi, hiç şüphe yok ki alemlerin Rabbindendir.
  3. Ama onlar, (o hakkı inkar edenler,) "Onu (Muhammed) uydurdu!" diyorlar. Asla! O, Rabbinden gelen bir hakikat olup senden önce hiçbir uyarıcı ile karşılaşmamış olan (bu) halkı doğru yola gelsinler diye uyarabilmen içindir.
  4. Allah´tır gökleri ve yeri ve ikisinin arasında bulunan her şeyi altı devrede yaratan ve sonra Kudret ve Hakimiyet Tahtı´na oturan; (Hesap Günü) ne sizi O´ndan koruyacak, ne de size şefaat edecek birini bulamazsınız; hala düşünüp ders almaz mısınız?
  5. Göklerden yere kadar bütün mevcudatı O düzenleyip yönetir; ve sonunda tümü, sizin hesabınızla bin yıl (kadar) süren bir Gün´de (yargılanmak üzere) O´na yükselir.
  6. Yaratılmışların kavrayış alanının ötesindeki şeyleri de, duyuları ve akıllarıyla kavrayabildiklerini de bilen O´dur; O, Kudret Sahibidir, Rahmet Kaynağıdır.
  7. O, yarattığı her şeyi en mükemmel şekilde yapandır. Nitekim Allah, insanın yaratılışını balçıktan başlatır;
  8. sonra basit bir sıvı özünden soyunu sürdürür;
  9. sonra ona (yaratılış) amacına uygun bir şekil verip Kendi ruhundan üfler; ve (böylece, ey insanoğlu,) sizi hem işitme ve görme (melekeleri) hem de düşünce ve duygularla donatır, (Buna rağmen) ne kadar da az şükrediyorsunuz!
  10. Nitekim (çoğu) insanlar, "Ne! Biz (ölüp) toprağın altında kaybolduktan sonra yeni bir yaratılış eylemi sonucunda (hayata yeniden döndürülmüş) mü olacağız?" derler. Hayır, ama (böyle söyleyerek) Rablerine kavuşacakları gerçeğini inkar ederler!
  11. De ki: "Sizin için görevlendirilmiş olan ölüm meleği (bir gün) sizi toplayacak ve sonra (hep birlikte) Rabbinize döndürüleceksiniz".
  12. Keşke, günaha batmış olanların (Hesap Günü) Rablerinin huzurunda başlarını öne eğerek, "Ey Rabbimiz! (Şimdi) görmüş ve duymuş olduk. Öyleyse bizi (yeryüzündeki hayatımıza) geri döndür ki doğru ve yararlı işler yapalım, çünkü (artık hakikate) kani olduk!" dedikleri zaman(ki hallerini) bir görsen!
  13. Eğer dileseydik her insanı doğru yola ulaştırırdık fakat (böyle olmasını dilemedik ve sonuçta) şu vaadim doğru çıkacak: "Cehennemi mutlaka görünmeyen varlıklar ve insanlarla dolduracağım!"
  14. (Ve Allah, günahkarlara şöyle seslenecek:) "O halde, bu (Hesap) Günü´nün gelip çatacağını umursamamanın (cezasını) çekin bakalım şimdi! (Artık) Biz de sizi bıraktık: öyleyse, yapmış olduğunuz (her türlü kötülük)ten dolayı (bu) ebedi azabı tadın!"
  15. Bizim mesajlarımıza (gerçekten) inananlar, ancak, kendilerine tebliğ edildiği zaman önünde derin bir hayranlık ve saygıyla eğilenlerdir; (onlar,) Rablerinin sınırsız ihtişamını hamd ile yüceltenler ve asla büyüklük taslamayanlardır;
  16. (onlar,) yataklarından (geceleri) kalkarak korku ve ümit içinde Rablerine yalvaranlardır ve kendilerine geçinmeleri için verdiğimizden başkalarına harcayanlardır.
  17. (Böyle davranan müminlere gelince,) yaptıklarından dolayı mükafat olarak (öteki dünyada) onları şimdiye dek gizli kalan hangi mutlulukların beklediğini kimse tahayyül edemez.
  18. Zaten, (bu dünyada) iman etmiş olan kimse, yoldan çıkmış biriyle hiç mukayese edilebilir mi? Bunlar (elbette) bir olamazlar!
  19. İman edip doğru ve yararlı işler yapanlara gelince; yaptıklarına karşılık (Allah´tan) bir mükafat olarak onları dinlenip huzur bulacakları bahçeler beklemektedir.
  20. Sapmışların varacakları yer ise ateştir. Ondan kurtulmak için her çırpınışlarında yeniden içine atılırlar ve kendilerine, "Yalanlamış olduğunuz ateşin azabını (şimdi) tadın bakalım!" denir.
  21. Fakat o şiddetli azab(a onları mahkum etme)den önce belki (pişman olup) yollarını düzeltirler diye hemen yanı başlarındaki azabı tattıracağız.
  22. Kendisine Rabbinin mesajları aktarıldığında onlara sırtını dönenden daha zalim kim olabilir? (Bu şekilde) günaha batmış olanlardan öcümüzü mutlaka alacağız!
  23. Gerçek şu ki (ey Muhammed,) Biz vahyi Musa´ya (da) tevdi etmiştik: öyleyse (sana ilettiğimiz vahiyde) aynı (hakikat) ile karşılaşacağından kuşkuya düşme! Ve (nasıl ki) o (önceki vahy)i İsrailoğulları için bir rehber kıldık,
  24. ve (nasıl ki) sabredip mesajlarımıza tereddütsüz inandıkları zaman, onların içinden, buyruklarımız doğrultusunda (kavimlerini) hidayete ulaştıran önderler çıkardık, (işte böylece, ey Muhammed, sana vahyedilmiş olan ilahi kelam için de aynı şey geçerli olacak.)
  25. Şüphe yok ki Allah, ihtilaf ettikleri bütün konularda Kıyamet Günü insanlar arasında bir hüküm verecektir.
  26. (Fakat) onlar, (o hakikati inkar edenler,) kendilerinden önce gelip geçmiş kaç nesli -bugün yurtlarında dolaşıp durdukları (kaç toplumu)- yok ettiğimizi görüp ders almazlar mı? Bunda elbette açık dersler vardır: hala dinlemezler mi?
  27. Üzerinde ot bitmeyen kuru topraklara yağmur indirip kendilerinin ve hayvanlarının yiyeceği bitkileri Bizim yeşerttiğimizi görmezler mi?
  28. Ama onlar: "Eğer söylediğiniz doğru ise, bu nihai karar ne zaman verilecek?" diye soruyorlar.
  29. De ki: "Nihai Karar Günü, (hayatları boyunca) hakikati inkar etmiş olanlara ne (yeni fark ettikleri) imanları bir fayda sağlayacak, ne de kendilerine bir mühlet verilecektir".
  30. Artık onları kendi hallerine bırak ve onların beklediği gibi sen de (hakikatin ortaya çıkmasını) bekle.
Yazar: Ömer Nasuhi Bilmen - Kur’an-ı Kerim ve Türkçe Meali
  1. Elif, Lâm, Mîm.
  2. Bu kitabın indirilişi, bunda şüphe yok ki, âlemlerin Rabbindendir.
  3. Yoksa, «O´nu uydurdu,» mu diyorlar? Hayır. O, Hak´tır, Rabbindendir. Bir kavmi korkutasın ki, senden evvel kendilerine korkutur bir zât gelmiş değildir. Gerektir ki, onlar ihtida ediversinler.
  4. Allah, o zâttır ki, gökleri ve yeri ve bunların aralarında bulunanları altı günde yaratmıştır, sonra da arş üzerine istiva buyurmuştur. Sizin için O´ndan başka bir velî ve bir şefaatci yoktur. Artık iyice düşünmez misiniz?
  5. Bütün işleri gökten yere kadar tedbir eder. Sonra o (iş) O´na bir günde yükselir. Onun (günün) miktarı, sizin saydığınızdan bin yıl (kadar) bulunmuştur.
  6. İşte O´dur, görünmeyeni de görüneni de bilen, izzetli, merhametli olan.
  7. O ki, yarattığı herşeyi güzel kıldı ve insanın yaradılışına çamurdan başladı.
  8. Sonra onun zürriyetini bir nutfeden, hakîr (zayıf) bir sudan yaptı.
  9. Sonra onu düzeltti ve içerisine ruhundan üfürdü ve sizin için işitmeyi ve gözleri ve gönülleri yarattı. Pek az şükredersiniz.
  10. Ve dediler ki: «Biz yerde gaib olduğumuz zaman mı, muhakkak biz mi bir yeni yaradılışta bulunacağız?» Evet. Onlar Rablerine kavuşmayı inkar eden kimselerdir.
  11. De ki: «Size müvekkel olan ölüm meleği, sizin canınızı alacaktır. Sonra da Rabbinize döndürüleceksiniz.»
  12. Görecek olsan o vakit ki, günahkârlar Rablerinin huzurunda başlarını eğmiş oldukları halde, «Rabbimiz! Gördük ve işittik, artık bizi geri çevir. Biz sâlih amel işleyelim. Şüphe yok ki, biz kat´i sûrette inanmışlarız» (derler).
  13. Ve eğer dilemiş olsa idik her nefsi elbette hidâyete erdirirdik. Fakat elbette ki, «Cehennemi bütün cinlerden ve insanlardan dolduracağım» sözü Benden hak olmuştur.
  14. «Artık tadın, bu gününüze kavuşmayı unutmanız sebebiyle. İşte Biz de sizi unuttuk. Ve yapar olduğunuz şeyler yüzünden ebedî azabı tadın.»
  15. Bizim âyetlerimize ancak öyle kimseler imân eder ki, onlar ile kendilerine nasihat verildiği zaman secde ediciler olarak yüzüstü (yere) kapanırlar ve Rablerini hamd ile tesbih ederler. Ve onlar büyüklük taslamazlar.
  16. Yanları yataklarından uzaklaşır ve Rablerine korku ile ümit ile dua ederler ve kendilerini merzûk ettiğimiz şeylerden de infakta bulunurlar.
  17. Onlara yapar oldukları şeylere mükâfaaten gözlerin aydın olacağı şeylerden neler saklanılmış olduğunu artık hiçbir kimse bilmez.
  18. Evet. Hiç mü´min olan kimse, fâsık olan kimse gibi midir? (Elbette ki müsavî olmazlar.)
  19. Evet. O kimseler ki, imân ettiler ve sâlih sâlih amellerde bulundular, artık onlar için yapmış oldukları amelleri mukabilinde konak olmak üzere Me´va cennetleri vardır.
  20. Fakat o kimseler ki, fıska sapmışlardır, artık onların barınacakları yer, ateştir. Her ne vakit oradan çıkmalarını istedikçe onun içine geri döndürüleceklerdir ve onlara denilmiş olacaktır ki, o ateş azabını tadın ki, siz onu yalan saymakta bulunmuş idiniz.
  21. Ve elbette onlara o en büyük azaptan önce o yakın azaptan tattıracağız. Umulur ki, onlar ric´at ediverirler.
  22. Ve daha zalim kimdir kendisine Rabbinin âyetleriyle nasihat verilip de sonra onlardan yüz çeviren kimseden? Şüphe yok ki, Biz günahkârlardan intikam alıcılarız.
  23. Andolsun ki, Mûsa´ya kitap vermiştik. Artık sen de ona kavuşacağından şüphede bulunma ve onu İsrailoğulları için bir rehber-i hidâyet kılmıştık.
  24. Ve sabrettikleri zaman onlardan rehberler kılmıştık ki, Bizim emrimizle doğru yola sevkederlerdi ve âyetlerimize yakînen kani bulunmuşlardı.
  25. Muhakkak ki, senin Rabbin (evet) O, kendisinde ihtilâf eder oldukları şeylerde aralarını Kıyamet günü (hâl ve) fasledecektir.
  26. Onlar için bir vesile-i hidâyet olmadı mı ki, onlardan evvel nice neslileri helâk ettik ki, onların yurtlarında gezip dolaşırlar. Şüphe yok ki, bunda elbette ibretler vardır. Hâlâ dinlemeyecekler mi?
  27. Görmediler mi ki, muhakkak Biz suyu çorak yere sevkederiz de onunla hemen ekinleri çıkarırız, onlardan hayvanları ve kendileri yiyiverir. Hâlâ görmezler mi?
  28. Ve diyorlar ki: «Bu feth ne zamandır? Eğer siz doğru sözlü kimseler iseniz (söyleyiniz bakalım!).»
  29. De ki: «Kâfir olmuş olanlara o fetih günü imânları bir fâide vermez ve onlara mühlet de verilmez».
  30. Artık onlardan yüz çevir ve bekle. Şüphe yok ki, onlar da bekleyicilerdir.
Yazar: Suat Yıldırım - Kura'an-ı Hakim ve Açıklamalı Meali
  1. Elif, Lâm, Mîm
  2. Bu kitabın, âlemlerin Rabbi tarafından indirildiğinde hiçbir şüphe yoktur
  3. Yoksa: "Onu uydurdu" mu diyorlar? Bilakis, o gerçeğin ta kendisidir.Senden önce kendilerini uyaran hiçbir peygamber gelmemiş olan bir toplumu, doğru yolu bulmaları ümidiyle uyarman için Rabb´in tarafından gönderilmiştir.
  4. Allah o hak mâbuddur ki gökleri, yeri ve ikisinin arasındaki varlıkları altı günde yaratmış, sonra da arşına kurulmuş mutlak hükümrandır.
  5. Gökten yere kadar her işi düzenleyip yönetir. Sonra bütün bu işler, sizin hesabınıza göre bin yıl tutan bir günde O´na yükselir.
  6. İşte gaybı ve şehadeti, görünmeyen ve görünen âlemleri bilen, mutlak galebe ve kudret, mutlak rahmet sahibi O´dur
  7. Yarattığı her şeyi güzel ve muhkem yapıp insanı ilkin çamurdan yarattı
  8. Sonra onun neslini, önemsiz bir suyun özünden, menîden üretti
  9. Sonra ona en uygun şeklini verdi, ona ruhundan üfledi.Size kulaklar, gözler, gönüller verdi.Ne az şükrediyorsunuz!
  10. Bir de: "Â! Toprağın dibinde toz olup kaybolduğumuz zaman, gerçekten bu hale gelmiş olan bizler mi yeniden yaratılacağız!" derler. Hatta onlar Rab´lerinin huzuruna varacaklarını da inkâr ederler
  11. Sen de ki: "Sizi, canınızı almakla görevlendirilen ölüm meleği vefat ettirecek, sonra da Rabbinizin huzuruna götürüleceksiniz.
  12. Bir görseydin o suçluları: Rab´lerinin huzurunda, mahcupluktan başları önlerine eğilmiş şöyle derken:"Gördük, işittik ya Rabbenâ! Ne olur bizi dünyaya bir gönder!Öyle güzel, makbul işler yaparız ki!Çünkü gerçeği kesin olarak biliyoruz artık!"
  13. Eğer dileseydik bütün insanlara hidâyet verir, doğru yola koyardık.Lâkin "Cehennemi cinlerden ve insanlardan bir kısmıyla dolduracağım" hükmü kesinleşmiştir.
  14. "Öyleyse, siz nasıl bugünkü buluşmayı unuttunuz ve bu unutmayı ömür boyu sürdürdüyseniz,Biz de bugün sizi unuttuk.Yaptıklarınızdan ötürü, tadın bakalım sürekli azabı!"
  15. Bizim âyetlerimize ancak o kimseler inanır ki kendilerine o âyetler hatırlatıldığında, derslerini hemen alır, secdeye kapanır, Rab´lerine hamd, O´nu takdis ve tenzih ederler, asla kibirlenmezler
  16. Teheccüd namazı kılmak için yataklarından kalkar, cezalandırmasından endişe içinde, rahmetinden de ümitli olarak Rab´lerine dua edip yalvarırlar ve kendilerine nasib ettiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar
  17. İşte onların dünyada yaptıkları makbul işlere mükâfat olarak gözlerini aydın edecek, gönüllerini ferahlatacak hangi sürprizlerin, hangi nimetlerin saklandığını hiç kimse bilemez.
  18. Öyle ya, mümin olan, hiç fâsık gibi olur mu? Bunlar asla bir olamazlar.
  19. İman edip, güzel ve makbul işler işleyenlere, yaptıklarına karşılık konukluk olarak Me´va cennetleri vardır
  20. Yoldan çıkmış fâsıkların ise barınakları cehennemdir.Her ne zaman oradan çıkmak isteseler yine oraya itilirler.Onlara: "Cehennem azabını yalan sayıyordunuz. Tadın da görün bakalım!" denir.
  21. O kâfirlerin dönüş yapmaları ümidiyle, onlara en büyük azaptan önce, dünyada açlık, musîbet, esaret, ölüm gibi peşin bir azap tattıracağız
  22. Rabbinin âyetleri ile kendisine nasihat edildiğinde sırtını dönüp uzaklaşan kimseden daha zalim kimse olur mu?Biz o suçlulardan elbette intikam alıp onları cezalandıracağız
  23. Şu bir gerçektir ki, sana verdiğimiz gibi Mûsâ´ya da kitap vermiş, sana vahyettiğimiz gibi ona da vahyetmiştik.Dolayısıyla onun da böyle bir vahiy aldığından hiç tereddüdün olmasın.Biz ona verdiğimiz kitabı, İsrailoğullarına rehber kıldık.Onlar sabrettiği ve âyetlerimize kesin olarak inandıkları müddetçe,Biz, emir ve irşadımızla onlardan doğru yolu gösteren önderler tayin ettik.
  24. Senin Rabbin kıyametteki büyük duruşma günü ihtilaf ettikleri hususlarda onlar arasında kesin hükmü elbet verecektir.
  25. Yurtlarında dolaştıkları nice nesillerin hayatlarını sona erdirmemiz, onları doğru yola irşad etmiyor mu?Elbette bunda ibretler vardır. Hâlâ nasihat dinlemeyecekler mi?
  26. Görmüyorlar mı ki biz otsuz, kır araziye su sevk ediyoruz, onun sayesinde, hayvanların ve kendilerinin yiyecekleri ekinleri yetiştiriyoruz. Hâlâ bunları görmeyecekler mi
  27. Bir de: "Eğer iddianızda doğru iseniz bu fetih (zafer veya kesin hüküm) ne zaman? derler
  28. De ki: "Fetih günü, kâfirlere imanları fayda vermez, onlara mühlet de verilmez."
  29. Şimdi sen onları kendi hallerine bırak. Yardımımızı veya onların helâk edilmelerini bekle!Çünkü onlar da senin helâk olmanı bekliyorlar.
Yazar: Süleyman Ateş - Kuran'ı Kerim Meali
  1. Elif lâm mim.
  2. Şüphe yok ki Kitabın indirilişi, âlemlerin Rabbi tarafındandır.
  3. Yoksa "Onu uydurdu" mu diyorlar? Hayır, o senden önce kendilerine hiçbir uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi, doğru yola gelirler umuduyla uyarman için Rabbin tarafından (sana indirilen) gerçektir.
  4. O (Allâh) ki gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları altı günde yarattı; sonra Arş´a istivâ etti. Sizin, O´ndan başka bir dostunuz, şefâ´atçiniz yoktur. Düşünüp öğüt almıyor musunuz?
  5. (Allâh) Emri gökten yere tedbir eder (buyruğunu indirir). Sonra emir, sizin hesabınızca bin yıl süren bir gün içinde O´na çıkar.
  6. İşte görünmeyeni de, görüneni de bilen, güçlü ve esirgeyici olan O´dur.
  7. O´dur ki, yarattığı herşeyi güzel yaptı ve insanı yaratmağa çamurdan başladı.
  8. Sonra onun neslini bir özden, hakir bir su(yun özü)nden yaptı.
  9. Sonra ona biçim verdi, ona kendi ruhundan üfledi. Ve sizin için kulak(lar), gözler ve gönüller yarattı. Ne kadar az şükrediyorsunuz!
  10. "Biz toprakta kaybolduktan sonra, yeni bir yaratılış içinde mi olacağız?" dediler. Doğrusu onlar, Rablerine kavuşmayı inkâr edenlerdir.
  11. De ki: "Üzerinize vekil edilen ölüm meleği, canınızı alır, sonra Rabbinize döndürülürsünüz."
  12. Rablerinin huzûrunda (utançtan) başlarını öne eğmiş; "Rabbimiz, gördük, işittik, bizi geri döndür, iyi iş yapalım; artık kesin olarak inandık!" demekte olan suçluları bir görsen!
  13. Dileseydik, herkese hidâyetini verirdik, (herkesi doğru yola iletirdik). Fakat benden "Mutlaka cehennemi, cinlerden ve insanlardan bir kısmiyle tamamen dolduracağım!" kararı çıkmıştır.
  14. "Bu gününüzle karşılaşmayı unutmanızın cezâsını tadın! (Şimdi) Biz de sizi unuttuk. Yaptıklarınızdan ötürü ebedi azâbı tadın!"
  15. Bizim âyetlerimize o kimseler inanırlar ki onlar, kendilerine öğüt verildiği zaman derhal secdeye kapanırlar; Rablerini överek tesbih ederler, büyüklük taslamazlar.
  16. Yanları yataklardan uzaklaşır, (gece teheccüd namazı kılmak için yanlarını yataklardan ayırıp kalkarlar), korkarak ve umarak Rablerine du´â ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıktan hayır için harcarlar.
  17. Yaptıklarına karşılık olarak onlar için ne gözler aydınlatıcı (ni´metleri)in saklandığını hiç kimse bilmez!
  18. Hiç inanan kimse, (yoldan çıkan) fâsık gibi olur mu? Elbette bunlar bir olmazlar.
  19. İnanan ve iyi işler yapanlara gelince, onlar, yaptıklarına karşılık, durulmağa değer cennetlerde ağırlanırlar.
  20. Yoldan çıkanların barınacakları yer de ateştir. Ne zaman oradan çıkmak isteseler, yine oraya geri çevrilirler ve onlara: "Yalanlamakta olduğunuz ateş azâbını tadın" denilir.
  21. Belki dön(üp yola gel)irler diye, mutlaka onlara o büyük azâbdan ayrı olarak, daha yakın azâbı da taddıracağız.
  22. Kendisine Rabbinin âyetleriyle öğüt verildikten sonra onlardan yüz çevirenlerden daha zâlim kim olabilir? Muhakkak ki biz, suçlulardan öç alıcıyız.
  23. Andolsun biz Mûsâ´ya Kitabı verdik. Sakın onun (Mûsâ´ya) ulaşmasından kuşkuya düşme. Onu İsrâil oğullarına yol gösterici yaptık.
  24. Sabrettikleri ve âyetlerimize kesinlikle inandıkları zaman, onların içinden, buyruğumuzla doğru yola ileten önderler yetiştirmiştik.
  25. Şüphesiz Rabbin, kıyâmet günü, ayrılığa düştükleri konularda onların aralarında hükmedecektir.
  26. Bugün yurtlarında dolaştıkları nice kuşakları daha önce helâk etmiş olmamız, hâlâ onları yola getirmedi mi? Şüphesiz bunda ibretler vardır. (Öğüt alma kulağıyle) İşitmiyorlar mı?
  27. Görmüyorlar mı biz nasıl suyu, kuru, otsuz yere sürüyoruz da onunla ekin bitiriyoruz; ondan hayvanları da, kendileri de yiyor? Görmüyorlar mı?
  28. "Doğru iseniz bu fetih ne zaman?" diyorlar.
  29. De ki: "Fetih günü (gelince, şimdi) inkâr edenlere (o zaman) inanmaları fayda vermez ve kendilerine mühlet de verilmez.
  30. Sen onlardan yüz çevir ve bekle, zaten onlar da beklemektedirler.
Yazar: Şaban Piriş - Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı
  1. Elif Lâm Mîm.
  2. Kitabın indirilmesi, hiç kuşkusuz, alemlerin Rabbindendir.
  3. Yoksa “Onu uydurdu” mu diyorlar? Hayır, O, senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş olan bir toplumu, belki doğru yola gelirler diye uyarman için Rabbi’nden gelen gerçektir
  4. Allah, gökleri ve yeri altı günde, yaratmış. Sonra da hakimiyeti altına almıştır. Sizin O’ndan başka bir veliniz de şefaatçiniz de yoktur. Hâlâ düşünmüyor musunuz?
  5. Gökten yere bütün işleri o düzenler. Sonra sizin saydığınızla süresi bin yıl olan bir günde işler O’na yükselir.
  6. İşte görülmeyeni de görüneni de bilen güçlü ve merhametli olan O’dur.
  7. Yarattığı her şeyi güzel yaratandır. İnsanı da yaratmaya çamurdan başladı.
  8. Sonra onun neslini basit bir suyun özünden meydana getirdi.
  9. Sonra ona şekil verip, canlandırdı. Size kulak, gözler ve gönüller verdi. Ne kadar az şükrediyorsunuz.
  10. -Biz, toprakta kaybolup gittikten sonra mı yeniden yaratılacağız? dediler. Aslında onlar, Rab’leri ile karşılaşmayı inkar ediyorlar!
  11. - Size memur edilen ölüm meleği sizin canınızı alacak sonra da Rabbinize döndürüleceksiniz, de!
  12. Suçluları, Rab’lerinin katında, başlarını öne eğmiş olarak bir görsen: -Rabbimiz, gördük ve anladık, bizi yeniden döndür de doğru olanı yapalım, artık biz kesin olarak inandık.
  13. Dileseydik, herkesi doğru yola iletirdik. Fakat; “Cehennemi tamamen cin ve insanlarla dolduracağım” diye söz verdim.
  14. Bu gününüze kavuşmayı unuttuğunuz için azabı tadın. Biz de sizi unuttuk. Yaptıklarınızın karşılığı olarak kalıcı azabı tadın.
  15. Ayetlerimize ancak, kendilerine hatırlatıldığı zaman secdeye kapananlar, büyüklük taslamayarak Rab’lerini hamd ile tesbih edenler inanırlar.
  16. Onların yanları yataklarından uzaklaşır, korku ve ümit ile Rab’lerine yalvarırlar. Kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden yoksullara verirler.
  17. Yaptıklarına karşılık ödül olarak, onlara göz kamaştıran neler gizlendiğini hiç kimse bilmez.
  18. Hiç mü’min olan kimse, fasık olan kimse gibi midir? Asla eşit değillerdir.
  19. İman edenler ve doğruları yapanlar için yaptıklarına karşılık olarak konakları Me’va Cennetleri’dir.
  20. Yoldan çıkanlara gelince, onların barınağı ateştir. Her ne zaman oradan çıkmak isteseler, tekrar oraya döndürülürler ve onlara şöyle denir: -Tadın bakalım yalanladığınız ateşin azabını!
  21. Belki dönerler diye onlara büyük azaptan önce daha yakın bir azap tattıracağız.
  22. Rabbin ayetleri kendisine hatırlatılıp da sonra ondan yüz çevirenden daha zalim kim olabilir? Biz, günahkarların elbette cezasını vereceğiz.
  23. Musa’ya da kitap vermiş ve ona kavuşmaktan şüpheleri olmasın diye onu İsrailoğulları için kılavuz yapmıştık.
  24. Sabretmeleri ve ayetlerimize iyice inanmaları sebebiyle, emrimizle onlardan bir kısmını doğru yolu gösteren önderler yapmıştık.
  25. Şüphesiz Rabbin, hakkında ayrılığa düştükleri konularda kıyamet günü aralarında hüküm verecektir.
  26. Yurtlarında dolaştıkları, kendilerinden önceki nice nesilleri yok etmemiz onlara yol göstermiyor mu? İşte bunda ayetler vardır. Hâlâ anlamıyorlar mı?
  27. Bizim, susuz araziyi su ile suladığımızı, onunla, hayvanların ve kendilerinin yediği ekini çıkardığımızı görmüyorlar mı? Hala doğruyu göremiyorlar mı?
  28. -Eğer doğru söyleyenlerden iseniz bu hüküm ne zaman gerçekleşecek? diyorlar.
  29. De ki: -Hüküm günü, kafirlerin imanının kendilerine bir fayda vermediği ve onlara göz de açtırılmadığı gündür.
  30. Şimdi, onlardan uzaklaş ve bekle, onlar da bekliyorlar.
Yazar: Ebu'l Al'a Mevdudi - Tefhim-ul Kuran
  1. Elif, Lâm Mîm.
  2. Kendisinde şüphe olmayan bu Kitabın indirilişi alemlerin Rabbi tarafındandır.
  3. Yoksa onlar: «Bunu uydurdu» mu diyorlar? Hayır, o, Rabbinden olan bir haktır; senden önce kendilerine bir uyarıcı, korkutucu gelmemiş olan bir kavmi uyarıp korkutman için (onu sana indirdik). Umulur ki hidayet bulurlar.
  4. Allah; gökleri, yeri ve ikisi arasında olanları altı günde yarattı, sonra da arşa istiva etti. Sizin O´nun dışında bir yardımcınız ve şefaatçi olanınız yoktur. Yine de öğüt alıp düşünmeyecek misiniz?
  5. Gökten yere her işi O evirip düzene koyar. Sonra (işler,) sizin saymakta olduğunuz bin yıl süreli bir günde yine O´na yükselir.
  6. İşte gaybı da, müşahede edilebileni de bilen, üstün ve güçlü olan, esirgeyen O´dur.
  7. Ki O, yarattığı her şeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya da bir çamurdan başlayandır.
  8. Sonra onun soyunu bir özden (sülale´den), basbayağı bir sudan yapmıştır.
  9. Sonra da onu ´düzeltip bir biçime soktu´ ve ona ruhundan üfledi. Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Ne kadar az şükrediyorsunuz?
  10. Dediler ki: «Biz yer (toprağın için)de yok olup gittikten sonra, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışta bulacakmışız?» Hayır, onlar Rablerine kavuşmayı inkâr edenlerdir.
  11. De ki: «Size vekil kılınan ölüm meleği, sizin hayatınıza son verecek, sonra da Rabbinize döndürülmüş olacaksınız.»
  12. Suçlu günahkârları, Rableri huzurunda başları öne eğilmiş olarak: «Rabbimiz, gördük ve işittik; şimdi bizi (bir kere daha dünyaya) geri çevir, salih bir amelde bulunalım, artık biz gerçekten kesin bilgiyle inananlarız» (diye yalvaracakları zamanı) bir görsen.
  13. Eğer biz dilemiş olsaydık, her bir nefse kendi hidayetini verirdik. Fakat benden çıkan şu söz gerçekleşecektir: «Andolsun, cehennemi cinlerden ve insanlardan (küfre sapanlarla) tamamiyle dolduracağım».
  14. Öyleyse bu (azab gününüzle karşılaşmayı) unutmanıza karşılık olarak azab tadın. Biz de sizi gerçekten unuttuk; yapmakta olduklarınıza karşılık ebedi azabı tadın.
  15. Bizim ayetlerimize, ancak onlarla kendilerine hatırlatıldığı zaman, hemen secdeye kapananlar, Rablerini hamd ile tesbih edenler ve büyüklük taslamayan (müstekbir olmayan)lar iman eder.
  16. Onların yanları (gece namazına kalkmak için) yataklarından uzaklaşır. Rablerine korku ve umutla dua ederler ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.
  17. Artık hiçbir nefis, yapmakta olduklarına karşılık olmak üzere, kendileri için gözler aydınlığı olarak nelerin (sayısız nimetlerin) saklandığını bilmez.
  18. Öyleyse, iman eden kimse, fasık olan gibi olur mu? Bunlar eşit olmazlar.
  19. İman eden ve salih amellerde bulunanlar ise, artık onlar için yaptıklarına karşılık olmak üzere, bir ağırlanma konağı olarak barınma cennetleri vardır.
  20. Fasık olanlar içinse, artık onların da barınma yeri ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, oraya geri çevrilirler ve onlara: «Kendisini yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın» denir.
  21. Andolsun, biz onlara belki (küfürden İslam´a) dönerler diye o büyük (uhrevi) azabtan önce, yakın (dünyevi) azabtan da taddıracağız.
  22. Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatıldıktan sonra, onlardan yüz çevirenden zalim kimdir? Gerçekten biz, suçlu günahkârlardan intikam alıcılarız.
  23. Andolsun, biz Musa´ya kitabı vermiştik; böylece sen ona kavuşmaktan kuşku içinde olma. Biz onu İsrailoğullarına bir yol gösterici kılmıştık.
  24. Ve onların içinden, sabrettikleri zaman emrimizle doğru yola iletip yönelten önderler kıldık; onlar bizim ayetlerimize kesin bilgiyle inanıyorlardı.
  25. Hiç şüphe yok, senin Rabbin, ihtilafa düştükleri şeyler konusunda kıyamet günü aralarında ´hükmünü verip ayıracaktır´.
  26. Yurtlarında gezip dolaşmakta oldukları nice kuşakları kendilerinden evvel, yıkıma uğratmış olmamız, hâlâ onları doğru yola iletip yöneltmedi mi? Hiç şüphe yok, bunda ayetler vardır; yine de işitmiyorlar mı?
  27. Görmüyorlar mı; biz, suyu çorak toprağa sürüyoruz da onunla ekin bitiriyoruz; ondan hayvanları da, kendileri de yemektedir? Yine de görmüyorlar mı?
  28. Derler ki: «Eğer doğru söyleyenler iseniz, şu fetih ne zamanmış?»
  29. De ki: «Fetih günü, küfre sapmakta olanlara (o gün) inanmaları bir yarar sağlamaz ve onlara bir süre de tanınmaz.»
  30. Öyleyse, sen onlardan yüz çevir ve bekleyedur; gerçekten onlar da beklemektedirler.
Yazar: Yaşar Nuri Öztürk - Kur'an-ı Kerim Meali
  1. Elif, Lâm, Mîm.
  2. Kitap´ın indirilişidir bu. Kuşku, çelişme yok bunda. Âlemlerin Rabbi´ndendir bu.
  3. Yoksa "Onu uydurdu" mu diyorlar?! Hayır, haktır o; senin Rabbindendir; senden önce kendilerine hiçbir uyarıcı gelmemiş bir toplumu uyarman içindir. Umulur ki, doğruya ve güzele kılavuzlanırlar.
  4. Allah´tır ki gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yaratmış, sonra arş üzerinde egemenlik kurmuştur. O´nun dışındakilerden size ne bir dost vardır ne de bir şefaatçı. Hâlâ düşünüp ibret almayacak mısınız?
  5. İş ve oluşu gökten yere doğru çekip çevirir; sonra o O´na yükselip çıkar: Bir günde ki, süresi, sizin saymakta olduğunuz günlerden bin yıla denktir.
  6. İşte budur Allah! Gaybı da görüneni de bilen O´dur. Azîz´dir o, Rahîm´dir.
  7. O, odur ki, yarattığı her şeyi güzel yarattı. Ve insanın yaratılışına çamurdan başladı.
  8. Sonra onun neslini bir üsareden, hor görülen bir sudan oluşturdu.
  9. Sonra ona bir biçim verdi ve onun içine kendi ruhundan üfledi. Sizin için, işitme gücü, gözler ve gönüller vücuda getirdi. Ne kadar da az şükredersiniz!
  10. Şöyle dediler: "Toprakta kaybolup gittiğimiz zaman mı, o zaman mı yeni bir yaratılış içinde olacağız!" Gerçek şu ki, onlar her şeyden önce, Rablerinin huzuruna varmayı inkâr ediyorlar.
  11. Söyle onlara: "Size vekil edilen ölüm meleği canınızı alır, sonra doğrudan doğruya Rabbinize döndürülürsünüz."
  12. Günahkârları, Rablerinin huzurunda başlarını eğmiş olarak şöyle derken bir görsen: "Rabbimiz; gördük, duyduk, geri gönder bizi ki, barışa/hayra yönelik iyi iş yapalım. Artık kesin olarak inanıyoruz."
  13. Biz dileseydik, her benliğe hidayetini elbette verirdik. Fakat benden şu yolda söz hak olmuştur: "Yemin olsun, cehennemi tamamıyla cinlerden ve insanlardan dolduracağım."
  14. "Bu gününüzü unutmuş olmanın karşılığını tadın. Kuşkusuz, biz de sizi unuttuk. Yaptıklarınıza karşılık o uzun süreli azabı tadın!"
  15. Bizim ayetlerimize o kimseler inanır ki, onlarla kendilerine öğüt verildiğinde, secdelere kapanırlar ve hiç böbürlenmeyerek Rablerine hamt ile tespih ederler.
  16. Yanları yataklarından uzaklaşır; korku ve ümitle Rablerine dua ederler. Kendilerine verdiğimiz rızıklardan da dağıtırlar.
  17. Hiç kimse, yaptıklarına karşılık onlar için hangi göz aydınlığının saklandığını bilmez.
  18. Hiç, bir mümin, bir sapık gibi olur mu? Hayır, eşit olmazlar!
  19. İman edip hayra/barışa yönelik işler yapanlara gelince, onlar için, yaptıklarına karşılık olarak barınacakları cennet konakları vardır.
  20. Sapmış olanların varacakları yerse ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, oraya geri çevrilirler. Ve şöyle denir onlara: "Yalanlayıp durduğunuz ateş azabını tadıverin!"
  21. Belki dönerler diye, onlara o büyük azaptan ayrı olarak, o küçük azaptan da mutlaka tattıracağız.
  22. Rabbinin ayetleri kendilerine hatırlatıldıktan sonra onlardan yüz çevirenden daha zalim kim vardır? Suçlulardan mutlaka intikam alacağız biz!
  23. Yemin olsun ki, Mûsa´ya kitabı vermiştik. Böyleyken sen ona kavuşacağından kuşkuda olma! Biz onu İsrailoğullarına bir kılavuz yapmıştık.
  24. Sabrettikleri zaman içlerinden, bizim emrimizle doğru yola ileten önderler çıkarmıştık. Onlar bizim ayetlerimize gereğince inanıyorlardı.
  25. Kuşkusuz, Rabbin, evet O, ihtilaf edip durdukları hususlarda onların arasını ayıracaktır.
  26. Evlerinde-yurtlarında dolaşıp durdukları nice nesilleri, kendilerinden önce helâk etmiş olmamız onlara yol göstermedi mi? Kuşkusuz, bunda ibretler vardır. Hâlâ işitmiyorlar mı?
  27. Görmediler mi ki, biz, çorak toprağa suyu salıyoruz da onunla ekinler çıkarıyoruz; hem hayvanları yiyor ondan hem kendileri. Hâlâ görmüyorlar mı?
  28. Bir de soruyorlar: "Eğer doğru sözlülerseniz, bu fetih ne zaman?"
  29. De ki: "Fetih günü, küfre sapanlara imanları yarar sağlamayacaktır. Onlara göz açtırılmaz bile."
  30. Artık onlardan yüz çevir ve bekle! Zaten onlar da bekliyorlar.