Şems

الشَّمْسِ

Yazar: Abdulbakî Gölpınarlı - Kur'an-ı Kerim ve Meali
  1. Andolsun güneşe ve ışığına.
  2. Ve ondan ışık aldığı, ardına düşüp seyrettiği zaman aya.
  3. Ve ışıdığı zaman güne.
  4. Ve kapladığı zaman geceye.
  5. Ve göğe ve onu kurana.
  6. Ve yere ve onu döşeyene.
  7. Ve cana ve âzasını düzüp koşana.
  8. Derken ona kötülüğünü de, çekinmesini de ilham etmiştir.
  9. Andolsun ki kim, özünü iyice temizlemişse kurtulmuştur, murâdına ermiştir.
  10. Ve andolsun ki kim, özünü kirletmiş, kötülüğe gömmüşse ziyana girmiştir.
  11. Semûd, azgınlığıyle yalanlamıştı.
  12. O zaman ki en bahtsızları atılmıştı da.
  13. Derken Allah´ın Peygamberi, bu demişti onlara, Allah´ın dişi devesi, çekinin ondan ve suvarılmasından.
  14. Derken yalanlamışlardı onu da ayaklarını kesip öldürmüşlerdi deveyi, derken Rableri de suçları yüzünden onları helâk etmişti de orasını düzleyivermişti.
  15. Bu işin sonundan korkmazdı ki.
Yazar: Adem Uğur - Kur'an-ı Kerim ve Meali
  1. Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına
  2. Güneşi takip ettiğinde Ay´a,
  3. Onu açığa çıkarttığında gündüze,
  4. Onu örttüğünde geceye,
  5. Gökyüzüne ve onu bina edene,
  6. Yere ve onu yapıp döşeyene,
  7. Nefse ve ona birtakım kabiliyetler verene,
  8. Sonra da ona iyilik ve kötülükleri ilham edene yemin ederim ki,
  9. Nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiştir,
  10. Onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.
  11. Semud kavmi azgınlığı yüzünden (Allah´ın elçisini) yalanladı.
  12. Onların en bedbahtı (deveyi kesmek için) atıldığında,
  13. Allah´ın Resûlü onlara: "Allah´ın devesine ve onun su hakkına dokunmayın!" dedi.
  14. Ama onlar, onu yalanladılar ve deveyi kestiler. Bunun üzerine Rableri günahları sebebiyle onlara büyük bir felâket gönderdi de hepsini helâk etti.
  15. (Allah, bu şekilde azap etmenin) âkıbetinden korkacak değil ya!
Yazar: Ali Bulaç - Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı Meal ve Sözlük
  1. Güneş´e ve onun parıltısına andolsun,
  2. Onu izlediği zaman Ay´a,
  3. Onu (Güneş) parıldattığı zaman gündüze,
  4. Onu sarıp-örttüğü zaman geceye,
  5. Göğe ve onu bina edene,
  6. Yere ve onu yayıp döşeyene,
  7. Nefse ve ona ´bir düzen içinde biçim verene´,
  8. Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun).
  9. Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur.
  10. Ve onu (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp-saran da elbette yıkıma uğramıştır.
  11. Semud (halkı) azgınlığı dolayısıyla yalanladı;
  12. En ´zorlu bedbahtları´ ayaklandığında,
  13. Allah´ın elçisi onlara dedi ki: "Allah´ın (deneme için size gönderdiği) devesine ve onun su içme-sırasına dikkat edin."
  14. Fakat, onu yalanladılar, deveyi yere yıkıp öldürdüler. Rableri de günahları dolayısıyla ´onları yerle bir etti, kırıp geçirdi´; orasını da dümdüz etti.
  15. (Allah, asla) Bunun sonucundan korkmaz.
Yazar: Ali Fikri Yavuz - Kur'an-ı Kerim ve İzahlı Meal-i Alisi
  1. And olsun, güneşe ve onun aydınlığına,
  2. (Güneş batarken) ona tabi olduğu zaman aya,
  3. Güneş gündüzü açıb aydınlattığı zaman gündüze,
  4. Ziyasını örtüb bürüdüğü zaman geceye,
  5. Göğe ve onu bina edene,
  6. Arza ve onu döşeyene,
  7. Nefse ve onu (insan biçiminde) düzenleyene;
  8. Sonra da o nefse, isyanını ve itaatını öğretene ki,
  9. Muhakak (Allah’ın küfür ve isyandan) temizlediği nefis kurtulmuştur.
  10. Ve hüsrana uğramıştır, (Allah’ın) azdırdığı kimse...
  11. Semûd kavmi, inkâr etti azgınlığından.
  12. O vakit (Semûd kavminin) en azılısı, (bir mucize olarak kayadan çıkarılan Allah’ın devesini öldürmek için) fırlayınca;
  13. Allah’ın peygamberi onlara şöyle demişti: “- Allah’ın devesini kendi haline bırakın, su içmesine engel olmayın.”
  14. Fakat onlar (Salih peygamberin kendilerine söylediği bu sözü) tanımayıb inkâr ettiler de, onu öldürdüler. Bunun üzerine, günahları yüzünden Rableri onları kökünden kazıyıb helâk etti de (büyük küçük bırakmadı) hepsini düzleyiverdi.
  15. Allah (yaptığı bu azabın) akıbetinden korkacak değildir, (hiç bir sorumluluğu yoktur).
Yazar: Bekir Sadak - Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlatımı
  1. Gunese ve onun isigina,
  2. Ardindan gelmekte olan aya,
  3. Onu ortaya koyan gunduze,
  4. Onu buruyen geceye,
  5. Goge ve onu yapana,
  6. Yere ve onu yayana,
  7. Kisiye ve onu sekillendirene,
  8. Sonra da ona iyilik ve kotuluk kabiliyeti verene and olsun ki:
  9. Kendini aritan saadete ermistir.
  10. Kendini fenaliklara gomen kimse de ziyana ugramistir.
  11. (11-12) Semud milleti, iclerinden en azgini ileri atilinca, azginligi yuzunden peygamberleri yalanladi.
  12. (11-12) Semud milleti, iclerinden en azgini ileri atilinca, azginligi yuzunden peygamberleri yalanladi.
  13. Allah´in peygamberi onlara, Allah´in devesini gostermis ve: «Allah´in bu devesine ve onun su hakkina dokunmayin» demisti.
  14. Onu yalanladilar ve deveyi bogazladilar. Bunun uzerine Rableri, suclarindan dolayi onlarin uzerine katmerli azap indirdi; yerle bir etti onlari.
  15. Bu isin sonundan O´nun korkusu yoktur. *
Yazar: Celal Yıldırım - Tefsirli Kur'an-ı Kerim Meali
  1. Güneş´e ve onun kuşluk vaktindeki parlak aydınlığına,
  2. (Güneş´ten ışık alıp) ona tabi´ (uydu) olduğu zaman Ay´a,
  3. Güneşi açtığı zaman gündüze,
  4. Güneşi örtüp bürüdüğü zaman geceye,
  5. Göğe ve onu yapana,
  6. Yere ve onu yapıp döşeyene,
  7. Nefse ve onu düzenleyip biçimlendirene,
  8. Sonra da ona fenalıklarını ve (bunlardan) sakınmasını ilham edene yemîn olsun ki,
  9. Kendini (inkâr ve günah kirlerinden) arındıran kimse, korktuğundan kurtulup umduğuna ermiştir.
  10. Ve kendini (inkâr ve günah ile) örtüp (karanlıklara) gömen kimse hüsrana uğramıştır.
  11. Semûd kavmi azgınlıkları yüzünden (peygamberi) yalanladılar.
  12. En haydut bedbahtları ileri atılınca, (yalanlama daha da hız kazanmıştı).
  13. Allah´ın peygamberi onlara: «Allah´ın (mu´cize olarak verdiği) devesine ve su içme sırasına dikkat edin, (ona sakın kötülükle dokunmayın)» dedi.
  14. Buna rağmen onlar, peygamberi yalanlayıp deveyi yere devirerek kestiler. Rabları da onlara, günahları sebebiyle azâb indirdi de yerle bir etti.
  15. O, bunun sonundan endişe de etmez, (çünkü her işi âdil, her hükmü mutlak hikmettir).
Yazar: Diyanet - Diyanet 1
  1. Güneşe ve onun aydınlığına andolsun,
  2. Onu izlediğinde Ay’a andolsun,
  3. Onu ortaya çıkardığında gündüze andolsun,
  4. Onu bürüdüğünde geceye andolsun,
  5. Göğe ve onu bina edene andolsun,
  6. Yere ve onu yayıp döşeyene andolsun,
  7. (7-9) Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.
  8. (7-9) Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.
  9. (7-9) Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.
  10. Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır.
  11. Semûd kavmi, azgınlığı sebebiyle yalanladı.
  12. Hani onların en bedbaht olanı (fesat çıkarmak için) ileri atılmıştı.
  13. Allah’ın Resûlü de onlara şöyle demişti: “Allah’ın devesini ve onun su içme hakkını koruyun.”
  14. Fakat onlar, onu yalanladılar ve deveyi boğazladılar. Bunun üzerine Rableri, suçlarından dolayı onları helâk etti ve kendilerini yerle bir etti.
  15. Allah, bunun sonucundan çekinmez de!
Yazar: Diyanet - Diyanet 2
  1. (1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.
  2. (1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.
  3. (1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.
  4. (1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.
  5. (1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.
  6. (1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.
  7. (1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.
  8. (1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.
  9. (1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.
  10. (1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.
  11. (11-15) Semûd kavmi azgınlığı yüzünden (Allah´ın elçisini) yalanladı. Onların en bedbahtı (deveyi kesmek için) atıldığında, Allah´ın Resûlü onlara: «Allah´ın devesine ve onun su hakkına dokunmayın!» dedi. Ama onlar, onu yalanladılar ve deveyi kestiler. Bunun üzerine Rableri günahları sebebiyle onlara büyük bir felâket gönderdi de hepsini helâk etti. (Allah, bu şekilde azap etmenin) âkıbetinden korkacak değil ya!
  12. (11-15) Semûd kavmi azgınlığı yüzünden (Allah´ın elçisini) yalanladı. Onların en bedbahtı (deveyi kesmek için) atıldığında, Allah´ın Resûlü onlara: «Allah´ın devesine ve onun su hakkına dokunmayın!» dedi. Ama onlar, onu yalanladılar ve deveyi kestiler. Bunun üzerine Rableri günahları sebebiyle onlara büyük bir felâket gönderdi de hepsini helâk etti. (Allah, bu şekilde azap etmenin) âkıbetinden korkacak değil ya!
  13. (11-15) Semûd kavmi azgınlığı yüzünden (Allah´ın elçisini) yalanladı. Onların en bedbahtı (deveyi kesmek için) atıldığında, Allah´ın Resûlü onlara: «Allah´ın devesine ve onun su hakkına dokunmayın!» dedi. Ama onlar, onu yalanladılar ve deveyi kestiler. Bunun üzerine Rableri günahları sebebiyle onlara büyük bir felâket gönderdi de hepsini helâk etti. (Allah, bu şekilde azap etmenin) âkıbetinden korkacak değil ya!
  14. (11-15) Semûd kavmi azgınlığı yüzünden (Allah´ın elçisini) yalanladı. Onların en bedbahtı (deveyi kesmek için) atıldığında, Allah´ın Resûlü onlara: «Allah´ın devesine ve onun su hakkına dokunmayın!» dedi. Ama onlar, onu yalanladılar ve deveyi kestiler. Bunun üzerine Rableri günahları sebebiyle onlara büyük bir felâket gönderdi de hepsini helâk etti. (Allah, bu şekilde azap etmenin) âkıbetinden korkacak değil ya!
  15. (11-15) Semûd kavmi azgınlığı yüzünden (Allah´ın elçisini) yalanladı. Onların en bedbahtı (deveyi kesmek için) atıldığında, Allah´ın Resûlü onlara: «Allah´ın devesine ve onun su hakkına dokunmayın!» dedi. Ama onlar, onu yalanladılar ve deveyi kestiler. Bunun üzerine Rableri günahları sebebiyle onlara büyük bir felâket gönderdi de hepsini helâk etti. (Allah, bu şekilde azap etmenin) âkıbetinden korkacak değil ya!
Yazar: Elmalılı Hamdi Yazır - Kur'an-ı Kerim ve Meali
  1. Andolsun güneşe ve parıltısına,
  2. ona uyduğunda aya,
  3. onu açıp ortaya çıkardığında gündüze,
  4. onu sardığında geceye,
  5. göğe ve onu bina edene,
  6. yere ve onu döşeyene,
  7. nefse ve onu düzenleyene,
  8. sonra da ona bozukluğunu ve korunmasını ilham edene ki,
  9. gerçek kurtuluş bulmuştur onu temizlikle parlatan.
  10. Onu kirletip gömen de ziyan etmiştir!
  11. Semud kavmi azgınlığından inanmadı.
  12. O en yaramazları fırladığı zaman,
  13. Allah´ın elçisi onlara: «Allah´ın devesini ve onun sulanışını gözetin!» demişti.
  14. Fakat ona inanmadılar da onu (deveyi) devirdiler. Rableri de günahlarını başlarına geçiri geçiriverdi de o yeri düzleyiverdi!
  15. Öyle ya, O, o işin sonundan korkacak değil ki!
Yazar: Elmalılı Hamdi Yazır - Kur'an-ı Kerim ve Meali (Sadeleştirilmiş)
  1. Güneş´e ve onun parıltısına,
  2. Güneş´in ardından gelen Ay´a,
  3. Güneş´i açıp ortaya çıkaran gündüze,
  4. Onu örten geceye,
  5. Göğe ve onu bina edene,
  6. Yere ve onu döşeyene,
  7. Nefse ve onu biçimlendirene,
  8. Sonra da ona kötülük ve takva kabiliyetini verene yemin olsun ki,
  9. Elbette nefsini temizleyip parlatan kurtulmuştur.
  10. Onu kirletip gömen de ziyan etmiştir.
  11. Semud, azgınlığıyla Hakk´ı yalanladı,
  12. En azgınları ileri atılınca,
  13. Allah´ın Rasulü (Salih peygamber) onlara: «Allah´ın devesini ve onun su nöbetini gözetin.» demişti.
  14. Fakat onlar peygamberi yalanlayıp deveyi kestiler. Rableri de günahlarını başlarına geçiriverdi de orayı dümdüz etti.
  15. Öyle ya, Allah bu işin sonundan korkacak değil ya.
Yazar: Seyyid Kutub - Fizilal-il Kuran
  1. Güneşe ve onun ışığına,
  2. Ardından gelmekte olan Ay´â,
  3. Onu ortaya koyan gündüze,
  4. Onu bürüyen geceye,
  5. Göğe ve onu yapana,
  6. Yere ve onu yayana.
  7. Kişiye ve onu şekillendirene,
  8. Sonra da ona iyilik ve kötülük kabiliyeti verene andolsun ki,
  9. Kendini arıtan saadete ermiştir.
  10. Kendini fenalıklara gömen kimse de ziyana uğramıştır.
  11. Semud kavmi azgınlığı yüzünden Hakkı yalanladı.
  12. İçinden azgını ileri atılınca
  13. Allah´ın elçisi onlara: ´Allah´ın devesine ve onun su içme hakkına dokunmayın´ dedi.
  14. Onu yalanladılar, deveyi kestiler. Rabbleri de, günahları yüzünden azabı başlarına geçirdi, orayı dümdüz etti.
  15. Allah bu işin sonundan korkmaz.
Yazar: Gültekin Onan - Kur'an-ı Kerim ve Meali
  1. Güneşe ve onun parıltısına andolsun,
  2. Onu izlediği zaman aya,
  3. Onu (güneş) parıldattığı zaman gündüze,
  4. Onu sarıp örttüğü zaman geceye,
  5. Göğe ve onu bina edene,
  6. Yere ve onu yayıp döşeyene,
  7. Nefse ve ona ´bir düzen içinde biçim verene´,
  8. Sonra ona fücurunu ve takvasını ilham edene (andolsun).
  9. Onu arındırıp temizleyen gerçekten felah bulmuştur.
  10. Ve onu (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp saran da elbette yıkıma uğramıştır.
  11. Semud (halkı) azgınlığı dolayısıyla yalanladı;
  12. En ´zorlu bedbahtları´ ayaklandığında,
  13. Tanrı´nın elçisi onlara dedi ki: "Tanrı´nın (deneme için size gönderdiği) devesine ve onun su içme sırasına dikkat edin."
  14. Fakat, onu yalanladılar, deveyi yere yıkıp öldürdüler. Rableri de günahları dolayısıyla ´onları yerle bir etti, kırıp geçirdi´; orasını da dümdüz etti.
  15. (Tanrı, asla) Bunun sonucundan korkmaz.
Yazar: Hasan Basri Çantay - Kur'an Meali - Kur’an-ı Hakim Ve Meal-i Kerim
  1. Andolsun güneşe ve onun aydınlığına,
  2. (ışık almakda) ona tabî olduğu zaman aya,
  3. ona parlaklık verdiği zaman gündüze,
  4. onu örtüb büründüğü zaman geceye,
  5. göğe ve onu bina edene,
  6. yere ve onu yayıb döşeyene,
  7. herbir nefse ve onu düzenleyene,
  8. sonra da ona hem kötülüğü, hem (ondan) sakınmayı ilham edene ki,
  9. onu tertemiz yapan kişi muhakkak umduğuna ermiş,
  10. onu alabildiğine örten kişi ise elbette ziyana uğramışdır.
  11. Semuud (kavmî), azgınlığı yüzünden (peygamberlerini) tekzibetdi,
  12. (O kavmin) en şakıysi ayaklandığı zaman.
  13. (Halbuki daha evvel) Allahın peygamberi onlara «Allahın dişi devesine ve onun su içme (nevbetine) dikkat edin» demişdi.
  14. Fakat onu tekzîb etdiler, derken o (deveyi) sinirleyib öldürdüler. Bundan dolayı Rableri (nin azâbı) da onları, günâhları sebebiyle, örtüverdi. öyle ki hepsini bir yapdı (helak etdi),
  15. bunun sonundan (hiç bir vech ile) korkmayarak!
Yazar: İbni Kesir - Büyük Kuran Tefsiri
  1. Andolsun güneşe ve aydınlığına.
  2. Ardından gelmekte olan aya.
  3. Onu açığa çıkardığında gündüze,
  4. Örtüp bürüdüğünde geceye,
  5. Göğe ve onu bina edene,
  6. Yere ve onu yayana,
  7. Nefse ve onu düzenleyene,
  8. Sonra da ona, hem kötülüğü hem de takvayı ilham edene,
  9. Onu arıtan, gerçekten felaha ermiştir,
  10. Ve onu örtüp kirleten ise muhakkak ziyana uğramıştır.
  11. Semud, azgınlığı yüzünden yalanladı.
  12. En azgınları ileri tıldığında.
  13. Allah´ın peygamberi onlara: Allah´ın devesi ve onun su hakkı, demişti.
  14. Fakat onu yalanladılar ve derken deveyi kestiler. Bunu üzerine günahları sebebiyle Rabbları onları kırıp geçirerek yerle bir etti.
  15. Bunun sonundan hiç korkmayarak.
Yazar: İskender Ali Mihr - Kur'ân-ı Kerim Lafz-ı ve Ruhu Tefsiri
  1. Güneşe ve onun duha vaktine (ışığının yayılıp parladığı zamana) andolsun.
  2. Ve onu takip ettiği zaman aya.
  3. Ve onu (güneşi) izhar ettiği zaman gündüze.
  4. Onu (güneşi) sardığı (örtüp ışınlarını giderdiği) zaman geceye.
  5. Ve semaya ve onu bina edene.
  6. Ve arza ve onu yayıp döşeyerek yaşanır hale getirene.
  7. Nefse ve onu (7 kademede ahsene dönüşecek şekilde) sevva edene (dizayn edene) (andolsun).
  8. Sonra ona (nefse) fücurunu ve takvasını ilham etti.
  9. Kim onu (nefsini) tezkiye etmişse felâha (kurtuluşa) ermiştir.
  10. Ve kim, onun (nefsinin) kusurlarını örtmeye çalıştıysa (nefsini tezkiye etmemiş ise) hüsrana uğramıştır.
  11. Semud (kavmi), kendi azgınlığı sebebiyle (Allah´ın Resûl´ünü) yalanladı.
  12. Onun (o beldenin) en şâkîsi (deveyi kesmek için) ortaya atılınca.
  13. O zaman Allah´ın Resûl´ü onlara: “O, Allah´ın Devesi´dir ve onu sulayınız (onun su içme sırasına riayet ediniz).” dedi.
  14. Fakat onu tekzip ettiler (yalanladılar). Sonra onu (deveyi) kestiler. Günahları sebebiyle, Rab´leri onların üzerini azapla kapladı. Sonra da onu (o beldeyi) dümdüz yaptı (yerlebir etti).
  15. Ve (Allah) onun (o beldenin ve halkının) ukbasından (akıbetinden) (helâk oluşlarından) korkacak değildir.
Yazar: Muhammed Esed - Kur'an Mesajı Meal-Tefsir
  1. Güneşi ve onun aydınlık veren parlaklığını düşün,
  2. ve güneşi(n ışığını) yansıtan ayı!
  3. Dünyayı gün ışığına çıkaran gündüzü düşün,
  4. ve onu karanlığa boğan geceyi!
  5. Gökyüzünü ve onun harika yapısını düşün,
  6. ve yeryüzünü, onun (uçsuz bucaksız) genişliğini!
  7. İnsan benliğini düşün ve onun nasıl (yaratılış) amacına uygun şekillendirildiğini;
  8. ve nasıl ahlaki zaaflarla olduğu kadar Allah´a karşı sorumluluk bilinciyle de donatıldığını!
  9. Her kim (benliğini) arındırırsa, kesinlikle mutluluğa erişecektir,
  10. onu (karanlığa) gömen ise hüsrandadır.
  11. Semud (kavmi,) kaba bir küstahlıkla (bu) hakikati yalan saydı;
  12. içlerinden en onulmaz azgınları, (zulüm yapmak için) ileri atılırken,
  13. Allah´ın Elçisi onlara: "Şu dişi deve Allah´ındır, öyleyse bırakın suyunu içsin (ve ona bir zarar vermeyin)!" demişti.
  14. Ama onlar Elçi´yi (hiçe sayıp) yalanladılar ve deveyi vahşice boğazladılar; bunun üzerine Rableri, bu günahları yüzünden onları yıkıma uğrattı ve tümünü birden yok etti:
  15. çünkü (onlardan) hiçbiri başlarına gelecek şeyin korkusunu taşımıyordu.
Yazar: Ömer Nasuhi Bilmen - Kur’an-ı Kerim ve Türkçe Meali
  1. (1-3) Andolsun güneşe ve aydınlığa. Ve güneşe tâbi olduğu vakit kamere. Ve güneşi açıkladığı vakit gündüze.
  2. (1-3) Andolsun güneşe ve aydınlığa. Ve güneşe tâbi olduğu vakit kamere. Ve güneşi açıkladığı vakit gündüze.
  3. (1-3) Andolsun güneşe ve aydınlığa. Ve güneşe tâbi olduğu vakit kamere. Ve güneşi açıkladığı vakit gündüze.
  4. (4-5) Ve güneşi örtüp ışıklığını gideren geceye. Ve göğe ve onu bina edene.
  5. (4-5) Ve güneşi örtüp ışıklığını gideren geceye. Ve göğe ve onu bina edene.
  6. (6-7) Ve yere ve onu yayıp döşeyene. Ve nefse ve onu düzeltmiş olana.
  7. (6-7) Ve yere ve onu yayıp döşeyene. Ve nefse ve onu düzeltmiş olana.
  8. Sonra da ona günahını ve takvâsını ilham etmiş olana (andolsun ki),
  9. (9-10) Nefsini temizlemiş olan şüphe yok ki, felâha ermiştir. Ve muhakkak ki, nefsini noksana düşüren de hüsrâna uğramıştır.
  10. (9-10) Nefsini temizlemiş olan şüphe yok ki, felâha ermiştir. Ve muhakkak ki, nefsini noksana düşüren de hüsrâna uğramıştır.
  11. (11-12) Semûd kavmi azgınlığı sebebiyle (Peygamberlerini) tekzîp etmişti. Onların en şâkisi ayaklandığı zaman.
  12. (11-12) Semûd kavmi azgınlığı sebebiyle (Peygamberlerini) tekzîp etmişti. Onların en şâkisi ayaklandığı zaman.
  13. (13-14) Onlara Allah´ın Resûlü demişti ki: «Allah´ın dişi devesine ve onun sulanışına (dokunmayınız).» Fakat O´nu yalancı saydılar, deveyi boğazladılar. Artık onları günahları sebebiyle Rableri azap ile kuşattı da kendilerini müsavî bir ukûbete uğrattı.
  14. (13-14) Onlara Allah´ın Resûlü demişti ki: «Allah´ın dişi devesine ve onun sulanışına (dokunmayınız).» Fakat O´nu yalancı saydılar, deveyi boğazladılar. Artık onları günahları sebebiyle Rableri azap ile kuşattı da kendilerini müsavî bir ukûbete uğrattı.
  15. Ve Allah Teâlâ onların bu ihlak-i akibetinden korkacak değildir.
Yazar: Suat Yıldırım - Kura'an-ı Hakim ve Açıklamalı Meali
  1. Güneş ve onun aydınlığı, hakkı için
  2. Onu izlediği zaman ay hakkı için
  3. Dünyayı açığa çıkaran gündüz
  4. Onu bürüyüp saran gece hakkı için
  5. Gök ve onu bina eden
  6. Yer ve onu yayıp döşeyen
  7. Her bir nefis ve onu düzenleyen,
  8. Ona hem kötülük, hem de ondan sakınma yolu ilham eden hakkı için ki:Nefsini maddî ve manevî kirlerden arındıran, felaha erer.
  9. Onu günahlarla örten ise ziyana uğrar
  10. Azgınlığı yüzünden Semûd milletiResullerinin bildirdiği gerçekleri yalan saydı
  11. Bir ara onların en azılı olanları öne atıldığında, bu yalanlamaları iyice şiddetlendi
  12. elçileri ise kendilerine: "(Mûcizevî olarak verilen) Allah´ın devesini ve onun su içme sırasını gözetin, ona dokunmayın!" dedi.
  13. Fakat onlar o Peygamberi yalancı sayıp deveyi kestiler.Allah da böylesi suç ve isyanları sebebiyle azap indirdi, onları yerle bir etti
  14. Bunun sonucundan da asla endişe etmedi
Yazar: Süleyman Ateş - Kuran'ı Kerim Meali
  1. Güneşe ve onun aydın sabahına andolsun,
  2. Onu izleyen aya andolsun,
  3. Güneşi ortaya çıkaran gündüze andolsun.
  4. Onu örten geceye andolsun.
  5. Göğe ve onu yapana andolsun.
  6. Yere ve onu yuvarlayıp döşeyene andolsun.
  7. Nefse ve onu biçimlendirene,
  8. Ona bozukluğunu ve korunmasını (isyânını ve itâ´atini) ilhâm edene andolsun ki:
  9. (Allâh´tan başkasına tapmayarak) Nefsini yücelten kazanmış,
  10. (Yaratıklara taparak) Onu alçaltan da ziyana uğramıştır.
  11. Semûd (kavmi), azgınlığı yüzünden (Hakk´ı) yalanladı.
  12. En haydutları ayaklandığı zaman,
  13. Allâh´ın elçisi onlara: "Allâh´ın devesine ve onun su içme hakkına dokunmayın!" demişti.
  14. Onu yalanladılar, deveyi kestiler. Rableri de, günâhları yüzünden azâbı başlarına geçirip, orayı dümdüz etti.
  15. (Rab) Bu işin sonundan korkmaz.
Yazar: Şaban Piriş - Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı
  1. Andolsun Güneş’e ve aydınlığına.
  2. Onu takip eden Ay’a.
  3. Onu ortaya koyan gündüze.
  4. Onu örten geceye.
  5. Göğe ve onu bina edene.
  6. Yere ve onu yayana.
  7. Cana ve onu düzenleyene.
  8. Sonra da ona kötülüğü ve korunmayı ilham edene..
  9. Ki onu arındıran kurtuluşa ermiştir.
  10. Onu kötülüğe gömen ise mahvolmuştur.
  11. Semud azgınlığı sebebiyle yalanladı.
  12. En azgınları ileri atılmıştı.
  13. Oysa Allah’ın Resûlü, onlara: -Allah’ın devesine ve su hakkına riayet edin! demişti.
  14. O’nu yalanladılar ve deveyi kestiler de Rab’leri suçları sebebiyle onları kırıp geçirdi, yerle bir etti.
  15. Bunun sonucundan Allah’ın bir endişesi yoktur.
Yazar: Ebu'l Al'a Mevdudi - Tefhim-ul Kuran
  1. Güneşe ve onun parıltısına andolsun.
  2. Onu izlediği zaman aya,
  3. Onu (güneş) parıldattığı zaman gündüze,
  4. Onu sarıp örttüğü zaman geceye,
  5. Göğe ve onu bina edene,
  6. Yere ve onu yayıp döşeyene,
  7. Nefse ve ona ´bir düzen içinde biçim verene,´
  8. Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun).
  9. Onu arındırıp temizleyen gerçekten felah bulmuştur.
  10. Ve onu (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp saran da elbette yıkıma uğramıştır.
  11. Semûd (halkı) azgınlığı dolayısıyla yalanladı;
  12. En ´zorlu bedbahtları´ ayaklandığında,
  13. Allah´ın elçisi onlara dedi ki: «Allah´ın (deneme için size gönderdiği) devesine ve onun su içme sırasına dikkat edin.»
  14. Fakat onlar, onu yalanladılar, deveyi de yere yıkıp öldürdüler: Rableri de günahları dolayısıyla ´onları yerle bir etti, kırıp geçirdi´; orasını da dümdüz etti.
  15. (Allah, asla) Bunun sonucundan korkmaz.
Yazar: Yaşar Nuri Öztürk - Kur'an-ı Kerim Meali
  1. Yemin olsun Güneş´e ve ışığının parladığı kuşluk vaktine,
  2. Onu izlediğinde Ay´a,
  3. Onu iyice açtığı vakit gündüze,
  4. Ve onu sarıp sarmaladığı zaman geceye.
  5. Göğe ve onu kurana,
  6. Yere ve onu döşeyene.
  7. Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirene.
  8. Ardından da ona bozukluğunu ve takvasını ilham edene ki,
  9. Benliği temizleyip arındıran, gerçekten kurtulmuştur.
  10. Onu kirletip örtense kayba uğramıştır.
  11. Semûd kavmi, azgınlığı yüzünden yalanladı.
  12. En haydutları ortaya fırladığı zaman,
  13. Allah´ın elçisi onlara şöyle demişti: "Allah´ın devesini ve onun su içme hakkını koruyun."
  14. Fakat elçiye inanmadılar da deveyi devirip boğazladılar. Bunun üzerine, Rableri onların günahlarını kendi başlarına geçirdi de o yurdu dümdüz etti.
  15. Allah, işin sonundan korkacak değil ya!