Talâk

الطَّلَاقِ

Yazar: Abdulbakî Gölpınarlı - Kur'an-ı Kerim ve Meali
  1. Ey Peygamber, kadınları boşayacağınız zaman temiz oldukları vakit boşayın ve müddetlerini sayın ve çekinin Rabbiniz Allah´tan; çıkarmayın onları evlerinden ve onlar da çıkmasınlar, ancak apaçık bir çirkin harekette bulunurlarsa o başka ve işte bunlardır Allah´ın sınırları ve kim Allah´ın sınırlarını aşarsa gerçekten de kendisine zulmeder; bilmezsin, belki de Allah, bundan sonra bir iş çıkarıverir.
  2. Müddetlerini tamamlayınca da onları güzellikle alın, yahut da güzellikle ayrılın onlardan ve sizden iki tâne adâlet sâhibi tanığı bulundurun da tanıklık etsinler ve tanıklığı da Allah için doğru yapın; işte Allah´a ve âhiret gününe inanana böylece öğüt verilmededir; ve kim, çekinirse Allah´tan, ona sıkıntıdan bir kurtuluş vesîlesi yaratır.
  3. Ve onu, hesaplamadığı yerden rızıklandırır ve kim Allah´a dayanırsa o, yeter ona; şüphe yok ki Allah, yapacağı işi yerine getirir, gerçekten de Allah, her şeye bir ölçü, bir miktar tâyîn etmiştir.
  4. Kadınlarınızdan âdetten kesilmişlerin, kesilip kesilmedikleri hakkında şüpheye düşerseniz müddetleri, üç aydır ve âdet görmeyenlerin de böyle ve gebe olanların müddeti, çocuklarını doğuruncaya dek ve kim çekinirse Allah´tan, onun işine bir kolaylık verir o.
  5. Budur Allah´ın emri ki size indirmiştir onu ve kim, çekinirse Allah´tan, onun kötülüklerini örter ve mükâfâtını büyültür.
  6. Onları, gücünüz yeterse oturduğunuz yerin bir kısmında oturtun ve onları sıkıştırarak zararlandırmayın ve gebeyseler doğuruncaya dek doyurun onları ve çocuklarınızı emziriyorlarsa da artık ücretlerini verin ve karı-koca; güzelce danışıp görüşerek yapın bu işleri ve bir güçlük çıkarsa çocuğu başka bir kadın emzirir artık.
  7. Vakti-hâli yerinde ve eli geniş olan, vaktine-hâline göre nafaka versin ve rızkı dar olana gelince, Allah, kendisine ne verirse onun bir kısmını nafaka olarak versin; Allah, hiç kimseye, kendi verdiği miktardan daha fazla bir şey teklif etmez; Allah, güçlükten sonra bir kolaylık verecektir.
  8. Nice şehirler var ki halkı, Rablerinin ve onun peygamberlerinin emirlerine karşı gelmiştir de onları, çetin bir sûrette hesâba çekmişizdir ve onları helâk ederek azaplandırmışızdır.
  9. Derken yaptıklarının vebâlini tatmışlardır da işlerinin sonu, ziyan olup gitmiştir.
  10. Allah onlara çetin bir azap da hazırlamıştır, artık çekinin Allah´tan ey aklı başında olanlar; ey îmân edenler, andolsun ki Allah, size bir öğüt olan Kur´ân´ı indirmiştir.
  11. Peygamberi de göndermiştir ki size Allah´ın apaçık âyetlerini okumadadır inananları ve iyi işlerde bulunanları karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için ve kim, Allah´a inanır ve iyi işlerde bulunursa onu, ebedî kalmak üzere, kıyılarından ırmaklar akan cennetlere koyar, gerçekten de Allah, ona en güzel bir rızık verir.
  12. Bir Allah´tır ki yaratmıştır yedi göğü ve yeryüzünü de onun misli olarak yedi kat halketmiştir; bunların arasında, emri, inip durmadadır Allah´ın, şüphesiz, her şeye gücü yettiğini bilmeniz ve şüphe yok ki Allah´ın bilgisinin, gerçekten de her şeyi kavradığını, kuşattığını anlamanız için.
Yazar: Adem Uğur - Kur'an-ı Kerim ve Meali
  1. Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınızda, onları iddetlerini gözeterek boşayın ve iddeti de sayın. Rabbiniz Allah´tan korkun. Apaçık bir hayasızlık yapmaları hali bir yana, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah´ın sınırlarıdır. Kim Allah´ın sınırlarını aşarsa, şüphesiz kendine zulmetmiş olur. Bilemezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir durum ortaya çıkarıverir.
  2. İddet müddetlerini doldurduklarında onları ya meşru ölçüler içerisinde (nikâhınız altında) tutun veya onlardan meşru ölçülere göre ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahit tutun. Şahitliği Allah için yapın. İşte bu, Allah´a ve ahiret gününe inananlara verilen öğüttür. Kim Allah´tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder.
  3. Ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah´a güvenirse O, ona yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur.
  4. Kadınlarınız içinden âdetten kesilmiş olanlarla, âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Gebe olanların bekleme süresi ise, yüklerini bırakmaları (doğum yapmaları)dır. Kim Allah´tan korkarsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir.
  5. İşte bu, Allah´ın size indirdiği buyruğudur. Kim Allah´tan korkarsa Allah onun kötülüklerini örter ve onun mükâfatını arttırır.
  6. Onları gücünüz ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun, onları sıkıştırıp (gitmelerini sağlamak için) kendilerine zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hâmile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin. Sizin için çocuğu emzirirlerse onlara ücretlerini verin, aranızda uygun bir şekilde anlaşın. Eğer anlaşamazsanız çocuğu, başka bir kadın emzirecektir.
  7. İmkânı geniş olan, nafakayı imkânlarına göre versin; rızkı daralmış bulunan da Allah´ın kendisine verdiği kadarından nafaka ödesin. Allah hiç kimseyi verdiği imkândan fazlasıyla yükümlü kılmaz. Allah, bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır.
  8. Rabbinin ve O´nun elçilerinin emrinden uzaklaşıp azmış nice memleketler vardır ki, biz onları (ahalisini) çetin bir hesaba çekmiş ve onları görülmemiş azaba çarptırmışızdır.
  9. Böylece onlar da yaptıklarının karşılığını tatmışlar ve işlerinin sonu tam bir hüsran olmuştur.
  10. Allah onlara şiddetli bir azap hazırlamıştır. Ey inanan akıl sahipleri! Allah´tan korkun. Allah size gerçekten bir uyarıcı (kitap) indirmiştir.
  11. İman edip sâlih amel işleyenleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size Allah´ın apaçık âyetlerini okuyan bir Peygamber göndermiştir. Kim Allah´a inanır ve faydalı iş yaparsa Allah onu, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetlere sokar. Allah o kimse için gerçekten güzel bir rızık vermiştir.
  12. Allah, yedi kat göğü ve yerden bir o kadarını yaratandır. Ferman bunlar arasından inip durmaktadır ki, böylece Allah´ın her şeye kadir olduğunu ve her şeyi ilmiyle kuşattığını bilesiniz.
Yazar: Ali Bulaç - Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı Meal ve Sözlük
  1. Ey Peygamber, kadınları boşadığınız zaman, iddetleri süresinde (temizlendiklerinde) boşayın ve iddeti sayın. Rabbiniz Allah´tan korkun. Onları evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar; ancak açık ´çirkin bir hayasızlık´ göstermeleri durumu başka. Bunlar Allah´ın sınırlarıdır. Kim Allah´ın sınırlarını çiğnerse, gerçekte o, kendi nefsine zulmetmiş olur. Sen bilmezsin; olabilir ki Allah, bunun arkasından bir iş (durum) oluşturur.
  2. Sonra (üç iddet bekleme) sürelerine ulaştıkları zaman, artık onları maruf (bilinen güzel bir tarz) üzere tutun, ya da maruf üzere onlardan ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahid tutun. Şahidliği Allah için dosdoğru yerine getirin. İşte bununla, Allah´a ve ahiret gününe iman edenlere öğüt verilir. Kim Allah´tan korkup-sakınırsa, (Allah) ona bir çıkış yolu gösterir;
  3. Ve onu hesaba katmadığı bir yönden rızıklandırır. Kim de Allah´a tevekkül ederse, O, ona yeter. Elbette Allah, Kendi emrini yerine getirip-gerçekleştirendir. Allah, herşey için bir ölçü kılmıştır.
  4. Kadınlarınızdan artık adetten kesilmiş olanlarla henüz adet görmemiş bulunanların iddet (bekleme süre)leri, -eğer şüpheye düşecek olursanız (bilin ki)- üç aydır. Hamile kadınların bekleme-süresi ise, yüklerini bırakmaları (ile biter). Kim Allah´tan korkup-sakınırsa (Allah) ona işinde bir kolaylık gösterir.
  5. Bu, Allah´ın size indirdiği emridir. Kim Allah´tan korkup-sakınırsa, Allah, kötülüklerini örter ve onun ecrini büyütür.
  6. (Boşadığınız) Kadınları, gücünüz oranında oturmakta olduğunuz yerin bir yanında oturtun, onlara ´darlık ve sıkıntıya düşürmek amacıyla´ zarar vermeyin. Eğer onlar hamile iseler, yüklerini bırakıncaya (doğumlarını yapıncaya) kadar onlara nafaka verin. Şayet sizler için (çocuğu) emzirirlerse, onlara ücretlerini ödeyin. (Durum ve ilişkilerinizi) Kendi aranızda maruf (güzellikle ve İslam´a uygun bir tarz) üzere görüşüp-konuşun. Eğer güçlük içine girerseniz, bu durumda (çocuğu) onun (babası) için bir başkası emzirebilir.
  7. Geniş-imkanları olan, nafakayı geniş imkanlarına göre versin. Rızkı kısıtlı tutulan da, artık Allah´ın kendisine verdiği kadarıyla versin. Allah, hiçbir nefse ona verdiğinden başkasıyla yükümlülük koymaz. Allah, bir güçlüğün ardından bir kolaylığı kılıp-verecektir.
  8. Ülkelerden niceleri vardır ki, Rablerinin ve O´nun elçilerinin emrine karşı gelip azmışlar, böylece Biz de onları çetin bir hesaba çekmişiz ve onları benzeri görülmedik bir azapla azaplandırmışız.
  9. Artık o (ülkelerin halkı), yaptığı kötülüğü taddı ve işinin sonucu bir hüsran oldu.
  10. Allah, onlar için şiddetli bir azap hazırlamıştır; öyleyse ey iman eden temiz akıl sahipleri, Allah´tan korkun. Doğrusu Allah, size bir zikir (uyaran, hatırlatan ve öğüt veren Kur´an) indirmiştir.
  11. İman edip salih amellerde bulunanları karanlıklardan nura çıkarması için Allah´ın apaçık ayetlerini size okuyan bir elçi de (gönderdik). Kim iman edip salih bir amelde bulunursa, (Allah) onu içinde süresiz kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Allah, gerçekten ona ne güzel bir rızık vermiştir.
  12. Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, bunların arasında durmadan iner; sizin gerçekten Allah´ın herşeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah´ın ilmiyle herşeyi kuşattığını bilmeniz, öğrenmeniz için.
Yazar: Ali Fikri Yavuz - Kur'an-ı Kerim ve İzahlı Meal-i Alisi
  1. Ey Peygamber (ve onun ümmeti olanlar)! Kadınları boşamak istediğiniz zaman, onları, (adet hallerinden) temizlenmeleri vaktinde boşayın ve iddeti, (üç hayızdan temizlenme müddetini) sayın. (Kendilerine zarar vermek hususunda) Rabbiniz olan Allah’dan korkun. Onları (boşandıkları) evlerinden çıkarmayın; (iddetleri bitinceye kadar) kendileri de çıkmasınlar; meğer ki, açık bir edebsizlik etmiş olsunlar. Bu hükümler, Allah’ın hududlarıdır. Kim Allah’ın hududunu aşarsa, nefsine zulüm etmiş olur. Bilmezsin, belki Allah, onun (bu bir veya iki defa boşamanın) arkasından bir iş (sevgi) çıkarır. (Böylece tekrar birleşmek ve anlaşmak hasıl olur).
  2. Sonra (üç adet görme) müddetlerinin sonuna yaklaştıkları zaman, onları güzellikle (ric’at yaparak nikâhınızda) tutun, yahud güzellikle (haklarını ödeyerek) onlardan ayrılın; ve içinizden adalet sahibi iki erkeği de şahid yapın. (Siz de ey şahidler), şahidliği Allah için doğru ifa edin. Bu, size söylenen var ya, onunla Allah’a ve ahiret gününe iman etmekte olan kimselere öğüt verilir. Kim de Allah’dan korkarsa, ona (darlıktan genişliğe) bir çıkış yolu ihsan eder.
  3. Bir de ona, ummadığı yerden rızık verir. Kim Allah’a tevekkül ederse, O, ona yeter. Muhakkak ki Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir kader, (ölçü ve muayyen bir zaman) tayin etmiştir.
  4. (Yaşlılık dolayısı ile) hayızdan kesilmiş kadınlarınız (hakkındaki iddet bekleme hükmünden) şübhelendinizse, (Bunu bilemediğinize göre) onların iddeti de üç aydır; henüz hayız görmiyenler de öyle... (Boşandıkları zaman üç ay iddet beklerler.) Gebe kadınların iddetleri ise, çocuklarını doğurmaları ile son bulur. Kim Allah’dan korkarsa, Allah onun işine bir kolaylık verir.
  5. İşte bu (anlatılan hükümler), Allah’ın emridir; (amel etmek için) onu size indirdi. Kim Allah’dan korkarsa, Allah onun günahlarını örter ve onun sevabını büyütür.
  6. (Boşamış olduğunuz) o kadınları, (iddetleri zarfında) gücünüzün yettiği kadar oturduğunuz yerin bir kısmında oturtun. Bir de üzerlerine tazyik yapmak için onlara zarar vermeye kalkışmayın; ve eğer gebe iseler, çocuklarını doğuruncaya kadar nafakalarını verin. Sonra (boşadığınız kadınlarla ilginiz kesilince) sizin hesabınıza (çocuklarınızı) emzirirlerse, o vakit de ücretlerini verin ve aranızda iyilikle (ücret işini) müşavere edin; anlaşın. Eğer (anne çocuğa süt vermemekle) güçlüğe uğrarsanız, bu takdirde baba hesabına (çocuğu) başka bir kadın emzirecektir.
  7. Genişliği (zenginliği) olan, (boşanmış kadınlara ve süt annelere) genişliğinden nafaka versin; rızkı dar olan da, Allah’ın ona verdiğinden harcasın. Allah bir kimseyi, ancak ona verdiği şeyle mükellef tutar. Allah bir güçlüğün arkasından bir kolaylık ihsan eder.
  8. Nice memleket (halkı) Rabbinin ve peygamberlerinin emrinden çıkıb azdı da, biz onları şiddetli bir hesaba çektik ve görülmedik bir azabla kendilerini azablandırdık.
  9. Öylece küfürlerinin cezasını taddılar ve işlerinin sonu bir hüsran oldu. (Ahirette de bir perişanlık içindeler.)
  10. Allah, (ahirette) onlara şiddetli bir azab hazırlamıştır. O halde Allah’dan korkun, ey akıl sahibleri!... Ey iman edenler; işte Allah, size bir zikir (Kur’an) indirdi.
  11. Bir Peygamber gönderdi; Allah’ın emir ve yasaklarını açıklayan âyetlerini sizlere karşı okuyor ki, iman edib salih ameller işliyenleri karanlıklardan (küfür ve cehaletten), nûra (imana ve aydınlığa) çıkarsın. Kim Allah’a iman edib de salih amel işlerse, Allah onu (ahirette ağaçları) altından ırmaklar akar cennetlere, içlerinde ebedî kalmak üzere koyacaktır. Doğrusu Allah, ona, ne güzel bir rızık ihsan etmiş!...
  12. O Allah’dır ki, yedi (kat) gök yaratmış, arzdan da onların mislini (yine yedi kat)... Allah’ın emri ve kazası, bütün bunların arasında inib duruyor; bilesiniz ki, Allah her şeye kadirdir ve her şeyi ilmi ile kuşatmıştır.
Yazar: Bekir Sadak - Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlatımı
  1. Ey Peygamber! Kadinlari bosayacaginizda, onlari, iddetlerini gozeterek bosayin ve iddeti sayin; Rabbiniz olan Allah´tan sakinin; onlari, apacik bir hayasizlik yapmalari hali bir yana evlerinden cikarmayin, onlar da cikmasinlar. Bunlar, Allah´in sinirlaridir. Allah´in sinirlarini kim asarsa, suphesiz, kendine yazik etmis olur. Bilmezsin, olur ki, Allah bunun ardindan bir hal meydana getirir.
  2. (2-3) Kadinlarin iddet sureleri biteceginde, onlari ya uygun bir sekilde alikoyun, ya da onlardan ayrilin; icinizden de iki adil sahit getirin; sahidligi Allah icin yapin; iste bu, Allah´a ve ahiret gunune inanan kimseye verilen oguttur. Allah, kendisine karsi gelmekten sakinan kimseye kurtulus yolu saglar, ona beklemedigi yerden rizik verir. Allah´a guvenen kimseye O yeter. Allah, buyrugunu yerine getirendir. Allah her sey icin bir lcu var etmistir.
  3. (2-3) Kadinlarin iddet sureleri biteceginde, onlari ya uygun bir sekilde alikoyun, ya da onlardan ayrilin; icinizden de iki adil sahit getirin; sahidligi Allah icin yapin; iste bu, Allah´a ve ahiret gunune inanan kimseye verilen oguttur. Allah, kendisine karsi gelmekten sakinan kimseye kurtulus yolu saglar, ona beklemedigi yerden rizik verir. Allah´a guvenen kimseye O yeter. Allah, buyrugunu yerine getirendir. Allah her sey icin bir lcu var etmistir.
  4. Kadinlarinizdan ay hali gormekten kesilenler ile henuz ay hali gormemis olanlarin iddetleri hususunda supheye duserseniz, bilin ki, onlarin iddet beklemesi uc aydir; gebe olanlarin iddeti, dogurmalari ile tamamlanir. Allah, buyruguna karsi gelmekten sakinan kimseye isinde kolaylik verir.
  5. Bu, Allah´in size indirmis oldugu buyrugudur. Kim Allah´in buyruguna karsi gelmekten sakinirsa, O, onun kotuluklerini orter, ecrini buyultur.
  6. Bosadigniz, fakat iddeti dolmamis kadinlari gucunuz nisbetinde, kendi oturdugunuz yerde oturtun. Onlari sikintiya sokmak icin zarar vermeye kalkismayin. Eger hamile iseler, dogurmalarina kadar nafakalarini verin. Cocugu sizin icin emzirirlerse, onlara ucretlerini deyin; aranizda uygun bir sekilde anlasin; eger guclukle karsilasirsaniz cocugu baska bir kadin emzirebilir.
  7. Varlikli olan kimse, nafakayi varligina gore versin; rizki ancak kendisine yetecek kadar verilmis olan kimse, Allah´in kendisine verdiginden versin; Allah kimseye, verdigi rizki asan bir yuk yuklemez. Allah, guclukten sonra kolaylik verir. *
  8. Rablerinin ve O´nun peygamberlerinin buyrugundan cikan nice kasabalar halkini Biz, cetin bir hesaba cekmis, onlari, gorulmedik bir azaba ugratmisizdir.
  9. Onlar, islerinin karsiligini tattilar; islerinin sonu husran oldu.
  10. Allah onlara cetin bir azap hazirlamistir. Ey inanmis olan akil sahipleri! Allah´tan sakinin; Allah size Kuran´i indirmistir.
  11. Inanip yararli isler isleyenleri karanliklardan aydinliga cikarmak uzere, size Allah´in apacik ayetlerini okuyan bir peygamber gondermistir. Kim Allah´a inanir ve yararli is islerse, Allah onu, icinde temelli ve sonsuz kalinacak, iclerinden irmaklar akan cennetlere koyar. Allah ona gercekten guzel rizik vermistir.
  12. Yedi gogu ve yerden de bir o kadarini yaratan Allah´tir, Allah´in herseye Kadir oldugunu ve Allah´in ilminin herseyi kusattigini bilmeniz icin Allah´in buyrugu bunlar arasinda iner durur. *
Yazar: Celal Yıldırım - Tefsirli Kur'an-ı Kerim Meali
  1. Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınız vakit, iddetlerini (ay hallerini ve bekleme sürelerini) dikkate alarak boşayın ve iddeti sayın. Rabbına Allah´tan korkun ; kadınları evlerinden çıkarmayın; kendileri de çıkmasınlar. Ancak açık bir hayasızlıkta bulunanları müstesna. Bunlar Allah´ın belirlediği sınırlardır. Kim Allah´ın sınırlarını aşarsa, gerçekten o kendine haksızlık etmiş olur. Bilmezsin bunun ardından Allah´ın, (barışıp anlaşma gibi) bir durum meydana getirmesi umulur.
  2. Bekleme sürelerinin sonuna yaklaştıkları zaman onları ya iyilikle* güzellikle tutun, ya da güzellikle ayırın. İçinizden iki âdil kimseyi şahit tutun; şahitliği Allah için yerine getirin. Bununla Allah´a ve Âhiret gününe imân edenlere öğüt verilir. Kim Allah´tan korkar (da karşı gelmekten) sakınırsa, Allah ona bir çıkış imkânı sağlar.
  3. Ve ummadığı, hesaplıyamadığı bir cihetten onu rızıklandırır. Kim Allah´a güvenip dayanırsa, Allah ona yeter. Şüphesiz ki Allah, emrini yerine getirendir. Gerçekten Allah, her şey için bir ölçü belirleyip ortaya koymuştur.
  4. Kadınlarınızdan ay halinden ümitleri kesilmiş olanların iddetlerl hakkında şüphelenirseniz, onların iddeti üç aydır. Henüz ay hali görmeyen kadın da böyle... Gebe kadınların ise bekleme süresi, doğum yapmasıyla son bulur. Kim Allah´tan korkup sakınırsa, Allah, onun işinde bir kolaylık sağlar.
  5. Bu Allah´ın buyruğudur ki, size indirmiştir. Kim Allah´tan korkar (buyruğuna karşı gelmekten) sakınırsa, Allah, onun kötülüklerini örtüp temizler; mükâfatını büyültür.
  6. (Boşayıp da henüz iddeti sona ermemiş) kadınları, gücünüz ve imkânınız elverdiği nisbette oturduğunuz yerde oturtun. Sıkıntıya uğratmak için kendilerine sakın zarar vermeyin. Eğer o (boşadığınız) kadınlar gebe iseler, doğumlarını yapıncaya kadar nafakalarını verin. Size ait çocuğu emzirirse ücretlerini verin. (Bu hususları) aranızda güzellikle örfe uygun şekilde görüşün. Eğer aranızda sıkıntıya sebep bir anlaşmazlık çıkarsa, çocuğu başka bir kadın emzirecek (şekilde karar alabilirsiniz).
  7. Geniş imkânı olan, geniş imkânına göre nafaka versin. Rızkı dar ve sınırlı olan ise, Allah´ın kendisine verdiğinden nafaka versin. Allah, hiç kimseye verdiğinden fazlasını teklif etmez. Allah, bir sıkıntı ve zorluğun ardından bir kolaylık meydana getirir.
  8. Nice kasaba (halkı) Rabbının ve Peygamberlerinin buyruğu dışına çıkıp azgınlık gösterdi de biz onları çetin bir hesaba tabi tuttuk ve bilinmedik bir azaba uğrattık.
  9. Böylece onlar, yaptıklarının vebalini tattılar da işlerinin sonu hüsran oldu.
  10. Allah, onlara çetin bir azâb hazırladı. Artık siz ey imân eden akıl sahipleri ! Allah´tan korkun (O´nun buyruklarına karşı gelmekten) sakının. Gerçekten Allah size bir zikir (Kur´ân) indirmiştir.
  11. Ayrıca, imân edip iyi-yararlı amellerde bulunanları karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size Allah´ın açık-seçik ve açıklayıcı âyetlerini okuyan bir peygamber göndermiştir. Kim Allah´a inanır da iyi-yararlı amelde bulunursa, Allah onu, altlarından ırmaklar akan içinde devamlı kalacakları Cennetlere yerleştirir. Allah, ona cidden güzel bir rızıkla ihsanda bulunmuştur.
  12. O Allah ki, yedi göğü ve yerden de onların bir benzerini yarattı. O´nun emri bunlar arasına iner de iner. Bu da, Allah´ın kudretinin herşeye yettiğini ve Allah´ın gerçekten herşeyi ilmiyle kapsayıp kuşattığını bilmeniz içindir.
Yazar: Diyanet - Diyanet 1
  1. Ey peygamber! Kadınları boşamak istediğinizde, onları iddetlerini dikkate alarak (temizlik hâlinde) boşayın ve iddeti sayın. Rabbiniz olan Allah’a karşı gelmekten sakının. Apaçık bir hayâsızlık yapmaları dışında onları (bekleme süresince) evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’ın sınırlarını aşarsa, şüphesiz kendine zulmetmiş olur. Bilemezsin, olur ki Allah, sonra yeni bir durum ortaya çıkarır.
  2. Boşanan kadınlar iddetlerinin sonuna varınca, onları güzelce tutun, yahut onlardan güzelce ayrılın. İçinizden iki âdil kimseyi şahit tutun. Şahitliği Allah için dosdoğru yapın. İşte bununla Allah’a ve ahiret gününe inanan kimselere öğüt verilmektedir. Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu açar.
  3. Onu beklemediği yerden rızıklandırır. Kim Allah’a tevekkül ederse, O kendisine yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah, her şeye bir ölçü koymuştur.
  4. Kadınlarınızdan âdetten kesilmiş olanlarla, henüz âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Hamile olanların bekleme süresi ise, doğum yapmalarıyla sona erer. Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir.
  5. İşte bu, Allah’ın size indirdiği emridir. Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah onun kötülüklerini örter ve onun mükâfatını büyütür.
  6. Onları (iddetleri süresince) gücünüz nispetinde, oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun. Onları sıkıntıya sokmak için kendilerine zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hamile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin. Sizin için (çocuğu) emzirirlerse (emzirme) ücretlerini de verin ve aranızda uygun bir şekilde anlaşın. Eğer anlaşamazsanız, çocuğu baba hesabına başka bir kadın emzirecektir.
  7. Eli geniş olan, elinin genişliğine göre nafaka versin. Rızkı dar olan da, Allah’ın ona verdiğinden (o ölçüde) harcasın. Allah, bir kimseyi ancak kendine verdiği ile yükümlü kılar. Allah, bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır.
  8. Nice kentlerin halkı Rablerinin ve O’nun elçilerinin emrinden uzaklaşıp azdılar. Bu yüzden kendilerini çetin bir hesaba çektik ve görülmedik bir azaba çarptırdık.
  9. Böylece yaptıklarının cezasını tattılar ve işlerinin sonu tam bir hüsran oldu.
  10. Allah, ahirette onlara şiddetli bir azap hazırlamıştır. O hâlde, ey iman etmiş olan akıl sahipleri, Allah’a karşı gelmekten sakının! Allah, size bir zikir (Kur’an) indirdi.
  11. İman edip salih amel işleyenleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size Allah’ın apaçık âyetlerini okuyan bir peygamber gönderdi. Kim Allah’a inanır ve salih bir amel işlerse, Allah onu, içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetlere sokar. Allah, gerçekten ona güzel bir rızık vermiştir.
  12. Allah, yedi göğü ve yerden bir o kadarını yaratandır. Allah’ın emri bunlar arasından inip durmaktadır ki, Allah’ın her şeye kadir olduğunu ve Allah’ın her şeyi ilmiyle kuşattığını bilesiniz.
Yazar: Diyanet - Diyanet 2
  1. Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınızda, onları iddetlerini gözeterek boşayın ve iddeti de sayın. Rabbiniz Allah´tan korkun. Apaçık bir hayasızlık yapmaları hali bir yana, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah´ın sınırlarıdır. Kim Allah´ın sınırlarını aşarsa, şüphesiz kendine zulmetmiş olur. Bilemezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir durum ortaya çıkarıverir.
  2. (2-3) İddet müddetlerini doldurduklarında onları ya meşru ölçüler içerisinde (nikâhınız altında) tutun veya onlardan meşru ölçülere göre ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahit tutun. Şahitliği Allah için yapın. İşte bu, Allah´a ve ahiret gününe inananlara verilen öğüttür. Kim Allah´tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder. Ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah´a güvenirse O, ona yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur.
  3. (2-3) İddet müddetlerini doldurduklarında onları ya meşru ölçüler içerisinde (nikâhınız altında) tutun veya onlardan meşru ölçülere göre ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahit tutun. Şahitliği Allah için yapın. İşte bu, Allah´a ve ahiret gününe inananlara verilen öğüttür. Kim Allah´tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder. Ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah´a güvenirse O, ona yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur.
  4. Kadınlarınız içinden âdetten kesilmiş olanlarla, âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Gebe olanların bekleme süresi ise, yüklerini bırakmaları (doğum yapmaları)dır. Kim Allah´tan korkarsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir.
  5. İşte bu, Allah´ın size indirdiği buyruğudur. Kim Allah´tan korkarsa Allah onun kötülüklerini örter ve onun mükâfatını arttırır.
  6. Onları gücünüz ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun, onları sıkıştırıp (gitmelerini sağlamak için) kendilerine zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hâmile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin. Sizin için çocuğu emzirirlerse onlara ücretlerini verin, aranızda uygun bir şekilde anlaşın. Eğer anlaşamazsanız çocuğu, başka bir kadın emzirecektir.
  7. İmkânı geniş olan, nafakayı imkânlarına göre versin; rızkı daralmış bulunan da Allah´ın kendisine verdiği kadarından nafaka ödesin. Allah hiç kimseyi verdiği imkândan fazlasıyla yükümlü kılmaz. Allah, bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır.
  8. Rabbinin ve O´nun elçilerinin emrinden uzaklaşıp azmış nice memleketler vardır ki, biz onları (ahalisini) çetin bir hesaba çekmiş ve onları görülmemiş azaba çarptırmışızdır.
  9. Böylece onlar da yaptıklarının karşılığını tatmışlar ve işlerinin sonu tam bir hüsran olmuştur.
  10. Allah onlara şiddetli bir azap hazırlamıştır. Ey inanan akıl sahipleri! Allah´tan korkun. Allah size gerçekten bir uyarıcı (kitap) indirmiştir.
  11. İman edip sâlih amel işleyenleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size Allah´ın apaçık âyetlerini okuyan bir Peygamber göndermiştir. Kim Allah´a inanır ve faydalı iş yaparsa Allah onu, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetlere sokar. Allah o kimse için gerçekten güzel bir rızık vermiştir.
  12. Allah, yedi kat göğü ve yerden bir o kadarını yaratandır. Ferman bunlar arasından inip durmaktadır ki, böylece Allah´ın her şeye kadir olduğunu ve her şeyi ilmiyle kuşattığını bilesiniz.
Yazar: Elmalılı Hamdi Yazır - Kur'an-ı Kerim ve Meali
  1. Ey peygamber, kadınları boşayacağınız zaman, onları iddetlerine doğru boşayın ve iddeti de sayın; Rabbiniz Allah´tan korkun; açık bir terbiyesizlik yapmaları durumu dışında onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar! Bunlar Allah´ın belirlediği sınırlardır. Her kim Allah´ın sınırlarını aşarsa, kendisine zulmetmiş olur. Bilmezsin, belki Allah, onun arkasından bir iş çıkarır.
  2. Sonra sürelerini doldurmaya yaklaştıklarında, onları güzellikle tutun veya güzellikle ayrılın ve içinizden adalet sahibi iki erkeği şahit tutun! Şahitliği de Allah için doğru yapın! Bu size söylenenleri duydunuz, bununla Allah´a ve ahiret gününe iman eden kimselere öğüt verilir. Her kim de Allah´tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu sağlar.
  3. Onu hatır ve hayaline gelmez bir taraftan rızıklandırır. Her kim Allah´a tevekkül ederse O ona yeter. Kesinlikle Allah emrini yerine getirir. Allah, her şey için bir ölçü tayin etmiştir.
  4. Adetten kesilmiş kadınlarınız hakkında şüpheye düşerseniz, onların iddeti de üç aydır; adet görmeyenler de öyledir. Yüklülerin süresi ise doğum yapmalarıdır. Her kim Allah´tan korkarsa, Allah onun işine bir kolaylık verir.
  5. İşte bu (anlatılan hükümler), Allah´ın size indirdiği emridir. Her kim Allah´tan korkarsa, Allah onun kabahatlarını örter ve mükafatını büyütür.
  6. O kadınların, gücünüze göre oturduğunuz meskenin bir bölümünde oturmalarını sağlayın ve onlara baskı yapmak için kendilerine zarar vermeye kalkışmayın! Eğer yüklü iseler, doğumlarını yapıncaya kadar nafakalarını verin! Sizin için çocuğu emzirirlerse ücretlerini verin ve aranızda güzelce anlaşın. Eğer zorlaşıyorsanız, bu durumda çocuğu baba hesabına başka bir kadın emzirecektir.
  7. Varlıklı olan varlığı nisbetinde nafaka versin, rızkı dar olan da Allah´ın kendisine verdiğinden nafaka verin! Allah hiç kimseyi kendisine verdiğinden başkasıyla mükellef (sorumlu) tutmaz. Allah bir zorluğun arkasından bir kolaylık yapar.
  8. Nice memleket (halkı), Rabbinin ve peygamberlerinin emrinden çıkıp azdı da Biz onu çetin bir hesaba çektik ve görülmemiş bir azaba çarptırdık.
  9. O şekilde yaptığının cezasını tattı ve işinin sonucu bir hüsran oldu.
  10. Allah onlar için şiddetli bir azap hazırlamıştır. O halde Allah´tan korkun, ey özü pak, aklı temiz olanlar, iman edenler işte Allah size bir öğüt indirdi!
  11. Allah´ın nurlar saçan, yollar açan ayetlerini sizlere karşı okuyan bir peygamber gönderdi, iman edip yararlı işler yapanları karanlıklardan aydınlığa çıkarsın diye. Her kim Allah´a iman edip dürüstçe çalışırsa, onu, içinde ebedi kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Allah ona gerçekten güzel bir rızık vermiştir.
  12. Allah ki, yedi gök yaratmıştır, yerden de onların bir mislini. Allah´ın herşeye kadir olduğunu ve Allah´ın, bilgisiyle herşeyi kuşattığını bilesiniz diye, (bunların) aralarından emir inip duruyor.
Yazar: Elmalılı Hamdi Yazır - Kur'an-ı Kerim ve Meali (Sadeleştirilmiş)
  1. Ey Peygamber! Kadınları boşamak istediğiniz zaman onları iddetleri içinde boşayın ve iddeti de sayın. Rabbiniz Allah´tan korkun. Apaçık bir hayasızlık yapmaları hali bir yana, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah´ın sınırlarıdır. Kim Allah´ın sınırlarını aşarsa, şüphesiz kendine zulmetmiş olur. Bilmezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir durum ortaya çıkarıverir.
  2. Sürelerinin sonuna vardıklarında onları güzelce tutun, yahut güzellikle onlardan ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi şahit tutun. Şahidliği Allah için yapın. İşte Allah´a ve son güne inanan kimseye öğütlenen budur. Kim Allah´tan korkarsa Allah ona bir çıkış yolu yaratır.
  3. Ve onu ummadığı yerden rızıklandırır. Kim Allah´a güvenirse O, ona yeter. Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur.
  4. Kadınlarınız içinden âdetten kesilmiş olanlarla, henüz âdetini görmemiş bulunanlardan eğer şüphe ederseniz (iddetlerinin nasıl olacağında tereddüt ederseniz), onların bekleme süresi üç aydır. Gebe olanların bekleme süresi ise, yüklerini bırakmaları, doğum yapmalarıdır. Kim Allah´tan korkarsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir.
  5. Bu, Allah´ın size indirdiği buyruğudur. Kim Allah´tan korkarsa Allah onun kötülüklerini örter ve onun mükafatını büyütür.
  6. O kadınları, gücünüz ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun ve onları sıkıştırmak için kendilerine zarar vermeye kalkışmayın. Şayet gebe iseler, yüklerini bırakıncaya kadar onları besleyin. Sonra sizin için emzirirlerse ücretlerini verin ve aranızda güzellikle konuşup danışın. Güçlük çekerseniz çocuğu, başka bir kadın emzirecektir.
  7. Eli geniş olan genişliğine göre nafaka versin. Rızkı kısılmış bulunan da Allah´ın kendisine verdiğinden versin. Allah bir kişiye ne vermişse ancak onu teklif eder. Allah bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır.
  8. Nice kent var ki Rablerinin ve O´nun elçilerinin emrine başkaldırdı, biz de onları çetin bir hesaba çektik ve onlara görülmemiş şekilde azab ettik.
  9. İşlerinin vebalini tattılar. İşlerinin sonucu tam bir hüsran olmuştur.
  10. Allah onlara şiddetli bir azap hazırlamıştır. O halde ey inanan akl-ı selim sahipleri! Allah´tan korkun, Allah size bir uyarıcı gönderdi.
  11. Size Allah´ın açık açık âyetlerini okuyan bir elçi (gönderdi) ki inanıp faydalı işler yapanları, karanlıklardan aydınlığa çıkarsın. Kim Allah´a inanır ve yararlı iş yaparsa (Allah) onu, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. Allah ona gerçekten ne güzel rızık vermiştir.
  12. Allah O´dur ki yedi göğü ve yerden de onlar kadarını yarattı. Emir bunlar arasında iner ki Allah´ın her şeye kâdir olduğunu ve Allah´ın bilgisinin, her şeyi kuşattığını bilesiniz.
Yazar: Seyyid Kutub - Fizilal-il Kuran
  1. Ey Peygamber! Kadınları boşamak istediğiniz zaman onları iddetleri içinde boşayın ve iddeti de sayın. Rabbiniz Allah´tan korkun. Apaçık bir hayasızlık yapmaları bir yana, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah´ın sınırlarıdır. Kim Allah´ın sınırını aşarsa, şüphesiz kendisine zulmetmiş olur. Bilemezsin, olur ki, Allah bunun ardından (gönlünüzde sevgi gibi) bir hal meydana getirir.
  2. İddet müddetlerini doldurduklarında onları ya güzelce tutun veya onlardan uygun bir şekilde ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi şahit tutun. Şahitliği Allah için yapın. İşte bu Allaha ve ahiret gününe inananlara verilen öğüttür. Kim Allah´tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder.
  3. Ve ona beklemediği yerden rızk verir. Kim Allah´a güvenirse kendisine yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur.
  4. Kadınlarınızın içinden adetten kesilmiş olanlarla, henüz adetini görmemiş bulunanlardan eğer şüphe ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Gebe olanların bekleme süresi ise, yüklerini bırakmaları, doğum yapmalarıdır. Kim Allah´tan korkarsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir.
  5. Bu Allah´ın size indirdiği buyruğudur. Kim Allah´tan korkarsa Allah onun kötülüklerini örter ve onun mükafatını büyütür.
  6. Boşadığınız kadınları gücünüz ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun, onları sıkıştırıp, gitmelerini sağlamak için zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hamile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin. Sizin için çocuğu emzirirlerse onlara ücretini verin, aranızda uygun bir şekilde anlaşın. Eğer güçlüğe uğrarsanız çocuğu, başka bir kadın emzirecektir.
  7. İmkanı geniş olan, nafakayı imkanlarına göre versin. Rızkı daralmış bulunan da nafakayı, Allah´ın kendisine verdiğinden versin. Allah hiç kimseye gücünün yettiğinden başkasını yüklemez. Allah daima bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratır.
  8. Nice şehirler var ki Rabbinin ve elçilerinin emirlerine baş kaldırdı, biz de onu çetin bir hesaba çektik ve ona görülmemiş şekilde azab ettik.
  9. Onlar yaptıklarının karşılığını tatmışlardır. İşlerinin sonu tam bir hüsran olmuştur.
  10. Allah onlara şiddetli bir azab hazırlamıştır. Ey inanan akıl sahipleri. Allah´tan korkun. Allah size gerçekten bir uyarıcı kitab indirmiştir.
  11. İman edip salih amel işleyenleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size Allah´ın apaçık ayetlerini okuyan bir peygamber göndermiştir. Kim Allah´a inanır ve faydalı iş yaparsa Allah onu, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. Allah böylesine gerçekten güzel bir rızk vermiştir.
  12. Allah yedi kat göğü ve yerden bir o kadarını yarattı. Allah´ın buyruğu bunlar arasında iner ki, böylece Allah´ın her şeye kadir olduğunu ve her şeyi ilmiyle kuşattığını bilesiniz.
Yazar: Gültekin Onan - Kur'an-ı Kerim ve Meali
  1. Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman, iddetleri süresinde (temizlendiklerinde) boşayın ve iddeti sayın. Rabbiniz Tanrı´dan korkun. Onları evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar ancak açık ´çirkin bir hayasızlık´ göstermeleri durumu başka. Bunlar Tanrı´nın sınırlarıdır. Kim Tanrı´nın sınırlarını çiğnerse, gerçekte o, kendi nefsine zulmetmiş olur. Sen bilmezsin; olabilir ki Tanrı, bunun arkasından bir buyruk oluşturur/çıkarır.
  2. Sonra (üç iddet bekleme) sürelerine (ecel) ulaştıkları zaman, artık onları maruf (bilinen güzel bir tarz) üzere tutun, ya da maruf üzere onlardan ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahid tutun. Şahidliği Tanrı için dosdoğru yerine getirin. İşte bununla Tanrı´ya ve ahiret gününe inananlara öğüt verilir. Kim Tanrı´dan korkup sakınırsa, (Tanrı) ona bir çıkış yolu gösterir.
  3. Ve onu hesaba katmadığı bir yönden rızıklandırır. Kim de Tanrı´ya tevekkül ederse, O ona yeter. Elbette Tanrı kendi buyruğunu yerine getirip gerçekleştirendir. Tanrı her şey için bir ölçü kılmıştır.
  4. Kadınlarınızdan artık adetten kesilmiş olanlarla henüz adet görmemiş bulunanların iddet (bekleme süre)leri, -eğer şüpheye düşecek olursanız (bilin ki)- üç aydır. Hamile kadınların bekleme süresi (ecel) ise, yüklerini bırakmaları (ile biter). Kim Tanrı´dan korkup sakınırsa (Tanrı) ona buyruğunda bir kolaylık gösterir.
  5. Bu, Tanrı´nın size indirdiği buyruktur. Kim Tanrı´dan korkup sakınırsa, Tanrı kötülüklerini örter (yükeffir) ve onun ecrini büyütür.
  6. (Boşadığınız) Kadınları, gücünüz oranında oturmakta olduğunuz yerin bir yanında oturtun, onlara ´darlık ve sıkıntıya düşürmek amacıyla´ zarar vermeyin. Eğer onlar hamile iseler, yüklerini bırakıncaya (doğumlarını yapıncaya) kadar onlara nafaka verin. Şayet sizler için (çocuğu) emzirirlerse, onlara ücretlerini ödeyin. (Durum ve ilişkilerinizi) Kendi aranızda maruf (güzellikle ve islama uygun bir tarz) üzere görüşüp konuşun. Eğer güçlük içine girerseniz bu durumda (çocuğu) onun (babası) için bir başkası emzirebilir.
  7. Geniş imkanları olan, nafakayı geniş imkanlarına göre versin. Rızkı kısıtlı tutulan da, artık Tanrı´nın kendisine verdiği kadarıyla versin. Tanrı, hiçbir nefse ona verdiğinden başkasıyla yükümlülük koymaz. Tanrı, bir güçlüğün ardından bir kolaylığı kılıp verecektir.
  8. Ülkelerden niceleri vardır ki, rablerinin ve O´nun elçilerinin buyruğuna karşı gelip azmışlar, böylece biz de onları çetin bir hesaba çekmişiz ve onları benzeri görülmedik (nükra) bir azabla azablandırmışız.
  9. Artık o (ülkelerin halkı), buyruğunun karşılığını tattı ve buyruğunun sonucu bir hüsran oldu.
  10. Tanrı onlar için şiddetli bir azab hazırlamıştır; öyleyse ey inanan temiz akıl sahipleri, Tanrı´dan korkun. Doğrusu Tanrı, size bir zikir indirmiştir.
  11. İnanıp salih amellerde bulunanları karanlıklardan nura çıkarması için Tanrı´nın apaçık ayetlerini size okuyan bir elçi de (gönderdik). Kim inanıp salih bir amelde bulunursa, (Tanrı) onu içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Tanrı, gerçekten ona ne güzel bir rızık vermiştir.
  12. Tanrı, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Buyruk bunların arasında durmadan iner; sizin gerçekten Tanrı´nın her şeye güç yetirdiğini ve gerçekten Tanrı´nın ilmiyle her şeyi kuşattığını bilmeniz, öğrenmeniz için.
Yazar: Hasan Basri Çantay - Kur'an Meali - Kur’an-ı Hakim Ve Meal-i Kerim
  1. Ey peygamber, kadınları boşayacağınız vakit iddetlerine doğru boşayın. O iddeti de sayın. Rabbiniz olan Allahdan korkun. Onları evlerinden çıkarmayın. Kendileri de çıkarmasınlar. Meğer ki apaçık bir kötülük (meydana) getirmiş olsunlar. Bunlar Allahın hudududur. Kim Allahın hududunu (çiğneyip) aşarsa muhakkak ki kendisine yazık etmiş olur. Bilmezsin, olur ki Allah bunun arkasından bir iş peyda ediverir.
  2. Sonra (o kadınlar) müddetlerini doldur (mıya yaklaş) dıkları zaman onları ya güzellikle tutun, yahud güzellikle kendilerinden ayrılın ve içinizden adalet saahibi iki kişiyi de şâhid yapın. (Ey şâhidler siz de) şâhidliği Allah için edâ edin. İşte bu (yok mu?) Allaha ve âhiret gününe îman etmekde olanlara onunla öğüt verilir. Kim Allahdan korkarsa (Allah) ona bir (kurtulub) çıkış yeri ihsan eder.
  3. Onu haatır-u hayâline gelmeyecek bir cihetden de rızıklandırır. Kim Allaha güvenib dayanırsa O, kendisine yetişir. Şübhesiz ki Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü ta´yîn etmişdir.
  4. Kadınlarınız içinden artık âdetden kesilmiş olanlarla henüz âdetini görmemiş bulunanlar (ın iddetlerin) de, eğer şübhe ederseniz, onların iddeti üç aydır. Yüklü kadınların iddetleri ise yüklerini vaz etmeleri (le biter). Kim Allahdan korkarsa O, kendisine (her) işinde, bir kolaylık verir.
  5. İşte bu (nlar) Allahın size indirdiği emridir. Kim Allahdan korkarsa (Allah) onun kusurlarını örter, onun mükâfatını büyütür.
  6. (Boşanan) o kadınları, gücünüzün yetdiği kadar, ikaamet etdiğiniz yerin bir kısmında oturtun. (Evleri) başlarına dar etmek (onları çıkmıya mecbur kılmak) için kendilerine zarar yapmayın. Eğer onlar yüklü iseler yüklerini koyuncuya kadar nafakalarını verin. Eğer (kendilerinden olan evlâdlarınızı) sizin fâidenize emzirirlerse onlara ücretlerini verin. Aranızda (bu hususda) güzelce müşavere edin. Eğer güçlüğe uğrarsanız o halde (çocuğu) onun (nisabına) bir başka (kadın) emzirecekdir.
  7. (Haali, vakti) geniş olan, nafakayı genişliğine göre versin. Rızkı kendisine daraltılmış bulunan (fakîr) de nafakayı Allahın ona verdiğinden versin. Allah hiçbir nefse, ona verdiğinden başkasını yüklemez. Allah, güçlüğün arkasından kolaylık ihsan eder.
  8. Rabbinin ve Onun peygamberlerinin emrinden uzaklaşıb azmış olan nice memleket vardır ki biz onları en çetin bir hisâba çekmiş, onları akıllara şaşkınlık verecek bir azaba dûçâr etmişizdir.
  9. İşte o (her memleket halkı) yapdığının ağırlığını tatmış, işinin sonu bir hüsran (ve helak) olmuşdur.
  10. Allah onlar (ın benzerleri) için (de) pek çetin bir azâb hazırladı. O halde ey îman etmiş olan salim akıl saahibleri, Allahdan korkun. Allah size hakıykî bir zikir indirmiş.
  11. İman edib de güzel güzel amel (ve hareket) lerde bulunanları karanlıklardan nuura çıkarmak için, bir (de) peygamber (göndermişdir ki) o, Allahın (her şey´i) açık açık bildiren âyetlerini size karşı (işte) okuyup durmakdadır. Kim Allaha îman eder, iyi amel (ve hareket) de de bulunursa (Allah) onu altlarından ırmaklar akan cennetlere, hepsi de içlerinde ebedî ve sermedî kalıcı olarak sokar. Allah ona hakıykat ne güzel rızık (ve sevab) vermişdir.
  12. Allah, yedi göğü ve yerden de onların mislini yaratmış olandır. Emr (i) bütün bunların arasında durmadan iner. Allahın (bunları yaratması Onun) hakıykaten herşey´e kaadir olduğunu, ilmiyle hakıykaten herşey´i kaplamış bulunduğunu bilmeniz içindir.
Yazar: İbni Kesir - Büyük Kuran Tefsiri
  1. Ey Peygamber; kadınları boşayacağınız zaman, onları iddetleri içinde boşayın. İddeti de sayın. Rabbınız olan Allah´tan korkun. Apaçık bir hayasızlık yapmaları hali bir yana, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah´ın hudududur. Kim, Allah´ın hududunu aşarsa; şüphesiz kendine zulmetmiş olur. Bilmezsin belki Allah, bunun ardından bir durum peyda ediverir.
  2. Sürelerini doldurdukları vakit; onları; ya ma´ruf ile tutun veya onlardan ma´ruf ile ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahid tutun. Şahidliği, Allah için yapın. İşte bu, Allah´a ve ahiret gününe iman etmekte olanlara verilen öğüttür. Kim, Allah´tan korkarsa; ona bir çıkış yolu ihsan eder.
  3. Ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim, Allah´a tevekkül ederse; O, kendisine yeter. Şüphesiz ki Allah; emrini yerine getirendir. Gerçekten Allah; her şey için bir ölçü var etmiştir.
  4. Kadınlarınızdan adetten kesilmiş olanların iddetieğer şüphe edersenizüç aydır. Henüz adet görmemiş olanlar da böyle. Gebe kadınların süresi ise; yüklerini vaz´etmeleridir. Kim, Allah´tan korkarsa; O, işinde bir kolaylık halkeder.
  5. Bu, Allah´ın emridir. Onu size indirmiştir. Kim, Allah´tan korkarsa; onun kusurlarını örter ve ecrini büyütür.
  6. Onları, gücünüzün yettiği kadar ikamet ettiğiniz yerin bir kısmında oturtun. Onları, sıkıntıya sokmak için zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hamile iseler, yüklerini koyuncaya kadar nafakalarını verin. Sizin için emzirirlerse; onlara, ücretlerini verin. Aranızda uygun bir şekilde anlaşın. Eğer güçlüğe uğrarsanız; çocuğu bir başka kadın emzirir.
  7. Eli geniş olan; genişliğine göre nafaka versin. Rızkı kendisine daraltılmış bulunan da, nafakayı Allah´ın kendisine verdiğinden versin. Allah kimseyi, kendisine verdiğinden fazlasıyla yükümlü tutmaz. Allah; güçlüğün ardından bir kolaylık ihsan eder.
  8. Rabbının ve onun peygamberlerinin emrinden uzaklaşıp azmış nice kasabalar halkı vardır ki; Biz onları şiddetli bir hesaba çekmiş ve görülmemiş azaba çarptırmışızdır.
  9. Onlar, yaptıklarının karşılığını tatmışlardır. İşlerinin sonu ise hüsran olmuştur
  10. Allah, onlar için şiddetli bir azab hazırlamıştır. Ey iman eden akıl sahipleri, Allah´tan korkun. Allah; size gerçekten bir zikir indirmiştir.
  11. İman edip salih amel işleyenleri karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, size Allah´ın apaçık bildiren ayetlerini okuyan bir peygamber gönderdi. Kim Allah´a inanır ve salih amel işlerse; onu, altlarından ırmaklar akan cennetlere girdirir, orada ebediyyen kalırlar. Allah; ona, gerçekten güzel bir rızık vermiştir.
  12. Allah; yedi göğü ve yerden de o kadarını yaratmış olandır. Allah´ın buyruğu bunlar arasında iner durur. Ki, Allah´ın gerçekten her şeye kadir olduğunu ve Allah´ın gerçekten her şeyi ilmiyle kuşatmış oşduğunu bilesiniz.
Yazar: İskender Ali Mihr - Kur'ân-ı Kerim Lafz-ı ve Ruhu Tefsiri
  1. Ey nebî! Kadınları boşadığınız zaman, o taktirde onların iddetlerini sayarak iddetlerinde boşayın. Ve Rabbiniz Allah´a karşı takva sahibi olun. Onları evlerinden siz çıkartmayın. Size açıkça bir fahişelikle gelmedikçe onlar da (evlerinden) çıkmasınlar. Ve bunlar, Allah´ın hudutlarıdır (sınırlarıdır). Ve kim Allah´ın hudutlarını aşarsa, o taktirde kendi nefsine zulmetmiş olur. Bilemezsin, belki Allah bundan sonra bir iş (yeni bir durum) husule getirir (başka bir kapı açar).
  2. Böylece onların (boşadığınız hanımlarınızın) bekleme süreleri tamamlandığı (iddetleri sona erdiği) zaman artık onları marufla (örfe uygun olarak güzellikle ve iyilikle) tutun (barındırın) veya marufla onlardan ayrılın (onları iyilikle serbest bırakın). Ve sizden adalet sahibi iki kişi şahitlik etsin (şahit olsun). Şahitliği Allah için yapın. Allah´a ve ahir güne (Allah´a ulaşma gününe) inanan kimseye işte bununla vaazedilir (böyle yapması istenir). Ve kim Allah´a karşı takva sahibi olursa, (Allah) ona bir çıkış yeri nasip kılar.
  3. Ve hesap etmediği (aklına gelmeyen) bir yerden onu rızıklandırır. Kim Allah´a tevekkül ederse, artık ona O (Allah) kâfidir. Muhakkak ki Allah, emrini (işini) yerine getirendir. Allah herşey için bir kader tayin etmiştir.
  4. Ve eğer hayzdan (adetten) kesilmiş olan kadınlarınızdan şüphe ederseniz, o taktirde onların iddeti (müddeti) 3 aydır ve henüz hayz (adet) olmamış kadınların da (iddeti 3 ay). Yüklü olan (hamile) kadınların müddetleri ise yüklerini bırakıncaya (doğum yapana) kadardır. Ve kim Allah´a karşı takva sahibi olursa, (Allah) işinde ona kolaylık sağlar.
  5. İşte bu, Allah´ın size indirdiği emridir. Ve kim Allah´a karşı takva sahibi olursa, onun günahlarını örter. Ve onun ecrini azamî artırır.
  6. Sizin ikâmet ettiğiniz yerin bir kısmında, gücünüz yettiği kadar onları oturtun. Ve onları sıkıntıya düşürmek için onlara zarar vermeyin ve eğer onlar yüklü (hamile) iseler, o taktirde yüklerini bırakıncaya (doğum oluncaya) kadar onlara infâk edin (nafakalarını verin). Ve eğer bundan sonra sizin için emzirirlerse, o zaman onların ücretlerini verin. Ve maruf ile aranızda görüşün. Ve eğer bir güçlüğünüz olursa (zorlanırsanız), o taktirde onu bir başkasına emzirteceksiniz.
  7. Geniş imkân sahibi olan, geniş imkânlarından infâk etsin (nafaka versin). Ve kim, üzerindeki rızkı az ise, o taktirde Allah´ın ona verdiğinden infâk etsin. Allah kimseyi, ona verdiğinden fazlası ile mükellef (sorumlu) tutmaz. Allah, zorluktan sonra kolaylık verecektir.
  8. Ve nice ülkeler Rab´lerinin ve O´nun Resûlleri´nin emrine itaat etmediler (haddi aştılar). Bu sebeple onları şiddetli bir hesaba çektik. Ve onları çok korkunç azapla azaplandırdık.
  9. Böylece (o ülke halkları) işlerinin vebalini tattı. Ve onların işlerinin sonu hüsran oldu.
  10. Allah onlar için çok şiddetli azap hazırladı. Ey âmenû olan ulûl´elbab! Öyleyse Allah´a karşı (daha üst takva ile) takva sahibi olun. Allah size zikri (Kur´ân´ı) indirmiştir.
  11. Resûl, âmenû olanları (ölmeden önce Allah´a ulaşmayı dileyenleri) ve amilüssalihat (salih amel, yani nefs tezkiyesi) yapanları, karanlıklardan nura çıkarmak için size Allah´ın âyetlerini açıklayarak okur. Ve kim, Allah´a îmân ederse ve salih (nefsi ıslâh eden) amel işlerse onu, içinde ebediyyen kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetlere dahil eder (koyar). Allah(´ın Zat´ı), onun (resûl) için en güzel rızık olmuştur.
  12. O Allah ki, yedi kat gökleri ve yerden de onların misli kadarını (yedi kat yerleri) yarattı. Allah´ın herşeye kaadir olduğunu ve Allah´ın herşeyi ilmen (ilmi ile) ihata etmiş olduğunu (kuşattığını) bilmeniz için emir, onların arasında (gökler ve yerler arasında) devamlı iner.
Yazar: Muhammed Esed - Kur'an Mesajı Meal-Tefsir
  1. Ey Peygamber! Kadınları boşa(maya niyetlen)diğinizde, onlar için belirlenmiş iddeti gözetecek şekilde boşayın ve süreyi (dikkatlice) hesaplayın ve Allah´a, Rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun. Onları evlerinizden kovmayın ve açıkça hayasız davranışlarda bulunmadıkça onlar ayrılma(k zorunda bırakılma)sın. Bunlar, Allah´ın koyduğu sınırlardır; ve kim Allah tarafından konulan sınırları aşarsa, aslında kendisine karşı haksızlık etmiş olur, (çünkü, ey insan!) Sen onu bilmezsin, (ama), o (ilk ihlal)den sonra Allah, yeniden bazı şeylerin meydana gelmesini sağlayabilir.
  2. Böylece, iddetlerinin sonuna yaklaşmak üzere olduklarında, ya onları uygun bir şekilde tutun, yahut uygun bir şekilde bırakın. Ve kendi toplumunuz içinden dürüst(lüğü bilinen) iki kişi (verdiğiniz karara) şahit olarak bulunsun; kendiniz de Allah huzurunda doğru şahitlik yapın! İşte bunlar Allah´a ve Ahiret Günü´ne inananlara verilen öğütlerdir. Ve Allah, Kendisine karşı sorumluluk bilinci taşıyan herkese, (mutsuzluktan) bir çıkış yolu (daima) sağlar
  3. ve ona bütün beklentilerin ötesinde bir rızık verir. Allah´a güvenen herkese O (tek başına) yeter. Gerçek şu ki, Allah, irade ettiği işi sonucuna ulaştırır (ve) Allah her şey için bir (vade ve) ölçü belirlemiştir.
  4. Ay hali görmekten kesilen ve hiç ay hali görmeyen kadınlarınıza gelince, onların iddeti, -eğer (onun süresiyle ilgili) bir şüpheniz varsa- üç (takvim) ay(ı) olacaktır; hamile olanların iddetleri ise, doğum yaptıklarında sona erecektir. Allah, kendisine karşı sorumluluk bilinci taşıyan herkese, buyruklarına uymayı kolaylaştırır.
  5. bu, Allah´ın size indirdiği buyruğudur. Ve O, Allah´a karşı sorumluluğunun bilincinde olan herkesin (bazı) kötü fiillerini örter ve onlara büyük bir ödül bağışlar.
  6. (O halde, iddetlerinin içinde bulunan) kadınların, sizinle aynı yerde, aynı imkanları kullanarak geçinmelerini sağlayın ve onları rahatsız edip hayatlarını çekilmez hale getirmeyin. Eğer hamile kalırlarsa, doğumlarını yapıncaya kadar onlar için her türlü harcamayı yapın; (boşanma kesinleştikten sonra) çocuğunuzu emzirirlerse onlara (hak ettikleri) karşılığı verin ve kendi aranızda (çocuğun geleceğini) uygun bir şekilde konuşun. Eğer ikiniz de (annenin çocuğu emzirmesi ihtimalini) zor görürseniz onu (babasının) adına başka bir kadın emzirsin.
  7. (Bütün bu durumlarda,) geniş imkanlara sahip olan kişi, genişliği ile uyumlu olarak harcasın; rızık imkanları dar olan kimse ise Allah´ın kendisine verdiğine uygun şekilde harcasın! Allah hiç kimseye kendi verdiğinden daha fazlasını yüklemez; (ve mümkündür ki) Allah sıkıntıdan sonra rahatlık verecektir.
  8. Nice topluluk var ki Rablerinin ve Elçilerinin emirlerine küstahça karşı çıkmışlardır! Bunun üzerine Biz tümünü çetin bir hesaba çektik ve görülmemiş bir azaba çarptırdık.
  9. Ve böylece onlar kendi yaptıklarının kötü meyvelerini tattılar; (bu dünyada,) yaptıklarının sonu yıkım oldu;
  10. (Öteki dünyada ise) Allah onlar için (daha da) şiddetli bir azap hazırlamıştır. O halde siz ey basiret sahipleri, (siz) iman edenler, Allah´a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun! Allah size gerçekten bir uyarıcı indirmiştir.
  11. Allah´ın apaçık mesajlarını size aktaran bir elçi (göndermiştir) ki iman edip doğru ve yararlı işler yapanları zifiri karanlıktan aydınlığa çıkarabilsin. Kim Allah´a inanıp doğru ve yararlı işler yaparsa, Allah onu içinden ırmaklar akan sonsuza kadar kalacakları bahçelere koyacaktır. Allah, (böylece) ona en güzel rızkı vermiş olacaktır.
  12. Allah, yedi göğü ve aynı şekilde yeri(n sayısız parçasını) yaratandır. O´nun (yaratıcı) iradesi, bütün bu (yarattık)ları aracılığıyla kesintisiz tecelli eder ki Allah´ın her şeye kadir olduğunu ve her şeyi bilgisiyle kuşattığını göresiniz.
Yazar: Ömer Nasuhi Bilmen - Kur’an-ı Kerim ve Türkçe Meali
  1. Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız vakit hemen iddetlerinden sayılacak bir zamanda boşayın ve iddeti sayın ve Rabbiniz olan Allah´tan korkun ve onları evlerinden çıkarmayın ve kendileri de çıkmasınlar. Meğer ki, apaçık bir kötülük, (meydana) getirmiş olsunlar ve işte bunlar, Allah´ın tayin ettiği huduttur. Ve her kim Allah´ın hududuna tecavüz ederse, mutlaka kendi nefsine zulmetmiş olur. Bilmezsin, olabilir ki Allah, ondan sonra bir iş vücuda getirir.
  2. Sonra (o kadınları) iddetlerini doldurmaya yaklaştıkları vakit artık onları güzellikle tutun veya güzellikle onlardan ayrılın ve sizden iki adâlet sahibini de şahit tutun ve şehâdeti Allah için doğruca ifâ edin, işte size bu (bildirilen, bir şeydir ki) bununla Allah´a, ahiret gününe imân eden kimseye öğüt verilir ve her kim Allah´tan korkarsa onun için bir çıkış yeri nâsip eder.
  3. Ve onu hiç hatırına gelmeyen bir cihetten merzûk buyurur ve her kim Allah´a tevekkül ederse artık O, ona kâfîdir. Şüphe yok ki Allah emrini yerine getirendir, muhakkak ki (Allah) her şey için bir miktar tayin buyurmuştur.
  4. Ve o kadınlar ki, hayızdan kesilmişlerdir veya hayız görmeye başlamamışlardır, Eğer (iddetleri hususunda) şüpheye düşmüş iseniz, (biliniz ki) onların iddetleri üç aydır, yüklü olan kadınların ise, yüklerini vaz´ edinceye değindir ve her kim Allah´tan korkarsa onun için işinden dolayı bir kolaylık verir.
  5. İşte bu, Allah´ın emridir, size indirilmiştir ve her kim Allah´dan korkarsa onun günahlarını örter ve onun için mükâfaatı büyütür.
  6. O (boşanan) kadınları gücünüzün yettiği kadar ikamet ettiğiniz yerin bir kısmında oturtun ve üzerlerine tazyikte bulunmanız için kendilerine zarar vermeyin ve eğer yüklü bulunmakta iseler yüklerini koyuncaya değin onlara nafakalarını verin. Eğer sizin için (çocuklarınızı) emzirirlerse onlara ücretlerini verin ve aranızda maruf bir veçhile müşaverede bulunun ve eğer müşkilata uğrar iseniz onun için başkası emzirecektir.
  7. Genişlik sahibi olan, genişliğinden infakta bulunsun ve üzerine rızkı dar bulunmuş olan da kendisine Allah´ın verdiğinden infakta bulunsun. Allah, hiçbir nefse, ona verdiğinden başkasını teklif etmez. Allah elbette güçlük arkasından kolaylık nâsib eder.
  8. Ve nice şehir (ahalisi) Rabbinin ve O´nun peygamberlerinin emrinden böbürlendi, artık onu bir şiddetli hesap ile hesaba çektik ve onu pek münker bir azap ile muazzeb kıldık.
  9. Artık işlerinin vebalini tattı ve işlerinin sonu bir hüsrândan ibaret oldu.
  10. Allah onlar için pek şiddetli bir azap hazırladı. Artık ey imân etmiş olan akıl sahipleri! Allah´tan korkun, şüphe yok ki Allah, sizin için bir zikir indirmiştir.
  11. Bir resul (göndermiştir) ki size karşı Allah´ın pek açık açık bildiren âyetlerini tilâvet eder. Ta ki imân eden ve sâlih sâlih amellerde bulunanları zulmetlerden nûra çıkarsın ve her kim Allah´a imân eder ve sâlih amelde bulunursa, onu altından ırmaklar akan cennetlere girdirir, orada ebediyyen muhalleddirler. Muhakkak ki Allah, onun için güzel bir rızık ihsân buyurmuştur.
  12. Allah, o (Zât-ı Kibriyâ)dır ki, yedi göğü ve yerden de onların mislini yaratmıştır. Onların aralarında emri cereyan eder. Tâ ki bilesiniz şüphe yok Allah, her şey üzerine tamamen kadirdir ve muhakkak ki Allah, her bir şeyi ilmen ihata buyurmuştur.
Yazar: Suat Yıldırım - Kura'an-ı Hakim ve Açıklamalı Meali
  1. Ey Peygamber! Eşlerinizi boşayacağınız vakit onların iddetlerini dikkate alarak boşayın ve iddeti dikkatle sayın. Rabbiniz olan Allah´a karşı gelmekten, özellikle eşlerinizin hukukuna zarar vermekten sakının. Onlar zina gibi açık bir hayasızlık irtikâb etmedikçe siz onları evlerinizden çıkarmayın. Kendileri de çıkıp gitmesinler. İşte Allah´ın hudutları! Kim Allah´ın hudutlarını çiğnerse hakikaten kendine zulmetmiş olur. Nereden bileceksin, bakarsın Allah bundan sonra yeni bir durum meydana getirir.
  2. Bekleme sürelerinin (üç âdet süresinin) sonuna yaklaştıkları zaman, onları ya güzelce evinizde alıkoyun, evliliği devam ettirin, yahut güzellikle ayrılın ve bu boşanmaya sizden iki âdil kimseyi şahit tutun ve şahitliği de Allah için dürüst yapın. İşte sizden Allah´a ve âhirete iman edenlere verilen talimat, yapılan tavsiye budur. Kim Allah´a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona sıkıntıdan çıkış kapıları açar. Onu hiç ummadığı yerlerden rızıklandırır. Allah´a dayanıp güvenene Allah kâfidir. Allah buyruğunu elbette yerine getirir. Gerçekten Allah her şey için bir ölçü, her iş için bir vâde belirlemiştir.
  3. Kadınlarınızdan âdetten kesilenlerin iddetinde tereddüt ederseniz, onların iddet süreleri üç aydır. Henüz âdet görmeyenlerin de süreleri böyledir. Hamile olan kadınların iddetleri, çocuklarını doğurdukları vakit biter. Kim Allah´ı sayıp O´ na karşı gelmekten korunursa, Allah onun işinde bir kolaylık verir
  4. İşte bu, Allah´ın size indirdiği bir emirdir. Kim Allah´a karşı gelmekten korunursa Allah onun günahlarını örter, onun mükâfatını artırır, ecrini bol bol verir
  5. Boşadığınız eşlerinizi, imkânlarınız nisbetinde oturduğunuz meskenlerin bir bölümünde iddetlerini tamamlayıncaya kadar oturtun! Onlar üzerinde çıkıp gitmelerini sağlamak için bir baskı kurmak niyetiyle onlara zarar vermeye kalkışmayın.Eğer onlar hamile iseler, çocuklarını doğuruncaya kadar nafakalarını verin. Sonra boşadığınız eşlerle ilginiz kesilince sizin hesabınıza çocuklarınızı emzirirlerse, ücretlerini verin.Aranızda ücret işini meşrû çerçevede, örfe uygun olarak güzellikle görüşüp sonuçlandırın! Eğer annesinin çocuğu emzirmemesi sebebiyle sıkıntıya düşerseniz, bu takdirde baba, ücret vererek bir başka emziren kadın bulacaktır.
  6. İmkânı geniş olan, imkânına göre nafakayı bol versin. Nasibi sınırlı olan ise Allah´ın kendisine verdiği imkân ölçüsünde nafaka versin.Allah, herkesi sadece ona verdiği imkân nisbetinde yükümlü tutar. Allah, sıkıntının ardından kolaylık ihsan eder
  7. Rab´lerinin emrinden ve O´nun resullerinin talimatlarından taşkınlık ederek azan nice ülkelerin halkları var ki, Biz onları şiddetli bir şekilde hesaba çektik ve eşi benzeri görülmemiş şekilde cezalandırdık
  8. Böylece kötü işlerinin sorumluluğunu tattılar, işlerinin sonu tam bir hüsran oldu
  9. Allah onlar için âhirette de pek çetin bir azap hazırladı. Artık siz ey akıl sahipleri, ey iman etmiş kullarım! Allah´a karşı gelmekten, ileride de hep sakının ki böyle bir azaptan korunasınız.İşte Allah size gerçekleri hatırlatan bir kitap indirdi, bir Elçi gönderdi. Allahın nurlar saçan, yollar açan âyetlerini sizlere okuyor ki iman edip makbul ve güzel işler yapanları karanlıklardan aydınlığa çıkarsın.Kim Allah´a iman eder, makbul ve güzel işler yaparsa, Allah onları, hem de devamlı kalmak üzere, içinden ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. Allah böyle kuluna gerçekten pek güzel nasip ihsan eder.
  10. Allah O yüce Yaratıcıdır ki yedi kat göğü ve yerden de onların benzerini yaratmıştır. Allah´ın emri ve hükmü bunlar arasında inip durur ki, Allah´ın her şeye kadir olduğunu ve Allah´ın her şeyi ilmiyle ihata ettiğini, O´nun ilmi dışında hiçbir şey olmayacağını siz de bilesiniz
Yazar: Süleyman Ateş - Kuran'ı Kerim Meali
  1. Ey peygamber! Kadınları boşa(mak iste)diğiniz zaman onları iddetleri içinde (âdetten temiz oldukları sırada) boşayın ve iddeti sayın (üç defa âdet görüp temizlenmelerini hesabedin). Rabbiniz Allah´tan korkun (bekleme süresi içinde) onları evlerinden çıkarmayın. Kendileri de çıkmasınlar. Ancak apaçık bir edepsizlik yapmaları durumu, bu hükmün dışındadır (o zaman evden çıkarabilirsiniz). Bunlar Allâh´ın sınırlarıdır. Kim Allâh´ın sınırlarını geçerse, kendisine yazık etmiş olur. Bilmezsin belki Allâh, bundan sonra (iddet süresi içinde) yeni bir iş ortaya çıkarır (gönülleri uzlaştırıp birleşme ortamı yaratır).
  2. Sürelerinin sonuna vardıklarında ya onları güzelce (yanınızda) tutun, yahut, güzellikle onlardan ayrılın. (Eşinizi yanınızda tutmak veya ondan ayrılmak için) içinizden adâletli iki kişiyi de şâhid tutun. Şâhidliği Allâh için yapın. İşte içinizden Allah´a ve Son Güne inanan kimseye öğütlenen budur. Kim Allah(ın yasakların)dan sakınırsa (Allâh) ona bir çıkış (yolu) yaratır.
  3. Ve onu ummadığı yerden rızıklandırır. Kim Allah´a dayanırsa O, ona yeter. Allâh, buyruğunu yerine getirendir. Allâh herşey için bir ölçü koymuştur.
  4. (Yaşlılıklarından ötürü) Âdetten kesilen kadınlarınızın (bekleme süresinden) şüphe ederseniz, (bilin ki) onların bekleme süresi üç aydır. Henüz âdet görmeyenler de böyledir. Gebe olanların bekleme süresi, yüklerini bırakmalarına kadardır. Kim Allah´tan korkarsa (Allâh) ona işinde bir kolaylık yaratır.
  5. Bu, Allah´ın size indirdiği buyruğudur. Kim Allah´tan korkarsa (Allâh) onun kötülüklerini örter ve onun mükâfâtını büyütür.
  6. (Boşadığınız) O kadınları, gücünüz ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun ve onları sıkıştır(ıp evden çıkmağa zorla)mak için kendilerine zarar vermeğe kalkışmayın. Şâyet gebe iseler, yüklerini bırakıncaya kadar onların geçimini sağlayın. Sonra sizin için (çocuğunuzu) emzirirlerse onlara ücretlerini verin ve aranızda güzellikle konuşup anlaşın. Eğer (anlaşmakta) güçlük çekerseniz (o zaman) çocuğu, başka bir kadın emzirecektir.
  7. Eli geniş olan, genişliğine göre nafaka versin. Rızkı kısılmış bulunan da Allâh´ın kendisine verdiğinden versin. Allâh, bir kişiye ne vermişse ancak onu yükler, (kimseye gücünün üstünde bir şey yüklemez). Allâh, bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır.
  8. Nice kent var ki Rabbinin ve elçilerinin buyruğuna baş kaldırdı, biz de onu çetin bir hesaba çektik ve ona görülmemiş biçimde azâbettik.
  9. İşinin vebâlini taddı. İşinin sonucu da tüm bir ziyan idi.
  10. Allâh o(insa)nlara şiddetli bir azâb da hazırlamıştır. Ey inanmış olan, sağduyu sâhipleri, Allah´tan korkun, Allâh size bir uyarı indirdi.
  11. Yani size Allâh´ın açık açık âyetlerini okuyan bir elçi (gönderdi) ki, inanıp yararlı işler yapanları, karanlıklardan aydınlığa çıkarsın. Kim Allah´a inanır ve yararlı iş yaparsa (Allâh) onu, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. Allâh ona gerçekten güzel rızık vermiştir.
  12. Allâh O´dur ki yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. (Allâh´ın) Buyruğu, bunlar arasında iner ki Allâh´ın herşeye kâdir olduğunu ve Allâh´ın bilgice her şeyi kuşatmış bulunduğunu bilesiniz.
Yazar: Şaban Piriş - Kur'an-ı Kerim Türkçe Anlamı
  1. -Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınız zaman, onları bekleme süresi içinde boşayın ve bekleme sürelerini sayın. Rabbiniz olan Allah’tan korkun. Açık bir ahlaksızlık yapmadıkça onları evlerinden çıkarmayın. Onlar da çıkmasınlar. İşte bu, Allah’ın kanunudur. Kim Allah’ın kanunlarını çiğnerse kendisine zulmetmiş olur. Bilmezsin ki Allah, belki bundan sonra yeni bir durum ortaya çıkarır.
  2. Bekleme süresinin sonuna geldiklerinde ya onları iyilikle tutun veya iyilikle ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahit tutun. Şahitliği de Allah için doğru yapın. İşte bununla Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimseler için öğüt veriliyor. Kim Allah’tan sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu gösterir.
  3. Ve Ona hiç beklemediği bir yerden rızık verir. Kim Allah’a teslim olursa o kendisine yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah, her şey için bir ölçü koymuştur.
  4. Kadınlarınızdan âdetten kesilmiş olanlar eğer tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Henüz âdet görmemiş olanlar da böyledir. Hamile kadınların bekleme süresi, yüklerini bırakıncaya kadardır. Kim Allah’tan korkarsa, ona işinde bir kolaylık sağlar.
  5. Bu, Allah’ın size indirdiği emridir. Kim Allah’tan sakınırsa, O, onun günahlarını bağışlar ve mükafatını da büyük verir.
  6. Boşadığınız kadınları, gücünüz ölçüsünde oturduğunuz yerde oturtun. Onları sıkıntıya düşürmek için zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hamile iseler doğuruncaya kadar nafakalarını verin. Eğer sizin için emzirirlerse, onlara ücretlerini verin. Aranızda uygun bir şekilde anlaşın. Eğer bir güçlükle karşılaşırsanız, çocuğu bir başkası emzirir.
  7. Zengin olan, gücüne göre nafaka versin. Rızkı kendisine yetecek kadar olan da, Allah’ın kendisine verdiğinden versin. Allah, hiç kimseyi, verdiğinden fazlasıyla yükümlü tutmaz. Allah, güçlüğün ardından bir kolaylık verir.
  8. Rabbinin ve onun elçisinin emrine karşı gelen nice ülkeler vardır ki biz onları çetin bir hesaba çektik ve onları görülmemiş bir şekilde cezalandırdık.
  9. Yaptıklarının cezasını çektiler ve yaptıklarının sonucu hüsran oldu.
  10. Allah, onlara şiddetli bir azap hazırladı. Öyleyse Allah’tan sakının ey inanan akıl sahipleri! Nitekim Allah size bir zikir (kitap) indirmiştir.
  11. İman edip, doğruları yapanları, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için Allah’ın apaçık ayetlerini size okuyan bir Peygamber (göndermiştir). Kim Allah’a inanır ve doğruları yaparsa, onu içinde ebedi kalacağı, alt tarafından ırmaklar akan cennetlere girdirir. Allah, ona gerçekten çok güzel bir rızık vermiştir.
  12. Yedi göğü ve yerden de bir o kadarını yaratan Allah’tır. O’nun emri, Allah’ın her şeye gücünün yettiğini ve ilmiyle her şeyi kuşatmış olduğunu bilesiniz diye bunların arasında inip duruyor.
Yazar: Ebu'l Al'a Mevdudi - Tefhim-ul Kuran
  1. Ey peygamber! Kadınları boşadığınız zaman, iddeti süresinde (temizlendiklerinde) boşayın ve iddeti sayın. Rabbiniz olan Allah´tan korkup sakının. Onları evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar; ancak açık ´çirkin bir hayasızlık´ göstermeleri durumu başka. Bunlar Allah´ın sınırlarıdır. Kim Allah´ın sınırlarını çiğnerse, gerçekten o, kendi nefsine zulmetmiş demektir. Sen bilmezsin; olabilir ki Allah, bunun arkasından bir iş (durum) oluşturabilir.
  2. Sonra (üç iddet bekleme) sürelerine ulaştıkları zaman, artık onları maruf (bilinen güzel bir tarz) üzere tutun, ya da maruf üzere onlardan ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahid yapın. Şahidliği Allah için dosdoğru yerine getirin. İşte bununla, Allah´a ve ahiret gününe iman edenlere öğüt verilir. Kim Allah´tan korkup sakınırsa, (Allah) ona bir çıkış yolu gösterir;
  3. Ve onu hesaba katmadığı bir yönden de rızıklandırır. Kim de Allah´a tevekkül ederse, O, ona yeter. Elbette Allah, kendi emrini yerine getirip gerçekleştirendir. Allah, her şey için bir ölçü kılmıştır.
  4. (Yaşlılıklarından dolayı) hayızdan kesilmiş kadınlarınızdan şüphe ederseniz, bilin ki onların bekleme süresi üç aydır. Henüz hayız görmeyenler de böyledir. Hamile olan kadınların bekleme süresi doğurmaları ile son bulur. Kim Allah´tan korkarsa (Allah) onun işine kolaylık verir.
  5. Bu, Allah´ın size indirdiği emridir. Kim Allah´tan korkup sakınırsa, Allah, onun kötülüklerini örter ve onun ecrini büyütür.
  6. (Boşandığınız) Kadınları, gücünüz oranında oturmakta olduğunuz yerin bir yanında oturtun, onları ´darlık ve sıkıntıya düşürmek amacıyla´ kendilerine zarar vermeyin. Eğer onlar hamile iseler, yüklerini bırakıncaya (doğumlarını yapıncaya) kadar onlara nafaka verin. Şayet sizler için (çocuğu) emzirirlerse, onlara ücretlerini ödeyin. (Durum ve ilişkilerinizi) Kendi aranızda maruf (güzellikle ve İslâm´a uygun bir tarz) üzere görüşüp konuşun. Eğer güçlük içine girerseniz, bu durumda (çocuğu) onun (babası) için bir başkası emzirebilir.
  7. Genişlik imkânları olan, nafakayı geniş imkânlarına göre yapsın. Rızkı kendisine kısıtlı tutulan da, artık Allah´ın kendisine verdiği kadarıyla versin. Allah, hiçbir nefse ona verdiğinden başkasıyla yükümlülük koymaz. Allah, bir güçlüğün ardından bir kolaylığı kılıp verecektir.
  8. Ülkelerden niceleri vardır ki, Rablerinin ve O´nun peygamberinin emrine karşı gelip azmışlar, böylece biz de onları çetin bir hesaba çekmişiz ve onları benzeri görülmedik bir azabla azablandırmışız.
  9. Artık o (ülkelerin halkı), yaptığı kötülüğü taddı ve işinin sonucu da bir hüsran oldu.
  10. Allah, onlar için şiddetli bir azab hazırlamıştır; öyleyse ey iman etmekte olan temiz akıl sahipleri, Allah´tan korkup sakının, Doğrusu Allah, sizin için bir zikir (uyarıp hatırlatan ve öğüt veren Kur´an) indirmiştir.
  11. İman edip salih amellerde bulunanları karanlıklardan nura çıkarması için Allah´ın apaçık ayetlerini size okuyan bir peygamber de (gönderdik). Kim iman edip salih bir amelde bulunursa, (Allah) onu içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Allah, gerçekten ona ne güzel bir rızık vermiştir.
  12. Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, bunların arasında durmadan iner; sizin gerçekten Allah´ın her şeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah´ın ilmiyle her şeyi sarıp kuşattığını bilip öğrenmeniz için.
Yazar: Yaşar Nuri Öztürk - Kur'an-ı Kerim Meali
  1. Ey Peygamber! Kadınları boşadığınız zaman iddetlerine doğru boşayın ve iddeti iyi sayın! Rabbiniz olan Allah´tan sakının! Onları evlerinden çıkarmayın; onlar da çıkmasınlar. Apaçık ve belgeli bir yüzsüzlük yapmaları durumu müstesna. İşte bunlar Allah´ın sınırlarıdır. Allah´ın sınırlarını çiğneyen kendi benliğine zulmetmiş olur. Bilemezsin, belki Allah bundan sonra yeni bir iş/oluş ortaya çıkarır.
  2. Sürelerini doldurma noktasına geldiklerinde o kadınları ya örfün gerektirdiği biçimde tutun yahut da yine örfün gerektirdiği şartlarla onlardan ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de tanık tutun. Tanıklığı Allah için tam bir biçimde yapın. Allah´a ve âhiret gününe inanan kişiye işte bu şekilde öğüt verilmektedir. Kim Allah´tan sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu nasip eder.
  3. Ve onu hiç beklemediği yönden rızıklandırır. Kim Allah´a dayanıp güvenirse O, ona yeter! Hiç kuşkusuz, Allah, emrini yerine getirecektir. Allah her şey için bir ölçü/bir kader belirlemiştir.
  4. Âdetten kesilen kadınlarınızın iddet bekleme sürelerinde kuşkuya düşerseniz, onların iddetleri üç aydır. Hiç âdet görmemiş kadınların süreleri de böyledir. Gebe olan kadınların süreleri ise yüklerini bırakmalarına kadardır. Kim Allah´tan sakınırsa, O ona işinde bir kolaylık nasip eder.
  5. İşte bu, Allah´ın size indirmiş olduğu emridir. Kim Allah´tan sakınırsa O, onun çirkinliklerini örter ve onun ödülünü büyütür.
  6. O kadınları, imkânlarınız ölçüsünde, barındığınız yerin bir kısmında barındırın. Onları baskı altında tutmak için onlara zarar verme yönüne gitmeyin. Eğen hamile iseler yüklerini bırakıncaya kadar onlara nafaka verin. Eğer sizin için çocuk emziriyorlarsa, ücretlerini de verin. Aranızda örfe uygun biçimde konuşup tartışın. Eğer anlaşmakta zorluk çekerseniz o zaman, doğmuş olan çocuğu baba hesabına başka bir kadın emzirecektir.
  7. Geniş imkâna sahip olan bu geniş imkânından harcasın. Rızkı kendisine ölçü ile verilmiş olan da Allah´ın kendisine verdiğinden infak etsin. Allah hiçbir benliği, kendisine verdiği şey dışında yükümlü tutmaz. Allah, bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır.
  8. Nice kentler vardı ki, azgınlık edip Rabbinin ve onun resullerinin emrinden çıktılar da biz onları çok zorlu bir hesaba çektik ve onlara, görülmemiş bir azapla azap ettik.
  9. Böylece onlar, yaptıklarının vebalini tattılar ve işlerinin sonu hüsran oldu.
  10. Allah onlar için şiddetli bir azap hazırladı. Artık Allah´tan korkun, ey iman etmiş akıl ve gönül sahipleri! Allah size bir Zikir/bir uyarıcı/bir düşündürücü indirmiştir.
  11. Bir elçi indirmiştir ki, iman edip barışa/hayra yönelik işler sergileyenleri, karanlıklardan nura çıkarmak için Allah´ın ayetlerini açık-seçik okur. Allah´a inanıp barışa/hayra yönelik bir iş yapanı Allah, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Böyleleri, orada sürekli kalacaklardır. Allah böylesi için rızkı gerçekten güzelleştirmiştir.
  12. Allah O´dur ki, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yaratmıştır. Emir/iş ve oluş onlar arasında sürekli iner ki, Allah´ın her şeye kadir olduğunu ve Allah´ın bilgi bakımından her şeyi kuşattığını bilesiniz.